Dr. Yaşar Aydın: Almanya'da kitlesel protestolar aşırı sağı engelleyemedi

AP seçimlerinin Almanya sonuçlarını değerlendiren Dr. Aydın, "Almanya'da aşırı sağa karşı kitlesel protestolar düzenlenmişti. Seçimlere bakınca bu protestolardan sonuç alınmadığı görülüyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ALMANYA - Berlin'de bulunan Bilim ve Politika Vakfı'ndan göç uzmanı Dr. Yaşar Aydın, Almanya'da bu yılın başlarında aşırı sağa karşı kitlesel protestoların, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde ikinci parti olan Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişini önleyemediğini söyledi. Dr. Aydın, Federal Hükümet partileri Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP), özellikle gelecek korkusu taşıyan gençleri ikna edemediğini, bunların da AfD ve diğer küçük partilere yöneldiğini dile getirdi. 

Avrupa'da aşırı sağın yükselmesini 'çok kaygı verici' olarak niteleyen Dr. Aydın, ana akım partilerin insanların temel sorunlarına çözüm üretip, yeniden güvenlerini kazanması gerektiğini vurguladı. Dr. Aydın ile AP seçimlerinin Almanya sonuçlarını konuştuk...

'FAŞİZM GELİYOR' DEMEK ABARTILI BİR YAKLAŞIM OLUR'

AP seçimlerinden sağ populistler kazançlı çıktı, özellikle Almanya ve Fransa'da. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Olumsuz ve gerçekten kaygı verici bir durum. Almanya'da aşırı sağa karşı kitlesel protestolar düzenlenmişti, halk mobilize edilmişti. Seçim sonuçlarına bakınca bu protestolardan sonuç alınamadığı görülüyor. İnsanlarda liberal düzene tepki var, ana akım partiler insanları ikna edemedi. AfD, doğu eyaletlerinde birinci parti oldu, gittikçe etkinlik kazanıyor. Türklerden de AfD'ye oy verenler var. “Faşizm geliyor” demek abartılı bir yaklaşım olur ancak sağ popülist partilerin güçlenmesi, çok kaygı verici bir gelişme.

Dr. Yaşar Aydın

'GENÇLER, SORUNLARA KARŞI ÇÖZÜM ÖNERİLERİ BEKLİYOR'

Analizilerde, 25 yaş altı gençlerin sağ popülist ve küçük partilere oy verdiği tespit edildi. Bu durum nasıl açıklanabilir?

Gençler, ana akım partilerden mutsuz, onlara güven duymuyor. Yeniliğe açık oldukları için tepkisel oy veriyorlar, denenmemiş olanı denemek istiyorlar. Federal Hükümet'in çelişkili politikalarını görüyorlar, özellikle Ukrayna ile Gazze savaşında çifte standartlı politikasına tepki gösteriyorlar. SPD, 'barış partisi' olarak kampanya yaptı. Ukrayna'ya en çok silah gönderen ülke Almanya, İsrail'e, Suudi Arabistan'a da gönderiyor. Oysa Almanya'nın çatışmalı bölgelere silah göndermeme politikası vardı. 'Barış partisi' kampanyası ile silah göndermeyi genç seçmenler çelişki olarak görüyor. Neden diplomatik çözüm girişim olmadığını sorguluyor. Sonra gelecek kaygıları, korkuları var. Sorunlara karşı çözüm önerileri bekliyorlar. Sahra Wagenknecht'in partisinin (BSW) yüzde 6 oranında oy alması bu bağlamda açıklanabilir, sorunların çözümü için önerilerde bulunuyor, bu da gençlerde karşılık buluyor anlaşılan.

'YEŞİLLER'İN İNANDIRICILIK SORUNU VAR'

En büyük oy kaybı yüzde 8 ile Yeşiller'de oldu. 25 yaş altı seçmenlerde Yeşiller'in kaybı yüzde 23 gibi çok yüksek bir oran. Bu durumu nasıl açıklamak gerekir?

Yeşiller'in bir inandırıcılık sorunu var. Savaş karşıtı, pasifist bir partiydi, artık öyle değil. Köklü değişimin sebepleri konusunda seçmenlerini ikna edemedi, ikna etmesi de kolay değil. Sonra federal düzeyde iktidar deneyimleri olmadığı için hata üstüne hata yaptılar, özellikle iklim değişimi politikalarında. Nükleer enerji konusunda hazırlanan raporların yanlış olduğunun iddia edilmesi ve iddiaların çürütülememesi, sonra enerji fiyatlarında artışlar, Yeşiller'in oy kaybında büyük rol oynamış, seçmenlerinde büyük hayal kırıklığına yol açmış görünüyor.

Göç politikasına ahlaki bir temelde bakmalarının oy kaybında rol oynadığını düşünüyorum. Genç seçmenlerde ciddi gelecek kaygısı var. “Gelecekte nasıl bir Almanya'da yaşayacağım?”, “Kendi ülkemde azınlık mı olacağım?”, “Almanya, gelecekte Amerika gibi bir ülke mi olacak?” sorularını yöneltiyorlar. Bütün bunların Yeşiller'in büyük oy kaybında büyük rol oynadığı kanısındayım.

'ALMANYA'DA ERKEN SEÇİMİ GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK'

Ağır seçim yenilgisi üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, meclisi fes edip, erken seçim kararı aldı. Almanya'da da bir erken seçim gerekli mi sizce?

Almanya'da hükümetin istifa edip erken seçime gitmeyi gerektirecek bir durum yok. Hükümet istifa etse ne olacak, zaten 14 ay sonra federal meclis seçimi yapılacak. Hükümetin istifa etmesi kaosa yol açacaktır. Fransa'da durum farklı, Macron elini güçlendirmek, seçim yenilgisini 'bir fırsata' çevirmek için erken seçim kararı aldı. Almanya'da parlamenter sistem var, hükümet de meclis çoğunluğuna sahip bulunuyor. Almanya'da hükümetin istifa etmesi, İngiltere, İtalya gibi sıkça hükümet değişimlerine ve erken seçimlere yol açabilir, bu da iyi bir durum olmaz bence.

'İKTİDARA GELMESELER BİLE GÖÇ POLİTİKALARI ETKİLENECEK'

Avrupa'da aşırı sağın güçlenmesi, elbette göçmenler için de kaygı verici bir durum. Bu konuda görüşünüz nedir?

Sağ popülist partiler, göç ve göçmen karşıtı olduklarını her fırsatta söylüyorlar. Bu elbette biz göçmenler için de kaygı verici bir durum. Bu partiler iktidara gelmeseler de söylemleri göç politikalarını etkileyecektir. Bu yüzden ana akım partilerin, hükümetlerin, ülkenin temel sorunlarına çözüm bulmaları, dolayısıyla insanların güvenlerini yeniden kazanmaları gerekiyor.

AP seçimlerinde seçmen yaşı ve oy barajı konularında bir standart bulunmuyor. Seçime katılma yaşı farklı, kimi ülkelerde oy barajı var, kimilerinde yok. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Seçim konusunda ortak bir standardın olmaması, Avrupa Birliği'nin daha politik bir birlik olmadığını gösteriyor. Oy barajının olmamasının elbette olumlu ve olumsuz yanları var. AP'nin geniş bir temsil gücü olması için oy barajının olmaması olumlu. Öte yandan, çok küçük ve uç partilerin de parlamentoya girmesine yol açabiliyor. Bunu önlemek için orta bir yol olarak yüzde 1 ya da 2 oranında oy barajı getirilebilir.