Dr. Kesici: Bakanlığın müsilaj eylem planı çözüm sunmuyor

Geçtiğimiz yıl müsilaj üzerine uyarılarda bulunan limnolog Dr. Erol Kesici, bakanlığın hazırladığı müsilaj eylem planının kirliliğin ortadan kalkması için çözüm sunmadığını söyledi.

Dr. Erol Kesici, müsilajın yüzeysel olarak temizlendiğini yeniden oluşmaması için etkin çözümlerin uygulanmadığını söyledi.
Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

DUVAR - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, geçen sene Marmara'da görülen müsilaj kirliliğine yönelik Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı’nı hazırladı. Planı değerlendiren Dr. Erol Kesici, planın Marmara Denizi’ndeki kirliliğin temizlenmesi için bir çözüm sunmadığını söyledi.

Dr. Kesici, Marmara Denizi için “ağır hasta” tanımlaması yaparak “Ben bu reçeteyi çözüm olarak görmüyorum, iyi niyet olarak görüyorum” eleştirisinde bulundu.

PLAN 2021-2024 YILLARINI KAPSIYOR

Geçen yıl mart ayında Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilajın ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı harekete geçti. Planda, müsilaj kirliliğinin sebepleri ve sonuçları, kirliliğin Marmara Denizi ekosisteminde yol açtığı tahribat ele alınırken müsilaja kalıcı çözümler üretilmesi için yapılacaklar listelendi. Planın hazırlanması kapsamında, Marmara Denizi Hidrolojik Havzası’nda bulunan boğazlar, Susurluk Havzası, İstanbul, Bursa, Kocaeli illerinin tamamında inceleme yapıldı.

‘MÜSİLAJ OLUŞUMUNUN TEK NEDENİ YOK’

Müsilajın oluşumuna tek bir sebebin neden olmadığının vurgulandığı saha çalışmalarında, yoğun kentleşme, evsel ve endüstriyel atıklar, bölgenin yoğun sanayi altında bulunması, deniz taşımacılığı, deniz suyu sıcaklığının ısınması, arıtım ve deşarj faaliyetlerindeki yetersizlikler, aşırı balıkçılık gibi nedenlerin müsilajı tetiklediği belirtildi. Ayrıca, müsilaj oluşumunu etkileyen bir diğer husus ise aşırı avlanma nedeniyle besin zincirindeki bozulmalar olarak öne çıktı.

Raporda yer alan, 7 ilde atık suların kirlilik yükünü gösteren harita.

Kentsel, sanayi ve tarım kaynaklı kirlilik baskısı yanında, yirmi yıllık uydu verileriyle Marmara Denizi'nde su sıcaklığının yaklaşık 2 derece yükseldiği ortaya konuldu. Müsilajın su kalitesinde bozulmalara ve dip sularında oksijen tükenmesine, balık, deniz omurgasızları ve bitkileri gibi canlıların toplu ölümlerine yol açacağı öngörüldü. Haziranda deniz çayırları üzerinde tespit edilen müsilaj, ekim ayında yapılan izleme çalışmasında kayboldu. Fakat müsilajdan sonra deniz çayırları üzerinde oluşan katmandan kaynaklı tortu devam etti.

Limnolog Dr. Erol Kesici, geçen yaz müsilajın yoğun görüldüğü dönemde de Marmara Denizi'ndeki kirliliğe dikkat çeken açıklamalar yapmıştı. 

‘MÜSİLAJ YOK DEMEK SORUNU ÇÖZMÜYOR'

Sulak alanlar ve sulak alanların korunması üzerine çok sayıda çalışma yapan limnolog (İç sulardaki verimliliği, biyolojik yaşamı ve bunlara etki eden tüm doğal faktörleri inceleyen bilim insanı) Dr. Erol Kesici, planın hazırlanması için aradan geçen bir yılı kayıp olarak değerlendirdi.

“Marmara Denizi’nin sorununu sanki yeni keşfettik” diyen Dr. Kesici, “Kirliliğin bu boyutlara ulaşacağı sinyalini vermişti. Nelerin yapılması gerektiği de biliniyordu. Müsilaj, zaten yok olmadı. Marmara Denizi’nin her tarafında yaygın bir şekilde var. Şimdiye kadar ne yapıldı?” eleştirisinde bulundu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un müsilajın olmadığına ilişkin sözlerine Kesici, “Ortada bir gerçek var. ‘Müsilaj yok demek’ sorunu çözmüyor” dedi. Müsilajın temel nedeninin kirlilik olduğunu vurgulayan Kesici, şöyle konuştu: “Müsilajın var olup, olmadığını söylemek için müsilajın neden oluştuğunu tanımlamak gerek. Müsilajın nedeni belli: Kirlilik. Marmara Denizi de alabildiğine kirli. Siyanobakteri dediğimiz canlılar, 16 santigrat derecelik sıcaklık, ışık varsa durgun havada müsilaj oluşur. Siyonabakteri dediğimiz organizmalar, yosunlar her zaman bulunurlar. Ama bunları yiyen balıklar azalmışsa yani gölün ekosistemi çökmüşse, kirlilik zaten mevcut, denizin dip kısmındaki çamur içerisinde ağır metallerin olduğu biliniyor, müsilaj oluşur. Kirlilik temizlenmedi, siyonabakteri sayısı azalmadı, ekosistem güçlendirilmedi ama müsilaj ‘yok’ deniyor.”

‘MARMARA DENİZİ’NDE BUGÜNLER İYİ GÜNLER’

Marmara’da kirliliğin nereden kaynaklandığının belli olduğunu belirten Kesici, “Bu kirlilik devam ettikçe ne yaparsınız yapın sadece makyaj yapmış olursunuz. 170 sayfalık raporun ilk sayfası ‘Marmara Denizi kirli’, gerisi neler yapılabileceği, biyolojik mücadele yöntemleri, yıkıma uğramış denizin ekolojik çeşitliliğinin nasıl kazandırılacağı olmalıydı. Marmara Denizi’nde bugünler bizim için iyi günler. 5-10 sene sonrası felaket. Marmara Denizi ağır hasta. Ben bu reçeteyi çözüm olarak görmüyorum, iyi niyet olarak görüyorum. "-cak", "-ceklerle" Marmara çok daha kötüye gidiyor” diye konuştu.

‘ARTIK ÖNERİLERİ BIRAKIP UYGULAMAYA GEÇİLSİN’

Sadece yüzeysel ve ilkel yöntemlerle temizlik yapıldığını söyleyen Kesici, hemen harekete geçilmesi gerektiğini defalarca söylediklerini aktardı: “Çok geç kalındı. Marmara Denizi’nin bir an önce temizlenmesi gerekiyor. İleri arıtma sistemine geçmeden bir sanayi, bir kentsel yerleşme dahi kabul etmememiz gerekiyor. Artık önerileri bırakıp uygulamaya geçilsin. Marmara’ya bir damla dahi atık su bırakmamamız, derin deşarjdan tamamen vazgeçmemiz gerekiyor. Marmara Denizi’nde siyonabakteri dediğimiz organizmalar ve deniz anaları var, balık yok. Biyolojik çeşitliliğin güçlendirilmesi konusu planda yer almıyor. Yapılacak işlerden bir tanesi, bakteri dengesinin sağlanması, balık popülasyonunun sağlanması olmalıdır.”

BURSA SU KOLEKTİFİ: PLAN, BUGÜNE KADARKİ BAŞIBOŞLUĞU ORTAYA KOYUYOR

Su kaynaklarının korunması üzerine çalışmalar yürüten Bursa Su Kolektifi ise planda en büyük eksikliği Ergene Havzası’ndan bahsedilmemesi olarak gördü. Müsilajın iklim değişikliğine bağlanmak istendiğini savunan kolektif, “Plan değil, öneriler bütünü. Yalnızca Marmara’nın orta ve doğu tarafındaki kirletici etkiler anlatılmış ama bunun nasıl düzeltileceği ortada yok. Plan, bugüne kadar olan başıboşluğu ortaya koyuyor. İstanbul’da ön arıtma denen kaba süzme ile kanalizasyon denize boşaltılıyor. Arıtmaların tümü ileri arıtmaya dönüştürülmeli. Yapılacaklar için bir takvim eylem planı da yok” eleştirisinde bulundu.

Bursa’daki 125 atık su arıtma tesisinin yalnızca 13 tanesinde ileri arıtma yapıldığının raporda yazdığını belirten kolektif, “Yaşadığımız çevre felaketinin iktidar tarafından ciddiye alınmadığının en açık itirafıdır. Raporda, Marmara Denizi’nin suyunun sanayiinin ve enerji sektörünün soğutma suyu olarak kullanmasının sakıncalarından bahsedilirken Gemlik’te kimya firmasının deniz suyunu alarak soğutma amacıyla kullanılmasına onay veriliyor” ifadelerini kullandı.