Merkel'in yıkılamayan iktidarı

Merkel'in iktidarını sabitleyen ve Almanya'da sağı güçlendiren nedense hep sosyal demokratların politikaları ya da doğru bir deyişle politikasızlığı oluyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Dün Almanya'nın nüfus bakımından en yoğun eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde seçimler yapıldı. Daha önceki haftalarda da Saarland ve Schleswig-Holstein'da eyalet seçimleri yapılmıştı.

Almanya başbakanı Angela Merkel'in partisi olan Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU), 2012 Saarland eyalet seçimlerinde yüzde 35,2 olan oy oranını 5 puan arttırarak yüzde 40,5'e çıkardı. Hristiyan Demokratlar Birliği Schleswig-Holstein eyaletindeyse yüzde 1,2 oranında arttırarak, yüzde 32 oy aldı. Aynı eyaletlerde hükümet ortağı olan Sosyal Demokratlar Partisi (SPD) oy kaybetti. 2012'de parti henüz kurulmamış olan sağ popülüstleri temsil eden Almanya İçin Alternatif (AfD) bu iki eyalette de barajı aşmayı başardı. AfD Saarland eyaletinde yüzde 6,2, Schleswig-Holstein'daysa yüzde 5,9 oranlarında oy aldı. Saarland'da Sol Parti, Yeşiller, Sosyal Demokratlar oy kaybına uğrarken, en alternatif parti olarak 2012 seçimlerinde meclise girmeyi başarmış olan Korsanlar (Piraten Partei) 6,7 oranında oy kaybederek en büyük kaybı yaşadı ve meclise giremediler. Schleswig-Holstein'daysa Yeşiller ve Sosyal Demokratlar oy kaybı yaşadılar. Bu iki eyalette de sağ liberal parti Hür Demokratlar (FDP) oy oranını sürpriz bir şekilde arttırdı.

Sosyal demokrasinin kalesi olarak bilinen Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde de birinci parti olarak Berlin hükümetinin partisi Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU) yüzde 33.0 oyla kazandılar. Böylece CDU'nun adayı Armin Laschet eyalet başbakanı oldu. Sağ popülist parti (AfD) yüzde 7.3 ile 16 milletvekilliğini alarak eyalet meclisine girdiler. Sosyal demokratlar, Yeşiller ciddi oy kaybına uğrarlarken sağ liberal parti olan Hür Demokratlar (FDP) yüzde 12.6 oy alarak bu eyalet tarihindeki en yüksek oy oranlarına ulaşmış oldular. Sol Parti (Die Linke) oylarını arttırdı, evet ama yüzde 4.9 oy alarak yüzde beşlik barajı aşmayı başaramadı. Daha önceden mecliste yer alan Korsanlar Kuzey Ren Vestfalya'da da tıpkı Schleswig-Holstein eyaletinde olduğu gibi yüzde yedilik bir oy kaybına uğrayarak baraj altında kaldılar.

Bu eyaletlerin seçim sonuçlarına bakıldığında, maalesef Almanya'da da diğer Avrupa ülkelerinde ve ABD seçimlerinde görüldüğü üzere, sağ yükseliş gözle görünür biçimde artmıştır.

SOSYAL DEMOKRAT PARTİ (SPD) AĞIR DARBE ALDI

Kuzey Ren Vestfalya seçimleri Eylül'de Almanya'da yapılacak genel seçimin sonucunun tahmini açısından oldukça önemliydi. SPD'nin büyük bir umutla ve heyecanla başbakan adayı olarak seçtiği 2012’de de Avrupa Parlamentosu başkanlığı yapmış deneyimli politikacı Schulz balonu çok çabuk sönmüş görünüyor. Görünen o ki, Merkel'in partisi tüm göçmen politikaları eleştirilerine, IŞİD'in gerçekleştirdiği saldırılardan dolayı iç güvenlikle ilgili sert eleştirilmiş olmalarına rağmen yine de iktidar partisi olacağa benziyor. Sosyal Demokratlar daha önce 13 Şubat 2017'de "Almanya'da liberal sosyal demokrasi ayağa mı kalkıyor?"başlıklı yazımda da yazdığım gibi Martin Schulz büyük heyecan yarattı seçmende ama bu heyecanın sağlam bir seçim politikası ile desteklenmesi gerekiyordu. SPD bunu başaramadı, ayakları yere basan bir içerik sunamadı. Hristiyan Demokratlar Birliği'nin başarısının kaynağında, ne yazık ki bizzat Sosyal Demokrat Parti'nin kendisi var. Merkel'in politikaları çok benimsendiğinden bu eyaletlerde zafer elde etmedi. SPD Merkel'in karşısında sağlam bir muhalefet sergileyemediğinden, halkın güvenini kazanacak politik bir vizyon sunamadığından CDU tüm bu eyaletlerde birinci parti oldu ve çok büyük bir ihtimalle de genel seçimlerde de birinci parti olacak.

SOL PARTİ'NİN (DIE LINKE) HATASI

Bu seçimlerin en talihsiz sonucunu Sol Parti yaşadı. yüzde 4.9 gibi bir oy alarak bir puanlık bir eksikle yüzde beş barajını aşamadı. Oysa doğru bir stratejiyle yüzde beşi rahatlıkla aşabilirdi. Kürtlerin milletvekili adaylarını listenin başlarında göstermemiş olması Kürt seçmeni küstürmüş oldu. Buradaki en belirleyici sol muhalif kesim Kürtler olunca ve Sol Parti onların oylarını alamayınca, aldığı oy oranı yükselmiş olsa da ne yazık ki baraj altı kaldı.

HRİSTİYAN DEMOKRATLAR VE LİBERALLER KOALİSYONU

Seçimin ilk etkisi SPD'nin Kuzey Ren Vestfalya'daki başkanı, aynı zamanda eyaletinde başbakanı olan Hannelore Kraft'ın pozisyonundan istifa etmesi oldu. Bu seçim sonuçlarına göre tıpkı 2005'te olduğu gibi tekrar Hristiyan Demokatlar (CDU) ile sağ liberaller (FDP) koalisyon yapabilirler.

Daha Eylül seçimlerine üç aydan fazla bir zaman var. Bu süre boyunca SPD doğru, ülkenin sorunlarını çözebilecek ayağı yere basan bir parti programı sunmayı başarırsa, rüzgar tersi yönde esebilir. Bu seçimler doğru okunduğu takdirde, sosyal demokratlara bir uyarı niteliğinde de olabilir. En önemlisi SPD genel seçimlerde Sol Parti ile bir koalisyonu direkt reddetmezse bu stratejik olarak doğru bir yöntem olacaktır, SPD'nin CDU'nun önüne geçebilmesinde. FDP (Hür Demokratlar) genel seçimlerde kilit rol oynayacak. Onların alacağı oy oranı SPD, Sol Parti ve Yeşillerden oluşacak bir koalisyonu belirleyebilir.

En önemlisi bu seçim sonuçları bize, sağ popülist partinin (AfD) Eylül'de yapılacak genel seçimlerde parlamentoya gireceğinin de habercisi niteliğinde.

Tüm bunları engellemek bizzat SPD'nin kendi elinde. Üç ay içinde doğru stratejiyi belirlediği takdirde bu yenilgileri zafere dönüştürebilir. Merkel'in iktidarını sabitleyen ve Almanya'da sağı güçlendiren nedense hep sosyal demokratların politikaları ya da doğru bir deyişle politikasızlığı oluyor, kısacası Merkel yenilmezliğini sosyal demokratlara borçlu.