Alman mahkemelerinde mülteci mesaisi!
Almanya'daki binlerce mülteci 'geçici koruma' statüsüne itiraz ederek mahkemelere başvuruyor. İdari Hakimler Birliği Başkanı Seegmüller'e göre davacıların sayısı 2017'de katlanacak.
DUVAR - 2016 yılında Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde, iltica başvurularıyla ilgili yaklaşık 47 bin 300 dava görüldü. Bu rakam, toplamda 21 bin 300 davanın görüldüğü 2015 yılından iki kat daha fazla. Alman İdari Hakimler Birliği Başkanı Robert Seegmüller, 2017 yılında ülke çapında iltica başvurularının bir kez daha en az iki katına çıkmasını bekliyor. Rheinische Post gazetesine konuşan Seegmüller, rakamın bu yıl "üç katına dahi çıkabileceğini" belirtti.
Bir yıldır iltica başvurularını yapmayı bekleyen sığınmacılar, Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi‘ne (BAMF) 'işlemden kaçınma' gerekçesiyle dava açmış bulunuyor. Mültecilerin kendilerine başvuru yapma hakkı verilene kadar iş arama, Almanca ya da entegrasyon kurslarına gitme hakları bulunmamakta. Ancak başvuruların tek nedeni bu değil. Ailelerini Almanya'ya getirmek isteyen ancak BAMF tarafından kendilerine tanınan statü çerçevesinde böyle bir hakları bulunmayan Suriyeli mülteciler de itiraz etmekte.
'GEÇİCİ KORUMA' STATÜSÜNE İTİRAZ
Alman hükümetinin Mart 2016'da kabul ettiği ikinci iltica paketi kapsamında birçok Suriyeli mülteci, "geçici koruma" statüsü verilerek Cenevre Sözleşmesi çerçevesinde mültecilere otomatik olarak sağlanması öngörülen, kendilerine tam koruma getiren özel uygulamadan yararlanamıyor.
Normalde üç yıllık oturma izni alma hakkı olan mülteciler, sadece geçici korumadan yararlanarak bir yıllık oturma izni alabiliyorlar. Bu sürenin sonunda da uzatma başvurusu yapmaları gerekiyor. Kişinin ülkesindeki tehlikenin devam etmesi durumunda oturum izni uzatılsa da, ailesini yanına alma başvurusunda bulunabilmesi için iki yıl daha beklemesi gerekiyor.
'HÜKÜMETİ UYARDIK'
2016'nın Aralık ayına kadar içinde "geçici koruma" statüsüyle ilgili dava açan yaklaşık 36 bin kişi, Cenevre Sözleşmesi çerçevesinde mülteci olarak tanınmayı talep ediyor. Mülteci hakları örgütü Pro Asyl'ün başkanvekili Mesovic, Alman hükümetinin ikinci iltica paketine eleştirel yaklaşıyor. Mesovic, Pro Asyl'ün 'hükümeti yasa değişikliğini geçirmemek konusunda ikna etmek için çaba sarf ettiğini ancak başarısız olduğunu' belirtiyor. Mesovic, siyasetçileri önceki yaz bir dava dalgasıyla karşı karşıya kalacaklarına dair uyardıklarını hatırlatarak, "Bu insanlar ailelerinin güvende olmasını istiyor. Bu durumda olsak biz de aynısını yaparız" diyor.
Alman devleti, 2016 yılının ilk üç çeyreğinde Almanya'daki aile fertlerinin yanına gitmek isteyen toplam 50 bin kişiye vize verdi.
'MAHKEMELER BAŞ EDEMİYOR'
Mesovic, aile birleşimi hakkını kullanmak için açılan dava sayısındaki artışın şaşırtıcı olmadığını belirterek, "Bekleme süreleri aileleri mahvediyor. Süre yalnızca iki yılla sınırlı da değil. Başvuru ancak bu süre sona erdiğinde yapılabiliyor. Suriye'ye komşu ülkelerdeki Alman dış temsilciliklerinden bir randevu alabilmek de çok uzun zaman alıyor" diyor.
Sayısı gittikçe artan davalar Alman idari mahkemeleri için ciddi bir yük haline gelmiş durumda. 2013-2016 yılları arasında Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yapılan iltica başvurularının sayısı yüzde 368 artmış bulunuyor.
Hakim Robert Seegmüller, idari mahkemelerin olağanüstü iş yükünü karşılayabilecek sayıda personeli bulunmadığına dikkat çekiyor. İkinci iltica paketini hayata geçiren federal hükümet, sayısı artan davaların bir kısmından sorumlu olsa da, daha fazla hakim atamak gibi bir sorumluluğu bulunmuyor. Çünkü Alman federal sisteminde yargı eyaletlerin yetki alanına giriyor. (DW)