Trump’ın denetlenemeyen iktidarı sona erdi

ABD’de gerçekleşen ara seçimler, Başkan’ın hayatını temelden değiştirdi. Şimdilik bunu bilmiyor olabilir ama yakında farkına varacak.

Google Haberlere Abone ol

Richard Wolffe

Donald Trump’ın çok çok büyük beyninin en karanlık kıvrımlarının derinlerinde, kendine âşık narsisizmini kemiren, durmaksızın kusurlarını hatırlatan bir his mevcut. Destekçileri artık ona ilgi duymuyor.

Tabii ki tamamı onu terk etmedi. Öfkeli yaşlı adamlar hâlâ orada ve göçmenlere, medyaya ve öfkeli bir yaşlı adam olmayan herkese bağırarak hakaretlerini sürdürüyorlar.

Ama bütün bu beyaz kadınlar -insanlar Trump’ın, kadınların çoğunun desteğini aldığını söylüyordu (geri kalanıysa ona güvenmiyordu)- şimdi ‘Trexit’ (İngiltere'nin AB'den çıkışını anlatan Brexit'ten kelime oyunu türetiliyor) denilen çıkışa doğru yöneldiler.

KADINLAR TRUMP’I TERK ETTİ

Sandık sonuçları, Demokratların kadınlar arasında 21 puanlık devasa bir fark yakaladığını gösterirken, Cumhuriyetçiler, erkekler arasında yalnızca iki puanlık bir fark elde ettiler. Beyaz kadınlar Demokratlarla özdeşleşen Trump karşıtı hareket bağlamında yüzde 50’ye yüzde 48 oranında ayrıştı. Cumhuriyetçilerin üstün olduğu tek yaş grubuysa 65 yaş ve üstüydü ve bu gruptaki fark yalnızca bir puandı.

Sadece iki yıl önce, beyaz kadınlar seçim sonuçlarında Trump’a büyük bir partinin başkan adaylığı açısından en büyük kadın desteğini sunarak, dokuz puanlık bir fark sağladı. 2016 yılında evli kadınlar oldukça bölünmüş görünüyordu; fakat geçen salı yoğun biçimde Demokratlara doğru yöneldiler.

2018 seçimleri, kenar mahallelerde yaşayan beyaz kadınların Trump’tan uzaklara uçuşunun hikâyesiydi ve Teksas eyaleti çapında yirmi yıldan uzun bir süredir ilk defa tırnak kemirten heyecanlı bir yarışa sahne oldu. Çekişmeli Teksas’ın neredeyse hemen başlayacak olan bir başkanlık yarışı açısından ne anlama geldiğini bilmek için bir siyasi danışman olmanıza gerek yok.

Şüphesiz biçimde, sağlam hislere sahip uzmanların ara seçimlerin başkanlık dönemi seçimlerinden farklı olduğunu ifade ettikleri nokta burasıdır. Obama, 2010 ortalarında büyük oranda oy kaybına uğradı ve iki yıl ardından seçimleri yeniden kazandı. Ama o aklı başında ve normal biriydi ve kararsız seçmenlere ulaşma hususunda umutluydu. Trump’ınsa bir öğrenme kapasitesi yok ve buna asla sahip olamayacak.

TRUMP’IN DURUMU DEĞİŞEBİLİR Mİ?

Hâl böyleyken, Trump’ın esas niteliğini bir hatırlayalım; zira insanlar, spekülatif biçimde, Trump’ın yeni seçilen ve Beyaz Saray’ı kontrol edecek olan Demokratlar ile Senato’yu yöneten eski ekolden Cumhuriyetçiler arasındaki üçgen üzerinde bir pozisyon alabileceğini iddia ediyorlar. Söz konusu olan, Ruslara gizli bilgiler vermekle, ABD’nin Yüksek Mahkeme adayını cinsel tacizle itham eden kadını aşağılamakla ve ülkenin en hızlı büyüyen seçmen bloku olan Latinleri bastırmaya çalışmakla suçlanırken, kendine bile yardım edemeyen bir adam.

Hayır, seçmenler ona ne söylerse söylesin Trump değişemez. Lavabonun kenarına yapışan ince tüylere benzeyen aşırı sağcı komplolara tutunarak, daha fazla Trump’laşabilir.

Tabii ki Trump’ın kendisini ve destekçilerini her şeyin olgun bir şeftali gibi lezzetli göründüğüne inandırmaya yetecek kadar iyi haberler de mevcut. 2018 ara seçimleri, ayakta duran her Cumhuriyetçiyi yerle bir eden gerçek bir tsunami dalgası değildi. Cumhuriyetçi Parti, Obama’nın yeniden seçim yılına denk gelen altı yıllık bir döngüyle örtüşen biçimde, büyük oranda aleyhlerine dönen bir savaş alanında birkaç Senato koltuğu kapabildi. Şayet buna bir zafer diyebilseydik, o durumda İngiltere 1966’dan bu yana birçok Dünya Kupası zaferini kutlayabilirdi.*

Cumhuriyetçiler, işsizliğin tarihi düşük seviyelerde olduğu ve ücretlerin yükseldiği bu görece barış ve refah zamanında, aslında zafere doğru yelken açmış olmalıydı. Buna karşın seçmenler -ABD Senatosu’ndan farklı olarak gerçek bir ulusal yarış niteliğinde geçen- Temsilciler Meclisi’yle ilgili seçimde, Trump’ın göçmen karşıtı kudurmuş ırkçılığına ve şaşırtıcı seviyedeki utanmaz cinsiyetçiliğine karşı gayet açık biçimde seçim sınırını gösterdi.

POPÜLİZM ARTIK PEK DE POPÜLER DEĞİL

Bu durum, ‘popülizm’ adı verilen olgunun o kadar da popüler olmadığını ortaya koyuyor. Kenar mahallelerdeki kadın seçmenlerin, göçmen ailelerin birbirinden zorla ayrılmasından ve sağlık sigortasının lağvedilmesinden pek hoşlanmadıkları ortaya çıktı. Küçük kasaba yemeklerinde Trump seçmenleriyle yapılan tüm o röportajları okuduktan sonra, bunu kim düşünebilirdi ki?

Senato ve valilik yarışlarında Demokratların derin hayâl kırıklığı yaşadığı Florida’da, çok yakında değişimler yaşanacak. İki seçimin 100 binden az oy farkıyla sonuçlandığı bu eyalet, 1.4 milyon sabıkalıya seçme hakkını iade etmeye karar verdi.

Evet, Ron DeSantis, beyaz milliyetçilerle yakın ilişkilerine rağmen valiliği kazandı. Sabıkalıların oy hakkını kullanmaya başlamasının ardından, daha fazla beyaz kesimden çetenin desteğine ihtiyaç duyacak. Aynı zamanda, Kris Kobach Kansas’ta benzer ırkçı dostlarının desteğiyle yürüse dahi, Trump’ın 20’den fazla puan farkıyla kazandığı eyalette valiliği kazanamadı.

Hayat Donald Trump açısından temelde değişti. Henüz bunun farkında olmayabilir ama yakında bunu anlayacak. Trump’ın Temsilciler Meclisi’ndeki yenilgisiyle, Demokratlar, Cumhuriyetçi Parti yönetiminin herhangi bir anlamlı denetimi engelleme becerisine iki yıllığına son verdi.

Aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin bölgesi olan Porto Riko’da, Maria Kasırgası’nın ardından binlerce Amerikan vatandaşının hayatını kaybetmesine dair skandal hakkında çok sayıda soruşturma yürütülecek. Cumhuriyetçiler, birçok hayatı kurtarabilecek olan afet yardımı sözleşmesi kapsamındaki yüzlerce milyon dolarlık yardımı ‘başarıyla’ engellemişlerdi.

Obamacare’in (Obama döneminde yürürlüğe giren sosyal güvenlik sistemi) kaldırılmasına ilişkin bir saplantının yerine, 2016 seçimlerindeki Rus müdahalesine dair -bir mahkeme celbiyle desteklenen- ciddi bir inceleme yapılacak ve Trump’ın seçim kampanyasında gerçekleştirdikleri işbirliği ve Trump organizasyonuyla iş ilişkileri gözden geçirilecek.

Donald Trump’ın denetlenemeyen iktidarı ani biçimde sona erdi ve selefleri bizler için bir göstergeyse, (bu tip bir iktidar) yakın bir zamanda geri dönmeyecek. Büyük işletmelerin çıkarlarına hizmet eden daha fazla ‘Trump vergi indirimi’ olmayacak ve Trump’ın sosyal güvenlik ya da sağlık hizmetlerine ilişkin kesintiler yapmasına izin verilmeyecek. Ne var ki, daha fazla Trump yargıcı ve büyük ihtimalle (Trump’ın önerdiği) daha fazla ABD Yüksek Mahkemesi adayı olacak.

Birçok üst düzey Demokrat açısından bu mükemmel bir beklenti değil ama tamamen Cumhuriyetçi Parti denetimindeki bir Kongre senaryosu da pek iyi değildi. Demokrat ağırlıklı Kongre’ye karşı yarışan Trump’la 2020’deki başkanlık yarışına girmekten endişe duyuyorlar. Cumhuriyetçilerin Senato’daki toparlanmasıyla işler daha da zorlaştı. Bu yılki seçimler hem Kongre hem de Beyaz Saray için yaşanacak asıl mücadelenin yalnızca başlangıcıydı. Demokratlar başkanlığı yeniden kazanana dek, Trumpizm’in yaralayıcı etkilerini onarmayı umamazlar.

POLİTİK ALANDA KADINLARIN ETKİSİ ARTACAK

Temsilciler Meclisi’ni kazanan Demokratlar arasında eski Cumhuriyetçi çoğunluktan çok daha fazla sayıda kadın bulunması bir tesadüf değil. İlk kez bir kadın meclis başkanı tarafından yönetilecekler ve ikinci kez kadınlar Kongre’nin yarısını kontrol altına alacak ve bu iki unsur tarihi bir başarı olarak görülüyor.

Bu durumda, 2020’de gerçekleşecek Başkanlık seçimi için öncelikli Demokrat yarışmacıların -ve doğrudan Donald Trump’la yarışa girme hakkı kazananların- kadın adaylar olması da bir tesadüf olmayacak. 2018 ara seçimleri, Demokratlar nezdinde mavi bir dalga** değildi; buna karşın, kadınlar seçmenler ve kadın adaylar açısından bir toprak kayması niteliğindeydi.

Kadınları cinsel organlarından yakalayabileceğini düşünmesiyle tanınan bir adam olan Donald Trump, ‘avuçlanmanın’ ne denli acı verici bir durum olacağını yakında tecrübe edecektir.


*İngiltere 1966’da Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra asla şampiyon olamadı.

**Mavi renk ABD’de Demokrat Parti’nin sembolü olarak kullanılıyor.

Yazının aslı The Guardian'da yayınlanmıştır (Çeviren: Tarkan Tufan)