Amerika yanıyor ama Trump’ın umrunda değil

Donald Trump, çevreyi korumaya yönelik yasa ve düzenlemeleri lağvederek ABD’nin batı yakasındaki yangınlarda pay sahibi oldu. Tüm gücüyle çevreci örgüt ve programlara saldıran Trump, milyonlarca insanı öfke ve çaresizliğe sürükleyen yangınların hesabını da sandıkta vermek zorunda kalabilir.

Google Haberlere Abone ol

Robert Reich

Pazar günü penceremin dışında sarı bir hava hakimdi. Cumartesi günü gökyüzü turuncuydu. Hava Kalitesi Endeksi 200’ün üzerindeydi. Çevre Koruma Ajansı, bunu, '24 saat boyunca maruz kalması durumunda herkesin daha ciddi sağlık sorunları yaşayabileceğine ilişkin' bir sağlık uyarısı olarak tanımlıyor. Ne yazık ki, endeks birkaç gün boyunca 200’ün üzerinde seyretmişti.

Batı (ABD/ç.n.) yanıyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington’daki orman yangınları evleri yakıyor, onlarca insanı öldürüyor, diğer birçoğunu hasta ediyor, yüz binlerce insanın tahliyesine neden oluyor, tüm kasabaları yerle bir ediyor, milyonlarca dönümlük araziyi toz ediyor ve ABD’nin batı kıyılarının üçte birini kalın, keskin ve tehlikeli bir dumanla kaplıyor.

İNTİKAM ALIYOR

Buna karşın, Başkan neredeyse hiçbir şey yapmadı ve söylemedi. Bir ay önce, Donald Trump, Oregon ve Kaliforniya’daki hayatları 'isyancılara ve yağmacılara' karşı korumak istiyordu. Portland caddelerine federal güçler gönderdi ve Oakland ve Los Angeles’ı da bu askerleri göndermekle tehdit etti.

Portland yangın tehlikesiyle karşı karşıya ve ayrıca Oakland ve Los Angeles’ta sağlık uyarıları devam ediyor. Trump pazartesi günü Kaliforniya’yı ziyaret etti ama yalnızca birkaç söz söyledi.

Bunun nedenlerinden biri: Bu eyaletler 2016’da aleyhinde oy kullandı ve Trump hâlâ kin besliyor.

Kaliforniya’nın acil durum fonu talebini reddetmeye çok yaklaştı.

Eski İç Güvenlik Bakanlığı Personel Şefi Miles Taylor, “Kaliforniya eyaletindeki insanların onu desteklemeyecek kadar öfkeli olduğu için evleri yanan insanlara para vermeyi bırakmamızı söyledi” dedi.

TÜM ÇEVRESEL TEDBİRLERİ YOK ETTİ

Trump’ın sessizliğinin bir diğer açıklaması da orman yangınlarının insan kaynaklı iklim değişikliğiyle ilişkili olması ve Trump’ın durumu daha da kötüleştirmek için insan kaynaklı mümkün olan tüm (kötü/ç.n.) şeyleri yapıyor olması.

Aşırı hava felaketleri Amerika genelinde hızla çoğalıyor. Geçtiğimiz çarşamba günü, Ulusal Oşinografi ve Atmosfer İdaresi, en son iklim durumu raporunu yayınladı ve yalnızca ağustos ayında ABD’nin dört milyar dolarlık zarara yol açan felaketlerle vurulduğunu tespit etti. Orman yangınlarına ek olarak, iki büyük kasırga ve olağanüstü bir Ortabatı kasırgası görüldü.

Bunlar, başkanlığının büyük bir kısmını elini uzattığı her büyük iklim ve çevre politikasını tasfiye etmekle geçiren bir başkan için rahatsızlık verici gerçekler.

Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararıyla başlayarak, Trump, tarihteki en çevre karşıtı başkan oldu.

İklim değişikliğinin bir 'aldatmaca' olduğunu söyledi. Ortada hiçbir kanıt yokken, yel değirmenlerinin kansere yol açabildiğini öne sürdü. O, enerji santrallerinden, arabalardan ve kamyonlardan salınarak gezegeni ısıtan karbondioksit üzerindeki Obama dönemi sınırlamalarını zayıflattı. Temiz hava, su ve zehirli kimyasalları düzenleyen kuralları geri çekti. Petrol ve gaz sondajı için daha fazla kamu arazisini kullanıma açtı.

Özellikle de Kaliforniya’yı hedef alarak, eyaletin federal hükümetin gerektirdiğinden daha katı araba (zehirli ve kirletici gaz/ç.n.) salım standartları belirleme yetkisini iptal etti.

Toplamdaysa, Trump yönetimi yaklaşık 70 çevre yasa ve düzenlemesini tersine çevirdi, yürürlükten kaldırdı ya da bir şekilde geri çekti. 30’dan fazla ek geri çekme işlemi hâlâ devam ediyor.

HESAP SANDIKTA SORULUR MU?

Şimdi, seçim gününden yedi hafta önce, ülkenin büyük bir kısmı ya alev ve dumanlardan ya da iklim değişikliğinin diğer etkilerinden dolayı acı çekerken, Trump hiç çekinmeden kendi sicilini savunuyor ve Joe Biden’a saldırıyor.

Trump geçen ay Rose Garden’da yaptığı konuşmada, “Biden’ın ekonomik gündeminin özünü, Amerika’nın enerji kaynaklarına aşırı sert solcu bir haçlı seferi oluşturuyor” dedi.

Tam olarak böyle değil. Biden, yenilenebilir enerji altyapısı oluşturmak için büyük bir yeşil iş hayatı programına 2 trilyon dolar yatırım yapmayı önererek, iklim değişikliğiyle mücadeleyi kampanyasının en önemli parçası haline getirse de, fikirleri tam anlamıyla radikal değil. Para, enerjinin verimliliğini artırmak, 500 bin adet elektrikli araç şarj istasyonu inşa etmek ve rüzgâr, güneş ve diğer teknolojilerden yenilenebilir enerji üretimini çoğaltmak için kullanılacak.

Biden, Amerika’da 2035 yılına dek elektrik üretmek için fosil yakıtların kullanımına son vermek ve en geç 2050 yılına kadar sera gazı salımlarını sıfıra indirmek istiyor. Hedefleri çok mütevazı olabilir. Şu anda batıda meydana gelen şey eğer bir göstergeyse, 2050 çok geç olacak.

Öte yandan, Amerikalıların önünde açık bir seçenek var. Birkaç hafta içinde, Trump’ın dört yılı daha hak edip etmeyeceğine karar verildiğinde, iklim değişikliği de oy pusulasındaki yerini alacak.

Yapılacak seçim zor olmamalı. Tıpkı korona virüsü gibi, iklim değişikliğinin korkunç sonuçları da -Trump’ın mutlak suistimaliyle birleştiğinde- kamu yararı hakkında daha da umursamaz olacağına dair kesin bir kanıt sunuyor.


Yazının orjinali Newsweek sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)