'Elbette çalıyorum ama halka da istediğini veriyorum'
Dönem dönem Sao Paulo kentini yöneten Barros için kullanılan bu tanımın Portekizcesi, “Ruoba maz faz” Türkçe'de tamı tamına 'çalıyor ama yapıyor' anlamına geliyor. Bu tanımın ülkemize 'ithal' edildiğini düşünmek biraz zorlama kaçabilir. Buna karşın Brezilya'nın tarihinde yaşadığı siyasi süreçlerinin kimi açılardan Türkiye'ye benzemesi, bir yerde tanımın kendiliğinden 'aynı' ifadede buluşmasını olası kılıyor olamaz mı?
Siyasi iktidarın aleni bir şekilde yolsuzluk batağına saplanması ancak buna 'karşılık' devletin zaten sunması gereken bazı kamu hizmetlerinin 'bir şekilde' yapılmaya devam edilmesi... 'Çalıyor ama yapıyor' işte tam da böyle anılan iktidarlar için bulunmuş bir tanım! Konu yolsuzluk olduğu zaman, sokakta sık sık duyabileceğimiz bu söz, aslında bize mahsus değil, bundan yaklaşık yarım asır önce Brezilya'da kullanılmış örneğin! İşte Brezilya'nın 'çalıyor ama yapıyor' adamı, Adhemar de Barros'un öyküsü...
Öncelikle ifadenin çevirisiyle başlayalım: Dönem dönem Sao Paulo kentini yöneten Barros için kullanılan bu tanımın Portekizcesi, “Ruoba maz faz” Türkçe'de tamı tamına 'çalıyor ama yapıyor' anlamına geliyor. Bu tanımın ülkemize 'ithal' edildiğini düşünmek biraz zorlama kaçabilir. Buna karşın Brezilya'nın tarihinde yaşadığı siyasi süreçlerinin kimi açılardan Türkiye'ye benzemesi, bir yerde tanımın kendiliğinden 'aynı' ifadede buluşmasını olası kılıyor olamaz mı?
Gelelim hikayenin başrol oyuncusuna... Barros, Getulio Vargas yönetiminde çeşitli idari görevler üstlenir. Ülke ve kıta tarihini anlamak için Vargas dönemini incelemek son derece önemli fakat konuyu dağıtmamak için şimdilik bu konuya girmeyelim. 1947 seçimlerinde Barros, Sao Paulo kentinin valisi olur. Popülist bir politikacı olarak bilinen Barros ertesi seçimleri kaybetse de 1963 seçimlerini yeniden kazanır. Aradaki yılların bir bölümünde kentin belediye başkanlığını yapar. Hatta devlet başkanlığı seçimlerinde de şansını dener, İlerici Sosyal Parti (Partido Social Progressista-PSP) adına girdiği 1955 başkanlık seçimlerinde yüzde 25 oyla üçüncü olur...
Barros'un kağıt üzerindeki siyasi kariyeri böyle. Latin Amerika uzmanı Eric Hobsbawm, 1963 yılında kaleme aldığı bir yazısında Sao Paulo kentinden bahsederken şöyle diyor: “Şimdilerde Amerikalıların komünizm karşıtlığı nedeniyle tezahürat yaptığı bir yerel politikacı [Adhemar de Barros] kampanyasını yürütürken 'elbette çalıyorum ama halka da istediğini veriyorum' gibi zararsız bir slogan kullanmıştı.” Hobsbawm'ın bu sözleri ilginç çünkü başka kaynaklar bunun bizzat Barros tarafından değil, destekçileri tarafından söylenen 'sloganlaşmış' bir ifade olduğunu belirtiyor. Hangisi doğru olursa olsun bu tanım Brezilya'da hâlâ çeşitli siyasetçiler için kullanılmakta!
İLGİ ALANI: İNŞAATLAR VE İHALELER!
ABD'li Time dergisinin 1952'de 'Sao Paulo'nun bir numaralı yöneticisi' dediği Barros'un 'çaldığı' ve 'yaptığı' neydi peki? Aslında en ünlü sloganı “Sao Paulo duramaz”dı. Durmayan, devam eden Barros yönetiminin bel kemiğini oluşturan inşaat ve ihalelerdi. Görevi sırasında yapılan Anhanguera ve Anchieta otobanları, onun başlıca övünç kaynağıydı. Fakat bu süreçte 'Pacaembu Stadyumu' inşaatında olduğu gibi pek çok idari sorun yaşanıyordu. Tüm bunlar yapılırken, yolsuzluğun aslında tam da bu esnada olması 'çalıyor ama yapıyor' tanımını hayli ilginç kılıyor. Bu dönemde yolsuzluk suçlamalarının büyük bir çoğunluğu, Barros'un kamu hizmeti için ihaleyi üstlenenlerden yüklü bir rüşvet almasıydı. Yani Barros, 'çaldığı' zaman, aslında 'yapıyor'du; 'yaptığı' zaman da 'çalıyordu'.
Barros'un gözü özellikle iç bölgelerdeki halkın oylarındaydı ve burada sıkça açılışlara katılıyor, kulladığı kırsal dil ve dinleyicilere tanıdık gelen kelime dağarcığıyla kendine, 'Yoksulun iyiliği için çalışmasını bilen lider' imajı yaratıyordu. Karizmasının birincil kaynağı buydu. Tüm bu süreçte medya kampanyası da son derece önemliydi. Satın aldığı birden fazla ulusal radyo ve dergiyle, çektirdiği belgesellerle kendine bir propaganda ağı örüyordu. Tüm bunların masraflarını, aile parasının yanı sıra inşaat ihalelerinden aldığı paylarla karşılıyordu.
Özetle Barros, rakiplerinden gelen 'hırsızlık' ithamlarına karşı bir savunma geliştirmek yerine, uzun yıllar içinde yarattığı sistem sayesinde suçlamalara dair tek bir söz söylemeden gözleri 'farklı' bir yöne çevirmesini biliyordu. Hoş, yolsuzluk zaten kamu hizmeti esnasında döndüğüne göre bu ne ölçüde 'farklı' bir yöndür tartışılır. Fakat gerçek şu ki Barros bugün, döneminde yapılan köprülerle, otobanlarla değil 'çalan ama yapan' başka bir politikacı ortaya çıktığında hatırlanıyor!
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı linkler:
1- Populism During The Estado Novo - Michael L. Conniff
2-https://www.researchgate.net/profile/Carlos_Pereira14/publication/292590601_Reelecting_Corrupt_Incumbents_in_Exchange_for_Public_Goods_Rouba_mas_faz_in_Brazil/links/582abc0108aef19cb805fe7e/Reelecting-Corrupt-Incumbents-in-Exchange-for-Public-Goods-Rouba-mas-faz-in-Brazil.pdf
3- https://riotimesonline.com/brazil-news/opinion-editorial/rouba-mas-faz-vs-new-brooms/
4- https://www.birgun.net/haber-detay/rouba-mas-faz-caliyor-ama-is-yapiyor-80747.html
5- https://www.intrinseca.com.br/blog/2016/03/rouba-mas-faz/
6- https://epoca.globo.com/colunas-e-blogs/eugenio-bucci/noticia/2015/10/rouba-mas-faz-obra-social.html
7- http://www.wiki-zero.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lcy53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQWRoZW1hcl9QZXJlaXJhX2RlX0JhcnJvcw
8- Yaşasın Devrim (Latin Amerika Üzerine Yazılar) – Eric Hobsbawm (İletişim Yayıncılık)