Hindistan’da bankaların grevi hata

Kamu sektörü bankaları aşırı sayıda personel istihdam ediyor ve oldukça verimsiz durumdalar. Bu gerçek, bankacılık çalışma modellerindeki aksaklıklar nedeniyle, daha hırçın bir rekabetin doğmasına neden oluyor.

Google Haberlere Abone ol

R. Jagannathan*

Hindistan’da 22 Ağustos’ta gerçekleşen bir günlük banka grevi, işçi örgütlerinin sarsıcı gücünün bir örneğiydi; ancak kamu kurumları ağırlığının yüzde 70 olduğu sektörü tedirgin eden kilit konulara çözüm bulunmasına bir yardımı olmayacak. Gerçekleşen grevin sıradan banka müşterileri açısından tek sonucu, daha az sorun yaşamak için özel sektör bankalarıyla çalışmalarının gerektiğiydi.

Sendikalar tarafından açıklanan taleplerden bir kısmı, demonetizasyon (paranın tedavülden kaldırılması) yönetimiyle yükümlü banka çalışanları için fazla mesai ve kurumsal kredilere ilişkin kasıtlı yanlışlıkları suç olarak ilan etmek de dahil, savunulabilir bir içeriğe sahip. Buna karşın, geri kalanların birçoğu mantıklı talepler değil.

Sendikalar, bankacılık sektörü reformlarını ve konsolidasyonunu (takviyelerini) durdurmak ve batık kredilerden kurtulmak konusunda çözüm sunmayan bir politika öneriyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde bankalar zararların kabul edilmediği bir politika ve başarısız yönetimden kaynaklanan batık kredi kesintileri ve zarar kalemlerini (özellikle de başarısızlıkların dolandırıcılık veya fonların hortumlanması neticesinde değil, iyi niyetli olduğu durumlarda) sahiplenmiyorlar.

KONSOLİDASYON SEKTÖRÜ AYAKTA TUTUYOR

Konsolidasyona gelince, Hindistan’da çok fazla banka var ve bir noktaya kadar konsolidasyon hayatta kalabilmek için yaşamsal bir önem arz ediyor. Küçük bankaların çoğu (Dena Bank, Uluslar arası Hint Bankası, Birleşik Bankası ve Hindistan Merkez Bankası) zayıf hamlelerle faaliyet yürütüyorlar ve daha fazla destek görmeksizin büyüyüp çalışmaya devam edemezler.

Bu nedenle sendikalar açısından, işlerinin geleceği ve batık kredi sorunlarından endişelenmekle birlikte, düzenledikleri grev durumu iyileştirmek hedefinde olumlu bir etki yaratmıyor. Örneğin, demonetizasyon işlemleri sırasında yaptıkları fazla mesai için devletin, bankalara ve çalışanlara ödeme yapmasını, bankalara da sendikaların grevlerinden kaynaklanan kayıpları yüklenmelerini talep etmek, müşteriler açısından rahatsızlık yaratarak sonuçlandı ve iş kayıplarına neden oldu. Sendikalar bu zararı karşılayacak mı? Her durumda, kamu bankalarının nihai olarak egemenlikten doğan sorumluluğu olması nedeniyle, demonetizasyon ya da grev nedeniyle ortaya çıkabilecek herhangi bir kayıp, sonuçta, yeniden sermayelendirme ya da emanete ödenecek daha düşük temettüler yoluyla, mükellefler tarafından telafi edilmelidir.

Grevin yol açtığı asıl sorun, sendikaların, kamu sektöründeki bankaların uzun vadeli rekabetçi pozisyonları hakkındaki endişelerini neşeli bir havada dile getirmeleri. Grev, kamu bankalarını özel bankalardan daha çok etkiledi; zira sendikaların örgütlü gücü bu bankalarda daha yüksek. Ve batık kredi yükü nedeniyle, özel bankalardan daha büyük kayıplarla karşı karşıya olan da yine kamu bankaları.

Kamu bankaları aşırı kalabalık ve verimsiz çalışıyor; bu nedenle, bankacılık çalışma modellerinde büyük değişikliklerden kaynaklanan aksamalar karşısında daha yüksek bir rekabet düzeyinin sorumluluğunu üstlenecektir.

Örneğin, para transferi ve finansman alanında küçük bankalarının gelişmesi, düşük maliyetli mevduat sağlayan ve yüksek faiz ödemeyen borçlular açısından olumlu rekabet anlamına gelir. Mesela, kamu bankaları tasarruf oranlarını yüzde 3.5’e düşürdüğü zaman, Airtel Bankası mevduatta faizi yüzde 7’ye, Kotak Bankası ise yüzde 6’ya düşürüyor. Borçlanmalar açısında en yüksek faizleri ödeyen küçük borçlular, zamanla küçük finans bankaları tarafından finanse edilmeye başlanacak.

DİJİTAL BANKACILIK HER ŞEYİ DEĞİŞTİRECEK

Hantal kamu bankalarının karşı karşıya olduğu diğer bir sorun da ışık hızında işlem yapılan dijital bankacılık sistemi. Demonetizasyon, elektronik yolla ödemelere ve mobil bankacılığa yöneldikçe, bankaların gelecekte daha az şubeye ve ATM’ye ihtiyacı olacak. Günümüzde, büyük meblağlı ödemeler için çekler bile büyük ölçüde gereksiz hale geldi. Bazı alanlarda e-cüzdanlar, internet üzerinden ödemeler ve mobil bankacılık yaygınlaşırsa, kredi kartları ve ATM kartları bile daha az talep görecektir. Bu, en temelde, maliyetler açısından rekabet gücü yüksek bankaların, şubeleri, ATM’leri veya kart müşterilerini kaybedecekleri anlamına geliyor; bu bağlamda, başarıya ulaşabilenler, müşteri işlemlerini sayısallaştırmaya odaklanan kurumlar olacak. 300 milyondan fazla mobil müşteriye sahip Airtel, yeni müşteriler edinme hedefinde çok fazla şube açma ihtiyacı duymuyor. Yaklaşık 150.000 şubesi bulunan Post Bank of India, kırsal bölgelerde kamu bankalarından daha fazla müşteriye ulaşabiliyor; aslında hepsini bir araya getiriyor.

ÇALIŞANLARIN NİTELİKLERİNİN ARTTIRILMASI GEREKİYOR

UIDAI (Hindistan Bankacılık Düzenleme Kurumu) eski başkanı Nandan Nilekani, bankaların verisel işlemlerden para kazanma yollarını öğrenmek zorunda kaldıklarını aktarıyor; bunlar, milyonlarca müşteri kazanmak ve karşılıklı fonlar veya tüketici ürünleri gibi kalemleri çapraz satış amacıyla kullanabilecekleri bilgiler. Uzun lafın kısası, çapraz satış emtialarının parasal karşılığı, düşük düzeyli krediler değil, temel kazançlar konusunda anahtar rolü oynayacaktır.

Bankacılık alanındaki sorunların farklılaşan içeriği düşünüldüğünde, kamu bankaları, mevcut işgücü potansiyellerini korumak yerine, (yetersiz nitelikleri sebebiyle) işten çıkarmak zorunda kalacakları mevcut işgücü istihdamını koruma çabasındalar. Bankalardaki istihdam artacak; ancak çalışanlar sendikaya üye olmayacak. Bankacılık istihdamının geleceğini yaratacak olanlar, banka teknolojisini ve ağlarını yönetebilen, siber dolandırıcılıklara odaklanan, ürünleri satabilen ve pazarlayabilen, ayrıca, kişiye özel hizmetler sağlayabilen kişilerdir. Ancak sendikalaşmış bankalar, müşteri hizmetleri açısından iyi bir görüntü sergilemiyorlar. Geleceğin bankaları, git gide insan gücünü teknoloji ile değiştirmeye çalışacaklar.

Bu senaryoda, sendikalar güçlü kalabilmek için ne yapmalı? Cevap oldukça basit: Çalışanların niteliklerini arttırabilmek noktasında bankacılık alanında kendilerini geliştirecek kurslar talep etmeliler. Ayrıca, eğitim almak için çok yaşlı olan çalışanlara daha iyi koşullarla gönüllü emeklilik planları talep etmeliler.

Yapmaları gereken son şey greve gitmek ve şu an geçim kaynakları olan bankaları zayıflatıyorlar. Özetle, bindikleri dalı kesiyorlar.

*R. Jagannathan, Swarajya dergisinin baş editörüdür.

Bu yazı Hindustan Times sitesinde yayınlanmıştır.  (Çeviren: Tarkan Tufan)