Dr. Hakan Akelma: Aşısızlar salgına karşı savunmasız durumda

Aşı kampanyalarıyla birlikte Covid-19 risk haritasında kırmızı kategoriden (çok riskli) turuncu kategoriye geçen Diyarbakır'ı konuştuğumuz Doç. Dr. Akelma, salgın tehlikesinin geçmediğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır korona virüsü tablosunda uzun süre kırmızı kategoride yer aldı. Normalleşme sürecinin korona virüsü tehlikesinin bitmiş gibi algılanması ile aşılama oranındaki düşüklük, kırmızı kategoriye gerekçe olarak gösterildi.

Diyarbakır Tabip Odası öncülüğünde birçok sivil toplum örgütü aşı kampanyası başlattı. Organize Sanayi Bölgesi örneğinde olduğu gibi aşı, görevliler tarafından çalışanlara iş yerinde yapıldı.

Siyasi partiler de aşıya dikkat çekmek için değişik çalışmaların içinde yer aldı. HDP, kentin merkezi noktalarında Eş Genel Başkanların fotoğrafları bulunan pankartlarla Diyarbakırlılara aşı olma çağrısında bulundu. 

CHP İl Başkanı Gönül Özel, İYİ Parti İl Başkanı Vecdin Ensarioğlu, DEVA Partisi İl Başkanı Cihan Ülsen, Gelecek Partisi İl Başkanı Aydın Altaç ve Saadet Partisi İl Başkanı Abdurrahman Ergin, korona virüsü tehlikesine dikkat çekmek üzere bir araya geldiler. Sorunlara dikkat çeken il başkanları yurttaşlara aşı olma, yetkililere ise hastalığa karşı işbirliği yapma çağrısında bulundular.

Normalleşme süreciyle birlikte Diyarbakır Tabip Odası ile doktorlar, salgının bitmediğine dair uyarılarda bulundu. Korona haritasında yaklaşık iki aydır kırmızı kategoride bulunan Diyarbakır, geçtiğimiz hafta turuncu kategoriye geçti ve bunda sağlık çalışanlarının da büyük katkısı oldu.

Hem yetkililere hem de yurttaşlara salgının bitmediği, gerekli önlemlerin alınması ve aşı oranının yükseltilmesi gerektiği uyarısında bulunan sağlık emekçilerinden biri de Doç. Dr. Hakan Akelma’ydı.

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan Akelma, sosyal medya hesaplarından hastalarla ilgili verileri paylaşarak uyarılarda bulundu.

“Diyarbakır neden kırmızı kategoride yer aldı ve Mavi kategoriye geçilmesi için neler yapılmalı?” Bu soruları Doç. Dr. Hakan Akelma’ya sorduk.

PİK, ADIM ADIM GELDİ

Diyarbakır’da korona vakaları iki ay kadar pik yaptı ve yoğun bakımlarda yer kalmadı, koronadan ölenlerin sayısında artış oldu Bunun nedenleri nedir sizce?

Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle bu pik adım adım geliyordu ve biz bunu fark ettik, gerek sosyal medyadan gerekse yerel medyadan bunu duyurmaya ve gerekli önlemlerin alınması için uyarı yapmaya çalıştık.

Mayıs 2020’de, normal hayata dönüşün kademe kademe başladığı tarihten sonra tüm ülke, özelde de Diyarbakır halkı bu kademeyi yanlış anladı. Herkes neredeyse pandemi bitmiş gibi kuralları hiçe saydı. Kapalı açık alan demeden maskeler takılmadı. Düğün, taziye vb. sosyal faaliyetler tam hız devam etti. AVM ve kafelerde hayat normale dönmüş gibi hareket edildi. Özellikle bölgede taziye ve düğünlerdeki tokalaşmalar, kapalı ortamda saatler geçirmeler ve maske-mesafe kurallarına uyulmaması adım adım piki getirdi.

Ayrıca ülkemizde 50 yaş üstü ek doz aşı ve aşı yaşının düşürülmesi sonrası yaygın aşılanmanın başlamasına rağmen Diyarbakır halkı aşı yaptırma konusunda düşük refleks gösterdi. Genç nüfusun fazla olduğu ilimizde henüz o yaş grubuna aşı tanımlanmış olmaması aşı oranını nispeten düşük görülmesini sağlamasına rağmen 50 yaş üstü grubun ek doz yapması da birçok nedenden ötürü gecikti.

Bu sırada hızlı yayıma özelliğine sahip delta varyantı kaçınılmaz olarak şehrimizde hızlıca yayıldı. Zaten gelmesinden endişe ettiğimiz pik maalesef geldi.

‘BENCİLLERİN PANDEMİSİ’

Aşı olanların sayısı 1 milyonu geçti deniliyor. Ancak insanlar aşı olmakta tereddüt yaşadılar. Bu tereddüde neden olan neydi?

Aşı meselesi bölgemizde eskiye (1990 yıllarına) dayanan ve sonrasında kültür içinde yerleşen birçok eski inanışların (veya nedenlerin) yanında güncel bazı konuların da eklenmesinin olduğu çok komplex ve iç içe geçmiş (veya üst üste binmiş) birçok nedenlerden oluşuyor.

En başında konumu itibari ile bölgede devlete karşı olan siyasi güvensizliğin aşı güvensizliğine de dönüştüğünü görüyoruz.

Ayrıca bölgedeki geleneksel fobiye dönüşmüş kısırlık konusunun da aşı tereddüdüne yol açtığını görüyoruz. Kısırlık azımsanmayacak derecede aşı tereddüttü oluşturan ana konulardan biridir. Bu konunun uzmanları tarafından sosyolojik olarak derinlemesine incelenmesi gerekir. Gözlemlerimizde toplumumuzda çoğu kişide kısırlaşmadan “erkektil disfonksiyonun veya Empotans (sertleşme sorunu)“anlaşıldığı görüyoruz. Bu endişelerden dolayı aşıdan kaçınıldığını görüyoruz.

Diğer bir konu Sağlık Bakanlığı'nın bu konudaki bazı şüpheli veya kafa karışıklığı oluşturan açıklamaları veya uygulamalarıdır. Bakanın bir açıklamasının arasında mRNA aşıları için “gelecekte ne yapacağını bilmediğimiz” aşı olarak bahsetmesi aşı karşıtlarına malzeme olmuş günlerce bunu kullanmalarına sebebiyet vermiştir. Ayrıca Aşı Onamı için form doldurulması ve bu onam formunda önü açık bazı ifadelerin yer alması insanlarda kuşku uyandırmış, aşıya olan tereddüdü artırmıştır.

Bir diğer sebep aşının erken keşfi. Pandemiden dolayı faz 3 çalışmalarına hız verilmesi ve hemen bitmesi, mRNA aşısının yeni teknoloji olması, birçok ülkede farklı teknoloji ile üretilen aşıların olması, aşı sektöründe ülkeler arasında bir yarış ve bazı ülke aşılarının yayınlarında tahribat iddiaları vb. özellikle okuyan ve sosyal medyayı takip eden kesimde tereddütler oluşturmuştur.

Diğer bir neden Aşı Karşıtı lobinin sosyal medya ve ulusal bazı medyalarda aşırı düzeyde desteklenmeleri ve bu alanları kullanıp insanların kafasında ciddi karışıklık oluşturmalarıdır. Bu konu da başlı başına ciddiye alınması ve derinlemesine incelenmesi gereken bir sebeptir. Tüm aşılara karşı olmaktan tutun korona virüsü aşılarına karşı olmaya kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir.

Bencilliğin, yani “bana bir şey olmazcılığın” da bir neden olabileceğini düşünüyorum. Hatta bu nedenle “Bencillerin Pandemisi” adını aldı.

AŞISIZ OLANLAR SAVUNMASIZ DURUMDA

Hastanelerde yatan hastalarla ilgili gözlemlerinizi sosyal medyada paylaştınız. Hastanelerde yatan insanlarda aşı olma oranı ne kadardır?

Aslında bakanlığın tüm ülkenin, tüm şehirlerin tek tek verilerini her gün veya hafta açıklaması daha doğru olacaktı. Bu etki toplumun aşılama oranını artıracaktı ancak bu neden yapılmıyor, bilemiyoruz.

Bizler kendi imkanlarımız ile yoğun bakıma yatan hastaların total sayısından yüzdelik olarak hesaplayıp paylaşmaya çalışıyoruz.

Yaptığımız hesaplarda ortalama olarak verirsek;

%60-65 dolaylarında Aşısız

%30-35 Civarlarında 2 doz Sinovac (özelikle 60 yaş üstü ve aşıdan sonra 6 ay geçmiş kişiler)

%2,5 civarında 1 doz Biontech (genelde aşıdan sonra 15 günü tamlamayanlar)

% 2,5 Civarında 1 doz Sinovac görüyoruz.

Aşı olmayanların koronaya karşı daha savunmasız olduklarını verilerden yola çıkarak net şekilde söyleyebilir miyiz? Öyleyse verilerin yetkililer tarafından yeterince paylaşıldığını söylemek mümkün mü?

Yaklaşık 2 yıldır bu alanda binlerce hasta gören biri olarak şunu net olarak söyleyebilirim. Gözlemimiz özellikle delta varyantına karşı aşısız veya yetersiz aşılıların çok savunmasız olduğudur. Özellikle gebe ve lohusa kadınlarda bu varyant çok hızlı seyrediyor ve çok öldürücü oluyor.

Yaşlı ve genç dinlemeden aşısızlarda hızlı öldürücü etkisi var. Ancak aşısı tam olan kişilerde basit bir gribal enfeksiyon gibi gelip geçiyor. Gözlemlerimiz 2 doz Biontech aşısının çok iyi koruduğu yönündedir.

Özellikle İngiltere ve İsrail’de çıkan birçok yayında da delta varyantının aşısızlarda daha fazla öldürücü olduğu ortaya kondu.

Yetkililer tarafından yeterli ve güçlü bir sesle yeterince dillendirilmediğini düşünüyorum. Daha net verilerin (özellikle ölenlerdeki aşılı aşısız oranlarının) verilmesi halkımızda aşıya yönelmeyi daha çok teşvik edecektir.

AŞI ÇALIŞMALARI DAHA ETKİN YAPILMALI

Korona haritasında nihayet turuncu renkte Diyarbakır? Turuncudan maviye geçebilmek için ayrıca neler yapılmalı?

Diyarbakır kendisine yakışmayacak bir davranış ile turuncuya çok geç ulaştı. Tabii bunda sadece halkın eksik olduğunu söylemek mümkün değil. Başlarda aşıların bir iki merkezde yapılması halkın aşıya ulaşmasında sıkıntı oluşturmuştur. Ama daha sonra mobil hizmetlerin devreye girmesi ve aile hekimliklerinde de uygulanmaya başlanması aşı oranını artırmıştır.

Maviye gidilmesinin yolu; mobil aşılanmaya devam edilmesi, aile hekimliklerindeki 6 kişi dolmadan aşı yapılmaması uygulamasının kaldırılması, toplu yerlerde mobil birliklerin olması, yerel sendika ve sağlık örgütlerinin daha aktif sahaya inmesi veya bilgilendirmelerinin artması, ikna timleri kurulması, kamu spotlarının artması, yerel yöneticilerin sık sık çağrı yapması ve bunların billboardlarda dile getirilmesi, mahalle muhtarlarının aktif olarak kullanılması vb. birçok adım ile mümkün olacaktır.