IŞİD yeni cepheler mi açıyor?
Bu hafta Arap basının en çok konuşulan konusu Musul harekâtı ve IŞİD'in Kerkük'te verdiği karşılık oldu. Bir türlü cumhurbaşkanı seçilemeyen Lübnan'da Saad Hariri'nin beklenmedik kararı ise dengeleri değiştirdi. Arap basınında geniş yer bulan konulardan bir de Esma Esad'ın uzun bir aradan sonra yaptığı açıklama oldu.
DUVAR - Ortadoğu'da bu hafta da Musul, birinci gündem maddesi olarak konuşulmaya devam etti. Irak ordusu ve onunla birlikte hareket eden güçlerin ilerleyişi ve IŞİD'in Musul operasyonuna Kerkük'teki saldırılarla verdiği karşılık Arap basınında en fazla yer teşkil eden konu oldu.
Musul Operasyonu’nun başlamasından bu yana IŞİD'in ağır darbeler aldığı, kentte toplu infazlar gerçekleştirdiği ve üst düzey komutanlarının kentten kaçmaya başladığı yönündeki haberler basında birinci sayfalardan işlenmeye devam ederken, IŞİD'in Kerkük'te gerçekleştirdiği saldırılar dikkatleri buraya çekti.
Saldırıyla ilgili “IŞİD, Musul Operasyonu’na karşı yeni cepheler mi açıyor” yorumları yapılırken, saldırının kentteki uyuyan hücreler tarafından düzenlendiği kanısı hâkim.
OPERASYONUN BİLANÇOSU
Irak’ın resmi gazetesi El Sabah, Musul operasyonunun başladığı 16 Ekim gününden Cuma akşamına kadar 473 IŞİD militanının öldürüldüğünü ve 53 köyün örgütün elinden kurtarıldığını belirtti.
Gazetenin operasyon komutasından aldığı bilgilere dayanarak yayımladığı habere göre, birçok bombalı tuzağın imha edildiği harekâtta 22 IŞİD üyesi de tutuklandı.
KERKÜK İSTİLASI SAVAŞTAN ÖNCE BİR EGZERSİZ
Suudi El Hayat IŞİD'in Kerkük şehrinde başlattığı saldırıların ve yaşanan çatışmaların Musul operasyonu çerçevesinde savaştan önce bir egzersiz niteliğinde olduğunu yazdı. Gazeteye göre, “Kerkük saldırıları Musul’u kurtarma operasyonu ve ne kadar süreceğiyle ilgili yeni soru işaretleri yarattı. Bu çerçevede en önemli nokta IŞİD'in Musul’da üzerindeki baskıları azaltmak için Ninova dışında yeni cepheler açıp açmayacağı.
Kerkük’teki saldırıların nasıl gerçekleştirildiğine dair birçok teori ortaya atıldı. Bazılarına göre bu eylemleri, IŞİD'in Kerkük’te uyuyan hücreleri gerçekleştirdi. Bazılarına göre ise saldırılar, Musul operasyonu başladıktan sonra örgütün Musul’daki merkeziyle bağlantısı kopan başka bölgelerdeki militanların kente gelmesiyle gerçekleştirildi.”
Lübnan Assafir gazetesi, Musul’da bir yandan koalisyon uçaklarının diğer yandan da Irak ordusu ve onunla hareket eden güçlerin Musul’da ilerlemeye devam etmesinin örgütü iyice sıkıştırdığın yazdı. Gazete bu sıkışmışlık karşısında IŞİD'in Kerkük’teki uyuyan hücrelerini harekete geçirdiğini belirtti.
Arapça yayın yapan Rusya Al Youm televizyonunun internet sitesinde yer alan haberde “Musul’da iyice sıkışan IŞİD Suriye’nin kuzeyine ve Irak’ın doğusuna doğru kaçmaya başlayacak hesapları yapılırken, IŞİD'in Kerkük’ten karşılık verdiği” belirtildi.
KAZANIMLAR KORKUYU ORTADAN KALDIRMIYOR
Lübnan’da yayın yapan El Nashra adlı internet sitesinde Musul operasyonu ve IŞİD ile ilgili yayınlanan haberde, IŞİD tehlikesinin Musul ve Rakka’dan sonra da devam edeceğine ve IŞİD'e karşı sahada elde edilen kazanımların batı ülkelerindeki korkuyu tam olarak ortadan kaldırmadığı kaydedildi:
“Suriye ve Irak’ta IŞİD'e karşı girişilen operasyonda elde edilen kazanımların batı ülkelerinde korkuyu ortadan kaldırmadı. IŞİD’in özellikle Avrupa ülkelerinde yeni saldırılar gerçekleştirme ihtimalinden duyulan endişe de devam ediyor.
IŞİD'in Musul, Rakka veya başka bir bölgede yenilmesi, bu örgütün tehlikesinin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Örgüt bu gelişmeler ışığında sadece dayandığı üslubu değiştirme yoluna gidecek. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi Irak’ta yenildikten sonra onu ortaya çıkaran sebeplerin tamamen ortadan kaldırılmamasından dolayı kendini Suriye’de var etmeyi başardı."
LÜBNAN'DA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yılan hikâyesine dönen Lübnan’da krizin aşılması için önemli gelişmeler yaşandı. 2,5 yıldır seçilemeyen cumhurbaşkanı sorununa nokta koyacak adım Müstakbel Partisi Lideri ve eski Başbakan Refik Hariri’nin oğlu Saad Hariri’den geldi. Suudi Arabistan’ın Lübnan’daki müttefiki konumunda olan Hariri’nin İran, Suriye ve Hizbullah’ın desteklediği aday Mişel Avn’ın adaylığını destekleyeceğini açıklaması gündeme bomba gibi düştü.
Nitekim Lübnan halen Suudi-İran çekişmesinin en önemli sahaların dan biri. İran ve Suriye’nin Lübnan’daki müttefiki Hizbullah’a karşı, Suudi Arabistan Müstakbel Partisi’nin başını çektiği 14 Mart hareketini destekliyor. Bu çekişmeden dolayı da meclisin 2,5 yıldır 45 oturumuna rağmen cumhurbaşkanı seçilemedi. Son olarak meclis başkanı Nebih Berri, meclisi 31 Ekim’de cumhurbaşkanlığı seçimleri için toplanmaya çağırdı.
LÜBNAN'DA DENGELER DEĞİŞİYOR MU?
Hariri’nin Suudi Arabistan’dan onay almadan böyle bir adım atmayacağı yönündeki yorumların aksine Rai Al Youm gazetesi, Hariri’nin Suudi Arabistan’a rağmen Hizbullah’ın desteklediği Mişel Avn’a destek verdiğini iddia etti.
Gazetenin konuya yer verdiği başyazısında Hariri’ye yönelik övgüleri dikkat çekti:
“Birinci Hariri (baba Refik Hariri) Lübnan’ı mimari olarak yeniden inşa etti, ikinci Hariri (oğul Saad Hariri) ise siyasi olarak inşasına katkıda bulunarak Lübnan’ın uçuruma sürükleyecek bir krizden kurtarmış oldu. Hariri bu cesur adımıyla asil Lübnan kimliğini ön plana çıkardı ve sahte olan Suudi kimliğini geri plana attı.
Suudi Arabistan dostlarını kaybetmekte ustalaştı. Suriye’de tavır değiştirerek Esad’a karşı tutum aldığı gibi Lübnan’da da aynı adımı atan Suudi Arabistan, Yemen’de Ali Abdullah Salih’i müttefik konumundan düşman konumuna taşıdı. Şu anda düşman listesine Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi’yi de ekliyor. Sıradaki düşmanın kim olacağını ise bilemiyoruz.”
Refik Hariri’nin Lübnan dengelerini sarsan bu adımı yandaşları tarafından ise çok kolay kabul edilecek gibi görünmüyor. Müstakbel Hareketi yanlısı bir politika izleyen Beirut Observes adlı internet sitesi, Hariri’nin bu kararını “macera” olarak değerlendirdi.
SURİYE'DEN KAHİRE'YE DİKKAT ÇEKEN ZİYARET
Suriye istihbaratının başındaki isim olan Ali Memluk’un geçtiğimiz hafta Mısır’ın başkenti Kahire’ye düzenlediği ziyaret haftanın dikkat çeken konularından biri oldu. Suriye Ulusal Güvenlik Şefi Memluk’un geçtiğimiz dönemde birkaç defa Kahire’yi ziyaret ettiği basına yansımıştı. Ancak son ziyaret hem Suriye hem de Mısır basını tarafından açıkça ilan edildi. Kritik ziyaretin özellikle Mısır basınında çokça işlenmesi dikkat çekti.
Mısır El Bedil gazetesi ziyaretin iki ülke arasında gizli olmayan bir kapı açtığını belirterek, ziyarette Memluk’un Mısırlı üst düzey istihbarat yetkilileriyle görüştüğünü ve yetkililerin arasında Mısır istihbarat şefi ve yardımcısının olduğunu kaydetti.
Ziyaretin Mısır’ın daveti ile gerçekleştiğini kaydeden gazete, iki ülke arasındaki ilişkilerin İhvan mensubu eski cumhurbaşkanı Mursi dönemindeki istisna haricinde hiç kesilmediğini vurguladı.
Mısırlı Gazeteci Michael Adil’in Suriye yanlısı politika izleyen Meyadeen televizyonunun internet sitesinde yer alan makalesinde, Mısır-Suriye yakınlaşmasında Suudi-Mısır gerginliğinin etkili olduğunu yazdı. Yazar, bu son ziyaretin bölgedeki haritaları yeniden şekillendirdiğini ve bunun kaybedeninin Suudi Arabistan olacağını ifade etti.
Michael Adil, bugün gelinen noktada Mısır yönetiminin Suriye yönetimiyle ilişkileri daha da düzeltme eğiliminde olduğunun da altını çizdi.
ESMA ESAD RÖPORTAJI VE ZARA'DAKİ ÇOCUKLAR AYRINTISI
Ortadoğu’da haftanın en çok konuşulan konularından biri de Suriye Cumhurbaşkanı’nın eşi Esma Esad’ın 8 yıl aradan sonra Rossia 24 televizyonuna verdiği röportaj oldu. Gerek Arap basınında gerekse de Batı basınında büyük ilgi gören röportajda Esma Esad’ın “bütün tekliflere rağmen eşini ve ülkesini terk etmediği” yönündeki açıklamalar en çok okunan haberler arasında yer aldı.
Esma Esad’ın röportajında Halepli Ümran ile Aylan Kurdi ile ilgili sarf ettiği sözler de Arap basının en fazla ilgilendiği noktalardan biri oldu. Huffington Post Arabi gibi basın organları Esma Esad’ın Ümran bebek olayının doğruluğunu kabul ettiğini ve böylece daha önce Ümran bebekle ilgili “sahte” diyen kocasını yalanladığını yazdı.
Ancak burada önemli olan ayrıntı Esma Esad’ın Ümran veya Aylan Kurdi ile ilgili sarf ettiği sözler değil, aksine basının Zara köyünde ölen çocukların Aylan Kurdi veya Ümran kadar dikkat çekmemesinden bahsetmesidir. Esma Esad’ın “Basın bizim çocuklarımızı ailelerinin siyasi inançlarına göre bölüyor” dediği basın bir kez daha “gündemine uygun olanı” seçmiş oldu. (Not: “Ilımlı” olarak nitelendirilen Suriyeli silahlı gruplar Hama ve Humus arasında yer alan Alevi köyü Zara’ya saldırıp birçok kişiyi katletmişlerdi)