Dünya Sağlık Günü'nde toprağınız bol olsun
'Tek sağlık', ekoloji ve çevre sağlığı ile ilgili tüm bilim ve meslek gruplarının, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi için ortak bir bilinçle çalışmaları gerektiğini ortaya koyan bir kavram.
7 Nisan Dünya Sağlık Günü. Adlandırılan tüm diğer günler gibi, konu ile ilgili farkındalık oluşturmaya yönelik, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 1948 yılındaki kuruluşu ile tarihlendirilmiş bir gün. Güne uyanabildiğimiz her sabah aklımızdan sağlığımızla ilgili bir düşünce geçmemesi pek de olası değildir aslında.
DSÖ, sağlığı, yalnızca hasta olmama durumu değil, bir bütün olarak fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma hali olarak tanımlıyor. Tüm bu iyi olma durumuna nail olabilmekse ancak yok edilmemiş, betona, kimyasala batırılmamış, doğallığını yitirmemiş bir doğanın ve stresten, kaygıdan olabildiğince uzak durabileceğimiz bir toplumsal yaşamın varlığıyla mümkün.
Bugün bir periyodik cetvel alın önünüze. Doğada bulunan tüm elementleri göreceksiniz. Çeşitli nedenlerle yaptırdığınız laboratuvar tahlillerinde, eksikliğiyle karşılaştığınız pek çok mineralin adını da periyodik cetvelde görebilirsiniz. Çünkü doğanız, toprağınız, yediğiniz içtiğiniz, soluduğunuz hava ne kadar sağlıklıysa siz de o kadar sağlıklısınız. Topraktaki tuz, topraktaki demir, topraktaki tüm mineraller tek tek insan hücrelerinin sağlıklı işlevi için gerekenlerle bir.
Bir de 'tek sağlık' kavramı var ki farkındalığımızın gün geçtikçe daha da artması gereken bir konu. ‘Tek sağlık’, başta hayvanlardan kaynaklanan zoonotik hastalıklar olmak üzere, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede, ekoloji ve çevre sağlığı ile ilgilenen tüm bilim dalları ve meslek gruplarının, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi için ortak bir bilinçle çalışmaları gerektiğini ortaya koyan bir kavram. Küresel boyutta sağlıklı olabilmenin gerektirdiği 'tek sağlık' anlayışını ancak bütüncül bir bakış açısıyla açıklamak mümkün. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan Covid-19 pandemisinin nasıl ortaya çıktığını hatırlayın, 'tek sağlık' kavramının önemi işte burada yatıyor.
Doğal afetlere bakın, en acı sonuçlar, insanın doğa ile işbirliği yapmak zorunda olduğunu hâlâ idrak edememiş olmasından, doğanın gücünü hiçe sayan kibrinden ve anlamsız hırsından kaynaklanıyor. Yeryüzü betonla kaplandığında, dereler asfaltların altına hapsedildiğinde, yağan yağmurun yer altı sularıyla buluşmak yerine sel felaketine dönüşmesi yirmi birinci yüzyılda olduğumuzu unutturuyor ya da belki hatırlatıyor. Gerek daralan tarım alanlarından elde edilmek istenen geliri artırmak için, gerekse doğanın insan sağlığına uygun gördüğü mevsimde sunduğu ürünleri, mevsiminin dışında satışa sunabilmek için uygulanan genetik işlemler, kullanılan kimyasallar, pestisitler hastalıklara sebep oluyor. Kuşlar ölünce örneğin, hastalık yapıcı böcekler çoğalıyor ve insanda kanamaya neden olan hastalıklara (kırım kongo) neden oluyor. Arılar ölürse, dünya için göz açıp kapamaktan kısa sayılabilecek bir sürede kıyameti beklemekten başka şansımız kalmıyor. İşte tüm bunlara 'tek sağlık' deniyor.
Sağlık deyince akla ilk gelen meslek doktorluk olsa da bir doktorla karşılaştığımızda çoğunlukla hastalıklardan söz ediyor oluyoruz. Eğitim, tarım, hayvancılık, göç, ithalat, ekonomi, çevre ve şehircilik gibi aklınıza gelebilecek pek çok konunun siyasi olduğuna, bu bağlamda siyasetin, gerek toplumsal gerekse tek tek bireysel sağlığımızı etkileyen rolüne bir kez daha vurgu yapmak istiyorum ve günün anlam ve önemine ithafen artırıyorum; siyaset de siyasetçiler de bugün ve gelecekteki sağlığımızı hesaba katan politikalar üretmek için var. Tam da DSÖ’nün tanımladığı şekliyle; ‘’sağlık yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir‘’.
Ve Dünya Sağlık Günü'nde, dilerim ki, yaşarken toprağınız bol olsun.
*Doktor