Cape Town'da duşa bir dakika sınırı!
Cape Town 'Sıfır Günü’ne' doğru ilerlerken, Güney Afrikalılar şiddetli kargaşa ve salgın hastalıklardan kaygı duyuyorlar. İklim değişikliğinde yeni bir eşik geçilmiş gibi görünüyor.
Kimon De Greef *
Bu sahil kenti sakinleri 4 milyon adet şişelenmiş suyu tüketmeye ve doğal su kaynakları önünde oluşan uzun sıralarda beklemeye başladı. Neden mi? Küresel ölçekte bir turistik şehir ve Güney Afrika’nın ikinci büyük kenti olan Cape Town, çok yakında musluklarını sonsuza dek kapatabilir.
Barajlar, yeni altyapı yatırımlarında sorunlara neden olan ve üç yıldır devam eden aşırı kuraklığın etkisiyle kuruyor. Yetkililerin belediyenin şebeke suyunu durdurmayı ve elde kalan su stoklarını yaklaşık 200 toplama noktasında halka dağıtmayı planladıkları “Sıfır Günü’nün”, kış yağmurları başladıktan bir ay sonra, yani Haziran ayında (güney yarım kürede haziran ayı kış ortasına denk gelir) gerçekleşmesi bekleniyor.
Bu durum, Sao Paulo’nun ardından Cape Town’ı da son üç yıldır yaşanan kuraklık konusunda alarma geçirdi: Söz konusu olan, iklim değişikliği konusunda diğer hükümetler için ibret verici bir örnek ve oldukça ciddi yerel huzursuzluklara ve salgınlara yol açabilecek potansiyel bir tehdit.
ARTIK BİR 'İHTİMAL' DEĞİL!
Cape Town’ın bulunduğu Western Cape eyaletinin başkanı Helen Zille, ocak ayında yayınlanan Sıfır Günü konulu duyurusunda, “kuraklığın bir ihtimalden gerçeğe dönüştüğünü” ilan ederek, “karşımızdaki tehdit, dünyanın herhangi bir yerindeki büyük kentlerin İkinci Dünya Savaşı’ndan beridir yüzleşmek zorunda kaldıkları her şeyden daha ciddi,” diyor. Su politikası, ulusal, bölgesel ve yerel hükümetlerin sorumluluk alanına giriyor ve Zille’nin partisi, mevcut kriz hakkındaki hararetli tartışmalara karşın bazı sorumlulukları paylaşıyor.
Şehrin rezervlerini olabildiğince uzun süre kullanabilmek için sarf edilen çabalar nedeniyle, 1 Şubat’tan itibaren günlük su kotası kişi başı yaklaşık 50 litre olarak belirlendi. Bahçeleri sulamak ya da arabaları yıkamak için şebeke suyu kullanmak kesinlikle yasak ve şehir sakinlerinin tuvalet ya da duştaki su sarfiyatı bir dakikayla sınırlandırıldı.
Kentin yaşadığı kuraklıkla ilgili tedbirleri koordine etmekle görevlendirilen Cape Town Belediye Başkanı Yardımcısı Ian Neilson, “Sıfır Günü’nden kaçınmamız için tek şansımız bu,” diyor.
Yetkililer, 29 Ocak 2018 itibariyle, şehir sakinlerinin yalnızca yarısından biraz fazlasının kişi başı günlük 87 litre tasarruf hedefini karşıladığının altını çiziyorlar. Aşırı düzeydeki gelir eşitsizliğiyle ve şehir sakinlerinin dörtte birinin sağlıksız yaşam koşullarında hayatlarını sürdürmesiyle tanınan bu şehirde, su kullanım alışkanlıkları da oldukça çarpık: Geçen yıl şehir çevresindeki yoksul gecekondu bölgelerinin su tüketimi Cape Town genelinde yüzde dörtten az bir orandayken, bahçeler ve yüzme havuzlarıyla müteşekkil zengin banliyölerinde bu oran yüzde 65 civarındaydı.
ÜÇ YÜZ YILDA BİR GÖRÜLÜYOR
Cape Town Üniversitesi’nde görevli olan iklim bilimci Piotr Wolski’nin aktardığı kadarıyla, günümüzdekine benzer ciddi bir kuraklık ortalama 300 yılda bir kez yaşanıyor. Ancak kaydedilen yağış ortalamaları, bölgedeki iklimin son yüzyılda beklenenden daha sıcak ve kurak bir hale geldiğini gösteriyor; bu kayıtlar, iklim modelleri projesinin yıllardır devam eden çalışmalarına dayanıyor.
Kent nüfusu artarken yağış miktarı daha az öngörülebilir hale geldiğinden, diğer bazı büyük şehirler de şimdi bunun gibi tehditlerle yüz yüze. 2015 yılında yaşanan El Nino kuraklığı, Brezilya’nın en kalabalık şehri olan Sao Paulo’da bulunan bazı bölgelerdeki muslukların günler boyunca susuz kalmasına neden olmuştu. Avustralya’da bulunan Melbourne şehri, 2000’li yıllarda yaşanan “Milenyum” kuraklığı sırasında inşa edilen bir deniz suyu arındırma tesisinin kapasitesinin yetersiz kalmasını önlemek amacıyla henüz kuraklık başlamadan önce bazı tasarruf hedefleri belirlemişti.
Cape Town’ın maruz kaldığı kuraklık sorunun aşırı derecede kötüleştiği ifade ediliyor; diğer yandan, hem eyalet hem de kent idaresi muhalefetteki Demokratik İttifak partisi tarafından yürütülürken, su yönetimi meselesi Afrika Ulusal Kongresi’nin yönetimindeki ulusal hükümetle olan ilişkileri daha da geriyor. Kent, suyunu Ulusal Su İdaresinden Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan sağlıyor; şehir yönetimi diğer yerel belediyelerle ve toplam su rezervinin yaklaşık yüzde 30’unu kullanan ve ticari açıdan önemli tarım işletmeleriyle yıllık tahsisat planına göre paylaşıyor; ancak, Ulusal Su İdaresi, Sıfır Günü’nü önlemek için geçen hafta itibariyle şehre fazladan milyarlarca litre su tahsis etmeye başladı. Kriz git gide kötüleşirken, her iki yönetim de birbirlerini kötü planlama nedeniyle suçlamaya devam ediyor.
* Yazının aslı Foreign Policy sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)