Dünya Süt Günü'nde sektör çare arıyor: 'Üretici biterse ne süt ne de et sorunu biter'

Ulusal Süt Konseyi ve bakanlığın maliyet rakamlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Elmalı Süt Üreticileri Birliği Başkanı Ali Gümüşlü, "Küçük işletmeler kapanıyor, endüstriyel üretim artıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA - Antalya Ticaret Borsası (ATB), Antalya Tarım Konseyi iş birliğiyle 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla "Sürdürülebilir Süt Üretimi Paneli" düzenledi. ATB Basın Danışmanı Vahide Yanık moderatörlüğündeki panelde, üretim maliyetleri ve süt fiyatlarındaki hızlı artışın yanı sıra süt üretiminin devam etmesinin önündeki engeller ve çözüm önerileri konuşuldu.

'KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİ KAPANIYOR'

Elmalı Süt Üreticileri Birliği Başkanı, veteriner hekim Ali Gümüşlü, süt sektörünün son yıllardaki durumunu rakamlar üzerinden anlattı:

"Süt üretimi 2021 yılında 23 milyon 200 ton, 2022 yılında 21 milyon 563 bin ton ve 2023 yılında ise 21 milyon 481 bin ton. O da yüzde 0,5 bir azalmaya tekabül ediyor. Buna karşılık alınan hayvan sayısı 2021 yılında 28,1 milyon iken 2022 yılında 25,8 milyona kadar düştü. Yani yüzde 8.2 bir hayvan sayısında azalma gerçekleşmiş. Fakat buna karşın aynı yıllarda süt üretiminde aynı oranda düşüş gerçekleşmemiş. Bu veri bize şunu gösteriyor. Küçük aile işletmeleri kapanıyor. Büyük endüstriyel hayvancılık artıyor. 50 küçük aile işletmesinin kapanmasına karşın bir tane büyük endüstriyel tesis bu üretilen sütü karşılıyor demektir. Bizim kırsalda yaşayan insanların göç etmelerini engellememiz lazım. Bunun için de hayvancılık yapan insanların koşullarını düzeltmemiz gerekiyor."

'RAKAMLAR GERÇEĞİ YANSITMIYOR'

Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı rakamlara göre süt maliyetinin 12,9 lira olduğunu belirten Gümüşlü, "Ama şu anda soğuk sütün satış maliyeti 15 lira. Sahadaki duruma baktığımız zaman TÜİK ve istatistik açıklayan kurumların rakamlarının tamamen gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Gerçek biraz daha farklı. Süt-yem paritesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği rakam en az 1.3. Şu anda 1.3 pariteyi de mevcut rakamlar sağlamıyor. Süt fiyatının 17-18 lira fiyat seviyesinde olması lazım ki sürdürülebilir hayvancılık yapılabilsin. Tabii bu da dolaylı olarak tüketici fiyatlarını etkiliyor. Devlet dengeyi sağlamak için en azından kriz dönemlerinde sübvansiyonu artırmak zorunda" dedi.

'ÜRETİCİ BİTERSE NE SÜT NE DE ET SORUNU BİTER'

Yazır Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yaşar Kocaoğlu da küçük aile üreticilerinin piyasaya etki edecek güçte olmadıkları müddetçe piyasanın düzelmeyeceğini belirterek, şunları söyledi:

"Geçmişte krizler yaşadık. Küçük aile işletmeleri, krize rağmen hayvan yetiştiriciliğini sürdürdü. Onlar böyle dönemlerde ne maliyet hesabı yapar, ne işçilik hesabı yapar. Bir evde kaç kişi varsa ahıra girer çalışır, bu şekilde krizi aşarlar. Ama büyük işletmeler öyle yapmadı. Kriz anında hayvanlarını kestiler ve süt sektörü daha ağır bir krize girdi. Siz hayvancılıktaki özverili üreticileri yavaş yavaş bitirmeye giderseniz bu ülkede ne süt sorunu ne de et sorunu biter. Küçük aile işletmelerinin desteklenmesi gerekiyor."

YERLİ IRKLAR ÜRETİMDE BİR NUMARA: 'YETER Kİ ÜRETİLSİN'

Hayvancılıktaki en büyük sorunun insan gücü ihtiyacı olduğunu ve elektriksiz, susuz kırsal alanlarda yetiştiricilik yapan üreticiye insanca şartlar sunulması gerektiğini dile getiren Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk "Küçükbaş hayvancılıkta katma değer konusunda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Antalya, Burdur, Isparta ve Muğla bölgelerini içine alan Teke yöresine tescilli küçükbaş türleri doğal ortamda, Torosların meralarında beslediğimiz için pazar payımız oldukça yüksek" dedi.

"Özellikle kriz geçişiyle birlikte yerli ırklar süt üretiminde bir numara oldu" diyen Öztürk, "Antalya, Türkiye'de yerli damızlık ihtiyacının karşılanmasında birinci il olarak gözüküyor. Güneydoğu ve Doğu bölgelerimizde ise koyun ve koyun sütü çok kıymetli. Ama yeter ki üretilsin. Yani bizim kaliteli sütümüz var ama istihdam sorunları nedeniyle bu sütü değerlendirmekte zorlanıyoruz. İnsan gücü problemimiz var. Emek yoğun bir sektör olan hayvancılıkta bu daha katmerli hissediliyor. Altyapı hizmeti olmaksızın bu insanlar yaşamaya çalışıyorlar, bunu kültür olarak devam ettiriyorlar. Bunu anlatmak istiyoruz" şeklinde konuştu.

KÜÇÜK ÜRETİCİ İÇİN ÇÖZÜM: KOOPERATİFÇİLİK

Antalya Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Özgür de küçük aile işletmelerini güçlendirmek için kooperatifçiliği önerdi:

"Biz hayvan ıslahı yaparken hep şu konuşuluyor: Süt kaç lira? Peki biz bir litre sütü ne kadara mâl ediyoruz? Esasında bizim ana temamız bu olmalı. Önemli olan bir hayvandan kaç litre süt aldığımız olmamalı. Niye biz sütü daha pahalıya içmeye başladık? Hayvanlar doğal halinde merada oturuyorlardı. Biz ne yaptık? Mera arazilerini yok ettik. Koyunu, keçiyi ormanlık alanlardan çıkartalım dedik. Tarım arazilerini vasfından çıkardık. Onların yerlerinde büyük inşaatlar, holdingler yükseldi.

Peki şimdi biz bu sorunları nasıl aşacağız? Yani üretimi nasıl destekleyeceğiz? Vahşi kapitalist sistemde hayvan varlığımızda daha fazla kayıp veriyoruz. 9 sene bakacağımız hayvanı 2 senede perte çıkartıp hayvan çöplüğü ortaya çıkarıyor sistem. Ama aile işletmeleri öyle değil. Onları ön safta tutmak lazım. Aile işletmelerinden kaliteli süt almak gerekiyor. Bunun için de kooperatifçilik iyi bir yönem. Şimdi çok güzel bir örnek var. Mesela 15-20 aile ile kurabiliriz, merkezi bir sağım sistemi yaparız. Her ahırda 100 litre, 200 litre süt alacağımıza bir sağlık merkezinde 1.5 ton süt sağlarız."