Dünya Forum... Yabancı El Sendromu: Bedenine isyan eden uzuvlar

Diyelim ki yaz tatilinde hamağınıza uzanmış, sıcacık havanın tadını çıkarıyorsunuz. Denizden esen meltem sizi uykuya çağırıyor ve çok geçmeden dalıp gidiyorsunuz. Ancak kısa bir süre sonra boğazınıza sarılan bir el sizi bu tatlı uykudan sizi çekip adeta bir kâbusa uyandırıyor. Üstelik bu kendi eliniz...

Google Haberlere Abone ol

‘Yabancı el sendromu’ (ing Alien Hand Syndrome/AHS), bir elin kendi başına hareket etmesine sebep olan ve ender görülen bir sinirsel bozukluktur. Pek yaygın görülmese de bu sendrom kimi zaman bir bacağı da etkileyebilir. AHS, bir elin istemsiz olarak işlev gördüğü, kişinin, uzvun eyleminden tamamen habersiz olduğu nadir bir nörolojik bozukluktur. Aşırı durumlarda, istemsiz basit hareketlerin ötesinde, kendi vücuduna fiziksel saldırılar, hatta boğmaya çalışması gibi davranışlar da görülebilir.

AHS nöbetinde el, zihnin kontrolü dışına çıkar ve kendine ait bir zihni varmış gibi hareket eder. Etkilenen el, bu nöbetler sırasında sahibine bir yabancı gibi davranır ve zihnin emretmediği görevleri yerine getirmek için bağımsız biçimde hareket ediyor gibi görünür. Çocukları etkileyebilse de yabancı el sendromu çoğunlukla yetişkinlerde görülür. Bazen ‘Dr. Strangelove Sendromu’, ‘Strangelove Eli’ ya da ‘Anarşik El’ diye de adlandırılır.

‘Yabancı el sendromu’ terimi, 1908 yılında Alman sinirbilimci ve psikiyatr Kurt Goldstein’ın, felç geçiren 57 yaşındaki bir kadının durumunu tanımlamasından ve kadının sol elinin kendi iradesi dışında hareket ettiğini fark etmesinden sonra kullanılmaya başladı.

AHS, genellikle sol veya baskın olmayan eli etkiler. Sendromdan muzdarip kişi, bazen istemsiz biçimde nesnelere uzanabilir ve yabancı eli dizginlemek için kontrol altında olan diğer elini kullanmak zorunda kalabilir. AHS için kesin bir tedavi olmasa da, semptomları bir dereceye kadar yönetmek mümkündür. Uygun bir teşhis, karşılaşılan herhangi bir rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olabilir.

SENDROMUN BELİRTİLERİ

Yabancı el sendromunun en bilinen belirtisi, el bağımsız olarak hareket ettiği için kontrol edilememesidir. Etkilenen el, istemsiz biçimde hareket edebilir ve belli bir hedefe yönelik görev ve eylemler gerçekleştirebilir. Elin bilişsel kontrol veya farkındalık olmadan hareket ettiği ifade edilir. El sanki başkası tarafından kontrol ediliyordur.

El kendiliğinden yüze dokunabilir, bir gömlek düğmesini açmaya ya da bir nesneyi almaya çalışabilir; bu davranışlar sürekli ya da bazen zorlayıcı olabilir. Yabancı el kimi zaman kendiliğinden havaya kalkabilir. Bu el ayrıca, diğer elin daha yeni açtığı bir çekmeceyi veya bir gömlek düğmesini kapatmaya çalışmak gibi kendi kendine karşıt eylemlerde bulunabilir. Kimi zaman bir davranışı gerçekleştirmede işbirliğine gitmez ve istenmeyen eylemleri gerçekleştirerek verilen komutları gerçekleştirmede başarısız olabilir.

AHS sorunu çeşitli etkenlerden kaynaklanabilir. Bazı insanlar felç, travma veya tümör sorunları yaşadıktan sonra yabancı el sendromu geliştirir. Bazen kanser, sinir sistemi hastalıkları ve beyin anevrizmalarıyla ilişkili olabilir.

Beyin taramaları, yabancı el sendromlu kişilerin hareket ve duyuların kontrol edildiği beyin bölgesinde bağımsız aktivitelere sahip olduğunu gösteriyor. Bu durumun doku bozuklukları veya ‘parietal korteksteki’* hasar nedeniyle gerçekleştiği düşünülüyor. Bu, kasıtlı davranış sistemlerini etkiler ve kendiliğinden hareketlere neden olabilir.

BİLİNEN SEBEPLERİ

AHS hakkında bilinenleri anlamak için beyne ve nasıl çalıştığına kısa bir göz atmamız gerekiyor. İnsan beyni, her biri dört farklı lobdan oluşan, konuşma, hareket, duygu ve yaklaşık bir milyar alt fonksiyon oluşturmak, kontrol etmek ve düzenlemek için birlikte çalışan iki yarı küreye ayrılmıştır. Frontal lob, hareket ve konuşma gibi motor becerilerden ve planlama ve organizasyon gibi bilişsel işlevlerden sorumlu bölümdür ve AHS’yi anlamaya çalışmak için odaklanılması gereken beyin bölgesidir.

AHS’nin, ek motor alan (SMA), ‘anterior singulat’, ‘korpus kallosum’, ‘anterior prefrontal korteks’, ‘posterior parietal korteks’ ve ‘talamus’ gibi çeşitli beyin bölgelerindeki hasarların ardından ortaya çıktığı biliniyor. Anatomik hasarlar ve klinik özelliklere göre farklı AHS alt tipleri tanımlanmıştır.

Diyelim ki sabah kahvesinden bir yudum almak istiyorsunuz. Basit bir görev gibi görünen şey, 'güzel kokan bir kahve' diye düşündüğünüz andan başlayıp dudaklarınıza değene kadar gerçekleşen karmaşık bir beyin işlevleri dizisidir. Kahveyi yudumlamaya karar verdiğinizde, frontal lobda bu eylemin tamamlanması için neler yapılması gerektiğini planlayan ve düzenleyen bir sinyal ortaya çıkar. Kahve fincanına uzanmak, elinizle onu tutmak, dudaklarınızı aralayarak fincanı oraya getirmek, kahveyi yudumlamak ve sonra fincanı masaya koyarak elinizden bırakmak gerekir. Bu sinyaller daha sonra motor bölgesine, başınızın üst bölgesinden kulağa doğru uzanan alana gönderilir ve vücudunuzun tüm hareketini kontrol etmesi beklenir.

Frontal lob, motor bölgesine, “Hey, biraz kahveye ihtiyacım var; haydi işini yap” der ve farkına bile varmadan bu hareketleri gerçekleştirerek mis kokulu sabah kahvenizin tadını çıkarmanızı sağlar. Bu keyfe ulaşmanızın anahtarı, beyindeki ‘Corpus callosum’** (Korpus Kallosum) sayesinde mesajların başarılı bir şekilde adreslerine gönderilmesidir.

Corpus callosum’u beynin e-posta sunucusu gibi düşünebiliriz; beynin iki yarı küresindeki bilgileri birbirine ulaştıran ve paylaşan, mesaj taşıyıcı bir sinir sistemidir. AHS, bu sinirlerin hasar görmesinin sonucunda ortaya çıkan bir işlev bozukluğudur. Bu tür bir hasar en çok beyin anevrizmalarında, felç hastalarında ve beyin enfeksiyonları yaşayanlarda görülür; bununla birlikte, aşırı epilepsi (sara) vakalarını tedavi eden radikal bir süreçten sonra uygulanan beyin cerrahisinin bir yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir.

Kallosum hasar gördüğünde, beynin farklı bölümlerinin arasındaki bağlantı kesilir ve birbirleriyle konuşamazlar. AHS durumunda, bir el normal olarak işlevini sürdürürken diğer el hiçbir sinyal almadan kendi başına hareket eder ve bazen düzgün işleyen tarafa karşı hareket edebilir.

HENÜZ BİR TEDAVİSİ YOK

Yabancı el sendromunun bilinen bir tedavisi henüz yok. Sendrom için terapi ve farmakolojik seçenekler konusunda hâlâ bir gelişme söz konusu değil; ancak bilim insanları semptomları azaltmak için farklı tedaviler üzerinde çalışıyorlar. Beyin hastalığı veya inme sonrası yabancı el sendromu yaşamaya başlayan insanların bir süre sonra iyileşmesinin mümkün olduğu düşünülüyor. Bununla birlikte, sinir sisteminde bozunmaya yol açan hastalıklar yaşayan insanlar için iyileşme ihtimali çok daha düşük.

Sendrom, ‘botulinum toksini’ (Botox) ve ‘nöromüsküler bloke edici ajanlar’ gibi kas kontrol terapileri kullanılarak tedavi edilebilir veya yönetilebilir.

Ayna terapisi, bilişsel terapi teknikleri ve öğrenme görevi içeren davranışsal terapiler semptomları denetim altına almamızı sağlayabilir. Bunların yanı sıra, görsel-uzamsal yönlendirme teknikleri de sendromu azaltmaya yardım edebilir. Sorun yaşayan kişiler, kimi zaman yabancı elini bacaklarının altında tutarak veya üzerinde oturarak dizginlemeye çalışırlar. Diğer bazı insanlarsa, kendi başına hareket etmesini önlemek için yabancı elde bir nesne tutmanın yararlı olduğunu ifade ediyorlar.

Yabancı el sendromu olan bireyin veya başka bir kişinin, bilinç dışı eylemleri durdurmak için sözlü komutlar vermesi de bazen yardımcı olabilir. Bununla birlikte, bu yöntem uzun süreli sonuçlar vermez. Bazı doktorlar, hastalara fiziksel ve mesleki terapiler önermektedir.

SİNEMA VE EDEBİYATTA YANSIMALARI

Bilinen yalnızca kırk-elli yabancı el sendromu vakası söz konusu olsa da edebiyat dünyası ve Hollywood bu sorunu sıkça konu edindi. Genellikle sıradan bir beyin hasarından daha dramatik biçimde, kendi başına hareket eden uzvun çılgınca işlere kalkıştığı şaşırtıcı senaryolar yazıldı. Kimi zaman neredeyse baştan aşağı kurgulanmış AHS vakaları yaratıldı.

AHS, sinema perdesine ilk olarak 1935 yapımı ‘Mad Love’ filmiyle taşındı. Kimi zaman Oliver Stone’un 1981 tarihli ‘The Hand’ (El) adlı korku filminde betimlenen cani el gibi, bir bedenden bağımsız hareket ediyordu. ‘Addams Ailesi’ adlı filmde ise bir caniden ziyade mizahi bir karakter olarak yansıtıldı. Bilim kurgu edebiyatın büyük ustası Ray Bradbury, ‘Fever Dream’ adlı kısa hikayesinde AHS hakkında yazmıştı. Yakın tarihli birçok animasyon ve sinema çalışmasında da bu tuhaf sendrom işlenmeye devam etti. Bununla birlikte, en ünlü yabancı el portresi, hiç şüphesiz Stanley Kubrick’in ‘Dr. Strangelove’ adlı filmindeki oldu. Filmde, tekerlekli sandalyeye mahkûm olan ve Dr. Strangelove’ı canlandıran Peter Sellers, sağ kolunun kontrolünü sürekli olarak kaybeder ve yabancı el sol el tarafından dövülmesinden önce Nazi selamı vermeye çalışır.

AHS sorununa sahip ne kadar az vaka olsa ve nedeni hakkında ne kadar az şey bilsek de hastalığın gizemi ve entrikacı karakteri, yazarlara ve film yapımcılarına korku ve komedi alanlarındaki potansiyelini keşfetmeleri için ilham vermeye devam ediyor.

*Parietal korteks; beynin orta kısmında bulunan bu lob basınç, dokunma ve ağrı gibi dokunsal-duyusal bilgiyi işlemeyle yükümlüdür. ‘Somatosensory korteks’ olarak da bilinen beyin bölümü, bu lobda bulunur ve vücut duyularının işlenmesini sağlar.

**Corpus callosum, beynin her iki lobu arasındaki bilgi iletişimini sağlayan sinir ağlarından oluşan yapıdır.

Kaynaklar:

https://www.healthline.com/health/alien-hand-syndrome#outlook

https://science.howstuffworks.com/life/inside-the-mind/human-brain/alien-hand2.htm

https://n.neurology.org/content/67/12/E21

https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fnhum.2016.00105/full

https://www.medlink.com/article/alien_hand_syndrome