Halep'te bir çocuğu kurtaran Suriyeli fotoğrafçı ve düşündürdükleri

Son günlerde çokça paylaşılan bir fotoğraf var: Suriyeli bir fotoğrafçının makinesini bir kenara bırakarak bombalanan bir yerde yaralı bir çocuğu kurtarışı. Bu fotoğraf, tarihte bir başka resmi hatırlattı bize.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Haber alma hakkı ile insanlığın birbiri içine geçtiği bir durum yaşandı Suriye'de. Halep kentinde Suriyeli bir fotoğrafçı olan Abdelkader Habak, bir patlama sonucu oluşan yıkıntıların ortasında kendisini bir ikilemin ortasında buldu. Ya olaylarla ilişkisini kesmiş bir halde olayı görüntülemeye devam edecek ya da olayın içine dalacaktı. Zira patlamanın etkisiyle yaralanmış, yerde yüz üstü yatan bir çocuk Habak için dengeyi sarsan bir olay olmuştu.

BBC Culture için bu olayı kaleme alan Kelly Grovier de fotoğrafçının yaşadıklarını tarihte yaşanmış benzer bir olayla birlikte anlattı:

"Teoride bir ressam ile muhabir arasında iletişim kurma kararlılığının dışında bir benzerlik yoktur. Ressamın kendisini eserinden ayırmak mümkün değildir, oysa gazetecilik etiği, muhabir kimliğinin anlattığı hikâyeye el uzatmamasını gerektirir. Biri öznelliği, diğeri ise nesnelliği temsil eder. Fakat teoriler bir anlamda çürütülmek için vardır. Geçen hafta Suriye'nin Halep kentinde çekilen bir fotoğraf da bunu acı bir biçimde ortaya koyuyor.

Bomba patlaması sonucu oluşan bir yıkımın ortasında Suriyeli fotoğraf muhabiri Abdelkader Habak kendisini bir ikilemin ortasında buldu. Ya olaylarla ilişkisini kesmiş bir halde olayı görüntülemeye devam edecek ya da olayın içine dalacaktı. Zira patlamanın etkisiyle yaralanmış, yerde yüz üstü yatan bir çocuk Habak için dengeyi sarsan bir olay olmuştu.

Etraftakiler çocuğun öldüğünü sanıp yaklaşmazken Habak erkek çocuğun elinin kımıldadığını görmüştü. Hemen çocuğu kucağına alıp ambulansa taşımış, ardından küçük bir kız çocuğunun yardımına koşmuştu.

Olayın sıcağında muhabirin kendisi haber haline gelmiş, görüntü aktaran insan, görüntünün kendisi oluvermişti. Bu olay başka bir kahramanlık ve insanlık örneğini ifade eden duygulu bir resmi akıllara getiriyor. 1854'te İngiliz ressam John Everett Millais böyle bir ana tanıklık etmiş ve kendisi bu anı resmetmediği takdirde kimsenin haberi olmayacağını düşünerek işe koyulmuştu. Bu eseri o kuşağın imgeleminde cesaret örneği olarak yerini alacaktı.

"Kurtarma" (The Rescue, 1855) "Kurtarma" (The Rescue, 1855)

Hikâyeye göre Millais, sabah erkenden gökyüzünde dumanları görünce hemen bir araba çevirip yangın yerine gitmişti. Ressam ve kardeşi olay yerine varınca iki itfaiyenin yanmakta olan ahşap kirişler üzerinde hortumla alevlere su sıkışına tanık olmuşlardı. Tam o anda çatı çökmüş, kirişlerle birlikte cesur itfaiyeciler de alevlerin arasına gömülmüştü.

Olayın etkisinde kalan Millais bu isimsiz kahramanların anısına bir resim yapmaya karar vermiş, "Askerler ve piyadelere tuvallerde binlerce kez övgü düzülmüştür. Benim yeni resmim itfaiyecilerle ilgili olacak" diyordu Millais. Sonra stüdyosunda renkli camlar ve yanık kerestelerle yangını, duman ve korku atmosferini yeniden canlandırıp resmetmeye koyuldu. 'Kurtarma' (The Rescue, 1855) adlı tablosu bu şekilde ortaya çıktı. Millais itfaiyecileri canlandırması için bir model tutmuş, üç çocuğun ağırlığı altında eğilmiş bedenini resme aksetmişti.

Sonraki yıllarda Millais, dostu itfaiye şefinin Londra'daki yangınları söndürme çabalarını her fırsatta takip etmişti. İtfaiye sadece mal ve mülkü koruyan değil insan hayatını kurtaran bir kurum haline geliyordu.

Suriye'deki fotoğrafla yan yana konduğunda bu resim sanki Millais'in olay sabahı yapamadığını kendi fantezisinde canlandırdığı bir otoportre olarak görülebilir. Habak'ın yaptığı ise herhangi bir imgeden çok daha önemli ve değerli bir şeyi kurtarmaktı." (BBC Türkçe)