DSİ 'İliç’te su havzası yok' demiş

Devlet Su İşleri (DSİ), İliç'teki maden için 2020 yılındaki belge ile 'su havzası yoktur' şeklinde görüş bildirdi. Ancak Fırat Nehri madene 400 metre mesafede bulunuyor.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İliç'te yaşanan maden faciasının 12. gününde 9 işçi toprak altında çıkarılmayı beklerken dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanı Murat Kurum’un onay verdiği ikinci kapasite artışı raporunda DSİ’ye ait bir belge ortaya çıktı.

Erzincan ilçesi Çöpler köyü mevkiinde yürütülmekte olan altın madenciliği projesine ilişkin 2021 yılında kapasite artırımı için ikinci defa ÇED olumlu kararı verildi. Söz konusu belgeye göre ise ÇED olumlu kararına dayanak ÇED raporuna sunulan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 8. Bölge Müdürlüğü'nün yazısında “Bölgede herhangi bir içme-kullanma suyu havzası olmadığı” ifadeleri yer aldı.

'FIRAT NEHRİ MADENE 400 METRE UZAKLIKTA'

Avukat Barış Yıldırım, İliç'teki madenin aldığı 'ÇED gerekli değildir' kararına karşı dava açan bir isim. Yıldırım, kapasite artırımı için DSİ tarafından verilen raporun, ÇED raporunun dahi aksine görüş verdiğini ifade etti. Yıldırım konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Devlet Su İşleri Müdürlüğü, İliç Çöpler Altın madeni için verdiği görüşte bölgede herhangi bir su havzası ve içme suyu yoktur demiş. Ancak Türkiye'nin en büyük akarsuyu olan Fırat Nehri madene 400 m uzaklıkta. Raporda şunlar denilmiş: İliç ilçesi Çöpler köyü mevkiine tarafımızca yapılması planlanan Çöpler madeni ikinci kapasite artışı ve flotasyon projesinin ÇED Değerlendirme sürecinde olduğu belirtilmiş olup bu kapsamda Su Yönetim Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine bölge sahasının herhangi bir içme kullanma suyu havzasında kalıp kalmadığına dair kurum görüşümüz istenmektedir. Kurulumuzca yapılan değerlendirmede ekte belirtmiş olduğumuz proje sahasında herhangi bir içme kullanma suyu havzasının olmadığı belirlenmiştir."

Barış Yıldırım

‘FIRAT NEHRİ’NE RAĞMEN BU KARAR VERİLMİŞ’

Proje alanın birkaç yüz metre altında bulunan Fırat Nehri’nin 21 ili geçtiğini belirten Yıldırım şunlara dikkat çekti: “Aksine proje sahası Munzur Dağları ekosistemi içerisinde. Munzur dağları önemli doğa alanı, önemli bitki alanı. Bu havzada bugüne kadar yapılmış araştırmalara göre 2250’nin üzerinde bitki saptanmış, bunların beşte biri endemik. Yine bu havza BERN Sözleşmesi ek iki listeye göre kesin koruma altında bulunan dağ keçisi, çengel boynuzlu yaban keçisi, ayı, kurt, vaşak, hatta dünyada nesli tükendiği sanılan Anadolu Parsı gibi türleri habitat alanı. Ayrıca Türkiye'nin en büyük su toplama havzasına sahip durumundaki Fırat Nehri hemen bu projenin yürütüldüğü sahanın birkaç yüz metre alt kısmında kalıyor. Fırat Nehri takribi olarak 21 ilimizin sınırlarını geçen bir nehir ve dünya ölçeğinde bir yapı sistem alanı. Munzur havzası keza öyle... Bu havzalar ülkemizin taraf olduğu dünya kültürel ve doğal binasının korunmasına ve sözleşme hükümlerine göre yine kültür mirası listesine alınması gerekiyor. Şimdi projenin yürütüldüğü alan burada da görüldüğü üzere, ÇED raporu içerisinde de bu evraklar hemen bunun Munzur dağlarının yanı başında. Yine Fırat Nehri'nin hemen yanı başında. Bu karar önemli bir ekosistem olan, bu kadar önemli bir havzanın bulunduğu sahaya ilişkin ‘Burada içme kullanma suyu havzası olmadığı belirlenmiştir’ şeklinde cevap vermek hukuka da vicdanına da aykırı.”

Maden için verilen Çed raporunda bölgenin su havzası olduğu belirtildi. 

‘KARARI VEREN SORUMLULAR HAKKINDA GEREKLİ İŞLEMLER YAPILMALI’

Verilen raporun vicdana ve hukuka aykırı olduğunu belirten Yıldırım sözlerine şunları ekledi: “Bu konuda başta Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği'nin Kent ve Çevre Hukuku Komisyonu olarak çok sayıda hukuksal girişimlerde bulunduk. Burada yapılması gereken hem idari hem adli tahkikat yürütülerek sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılması gerekiyor.”

 

 

(HABER MERKEZİ)