Dünya Forum: Zerdüşt kimdir?
Zerdüştlük inancını benimseyen her topluluk, peygamberlerinin hayatına ilişkin yeni bir efsane oluşturmuş ve neredeyse hepsi, gerçek yaşam öyküsünün kendilerininki olduğunu öne sürmüştü. Peki, Ortadoğu’nun en eski inanışlarından birisi olan Zerdüştlüğün kurucusu Zarathustra (Zerdüşt) kimdi?
DUVAR - Ortadoğu’nun en eski inanışlarından birisi olan Zerdüştlüğün kurucusu Zarathustra’nın (Zerdüşt) hayatı hakkında birçok farklı görüş ve tarihsel bilgi mevcuttur. Özellikle de yaşadığı zaman dilimi konusunda bir belirsizlik söz konusudur. Antik Yunanlılar, oldukça şüphe uyandıran bir tarih vererek, Zerdüşt’ün felsefeci Platon’dan 6 bin yıl önce yaşadığını öne sürer. Birçok bilim insanı, M.Ö. 6'ıncı yüzyılın başlarında (doğumu M.Ö. 638 olarak kabul edilir) yaşadığına ve İran’da bulunan Rey kentinde doğduğuna inanır. Bazı akademisyenler, metinlerde kullandığı yazınsal dili baz alarak, Zerdüşt’ün M.Ö. 14'üncü veya 13'üncü yüzyılda yaşamış olduğunu kabul eder.
Zerdüşt’ün nerede doğduğu ve hayatının ilk yarısını nerede geçirdiği de belirsizdir. Zerdüştlük inancını benimseyen her topluluk, peygamberlerinin hayatına ilişkin yeni bir efsane oluşturmuştu ve neredeyse hepsi, gerçek yaşam öyküsünün kendilerininki olduğunu öne sürdü. Dilsel açıdan bakıldığında, (Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta’nın bir bölümünü oluşturan) Gâthâ'ların yazarının İran’ın doğu bölgesinde, Afganistan veya Türkmenistan’da yaşayan bir kabileden olduğu düşüncesi ağır basıyor.
Zerdüşt, bir başka görüşe göre, Bactria (veya Aria) bölgesinde yaşayan Puruşaspa adlı çok güçlü bir soylu adamın ve Dugdova adlı bir kadının oğlu olarak dünyaya geldi. Zerdüşt, beş kardeşin üçüncüsüydü. Büyüdüğünde bir rahip oldu; ayrıca insanların ve sığırların bakımı konusunda dikkat çekici bir çaba gösterdiği biliniyor. Ailesi, kabaca “en faydalı” anlamına gelen onursal bir unvan olan “Spitama” adıyla anılıyordu; bu ad daha sonra ailenin soy ismi için kullanılır oldu.
AHURA MAZDA’DAN GELEN VAHİY
Zerdüşt’ün hayatı, Tanrı Ahura Mazda (Bilge Tanrı) ona bir vahiy gönderdiğinde değişti. Bir gün, Zerdüşt’ün karşısında “Güzel Düşünce” adlı biri belirdi ve ona geleneksel İran inanışlarının kanlı kurban âdetlerine karşı çıkmalarını ve yoksullara yardım etmelerini emretti.
Zerdüşt, kadim bir varlık olan “kutsal ruh” Spenta Mainyu’yla yeryüzünü, insan türünü ve her şeyi güzelleştiren yüce bir tanrının, “bilge tanrı” Ahura Mazda’nın emirlerini anlatmaya başladı. Evrenin geri kalanı diğer altı ruh tarafından yaratılmıştı; Ameşa Spentas, yani “kutsal ölümsüzler”. Ancak bu parçalı varoluşun düzeni kötülüğün temsilcisi olan “Ehrimen” tarafından tehdit edildi; iyi ve kötü ruhlar arasından bir savaş başladı ve insanlığın iyiliğinin kaçınılmaz zaferini hızlandırmak için iyi ruhları desteklememiz gerekiyordu.
Zerdüşt’ün öğretisinin dikkat çeken yönü, şeytanları betimlemek amacıyla özel kelimeler kullanmasıdır. Kullandığı isimlerse Hindistan kökenli Rig-veda’nın (Veda dininin kutsal metinlerinden biri) söylenceleriyle büyük benzerlikler taşır.
Ahura Mazda’ya inanarak yalanlardan kaçınmak, yoksulları doyurmak, fedakârlıklarda bulunmak, ateşe tapıncı desteklemek, inananların göreviydi. Zerdüşt, insanları Ehrimen’e dost olanların Cehennem’e gönderileceği ve dindarların Cennet’e kabul edileceği bir Son Yargı konusunda uyarmıştı.
Ortaya çıkan bu yeni öğreti, Zerdüşt ve Tanrı Mithra’nın rahipleri arasında ciddi bir çatışmaya yol açtı. Bilindiği kadarıyla bazı tartışmalar yaşandı ve Zerdüşt ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Durum o kadar ciddiydi ki ailesi dahi ona yardım etmekten imtina etti.
Çaresiz kalan Zerdüşt, Aria bölgesinde hüküm sürdüğü düşünülen Histapes adlı bir kraldan sığınma hakkı istedi. Gerçekleşen bir yargılamada, Mithra rahipleriyle tartıştı; düzenlenen resmi bir oturumda, 33 soru üzerine tartıştılar ve Zerdüşt’ün ortaya koyduğu görüşler gerçekleri yansıtıyordu.
Dönemin soylularından çoğu, Zerdüşt’ün yeni dinini kabul edecek olan Kral Histapes’i takip etti. Bunun ardından Zerdüşt, göçebe istilacılar tarafından 77 yaşında öldürülünceye dek Histapes’in himayesinde yaşadı. Kimi araştırmacılar ölümünün Bactria’da (günümüzde Afganistan topraklarındaki Mezar-ı Şerif yakınlarındaki Balk şehrinde) olduğunu öne sürer.
İKİLİ BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ
Zerdüşt’ün öğretileri tam anlamıyla dualist’tir (ikici). İnananlar iyilik ve kötülük arasında bir seçim yapmak zorundadır. Zerdüştlük, inananlardan etik taleplerde bulunan ilk dünya dinlerinden biriydi.
Kimi Avrupalı bilginler, Zerdüştlüğün ilk tek tanrılı din olduğunu öne sürer ancak bu yaklaşım oldukça tartışmalıdır.
Zerdüşt’ün öğretileri, yukarıda belirtildiği üzere, en yüksek tanrı olan ve tek başına ibadete lâyık olan Ahura Mazda üzerine odaklanmıştı. Gatha’lara göre, Ahura Mazda, cennet ve yeryüzünün, yani maddi ve manevi dünyanın yaratıcısıdır. Aydınlık ve karanlığın, egemen düzenin ve doğadaki dönüşümünün kaynağıdır. Tanrı Ahura Mazda, Zerdüşt’ün “kutsal ölümsüzler” dediği varlıklarla çevrelenmiştir. Bu varlıkların temsil ettiği iyi nitelikler Ahura Mazda’ya inananlar tarafından kazanılmalı ve sahiplenilmelidir. Bu anlayış, tanrıların ve insanlığın aynı etik ilkeleri takip etmek zorunda olduklarına işaret eder.
Zerdüşt’ün Ahura Mazda hakkındaki öğretisi, açık bir düalizmle karakterize edilir: Bilge Tanrı’nın, kötülük ilkesini somutlaştıran bir rakibi, Angra Mainyu ya da Ahriman (Yıkıcı Ruh) vardır; onun yeryüzündeki temel amacı kötülüğü hâkim kılmaktır. Bu etik ikilik, Zerdüşt kozmolojisine dayanır. Birinci tanrının egemenliği bir adalet ve hakikat krallığı ve ikincisininkiyse kötü ruhların yaratacağı Ehrimen’in krallığıdır. Bununla birlikte, kozmogonik ve etik ikilik iç içe geçer; çünkü Ahura Mazda her iki ruhun da babasıdır.
Zerdüştlük, kurucusunun düşüncesinde bile, (Yahudilik ya da İslam gibi) tek-tanrılı bir anlayışla tek bir yüce tanrıyı temsil eden bir anlayış ortaya koymaz. Tanrı’nın gücü mutlak anlamda kötülüğe galip gelecek oranda sınırsız olarak tarif edilmez. Gündüz ve gecenin, iyilik ve kötülüğün mücadelesi evrenin varoluşundan beri sürmektedir ve hangisinin galip geleceğine inananların iradesi karar verecektir.
TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLİŞİ
Bilindiği kadarıyla, şu anda dünya çapında yaklaşık 200 bin Zerdüşt takipçisi bulunuyor. Günümüzde, sayıları 80 ilâ 100 bini bulan bir Zerdüşt toplumu Hindistan’da yaşıyor ve bunlara Parsiler adı veriliyor. Arapların işgal sonrasında İran’da bulunan Parsilerin çoğu kendi ülkelerini terk etti ve 9'uncu yüzyılda Hindistan’a göç etti.
Onun ahlaki kavramları, M.Ö. 6'ıncı yüzyılda Akamenid İmparatorluğu döneminde Pers hükümdarlığının anlayışını şekillendirdi çizdi ve daha sonra Part Hanedanlığı da onun yolunu benimsedi. Ardından Sasani İmparatorluğu Zerdüşt dinini destekledi ve hem siyasi hem de dini liderliği birleştirerek ve Zerdüşt rahipliğine önemli oranda güç kazandırarak din ve devlet yönetimini birleştirdi.
Sasani İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından İran’da İslam’ın yükselişiyle, Zerdüştler kısa bir süre hoşgörüyle karşılandılar ama çok geçmeden baskılar yaşamaya başladılar ve git gide daha fazla sayıda insan İslam inancına döndü. Bu inancın Cennet ve Cehennem, iyilik ve kötülük arasındaki mücadele gibi kimi nüveleri tek tanrılı dinlerde de kendine bir yer edindi.
Kaynaklar:
http://realhistoryww.com/world_history/ancient/Misc/Elam/Zoroastrian_rel.htm
https://www.britannica.com/biography/Zarathustra
http://www.livius.org/articles/person/zarathustra/
https://www.ancient.eu/zoroaster/
http://www.historyworld.net/wrldhis/PlainTextHistories.asp?historyid=ab71