Covid-19 aşısında rapel dozlara ihtiyaç duyulacak

Covid-19’a karşı bir aşı bulmak için dünya çapında yürütülen yarışta birkaç aday öne çıkmaya başladı. Potansiyel olarak işe yarayacak bir aşının muhtemelen grip aşısı gibi her yıl rapel dozlarla takviye edilmesi ve aşamalı bir programla kullanılması gerekecek.

Google Haberlere Abone ol

Sarah Pitt

Korona virüsü salgınını kontrol altına almak için sürdürülen küresel yarışta, aşı cephesinden umut verici haberler geliyor; bir dizi potansiyel aşı adayı geliştiriliyor ve umut verici bazı ilk neticeler söz konusu. Şimdiye dek öğrendiklerimize dayanarak, şu anda Covid-19’a yol açan SARS-CoV-2 virüsüne karşı korunma amacıyla tasarlanan çoğu potansiyel aşının, düzenli olarak verilecek rapel dozlara ihtiyacı olması muhtemel görünüyor. Peki neden böyle?

Hastalık bulaştırıcı bir ajan vücuda girdiğinde, bağışıklık sistemi bunu fark edecek ve bir bellek oluşturacak, bu sayede bir sonraki sefere ajanla karşılaştığında hızlı ve uzaklaştırıcı bir tepki verecektir. Virüsler gibi bulaşıcılığı yüksek olan ajanların söz konusu olduğu durumlarda, doğal enfeksiyon süreci uzun süreli bir bellek üretir. Öte yandan, bu her zaman böyle olmayabilir de.

Herhangi bir aşının arkasında yatan düşünce, alıcıya (aşılanan kişiye/ç.n.), hastalığa yol açmayacak ama yine de bağışıklık sistemi hafızasını yaratacak bulaşıcı ajanın bir türünü vermektir. Bunu başarma ihtimalimiz, bir aşının hedeflediği virüsün doğasına ve bu konuda ne kadar bilgi sahibi olduğumuza göre değişir.

AŞININ İKİ TÜRÜ

Bazı aşılar, enfeksiyona neden olan ajanı bir şekilde devre dışı bırakarak üretilir ve bu sayede (virüsün/ç.n.) vücudumuza girmesi güvenli bir hale gelir ancak yine de normal yaşam döngüsünden geçer. Teori, bunun doğal bağışıklık tepkisine yakın bir süreci harekete geçireceği ve alıcıyı hasta etmeksizin uzun süreli belleği oluşturacağı yönündedir.

Bu yaklaşım, kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) için verilen aşının temelini oluşturur. Her virüsün canlı ama devre dışı bırakılmış sürümlerini barındırır. Çocuklara birkaç yıl arayla iki doz aşı verilir. Bu uygulama, aşının ilk seferde 'tutmaması' ihtimaline karşı ve bağışıklık sisteminin virüslerin nasıl göründüğüne dair bir hatırlatıcıya ihtiyacı olması durumunda yapılır. Bu durumda tekrarlanan aşı teknik açıdan bir rapel doz değil, bundan ziyade diğer çocukluk çağı enfeksiyonlarının olası etkilerine karşı ve okul öncesi çağında çocukların bağışıklık sisteminin gelişim aşamasında olmasından dolayı verilen ikinci bir bozdur.

MMR yaklaşımı amacına ulaşmıştır; çünkü kızamık, kabakulak ve kızamıkçığa sebep olan virüsler insan nüfusunda iyi bir şekilde yerleşmiştir ve virologlar insan bağışıklık sistemiyle nasıl etkileşimde oldukları hakkında pek çok şey bilirler. Yine de güvenli ve etkili bir canlı aşı oluşturmak yıllar alır; bu yüzden, araştırma ekipleri SARS-CoV-2 karşısında farklı yollar deniyorlar. Faydalı bir yaklaşım, MMR’nin durumunda olduğu gibi virüsün değiştirilmiş, canlı hali yerine ölü halini kullanmaktır.

Virüsün etkisizleştirilmiş halde kullanıldığı çocuk felci aşısı ve grip aşılarının her ikisinde de faal olmayan virüsler kullanılır. Bu aşıların dezavantajlı yanı, verilen bağışıklık tepkisinin uzun süreli olmamasıdır, bu yüzden rapel dozlara ihtiyaç duyulur.

Mevsimsel grip söz konusu olduğunda, virüsteki çeşitlenmeler, her yıl taze bir aşıya ihtiyaç olduğu anlamına gelir ama virüs değişmese dahi, aşı içeriğindeki virüs canlı olmadığından bağışıklık hafızasını uyanık tutmak için rapel doz gerekecektir.

Çocuk felci söz konusu olduğundaysa, çoğu ülke çocukluk çağı aşı programında artık canlı ve ağızdan uygulanan çeşidi yerine inaktive (etkisiz hale getirilmiş/ç.n.) çocuk felci aşısını kullanmaktadır. Hastalık yok olmaya yüz tutarken, teoriye göre, her çocuk grubuna başka çocuklarla kaynaşmaya başladıkları dönemde onları koruması için tek doz aşı vermek yeterli olacaktır. Buna karşın, eğer bir salgın olsaydı, o durumda yerel bölgede yakın temas halinde olan herkesin bir rapel doza ihtiyacı olurdu.

BİR COVID-19 AŞISI NEYE BENZEYEBİLİR?

Fransız Valneva şirketince tasarlanan ve İskoçya’da üretilecek olan potansiyel Covid-19 aşısı, etkisiz hale getirilmiş virüs kullanır. Bu, SARS-CoV-2’ye karşı korunmada etkili olursa, gerçekten de virüsün yayılışını azaltmaya yardım edebilir.

Bu aşı söz konusu olduğunda, muhtemelen insanların bağışıklık hafızasını korumayı sağlamaya yardımcı olmak için düzenli (ve muhtemelen her yıl yenilenen) rapel dozlar uygulamak gerekecektir. Bir salgın esnasında, hastalıktan etkilenen bölgede yaşayan herkese bulaşmasını kontrol altına almaya yardımcı olması için bir doz aşı verilebilir.

Aşı tasarımında kullanılan bir başka yaklaşım ise, virüsün, bağışıklık yanıtını uyardığı bilinen bir parçasının genetik kodunu almak ve bunu hastalığa yol açmayan taşıyıcı bir organizmaya yerleştirmektir.

Hepatit B aşısı, bulaşıcı virüs parçacıklarının dışında bulunan antijen* için bir kod kullanır. Bu kod, zararsız bir mayanın genomuna eklenerek aşı haline getirilir. Maya büyüdükçe ve bölündükçe virüsün yüzey antijenini meydana getirir; bu sayede bir bağışıklık tepkisi vermeye devam etmesi için vücudu teşvik eder. İlk etapta, bu aşı altı aylık dönem içinde üç doz verilir ve çoğu insan yaklaşık beş yıl sonra bir rapel doza ihtiyaç duyar.

AŞAMALI BİR AŞI PROGRAMI İŞE YARAYABİLİR

Oxford Üniversitesi’nden bir ekip tarafından geliştirilen ve ilk sonuçlar umut vaat eden Covid-19 aşısı, araştırmacıların SARS-CoV-2 ‘başak proteini’ kodunu alıp zararsız bir virüs taşıyıcısına eklemeleri bağlamında çok benzer bir yaklaşımı benimsiyor.

Bu nedenle, bu tür bir aşıyı alan herkes için uygulanacak ilk program, Hepatit B aşısına benzer bir şekilde, ilk aşıdan birkaç ay sonra bir veya iki rapel doz verilmesini içermelidir. Hepatit B ile benzerlik gösteren biçimde, bu yaklaşımı kullanarak Covid-19’a karşı ne kadar süre için korunacağımızdan emin değiliz ama tahminen birkaç yıl olabilir. Bu süre, SARS-CoV-2’nin dünya çapında yayılmasını kontrol altına almaya yetebilir.

Hepatit B, MMR ve gribi (influenza) önleme deneyimlerimizin bize gösterdiği üzere, rapel doza ihtiyaç duyulması, herhangi bir potansiyel Covid-19 aşısının kullanıma sunulması önünde bir engel teşkil etmez.

Bununla birlikte, aşıdan milyarlarca doz üretmek ve verimli ve adil bir şekilde dünya genelinde dağıtmak için ortak bir çaba gerekecektir. Bütün ülkeler, herkesi ilk dozu almaya davet etmek ve daha sonra gerekli olan ikinci veya üçüncü dozu almalarını hatırlatmak için sağlam bir aşılama programına ihtiyaç duyacaktır. Yanı sıra, rapel dozun planlanan şekilde çalıştığından emin olmak için insanların nasıl tepki verdiğini izlemek de önem taşıyacaktır.

Eğer bunu başarabilirsek, Covid-19’a karşı aşılanmak, düzenli olarak diş hekimine gitmek gibi rutin sağlık görevimizin bir parçası haline gelebilir.

*Antijen, vücuda girdiğinde antikor oluşmasına yol açan virüs, bakteri, parazit gibi protein yapısındaki moleküllerdir.


Yazının aslı The Conversation sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)