Koruyucu ekipman atıklarıyla nasıl başa çıkarız?

Dünya genelinde yaşanan korona virüsü salgını nedeniyle kullanılan koruyucu ekipmanlar, yeni bir atık sorununu ortaya çıkardı. Kimi ülkeler bunları yakarak yok etme yoluna gitse de çevresel etkileri nedeniyle bunun sürdürülebilir bir seçenek olmadığı ortada. Hal böyleyken, virüsün neden olduğu tehlikeli atıklarla nasıl mücadele edebiliriz?

Google Haberlere Abone ol

Carly Fletcher

Covid-19 salgınıyla birlikte, dünya genelinde, virüsün yüksek bulaşma oranı yüzünden sağlık çalışanlarının hayati önem taşıyan kişisel koruyucu ekipmanlarını (KKD) bolca kullandığı hastanelere daha fazla insanın başvurduğu görüldü. KKD tek kullanımlık eldivenler, koruyucu giysiler, önlükler, cerrahi maskeler, solunum maskeleri ve koruyucu gözlük veya siperlik gibi malzemelerden oluşuyor.

ATIKLAR NASIL SINIFLANDIRILIYOR?

Kullanılan KKD türü, yerine getirilen göreve ve bunun düzeyine göre değişiklik gösterir. Mesela, bir Covid-19 koğuşundaki hemşirelerin tek kullanımlık eldiven, önlük, koruyucu giysi, solunum cihazı ve yüz koruması kullanmaları önerilirken, sosyal hizmet işlerindeki bakıcılara eldiven, önlük ve maske takmaları tavsiye ediliyor.

Hastaneye özgü KKD ile ilgili en önemli şey, bunları, enfeksiyon veya hastalık yayma riskini önlemek için yalnızca bir kez kullanabilmenizdir. Örneğin, koğuş kontrolü gibi bir görevi tamamladıktan sonra, tek kullanımlık KKD’lerin tamamı standart enfeksiyon kontrol önlemleri kullanılarak atılır.

İngiltere’de, Ulusal Sağlık Servisi bu atıkları ‘bulaşıcı’ (vücut sıvıları ile kirlenmiş), ‘pis’ (kirlenmiş ama bulaşıcı değil) ya da ‘beledi’ (evsel atıklara benzer) diye etiketlemektedir. Kullanılan KKD genellikle ‘bulaşıcı’ veya ‘pis’ biçiminde etiketlenir; bu ise hastalığın daha geniş nüfusa bulaşmasını engellemek için bertaraf edilmesi gerektiği anlamına gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en etkili yolu onları yakmaktır; zira yüksek sıcaklıklar virüsleri yok eder. Bu yüzden, İngiltere’de bulaşıcı diye etiketlenen atıklar, tehlikeli atık yakma tesislerine gönderilir. Kullanılan diğer KKD türleriyse tehlikesiz atık tesislerinde toprakta depolanabilir, yakılabilir ya da geri dönüştürülebilir.

KKD’LERİN YAKILMASI

Yakma işlemi, virüsleri yok etmenin yanı sıra, genel olarak geriye kalan atık miktarını da azaltabilir. Belediye tesislerindeki atık yakma fırınlarında üretilen ısıdan, bölgedeki binaları ısıtmak veya elektrik üretmek için bir enerji kaynağı olarak da faydalanılabilir. Belediye tesislerinde yakılan atıklar, 2018 yılında İngiltere’nin enerji üretimine yaklaşık yüzde iki katkı sağladı.

Yok etmek için atıkların yakılması, tartışmaları da beraberinde getiriyor. Geçmişte, yakma işlemi, istenmeyen gazların havaya salınması nedeniyle kötü bir şöhrete sahipti. Buna karşın, modern atık tesislerinde iklim değişikliğine olumsuz biçimde etki eden sera gazları ve insan sağlığına zarar veren zehirli gazlar, gaz arıtma teknolojileri sayesinde ortadan kaldırılıyor.

Son zamanlarda yakma işlemine olan bağımlılığımızın, sürdürülebilirlik hedeflerine dair gelecekteki etkileriyle ilgili yeni sorunlar ortaya çıktı. Tesislerin kurulum ve işletilmesinin büyük maliyeti ve karmaşıklığı sebebiyle, bir atık yönetimi seçeneği olarak yakma, tesisin uzun kullanım süresi yüzünden, daha az verimli bir teknolojiye saplanıp kaldığımız teknolojik bir tıkanma riski taşıyor.

Bu canavarı beslemeye devam etme ihtiyacı, geri dönüştürülebilecek malzemelerin yanmaya yetecek miktarda olmasını sağlamak için bitkilere yönelmemiz gerektiği anlamına geliyor. Bu malzemeleri yakarak yok ederek, malzeme değerini korumayı amaçlayan geri dönüşüm ekonomisiyle uyuşmuyor.

YENİ BİR ATIK DÜNYASI

Öte yandan, yakmak, şimdilik bulaşıcı klinik atıklar için elimizdeki en iyi seçenek olmayı sürdürüyor. Bir salgın sırasında atık KKD’lerin yok edilmesine yönelik talebin armasını bekleyebilirsiniz; bu nedenle var olan tesislerin bunlarla başa çıkabilmesinin sağlanması hayati bir önem taşır.

İngiltere’deki tehlikeli çöp fırınlarından sorumlu olan insanlar, artık bununla başa çıkmak için yeterli imkânlara sahip olduklarını söylüyorlar. Fakat, Çevre Ajansı’nın (Environment Agency) yedek planı dahilinde, daha önce böyle olmasa da Covid-19 bulaşan atıkların çöp fırınlarında enerji elde etmek amacıyla yakılmasına izin verilerek, eski kurallar gevşetildi.

İngiltere bulaşıcı atıklarla ilgili kuralları gevşetirken, diğer ülkeler artan klinik atık meselesine karşı farklı yaklaşımlar sergiledi.

İtalya, KKD için güvenliği artırılmış prosedürleri yürürlüğe koydu. Atıklar birden fazla kap içerisine konuyor, hastanedeki diğer atıklardan ayrı yerlerde saklanıyor, sonrasında özel koridorlar ve asansörler aracılığıyla taşınıyor.

Wuhan’daki karantina hastanelerinde yoğunluk tepe noktasındayken normalden altı kat daha fazla atık üretilen Çin’de, aşırı miktardaki atıklarla baş edebilmek için yeni bir tıbbi atık tesisi ve 46 gezici arıtma tesisi inşa edildi.

Buna karşın, bazı ülkeler açısından kayıt dışı sektörlere bağlı işleyişler, Covid-19 atıklarıyla ilgili sorunu daha karmaşık hale getirebilir.

Mesela Hindistan, klinik ve genel atıkların karıştırılması ve yasa dışı çöp depolama da dahil olmak üzere, birçok hükümet kuralının ihlal edilmesi nedeniyle klinik atıkların yok edilmesi hususunda kötü bir sicile sahip. Aslında, salgının başlangıcından bu yana kullanılan büyük miktardaki KKD’nin, Yeni Delhi’deki açık alanlarda depolandığı ve önemli miktarda atığın da kayıt dışı sektörlerde çalışan işçiler tarafından potansiyel satış amacıyla saklandığı anlaşıldı.

KKD’NİN GELECEĞİ

Salgın sona erdiğinde, var olan sistemlerin uygunluğu ve alternatiflerin incelenip incelenemeyeceği üzerinde düşünmek için yeterli zamanımız olacak.

Tek kullanımlık malzemelerin, kullanım süreçleri arasında temizlenip yeniden kullanılabilir KKD ile değiştirilmesi atık miktarını azaltacaktır. Ne var ki kimyasal temizleyicilerin kullanılmasının da başka çevresel etkileri olabilir.

Bulaşma riskini en aza indirmek için, atıkları steril hale getiren teknoloji ve bulaşıcı atıkların genel atıklarla karışmasını azaltan ayırma teknikleri de geliştirilebilir. Daha fazla atık ‘bulaşıcı olmayan’ diye sınıflandırıldığında, elimizdeki geri dönüşüm seçenekleri daha fazla kullanılabilir hale gelecektir.

Bu seçenekler, yeni sistemler ve altyapıyla birlikte fazladan personel gerektirdiği için, salgının tam olarak sona erdiği ve ayrıca, odak noktasında bulunan hastaların tedavisi yapıldıktan, enfeksiyon kontrol altına alınarak üstesinden gelindikten sonra yaşanacak rahatlama döneminde değerlendirilmeli.


Yazının aslı The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)