Doğu Avrupa’dan medya manipülasyonu üzerine küresel dersler
Enformasyon doğruluğunun ve dürüstlüğünün azalması nedeniyle demokrasi küresel anlamda tehdit altında, fakat toplum temel özgürlükleri ihlal etmeden medya manipülasyonunu tersine çevirebilir.
Michael Ravitsky *
Freedom House’un yıllık olarak hazırladığı “Freedom in the World” (Dünyada Özgürlük) raporuna göre, geçtiğimiz on yılda küresel demokrasinin yaşadığı başarısızlıkların bir kısmı, seçmenlerin maruz kaldığı siyasi olarak ele geçirilmiş ya da yetersiz gazeteciliğin hüküm sürdüğü medyanın neden olduğu artan dezenformasyon. Aynı zamanda teknolojik gelişmeye bağlı olarak ortaya çıkan dezenformasyon tehdidi bazı toplumların basın özgürlüğü ilkeleriyle çelişen yasaları yürürlüğe koymasına sebep oluyor.
Önümüzdeki on yılın mücadelesi ise ifade özgürlüğünü feda etmeden medya manipülasyonu ve dezenformasyon ile mücadele olacak. Moldova, bu sorun ve gerekli çözümü olan medya okuryazarlığı ve oluşturulması gereken bağımsız bir basın konseyi örnekleri açısından incelenmesi gereken bir vaka olarak karşımıza çıkıyor.
YARIŞI SATIN ALMAK
Bir iletişim araştırmacısı 2008 yılında içerik bazında artan rakamlara rağmen modern medya piyasasında artan yoğunlaşmaya karşı bizi uyardı. Aslında bu zamana kadar küresel medya sahnesi karmaşık yasal ve politik taktikler aracılığıyla stratejik satın almalara çok kez tanık oldu. Örneğin, Moldova medyası siyasi çıkarlar uğruna esir alınmış mecralarla dolu. Bu mecralar finansman bakımından reklam gelirlerine değil, güçlü siyasi ilişkileri bulunan sahiplerine güveniyorlar. Öte yandan Moldova medya piyasasındaki yoğunlaşma büyük patronlara politik konumlarını güçlendirecek ve koruyacak araçları da vermiş oluyor. Yoğunlaşmayı biraz olsun kontrol altına almak amacıyla Moldova hükümeti kişi başına yayın lisansı alma sayısına bir sınır getirdi. Bazı politikacılar ise bu hamleyi kendi sadık elemanlarına yasal kontrolü transfer ederek bertaraf etti.
Moldova’da kanuni boşluklardan yararlanmak oldukça yaygın olduğu için bu gibi yasal adımlar büyük bir oranda sonuçsuz kaldı. Ancak daha sivri girişimler soruna başka bir açısı sunuyor: Bu gibi yasalar basın ve konuşma özgürlüğüne ciddi sınırlamalar gelmesi demek. Örneğin sözde “medya propaganda yasası”, Moldova ülke sınırları içerisinde Rus yayın organlarını uluslararası normları ve ifade özgürlüğü standartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle yasaklıyor. Gerçekte ise bu yasa, daha çok ülkenin medya piyasasında istenmeyen rekabetin ortadan kaldırılmasına yarıyor. Açıkçası, bu gibi geniş çaplı uygulamalar demokrasinin kalbine inmiş bir darbe niteliğini taşıyor.
SİVİL TOPLUM ARACILIĞIYLA DOĞRU DENGEYİ BULMAK
Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders) Dünya Basın Özgürlüğü İndeksi’nde (World Press Freedom Index) sansür ve siyasi baskının olmayışını, etkin sivil toplum anlayışını ve yoğunlaşma karşıtı yasal düzenlemeleri göz önünde bulundurarak Norveç’i birinci sıraya yerleştirdi. Buradaki anahtar nokta, piyasanın yapısına odaklanan düzenlemeler ki bu ifade özgürlüğü bakımından içeriğe getirilen düzenlemelerden daha az zarar verici olarak görülüyor. Gerisi ise sivil topluma kalmış durumda.
Sivil toplumun ifade özgürlüğüne karşı getirilen yasal sınırlamalara istinaden alternatif üretmesinin iki yolu var: Medya okuryazarlığını artıracak çalışmalar yapmak ve etkili basın konseyleri oluşturmak.
Lise müfredatlarına konabilecek ders programları geliştirmek ve yetişkinler ve gazetecilik camiası için ise bilgi ve kaynak araştırması yapan dersler vermek medya okuryazarlığını artıracak başlıca taktikler arasında geliyor. Norveç’teki medya mecraları lise öğrencileri için medya okuryazarlığı kaynağı sunan bir sanal platform geliştirilmesinde aktif olarak rol oynadı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Dünya Basın Özgürlüğü İndeksi’nde Estonya, Doğu Avrupa ülkeleri arasında birinci sıraya yükseldi. Eğer 2010’da yürürlüğe giren ciddi suçlarda gazetecilerin kaynaklarını açık etme zorunluluğu getiren yasa olmasaydı, Estonya’nın topladığı puan daha yüksek bile olabilirdi. Gerek basın konseyi yapısı, gerek medya üreticilerinin ve iş ortaklarının içerik sağlayıcılarının yanlış/yalan haber üretmesinin önüne geçme amacıyla kurmuş olduğu vakıf olsun Moldova’nın Estonya’dan alacağı birçok ders var.
Moldova da bir basın konseyine sahip, ancak konsey toplum tarafından çok fazla bilinmiyor ve az sayıdaki bireylerden gelen katkılara dayanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Yasal düzenlemeler Estonya’nınkine benzer olsa bile, gazetecilik camiasıyla yeterli ilişki kuramamış olması ve meşruiyetini geniş katılımla sağlayabilecek olması yeni canlanmaya çalışan bir kurumun yaşamaya devam etmesini zorlaştırıyor.
2018’de gerçekleştirilen Moldova Medya Politikaları Forumu, Moldova’da daha şeffaf bir medya sistemi yaratmanın yollarını tartışmak amacıyla medya, hükümet, sivil toplum ve uluslararası bağış veren topluluk kanatlarından 100’den fazla temsilciyi bir araya getirdi. Yaşanan birçok gerilemeye rağmen forum, farkındalığı artırmak ve basın özgürlüğü adına önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Fakat süregelen finansal sorunlar nedeniyle basın konseyinin durumu açısından pek bir fark yaratılamadı.
MEDYA OKURYAZARLIĞI: ÖNEMLİ BİR HAYAT BECERİSİ
Moldova gibi uç vakalar, enformasyon doğruluğu ve dürüstlüğü açısından ABD gibi dünyanın en gelişmiş medya piyasalarından ayrı bir şekilde düşünülmemeli. Okul çağındaki çocuklara hayatı kavraması matematik, fen, yabancı dil ve sanat dersleri aracığıyla sağlanıyor, medya okuryazarlığı aracılığıyla değil. Enformasyon alanı standart müfredatlardan çok daha hızlı bir şekilde evriliyor ve bugünün öğrencileri düşünce özgürlüğü anlamında ciddi mücadelelerle karşılaşacak gibi duruyor.
Bütün toplumlar kendi lise müfredatlarında enformasyonu doğru değerlendirmeyi sağlayan ders içerikleri geliştirmeli, yetişkinler ve hatta gazeteciler için medya etiği sınıfları açmalı ve hükümetten bağımsız, holding medya şirketlerini sorumlu muhatap olarak alan basın konseylerinin rolüne dikkati çekmeliler. Gerçek demokrasinin gerekliliği olan bilgilendirilmiş seçmeni canlı tutmanın ve temel özgürlükleri korumanın tek yolu bu.
Bu yazıda yazarlar tarafından önerilen analizler ve görüşler Freedom House’un görüşlerini temsil etmez.
*Policy Research Fellow, MEDIA-M Project
Yazının aslı Freedom House sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Yağmur Çenberli)