Dramaqueer'den rumbalara yeni yorum: Kırıta Kırıta

1930’lu yıllarda Dramalı Hasan Hasgüler’in bestelediği rumbalar, kantolar ve fokstrotlar, günümüzün queer performans sanatçıları tarafından yeniden yorumlanıyor. Koreograf ve drag queen Ahsen Gönülce ile "Kırıta Kırıta" projesini konuştuk. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye’nin ilk queer&feminist güncel sanat derneği Dramaqueer/İstanbul Sanat Derneği, 1930’lu yılların rumbalarını günümüz queer performans sanatçılarıyla buluşturan bir projeyi hayata geçirdi. "Kırıta Kırıta" adlı video proje kapsamında 13 klip hazırlanacak ve klipler her cuma günü YouTube’da yayımlanacak.

Projenin, koreograf ve drag queen Ahsen Gönülce’nin performansıyla hayat bulan ilk videosu geçtiğimiz günlerde yayınlandı. 

Ahsen Gönülce ile Dramaqueer/İstanbul Sanat Derneği'ni ve "Kırıta Kırıta" projesini konuştuk. 

Ahsen Gönülce

Türkiye’nin ilk queer & feminist güncel sanat derneği olan Dramaqueer nasıl ortaya çıktı/kuruldu?

Dramaqueer Sanat Kolektifi, çalışmalarında toplumsal cinsiyet ve beden politikaları üzerine kafa yorarken, yanlarına popüler olanı da alıp, “drama meyilli” hallerini queer tavırlarıyla birleştiren bir dernek. Türkiye’de queer/feminist inisiyatifler ve dernekler halihazırda varken Dramaqueer/İstanbul Sanat Derneği’nin amacı queer-feminist aktivizm ile güncel sanat alanını birleştirerek yeni ve alternatif bir alan oluşturmak. 2015'te kurulan Dramaqueer, queer-feminist derneklerin/platformların sanata, gerçekleştirdikleri etkinliklerde bir ya da iki faaliyetle yer vermelerinin sanat ve aktivizm bağlamında bir eksiklik yarattığı konusunda hemfikir olup ve sanatın değiştirici- dönüştürücü gücü ile aktivizme devam etme isteği üzerine kurumsallaştı.

Dramaqueer ekibi, 2017 yılında İstanbul Sanat Derneği’ni kurarak yolculuğuna devam ediyor. 3 yıldır sergi ve konuşmalar, online sergiler, Dramaqueer Onur Haftası, Dramaqueer yeni yıl takvimi gibi içerikler üretmekte ve yıl boyunca değişen, dönüşen üretimler tüm yıla yayılmakta. Sürpriz şeyler de yakında, sosyal medyalarımızda duyuracağız.

Derneğin “Kırıta Kırıta” isimli video projesinden bahsedebilir misiniz?

Kırıta Kırıta, otuzlu yıllarda Dramalı Hasan Hasgüler tarafından bestelenmiş rumbaları, kantoları ve fokstrotları günümüzün queer performans sanatçılarıyla bir araya getiriyor. Kayıtlarına ulaşmakta bile güçlük çekeceğiniz bu eserler, taş plaklarda Mahmure Handan, Neriman, Fahriye, Nezihe ve Seyyan Hanımların seslerinde ölümsüzleşmiş. Fakat kısa süre sonra unutulmuş pek çoğu, söylenmez olmuş. Zeki Müren, Adnan Pekak ve Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin) tarafından ara sıra hatırlatılmış, belleklere kazınmış şanslı olanları. İşte bu repertuvarı, queer potansiyellerinin de altını çizerek yepyeni, pek cici, ışıl ışıl, şıkır şıkır kliplerle sunuyoruz.

Her hafta, cuma günleri İstanbul Sanat Derneği/Dramaqueer’in Youtube kanalında projeden yeni bir klip paylaşıyoruz. 

Projede hangi queer performans sanatçıları olacak?

Ahsen Gönülce, Jilet Sabahat, Q-bra, Seyhan Arman, Cake Mosque, Ceytengri, Florence Konstantina Delight, ABB Afrodith, Latengri, Lucis, Aria Na ve Akış Ka.

.

Dernek ile başka çalışmalar olacak mı? İlerleyen günlerde neler göreceğiz?

Dernekten arkadaşlarla çok güzel bir video ürettik, kendilerinin çalışmalarını takip ediyorum. Beraber henüz netleşmiş yeni bir proje yok ancak sürekli iletişimde olduğumuz ve kişisel olarak da arkadaşlık yaptığım kişiler. Güncel sanat ve performans üzerine yeni çalışmalar yaparlarsa ben de seve seve içinde olmak isterim.

Korona virüsü salgını ve karantina süreci sizi nasıl etkiledi, nasıl sıkıntılar yaşadınız?

Tüm çalışma alanlarımız (özellikle gece hayatı sektörü) kapandı. Birikimi olan arkadaşlar da zor zamanlar geçirmeye başladı bile. Fakat birlikten beraberlik doğar dediğimiz anlarda, yeni nesil (ya da yeni dünya diyebiliriz) YENİ BİZ olarak dijital platformda güzel başarılara imza atmaya başladık ve destekleniyoruz. Online dersler (makyaj, dans, sanatsal ve kültürel yönde internet üzerinden çalışmalar) devam ediyor.  Daha genç arkadaşlar, aileleri ve az da olsa devlet desteği ile yaşamına devam ediyor.

Türkiye’de drag queen olmanın zorlukları neler?

Nesil ve bakış açısı farklılığından dolayı genel bir cevap vermek istiyorum: THE SHOW MUST GO ON.

Türkiye’de LGBTİQ+ hakları hakkında ne düşünüyorsunuz? LGBTİQ+ haklarını savunan kuruluşların faaliyetleri için neler söyleyebilirsiniz?

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de LGBTİQ+ hakları anlamında bir ilerleme olduğunu düşünüyorum. Sonuçta iletişim çağındayız ve insanların birbirine ulaşması, birbirine destek olması ve birtakım hadiselerden haberdar olmaları kolaylaştı. LGBTİQ+ haklarını savunan kuruluşlar tek kişiden, tek hedeften, tek düşünceden oluşmadığı için bir genelleme yapmak istemem. Muhakkak ki birtakım durumları ve konumlarını yanlış kullanan veya bile isteye çıkar sağlayanlar olabileceği gibi harika işler yapan, örgütlü mücadelenin hakkını veren kuruluşlar da mevcut. Sonuç olarak LGBTİQ+ topluluğu da tek renk değil ve ihtiyaçlar veya bakış açıları değişiyor. Kısacası bahsettiğimiz kuruluşlar mutlaka birilerine hitap ediyordur.