Arap basınında geçen hafta: Türkiye’de ufukta sorgulanamayan başkan görünüyor

Astana görüşmeleri Arap basınında geniş yer buldu. TBMM'de görüşülen anayasa değişiklik teklifi de gündemde yer bulurken, Middle East Online haber sitesi, “Türkiye’de ufukta sorgulanamayan başkan görünüyor” yorumunda bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap basını bu hafta, Suriye krizinin çözümü için 23 Ocak’ta Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılması planlanan görüşmelere geniş yer verdi. Konferansla ilgili ön plana çıkan konu ise, PYD’nin davet edilmemesi oldu. PYD’nin davet edilmemesi ile ilgili tartışmaların görüşmeleri zora sokacağı belirtiliyor. Suriyeli Kürtler’e göre ise, kendilerinin olmadığı barış görüşmeleri başarılı olamaz.

Arap medyası, önümüzdeki günlerde başkanlık koltuğunu Trump’a devredecek olan Obama’nın, veda konuşmasına da geniş yer ayırdı.

Fas yönetiminin burka üretimi ve satışını yasaklaması ise, Arap dünyasında bu hafta en çok tartışılan meselelerden biri oldu. Karar bazı çevrelerce olumlu karşılanırken, özellikle selefi çevreler tarafından tepkiyle karşılandı.

Arap basının Türkiye ile ilgili bu hafta en fazla ilgilendiği gündem başlığı ise “yeni anayasa tartışmaları” oldu. Anayasa değişiklikleri genel itibariyle “Erdoğan’ın yetkilerinin arttırılması” veya başkanlık sistemine geçiş olarak görülüyor.

'TÜRKİYE, KÜRTLERİ BÖLMEKTE BAŞARILI OLDU'

RT Arabic televizyonunun haberine göre, Kuzey Suriye’deki Kürt yetkililer, Astana Konferansı’na davet almadıklarını ve bunun Türkiye’nin Kürtler’i konferanstan uzaklaştırmak için yaptığı baskılar neticesinde geldiğini belirtiyor.

Yine bazı Kürt partilerine göre, Kürtler’in davet edilmediği bu konferansın, Suriye’deki savaşı bitirme konusundaki şansı çok zayıf. Kürt İlerici Demokratik Partisi yöneticilerinden Ahmed Süleyman, Türkiye’nin Kürtler’i bölmekte başarılı olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu konuda başarılı olmasında, Kürtler arasında bir tutum birliğinin olmamasının etkili olduğunu ifade eden Süleyman, Kürtler’in katılımının Astana Konferansı için önemli olduğunu vurguladı.

GÖRÜŞMELERİ ZORA SOKAN HUSUSLAR

Elbashayeronline internet haber sitesi, Esad ve Erdoğan tarafından, Astana Konferansı hususunda gelen olumlu açıklamalara rağmen, bazı konuların Şam yönetimi ve muhalefet arasında diyaloğu zorlaştırdığı kaydedildi. Bu konuların başında ise, daha önceki diyalog görüşmelerinde üstesinden gelinemeyen ve büyük bir engel konumunda olan “katılımcıların kimden oluşacağı” konusu geliyor. Burada Suriyeli Kürtler’in konferansa davet edilmemesi çok önemli bir yer tutuyor.

Görüşmeleri zora sokan bir diğer husus ise ateşkes ihlalleri. Suriye hükümeti ve muhalefet ateşkes ihlalleri konusunda sürekli birbirini suçluyor. Bu ihlallerin başında Şam çevresindeki Vadi Barada’daki durum geliyor.

'PUTİN’İN ÖNÜNDE İKİ ENGEL VAR'

Lübnanlı Annahar gazetesinden Abdulkerim Ebu Elnasr, Suriye’deki durumla ilgili kaleme aldığı makalesinde, Putin’in bölgede konumunu güçlendirmek için, Suriye’de ihtiyaç duyduğu barışın önünde iki temel engel bulunduğunu ve bunları aşması gerektiğini belirtti:

“Putin’in ihtiyaç duyduğu gerçek barış ve Suriye’deki askeri müdahalesiyle almak istediği sonuç ve bunlarla beraber bölgesel ve uluslararası alandaki rolünü güçlendirme isteği sadece kendisinin kararıyla gerçekleşecek bir durum değil. Putin’in bu konuda iki temel konuyu ve engeli aşması gerekiyor.

Birinci engel, uluslararası dengelerin Suriye krizindeki bütün oyunculara dayattığı koşullar, ki bu koşullarda Suriye’de savaşın bitmesi gerçek BM gözetiminde ve korumasında bir siyasi geçişi dayatıyor . İkinci engel ise, Esad rejimi ve Suriye halkı arasındaki şiddetli düşmanlık. Bu düşmanlığın giderilmesi de gerçek anlamda bir kalıcı barışla mümkün olabilir."

BAE El İttihadiye gazetesinden Ahmed Elhusni ise, Suriye krizinin tamamen iki büyük oyuncu Putin ve Trump’ın elinde olduğunu, Türkiye ve İran’a ise Suriye krizinin aşılması konusunda sadece destekleyici roller düştüğünü belirtti.

'BURKA NORMAL BİR GİYSİ DEĞİL'

Kuzey Afrika ülkesi olan Fas’ta, burka üretimi ve satışını yasaklama kararı, ülke içinde ve dışında büyük tartışmalara neden oldu. Yönetimin bu kararında en fazla dikkat çeken ayrıntı, konuyla ilgili gerekçenin açıklanmaması. Ancak medyadaki haberlere göre, bu adım güvenlik önlemleri kapsamında atıldı.

Fas ve Fransız vatandaşı olan kadın yazar Leyla Süleymani, LE360 adlı internet sitesinde konuyla ilgili yazdığı makalede, burkanın diğer elbiseler gibi normal bir giysi olmadığı görüşünü savundu. Yazar, burkanın bir baskın aracı olduğunu ve aynı zamanda kadının şahsına ve insanlığın yarısına karşı bir hakaret olduğunu belirtti.

Burkanın Suudi Arabistan, Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerde, İslam’daki püritenlik gelenekleriyle bağlantılı olduğunu kaydeden yazar, Fas’ın bu yasakla toplumsal bir tutum takındığını ve kararın cinsiyet eşitliği açısından önemli olduğunu vurguladı.

24.ae haber sitesindeki habere göre, Fas’ın eski aile ve çocuk bakanı Nouzhat Skalli ise bu kararı “dinci radikalizm” ile mücadelede önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Faslı gazeteci ve yazar Abdullah El Turabi ise, söz konusu kararla ilgili yaptığı yorumda, “Hiçbir yönetimin, kadının veya erkeğin ne giyeceğiyle ilgili dayatmada bulunmaya hakkı yok” görüşünü savundu. El Turabi, “Bazıları burkanın Fas geleneklerine aykırı ve garip bir kıyafet olarak görüyorsa, bu beni ikna etmiyor” ifadelerini kullandı.

'OBAMA, SURİYE MÜDAHALESİNE DİRENDİ'

Rai Al Youm gazetesi, Obama’nın veda konuşmasıyla ilgili yayınladığı başyazısında, Obama’nın Arap dünyası açısından bazı vaatlerini gerçekleştirmediği belirtildi. Obama'nın, Suriye’ye müdahale konusundaki bilgece bir tutum takındığı ve bütün baskılara rağmen Suriye’ye müdahaleye karşı direndiği ileri sürüldü. Yazıda “Obama’nın bir dönem daha kalma çağrılarına karşı verdiği cevabıyla bazı Arap ülkelerine bir ders verdiği” kaydedildi:

“Obama’nın bazı vaatlerini gerçekleştirmediği konusundaki tartışmalara karşı çıkmıyoruz. Özellikle ABD tarihinde bir utanç kaynağı olan Guantanamo hapishanesini kapatmaması, İsrail’in Filistin’deki yeni yerleşim yerleri açmasını durdurmaması ve iki devletli çözümde başarılı olamaması gibi konularda. Ancak Obama bütün baskılara rağmen Suriye’ye bir askeri müdahalede bulunulmasına karşı direnmesi ve bir önceki başkan oğul Bush’un Irak’ta yaptığını yapmaması ve Esad’ın kimyasal silah kullandığı iddiaları ile kırmızı çizgileri aştığı gerekçesiyle Suriye’ye uçaklarını ve filolarını göndermeme ve bu sayede Ruslarla muhtemel bir üçüncü dünya harbine girmeme konusunda hikmetli davrandı.

Obama, Irak savaşına karşı çıktı ve NATO ile beraber Libya’ya müdahalenin yanlış olduğunu söylemekte çekinmedi.

Obama, kendisine bir dönem daha iktidarda kalmasını önerenlere karşı 'Bunu yapamam çünkü krallıkla yönetilmiyoruz' dediğinde, birçok üçüncü dünya ülkesine ve özellikle bazı Arap devletlerine çok iyi bir ders vermiş oldu.”

'BÜTÜN BÖLGE OBAMA’NIN TEREDDÜTLERİNİN BEDELİNİ ÖDEDİ'

Al Sharq Al Awsat gazetesinden Osman Mirğeni, “Obama’nın veda konuşmasında söylemedikleri” adlı makalesinde, Obama’nın 2009’da Kahire Üniversitesi’nde yaptığı tarihi konuşmayla son veda konuşması arasındaki farklara dikkat çekti:

“Araplar açısından Obama’nın 4 Haziran 2009'da, Kahire Üniversitesi’nde yaptığı konuşma ile Şikago’daki veda konuşmasında çok fark var. Kahire Üniversitesi’ndeki konuşmasında Obama, 'İslam Dünyası ile yeni bir başlangıçtan, güvenin tesis edilmesinden, Irak işgalinin derslerinden, Filistin’deki durumdan ve şahsi olarak iki devletli çözümü savunduğundan' bahsetti. Ancak veda konuşmasında bu konuların hiçbiri yoktu. Çünkü bu hususlarla ilgili önemli bir gelişme olmadı. Aksine, Irak’tan Suriye’ye ve Libya’ya kadar bütün bölge Obama’nın politikasındaki tereddütlerin bedelini ödedi. Hatta Obama’nın başarı diye bahsettiği İran’la nükleer uzlaşma, bölgedeki çekişmeleri daha da arttırdı.”

'UFUKTA SORGULANMAYAN BAŞKAN GÖRÜNÜYOR'

Türkiye’de TBMM’de tartışılmaya devam edilen anayasa değişiklikleri de Arap basınının bu hafta yakın takibindeydi. Arap medyası genel itibariyle, devam eden anayasa tartışmalarını "Erdoğan’ın yetkilerini arttırma adımları” ve “başkanlık sistemine” geçiş olarak yorumluyor.

Middle East Online haber sitesi, anayasa değişikliği tartışmaları için, “Türkiye’de ufukta sorgulanamayan başkan görünüyor” yorumunda bulundu. Ünlü haber sitesi, “Bu anayasa değişiklikleriyle cumhurbaşkanının sorgulanma ve denetime tabi olmayacağını” kaydetti.

Lübnanlı Al Akhbar gazetesi ise, anayasa değişikliklerini, “Parlamento döneminden tek adam yönetimine doğru anayasa değişiklikleri” başlığıyla verdi. Erdoğan’ın söz konusu değişikleri, “idare şeklinin yenilenmesi” şeklinde gerekçelendirdiğini ve bu değişikler ile ülkenin tek parti ve tek adam yönetimine geri döneceği savunuldu.

Mısırlı Alyoum gazetesi ise, konuyla ilgili olarak “Erdoğan’ın hırsları ülkeyi yakıyor” nitelendirmesinde bulundu. (DIŞ HABERLER)