Amazon yerlileri salgınla nasıl başa çıkıyor?

Güney Amerika'da yaşayan yerli topluluklar korona virüsü salgınıyla mücadele kapsamında alınan önlemler nedeniyle savunmasız durumda. Herhangi bir sosyal yardım veya ekonomik desteğin olmadığı koşullarda, mevcut durum her yerde olduğu gibi Amazon’da da yıkıcı bir etki yaratıyor.

Google Haberlere Abone ol

Nina Moeller & JM Pedersen

Venezuela sınırı yakınındaki Brezilya Amazonu’nun ücra bir köşesinde yaşayan 15 yaşındaki bir çocuk, 19 Nisan günü Covid-19 nedeniyle öldü. Otuz beş bin kişilik Yanomami halkının bir üyesi olan çocuk, şu anki salgın sırasında Brezilya’nın yerli toplulukları arasında bilinen ilk kayıptı. Ve şimdi Covid-19’un Amazon’da hasara yol açacağı yolundaki korkular artıyor.

Amerika kıtasının ilk sakinlerinin yaklaşık yüzde 90’ının Avrupalıların sömürgeleştirmesi sonucu, özellikle de Avrupalıların beraberinde getirdiği bulaşıcı hastalıklar yüzünden öldüğü düşünülürse, bu korku hiç şaşırtıcı değil. Uzak ataların zamanından beridir anlatılan ölümcül salgınlara ilişkin bölük pörçük haldeki toplumsal hafıza, yabancıların neden olduğu büyülü ölüm hikâyelerinde hâlâ yaşamaya devam ediyor.

2005 yılından bu yana bölgedeki yerli topluluklar ve federasyonlarla birlikte çalışıyoruz ve ormansızlaşmaya karşı devam eden mücadelelerine ve acımasız kentleşmeden kaynaklanan daha geniş çaptaki beklenmedik sonuçlara tanık olduk; bunlar, zoonotik (hayvanlardan kaynaklanan/ç.n.) salgınları ve yeni tür bulaşıcı hastalıkları daha olası bir hale getiren koşullardır.

FARKLI HAYATLAR

Amazon’daki yerli federasyonları, hükümetin harekete geçmesinden çok daha önce, salgını ve sosyo-ekonomik sonuçlarını hafifletmek amacıyla kapsamlı kampanyalar başlattılar.

Bu, kolay bir görev değil. Amazon halkı, en yakın yolların günlerce uzağına kanoyla yolculuk yaparak ulaşılan ücra bölgelerden, hayatta kalmak için tamamen kesintisiz bir nakit akışına bağımlı olan kentleşmiş bölgelere; toprak ağalarından topraksızlara; geleneksel biçimde ormanda beslenme ve ilaç bilgisine sahip olanlardan, cep telefonları ve bilgisayar oyunlarını tercih edip eski yaşam biçimini reddedenlere kadar, çeşitli topluluklarda çeşitli yaşam biçimlerini benimsiyor. Covid-19’un yerli halklar üzerindeki etkisi, bu toplulukların yaşam koşulları kadar çeşitli olacaktır.

Uzak topluluklarda hâlâ işlevsel bir özerkliğe sahip olanlar açısından küçük bir değişiklik söz konusu: Dış dünya sürekli biçimde bir tehdit arz ediyor ve daha uzun bir tecrit sürdürülebilirse, belki yerel kültürel yaşamın daha uzun bir süre hayatta kalması sağlanabilir.

Amazon halklarının büyük kısmı özellikle de bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasız durumda. Madencilik ve petrol çıkarmanın yanı sıra, artık kurumsallaşmış olan ırkçılığın olumsuz etkilerine maruz kalıyorlar ve bu durum yeterli eğitim ve sağlık hizmetlerine erişmelerini ve iş bulmalarını zorlaştırıyor.

BİRÇOK TEHDİTTEN BİRİ

Karantina önlemlerine rağmen hem yasal hem de yasa dışı maden çıkarma faaliyetleri devam ediyor. İşin aslı, aktif bir direnişin olmadığı bir ortamda yasa dışı faaliyetler genişliyor, seyahat kısıtlamalarını görmezden geliyor ve potansiyel olarak enfeksiyonun yayılışını arttırarak salgını büyütüyor. Bazı kesimler Yanomami’ye Covid-19’u yasa dışı faaliyet gösteren madencilerin getirmiş olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Ekvador’daki Yukarı Napo ve Peru’daki Ucayali bölgelerindeki bağlantı ağımıza ihtiyaç ve taleplerle ilgili yerel bakış açılarını sorduk. Birçoğu şu anda ulaşılamaz bir durumda ve internet bulunmayan köylere ve kabilelere çekilmiş olsa da, kara yolu ile erişilebilen Kichwa topluluklarından oy birliğiyle gelen mesajda, yeni hastalık karşısında endişe duysalar bile karantina önlemleri karşısında çok daha büyük bir endişe yaşadıkları aktarılıyor. Geleneksel bir şifacı bize şunu söyledi: “Kendimizi tedavi etmek için çeşitli bitkilere sahibiz ama şu anda bir yere gitmemize izin verilmiyor ve herhangi bir şekilde para kazanamıyoruz.”

Birçok yerli ailenin geçimini sağlamak, jeneratörlere ve teknelere yakıt sağlamak, çeşitli hizmetlerin borçlarını ve telefon veya internet erişimiyle ilgili borçlarını ödeyebilmek için ürünlerini pazara götürüp satması gerekiyor. Karantina önlemleri tüm bunların önünde bir engel. Herhangi bir sosyal yardım ya da diğer ekonomik desteklerin olmadığı koşullarda, mevcut durum her yerde olduğu gibi Amazon’da da yıkıcı bir etki yaratıyor.

Napo’nun kentsel varoşlarında yaşayan yerli topluluklar arasında, salgına bir yanıt olarak şifalı ağaçlar ve bitkiler yetiştirme eğilimi artıyor. Bununla birlikte, toprakları işgal edilen, talan edilen ve daha küçük parsellere bölünen veya hiçbir araziyi kullanma hakkına sahip olmayan artan sayıdaki yerli aileler için durum tam bir felaket. Alkol tüketimi ve aile içi şiddet, sıkıntı ve çaresizlikle birleşip gittikçe büyürken, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde en çok acıyı kadın ve çocuklar çekiyor.

Biz bunları yazarken, Amazon’daki yerli kabileler sorunları kendi başlarına halletmeye çalışıyorlar. Ulaşım yollarını kapatıyor ve ormanın derinliklerine çekiliyorlar. Mümkün olduğunca atalarının topraklarına, bazen de kültürel veya manevi öneme sahip yerlere çekiliyorlar.


Yazının aslı The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)