DSÖ Türkiye temsilcisi Batyr Berdyklychev: Pandeminin ortasındayız
DSÖ Türkiye temsilcisi Batyr Berdyklychev, korona virüsü pandemisinin ne zaman biteceğine ilişkin, "Daha pandeminin ortasındayız" yanıtını verdi. Berdyklychev, aşıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.
DUVAR - Okulların yüz yüze eğitime başlamasıyla beraber normalleşmeye bir adım daha yaklaşan Türkiye'de aşılanmada hızlı bir yol kat edilse de yeterli toplumsal bağışıklık için henüz istenen oranlara ulaşılamadı. Okulların açılmasının çok önemli ve olumlu bir gelişme olduğunu belirten Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, aşılamanın, sosyal önlemlerle birlikte virüsü kontrol etmek ve pandemiyi durdurmak için bu aşamada elimizdeki en önemli olduğunu vurguladı. Ancak aşılanma ile okulların ve iş yerlerinin açık kalmaya devam edebileceğini ve normale dönüşün sağlanabileceğini söyleyen Dr. Berdyklychev, rahatlamak için henüz erken olduğunu vurguladı.
SALGIN NE ZAMAN BİTECEK?
Salgının ne zaman biteceğini kimsenin halen kesin olarak halen söyleyemeyeceğine dikkat çeken Dr. Berdyklychev, "Çünkü yeni vakalar görmeye devam ediyoruz. Bu biraz da hem hükümet düzeyinde, hem de bireysel düzeyde alınan önlemlere bağlı olacak. En olumlu gelişme pazartesi günü itibariyle okulların açılması oldu. Hem DSÖ hem de UNICEF bu kararı destekliyor. Okullar en son kapanan ve ilk açılan yerler olmalı" dedi ve okulların açılması ile beraber daha dikkatli olunması gerektiğini, özellikle temaslı izlemi ve sosyal önlemler konusunun sıkı tutulması gerektiğini belirtti.
'AŞILAMAYLA OKULLAR AÇIK KALABİLİR'
Aşılamanın da bu önlemlerle beraber hızla devam etmesi gerektiğini belirten Dr. Berdyklychev, kimsenin tam kapanma dönemlerini tekrar yaşamak istemediğini ama gerekirse yine bazı önlemlerin alınmak zorunda kalınabileceğini belirterek şunları söyledi: "Türkiye başından beri aşılama konusunda örnek ülkelerden birisi oldu. Hem iyi kaynak sağlama hem de iyi gruplandırma konusunda. Bildiğiniz gibi öncelikle yaşlılar ve sağlık çalışanlarından başlandı ve şu anda 12 yaşın üzerindeki kronik hastalığa sahip çocuklar da dahil olmak üzere aşılama tüm yaş gruplarında devam ediyor. Bu da hem okulların açık tutulması hem de ekonominin sürdürülmesine yardım edecek."
'PANDEMİNİN ORTASINDAYIZ...'
Pfizer-BioNTech aşısının FDA'dan tam ruhsat almasıyla beraber dünyada ruhsatlandırılan ilk aşı olmasıyla beraber, "Ruhsat alan bir aşının artık ticari bir ürün haline gelebileceği" yönündeki tartışmalara da değinen Dr. Berdyklychev, "Halen pandeminin ortasındayız. Dünya üzerindeki hiçbir ülkenin elimizdeki bu hayat kurtaran aracı paralı hale getireceğini düşünmek benim için çok zor. Global açıdan duruma bakarsak, bazı düşük gelirli ülkelerde aşılanma oranlarının çok az olduğunu görüyoruz. Örneğin, Afrika ülkelerinde nüfusunun yüzde 1'inden daha azı aşılanmış durumda. Bu yüzden DSÖ, işbirliği için Covax adlı bir girişim başlattı. Böylece daha yüksek gelirli ülkeler, daha düşük gelirli ülkelere Covax girişimi üzerinden aşı bağışında bulunabiliyor. Yüksek aşılama oranları, zengin ya da fakir ülke fark etmeksizin, dünyanın her yerinde bu hastalıktan korunmak için tek yol" dedi.
DSÖ'nün etkinlik, güvenlik gibi belli kriterlere dayanarak verdiği Acil Kullanım Onayı alan aşıların sayısı 15'e ulaştı. Bu aşıların sıkı bir süreçten geçirilerek bu onayı alabildiğine işaret eden Dr. Berdyklychev, bazı ülkelerin DSÖ Acil Kullanım Listesi'nde bulunduğu halde bazı aşıları seyahatlerde kabul etmemesini DSÖ'nün prensip olarak onaylamadığına da işaret etti.
'DSÖ LİSTESİNDEKİ AŞILARA EŞİT DAVRANILMALI'
Dr. Berdyklychev, DSÖ listesinde bulunan tüm aşıların güvenli ve etkili olduğunu söyleyerek "Aşıların amacı, hastaneye yatışları, hastalığın ağırlığını ve ölümleri azaltmak. DSÖ Acil Kullanım Listesinde bulunan tüm aşılar da bu konudaki belirli kriterleri karşıladıkları için bu listenin içindeler. Burada iki farklı konu var, birisi bilimsel kanıtlarla sağlığı daha fazla nasıl koruyabiliriz, hastalığın ağırlığını nasıl azaltabiliriz konusu. İkincisi de tabii ki seyahat. Hangi aşıları tanıyacakları konusunda Avrupa Birliği ve DSÖ üye ülkeleri, bağımsız karar verebilirler tabii ki. Ama DSÖ, aşılanmış olmanın seyahat için bir ön gereklilik olmasını önermiyor. DSÖ'nün acil kullanım listesindeki aşılardan biriyle tam doz aşılanmış birine, hangi aşıyı olmuş olursa olsun, (seyahat açısından) eşit davranılması gerekiyor. Çünkü bu aşılar ağır hastalık gelişimine karşı etkili ve güvenli. Ama söylemeliyim ki her ülke, aşı konusunda kendi yetkilerini, kendi kararlarını almak konumunda. Çünkü her ülke kendi ulusal düzenleme kurumunun kriterlerine dayanarak bu kararları alıyor. DSÖ'nün bu kararlara herhangi bir şekilde müdahil olması mümkün değil. Tabii ki aşı onayları için çeşitli uluslararası kurumlarla birlikte çalışıyoruz ama bu konuda karar alıcı mercii ülkelerin kendi kurumları" diye konuştu.
'HERKESE 3. DOZ, KÜRESEL GÜVENLİĞİ ENGELLER'
Dünyada halen henüz ilk dozunu dahi olamamış milyarlarca insan varken bazı ülkelerde 'tüm nüfus için' üçüncü dozlara başlanacak olmasını da pandemiye karşı 'küresel güvenlik' açısından olumlu bulmadıklarını vurgulayan Dr. Berdyklychev, "İki doz aşılamadan sonra bağışıklık cevabının ne zaman tam olarak düşeceğine dair bilimsel kanıtlar henüz tam olarak önümüzde değil hala. Bu yüzden DSÖ, önceliklendirme yapılması çağrısında bulunuyor. Bazı ülkelerde aşılanma oranları yüzde 1 bile değil. Yüksek gelirli ülkelerde ise 2 doz aşılamada yüksek oranlara ulaşıldı, şimdi 3. doza başlamayı görüşme halindeler. Burada küresel açıdan sağlık güvenliğine bakmamız gerekiyor. Çünkü herkes aşılanmadıktan sonra, virüs ortadan kalkmayacak ve güvenlik tehdidi devam edecek" dedi.
'RİSKLİ GRUPLAR DIŞINDAKİLERE 3. DOZA ERTELEME YAPILMALI'
DSÖ Genel Merkezi'nin 3. doz konusundaki moratoryum (erteleme) çağrısına da değinen Dr. Berdyklychev "3. dozlara eylül ayına kadar bir moratoryum uygulanması konusunda DSÖ'den çağrı yapıldı. Böylece eylül ayı itibariyle dünya genelinde yüzde 10 aşılama oranına ulaşılması hedefleniyor. 2022'nin ortalarına doğru da küresel çapta yüzde 70 aşılanma oranlarına ulaşılması hedefleniyor. DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge'nin sözlerini yinelemek istiyorum burada. 3. doz halihazırda, sağlıklı olan insanlar için bir ekstra doz olarak kullanılmamalı. Tabii ki, belli bir zaman sonrasında bağışıklık cevap düşecek, antikor düzeyi azalacak ama 3. dozu şu an daha korunmasız, risk grubu nüfusa ayırmalıyız. Bağışıklığı baskılanmış kişiler ya da iki doz aşıdan sonra beklenen immün yanıt oluşmayan risk grubu hastalar, tabii ki bu moratoryumu kararının dışında tutulmalı. Milyarlarca insan ilk dozunu bile alamamış durumda. Öncelikli hedefimiz, birinci ve ikinci dozları tamamlamak olmalı" diyerek sözlerini noktaladı. (DHA)