Modern kölelik, mahpus emeği

Bir hücrede kilitli olabilirim ama Amerika’da modern köleliği reddeden erkek ve kadınların yanındayım. Son otuz yılda önüme koydukları her türlü tacize göğüs gerdim: Ölesiye aç bırakıldım, dövüldüm, susuz bırakıldım, soğuk hücrelerde donduruldum, özel olarak eğitilmiş köpeklerce saldırıya uğradım, bilincimi yitirecek hale getirildim, haftalarca bir duvara zincirlendim. Geriye, korkacak bir şey kalmadı.

Google Haberlere Abone ol

Kevin Rashid Johnson*

Geçen hafta, ABD hapishanelerindeki kadın ve erkeklerin katılımıyla, ülke tarihindeki en büyük protesto olma potansiyeline sahip, ülke çapında bir grev başladı.

Virginia’daki azami güvenlikli bir hapishanede, tek kişilik bir hücrede bulunduğum için, bu olay benim açımdan kişisel bir ilgi konusu. Diğer cezaevlerindeki grev örgütleyicilerle iletişime geçtim ve dışarıyla iletişimim kısıtlamalar nedeniyle oldukça sınırlı olmasına karşın, insanların dikkatini parmaklıklar ardında yaşanan tacizlere yöneltmek için elimden geleni yapıyorum.

Grev 9 Eylül’de sona erene dek, grev komisyonunun boykotuna katılacağım ve herhangi bir parasal ödemeyi kabul etmeyeceğim; böylece hapishane şirketleri benden (daha fazla) kazanç sağlayabilirler. Aynı zamanda, burada ve ülke genelinde, modern bir kölelik biçimi haline gelmiş bu çalışma biçimini reddeden diğer mahkûmları da destekleyeceğim.

SONSUZ BİR İŞKENCE VE KÖLELİK HÂLİ

10 Temmuz’da Virginia’nın Waverly şehrindeki Sussex Eyalet Hapishanesi’ne getirildim ve idam sırasını bekleyenler için kullanılan bir hücreye yerleştirildim. Hiçbir zaman idam cezasına mahkûm edilmedim; hâl böyleyken, beni buraya koymalarının nedeni beni susturmak ve onları radikalleştireceğime ve baskıya karşı direnmeye teşvik edeceğime inandıkları için, diğer mahkûmlarla dostluk kurmamkı engellemek.

Üç idam mahkûmu -Virginia eyaletinin en son idam kararlarıyla birlikte- daha benim yanımdaki hücrelere yerleştirildi. Hapishane yetkilileri, onlara, özellikle de benimle konuşmamalarını emretti; ancak bu kişilerin bu ihtarlara kulak asmaya niyetli olmadıklarını işittim.

Bu, son yıllarda benim hapsedilme modelimdi. Ben direnirim, onlar da misilleme yaparlar.

1990 yılında, henüz 18 yaşımdayken cinayetten hüküm giydiğim günden bu yana, her zaman için cezaevinde çalışmayı reddettim. (Yanlış bir teşhise maruz kaldığım ve masum olduğum gerekçesiyle mahkûmiyetime daima itiraz ettim.)

AMERİKA’DA KÖLELİK ASLA BİTMEDİ

2018 yılında ABD’de hâlâ varlığını sürdüren köle işçiliğinin yeni biçiminin cezaevi işçiliği olduğunu düşünüyorum. İşin gerçeği, kölelik bu ülkede hiç bitmedi.

1865 yılında, iç savaşın bitmesinin ardından, ABD anayasasının 13. maddesi yasalaştırıldı. Getirdiği şartlar nedeniyle kölelik kaldırılmadı ve yalnızca reformize edildi.

1865’ten itibaren, bir suçtan hüküm giyen herkes, devlet eliyle, çok az ya da hiçbir ödeme yapmadan emeklerinden faydalanan özel şirketlere kiralanabilir hale geldi. Kölelik günlerinden bile daha kötü koşulların söz konusu olduğu bazı hallerde, özel şirketler zorla çalıştırılan işçilere bakmak noktasında hiçbir sorumluluk taşımadıkları için, istismar ettikleri kişilere hiçbir sağlık hizmeti, besleyici nitelikte gıda ya da giyim olanağı sunmadılar.

Her ne kadar bu modern kölelik biçim ine dahil olmayı her zaman reddetsem de bunun birçok örneğine tanıklık ettim. En aşırı seviyede olanlar, mahkûmların ödeme yapılmadan, tamamen ücretsiz biçimde tarlalarda çalışmaya zorlandığı Teksas ve Florida’dakilerdi.

Mahkûmlar bir zincire bağlanmış halde yürütülüyor ve tutukluların yediği yiyecekleri yetiştirmek amacıyla kabak, yeşillik, bezelye ve bamya tarlalarına götürülüyorlar. Tahta sopalar ve çapalar gibi ilkel el aletleriyle toprağı işlemeye, bitki ve pamuk hasatına zorlanıyorlar.

Sırtında tüfekler taşıyan atlılar tarafından, gün boyunca gözetim altında tutulurlar. Ayrıcalıklı statüye sahip olan mahkûmlarsa, diğer mahkûmları açık biçimde baskı ve şiddet aracılığıyla yola getirmek için kullanılıyor.

Bu aşağılayıcı kölelik biçimini reddeden mahkûmlar hücre hapsine alınır. Bunu, kendi deneyimimden biliyorum.

REDDETMENİN CEZASI SÜRESİZ BİR TECRİT

Oregon’da hapishane ortak alanında bulunduğum altı ay dışında, 1994’ten bu yana aralıksız biçimde tecrit hücrelerinde tutuldum.

Bu, ABD hapishanelerindeki korkunç koşullar hakkında konuşmamı engellemedi. Mahkûmların gardiyanlar tarafından öldürülmesi nedeniyle, diğer mahkûmların, kasıtlı biçimde ölüme neden olmak hususunda dava açmalarına yardım ettim. Mahkûmların gardiyanlar tarafından dövüldüklerine, açlıktan öldüklerine, özel eşyalarının sistematik olarak yok edildiğine tanık oldum.

Irk temelli nefret her zaman mevcuttu. Şu anda beni hapiste tutan eyalet olan Virginia, yüzde 19’u Afrika kökenli olan bir nüfusa sahip; ancak hapishanelerdeki nüfusun yüzde 58’i siyah insanlar.

Birkaç yıl önce, daha önceki ve şimdiki gardiyanların Ku Klux Klan’ın** kartlarını taşıyan üyelerden oluştuğu bir dönemde Florida cezaevlerinde tutuldum. Kişisel bir düzeyde, “asi zenci” diye anılıyordum.

SÜREKLİ SÜRGÜN VE İŞKENCE

Çalışmayı reddettiğim, grevleri organize etmek ve parmaklıklar arkasında yaşanan dehşetleri duyurmak amacıyla gösterdiğim çabalar yüzünden, düzenli olarak misillemelerle karşı karşıya kaldım. Son yıllardaysa, beni susturmak için eyaletten eyalete sürdüler: Beni Virginia’dan Oregon’a, oradan da Teksas ve Florida’ya, daha sonra yine Virginia’ya gönderdiler.

Şimdiyse idam cezasına mahkûm olmasam da bir idam hücresine konuldum; bu, yaşayabileceğiniz en büyük tecrit durumudur. Buna rağmen, bu yazıyı göndermenin bir yolunu buldum.

Bu satırları yazdığım için yeni bir cezalandırmayla karşılaşacak mıyım? Elbette öyle olacak. Peki, bu tür misillemelerden korkuyor muyum? Tehditlerin beni ilgilendirdiği bir noktadan çok uzaktayım.

Son otuz yılda önüme çıkan her türlü zorluğa göğüs gerdim: Ölesiye aç bırakıldım, dövüldüm, susuz bırakıldım, soğuk hücrelerde donduruldum, özel olarak eğitilmiş köpeklerce saldırıya uğradım, bilincimi yitirecek hale geldim, haftalarca bir duvara zincirledim. Geriye, korkacak bir şey kalmadı.

*Kevin Rashid Johnson, Yeni Afrika Kara Panter Partisi’nin kurucularındandır. Ömür boyu hapis cezasına mahkûmdur.

**Ku Klux Klan; kökenleri ABD’deki kölelik dönemine ve 19. yüz yıl sonlarında ortaya çıkan ırkçı ideolojilere dayanan, Beyaz-Protestan-Anglo Saxon insanların üstün olduğu fikrine inanan faşist bir örgüt. Günümüze dek binlerce Afrika kökenli Amerikalının linçler ve kamusal cinayetler yoluyla öldürülmesinden sorumludur.

Yazının aslı The Guardian'da yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)