Arap basınında geçen hafta: Katar'da darbe olabilir

Arap basını, geçtiğimiz hafta Katar ve Körfez ülkeleri arasındaki gerginliği tartışmaya devam ederken, Türkiye'nin Suriye konusundaki tutumuna ise "çelişkili" yorumunu yaptı. IŞİD karşıtı bir dizi olan 'Kara Kargalar' da gündem maddeleri arasındaydı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap Dünyası, geçtiğimiz hafta Katar ve diğer Körfez ülkeleri arasında başlayan ve ciddi boyutlara ulaşan gerginliği, bu hafta da birinci sıradan tartışmaya devam etti.

Suudi medyasının “Katar’da darbe olabilir” şeklindeki haberleri ve Kuveyt, Umman gibi ülkelerin arabuluculuk çabalarının sonuç vermemesi bölgede bu krize bağlı olarak ciddi değişimlerin habercisi olarak görülüyor.

ABD yönetiminin IŞİD’e karşı Rakka operasyonu için Suriye Demokratik Güçleri’nin ana bileşeni PYD’ye silah sevkiyatına başladığını açıklaması ve Türkiye’nin bu yöndeki tutumu bu hafta Arap basınının önemli konularından biriydi.

2016 yılının ekim ayında bir balıkçının zabıtalar tarafından çöp presleme kamyonuna atılan arabasını kurtarmaya çalışırken hayatını kaybetmesinin ardından Fas’ta başlayan gösteriler yeniden alevlendi. Gösterilerin başını çeken liderlerden birinin tutuklanması ise gösteri çağrılarının artmasına neden oldu. Arap medyasına göre Fas yönetimi ciddi adımlar atmazsa gösteriler farklı bir boyuta taşınabilir.

Bu hafta Arap basınında tartışılan bir diğer önemli konu ise Ramazan ayında vizyona giren diziler oldu. IŞİD’in kontrol ettiği bölgelerde yaşayan kadınların ve çocukların konu edildiği “Kara Kargalar” dizisine yönelik eleştiriler basının oldukça dikkatini çekti.

‘TÜRKİYE’NİN TUTUMU ÇELİŞKİLİ’

Türkiye’nin Suriye siyasetinin yakından takip eden Rai Al Youm gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, ABD’nin Rakka operasyonu için YPG’ye silah sevkiyatına başlamasına Türkiye’den gelen tepkileri değerlendirdi:

“Türkiye’nin dışişleri bakanı ABD’nin Kürtler’i silahlandırmaya başlamasının Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü açısından yarattığı tehlike konusunda uyardı. Bu tutum geçtiğimiz altı sene boyunca neredeydi? Peki, Kürtler haricindekileri silahlandırmak helal mi? Bu başını kuma gömme siyaseti ne zaman kadar sürecek?

Türkiye’nin altı sene boyunca ve krizin başından bu yana Amerikan yapımı başta olmak üzere dışardan gelen binlerce ton silahın Suriye’ye geçişine izin vermesi Türkiye açısından Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye sokmadı. Ancak PYD’ye yapılan bu silah yardımı tehlike arz ediyor.

‘TÜRKİYE’NİN TUTUMUNU HAZMETMEK ZOR’

Türkiye’nin bu çelişkili tutumunu anlamak ve hazmetmek çok zor. Çünkü Türkiye Suriye krizine müdahale eden ilk ülkelerdendi. Ayrıca silahlı güçlerini bu ülkenin topraklarına soktu. Eğer Türkiye’nin Suriye içerisindeki askeri varlığı Suriye’nin egemenliğini ihlal etmek değilse, ihlal etmek nedir?

Eğer Çavuşoğlu’nun dediği gibi Suriye’de asıl ve nesnel olan hedef, istikrarın geri dönmesiyse evet ABD’nin Suriyeli Kürtler’i silahlandırma hatasından geri dönmesi lazım. Ancak aynı şeyi Türkiye’den de bekliyoruz. Türkiye Suriye’deki yanlış politikasını bırakmalı. Bu yanlışlar da bilinmektedir. Ve Sayın Çavuşoğlu’na bunları tekrar hatırlatmaya gerek yok.”

‘TÜRKİYE ABD’NİN BU ADIMINI KABUL ETMEK ZORUNDA’

Mısır El Bedil gazetesi de ABD’nin PYD’ye silah sevkiyatını ve Türkiye’nin tutumunu ele aldı. Gazeteye göre, “ABD Türkiye’nin bu konudaki şikâyetlerini dikkate almaya niyeti yok.” Gazete ayrıca, ABD’nin söz konusu adımı karşısında, Türkiye’nin istenmeyen bir durumla karşı karşıya kaldığını belirtti:

“Suriye’de Türkiye, ABD ve PYD arasındaki ilişkileri çıkar oyunları belirmektedir. ABD’nin PYD’ye yardımı Türkiye’yi kızdırmakta ve Türkiye açıkça bunu tehlikeli bir adım olarak nitelendirdi. Buna karşılık Washington ise iki müttefiki arasındaki ilişkilerinde sopayı ortadan tutmaya çalışıyor. Ancak Türkiye’nin şikâyetlerini dikkate alacak gibi de gözükmüyor. Çünkü PYD’nin Suriye toprakları üzerinde yayılması ABD’nin Suriye’deki konumunu güçlendiriyor. Ve Suriye’deki savaşın nihai çözümünde de söz sahibi kılıyor.

İşte Türkiye burada pek arzu edilmeyen bir konuma girmiş durumda. Türkiye isteksizce de olsa ABD’nin Kürtler’i silahlandırmasını kabul etmek durumunda. Zira Türkiye ABD’nin Kürtler’e yönelik tutumunu değiştiremez.”

‘SUUDİ BASINI: KATAR’DA DARBE OLABİLİR’

Katar’ın ve Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkeleriyle yaşadığı gerginlik devam ediyor. Katar emiri Şeyh Temim’in yaşanan gerginliğin ardından İran cumhurbaşkanı Ruhani ile telefonla görüşmesi Suudi Arabistan ve BAE’yi iyice kızdırdı.

Ülkeler arasındaki savaşa Suudi müftülüğü ve din alimleri de katılarak, Katar’ın hanedan ailesi El Sani ailesinin “Vahhabi” soyundan olmadığını ilan etti.

Ortadoğu’daki dengeleri ve ittifakları yerle bir etmekle tehdit eden bu gerilim, özellikle Katar ve Suudi Arabistan gazetelerinde de karşılıklı olarak devam ediyor. Suudi Arabistan’ın önde gelen gazetelerinden El Riyad gazetesi, Katar Emiri Şeyh Temim’i “düşüncesiz” olmakla suçlayarak Hanedan ailesinin Suudiler’e gönderdiği mesajla, emirin bu tutumunun kendilerini bağlamadığını ifade ettiğini yazdı.

El Riyad gazetesinin asıl dikkat çeken haberi ise, “Katar’da belli senaryolar dahilinde darbe olabileceği” şeklindeki haberi oldu.

Gazete, El Sani ailesinin Katar emirinin tutumlarının kendilerini bağlamadıklarını ifade etmesi ve Suudi Arabistan’dan özür dilemesini ise Hanedan ailesi içindeki ayrılıklara işaret ettiğini kaydetti.

‘KATAR’IN ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR’

Suudi Arabistan’ın bir diğer önemli gazetesi Okaz ise, Katar’ın mevcut durumda önünde iki seçeneğinin olduğunu yazdı:

“Katar şu anda iki farklı ve zor seçenekle karşı karşıya, bunlardan ilki, Katar’ın bütün politikalarını ve tutumlarını gözden geçirmesi ve bu politika ve tutumlarını düzeltmesidir.

Katar’ın önündeki ikinci seçenek ise, İran mollalarının ve Körfez müttefiklerin, Arap Dünyası’nın ve batının terör örgütü listesine aldığı örgütlerin hendeğine düşmektir.”

KATARLI MUHALİFLER MISIR MEDYASINDA

Devam eden çekişmenin taraflarından biri olan Mısır da medya araçları yoluyla Katar karşıtı propagandaya devam ediyor. Son olarak yurt dışında yaşayan Katarlı muhalif şahsiyetlerin Mısırlı özel televizyon kanallarına bağlanması oldukça dikkat çekti.

Al Arab gazetesinin bir haberine göre, Katar Emiri Şeyh Temim’in amcasının oğlu ve muhalif Şeyh Suud bin Nasr El Sani, mısırlı bir televizyon kanalına bağlanarak mevcut yönetime ateş püskürdü.

Mısır gazeteleri de, Katar’da bir yönetim değişikliği ihtimaline ve hanedan ailesinden bazı şahsiyetlerin yönetimi devralmaya hazırlandığını iddia etti.

FAS’TA GÖSTERİLER

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında bir balıkçının, polisin çöp ezme kamyonuna attığı arabasını kurtarmaya çalışırken ezilmesinden sonra başlayan gösteriler son günlerde Rif bölgesinde tekrar alevlendi. Son olarak sokak hareketinin başını çeken isimlerden Nasır El Zefzafi’nin tutuklanmasının ardından gösteri çağrıları daha da yoğunlaşmış durumda.

Al Kuds Al Arabi gazetesi, devam eden gösterilerle ilgili yer verdiği başyazısında, Fas yönetiminin devam eden halk hareketliliğine karşı yanlış tutumlar takındığını yazdı:

“Fas yönetimi Huseyma kentindeki kitlelerin haklı taleplerini görmezden gelerek, ve bu talepleri ciddiye almayarak, bunun yanı sıra bu taleplere gerçekçi çözümler üretmeyerek hata yaptı. Yönetimin yaptığı bir diğer hata da kendisini seçen halkı temsil yetkisine binaen tutumunu belirlemesi gereken siyasi partileri aşağılamak oldu. Ayrıca dini ve cami hatiplerini siyasi çekişmelere alet etmemesi gerekiyordu.

Yönetimin bu hatalarının birikmesi mevcut barışçıl gösterilerin daha farklı bir noktaya evrilmesine sebep olabilir. Ancak bütün yetkili kurumların yaşanan gelişmeler üzerine tekrar gözden geçirilmesi bütün ülkenin hayrına olabilir.”

MISIR’DA NÜFUS ARTIŞI

Mısır’da nüfusun artış hızı mevcut yönetimi harekete geçirdi. Ülkenin en büyük gazetesi El Ahram, ülkede nüfusun artmasının hükümetin öncelikleri arasına girdiğini belirtti:

“Nüfus artışı yeniden hükümetin öncelikli sorunları arasına girdi. Mısır hükümeti, Mısır toplumunun karşı karşıya kaldığı en büyük sorunun nüfus artışı olduğu görüşünde.

Verilere göre Mısır nüfusu, önlem alınmaması durumunda 2020 yılında 100 milyona ulaşabilir. Nitekim ülkenin kaynakları nüfus artış hızıyla paralellik göstermiyor.”

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el sisi de geçtiğimiz günlerde hükümetin bir doğum kontrol programı üzerinde çalıştığını belirtmişti. Sisi, ülkesindeki nüfus artış oranın Çin’deki orandan 3 kat daha fazla olduğunu belirtmişti.

Mısır, 90 milyonu aşkın nüfusuyla Ortadoğu ve Arap Dünyası’nın en kalabalık ülkelerinden biri.

'KARA KARGALAR’A TEPKİLER

Merkezi BAE’nin Dubai kentinde bulunan MBC televizyonunun IŞİD karşıtı dizisi “Kara Kargalar”a yönelik olumlu ve olumsuz tepkiler gelmeye devam ediyor.

10 milyon dolarlık bir bütçeyle yapılan ve 20 bölüm olarak Ramazan ayı boyunca yayınlanacak olan dizi, aldığı olumlu tepkilerinin yanı sıra, sert çıkışlarla da karşı karşıya kaldı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan Alkhaleej Online adlı haber sitesi, dizinin sosyal medya üzerinden çok fazla tepki aldığını ve diziye yönelik suçlamalardan birinin “cihat nikahını Sünni kesimle bağdaştırmak” olduğunu belirtti.

Haber sitesine göre, dizide “İslam dininin ilk eve kurallarını kasıtlı bir şekilde tahrif edildiği” iddiasıyla televizyon kanalı, yapımcı şirket, senaryo yazarı ve oyuncular aleyhine dava açılması için yoğun bir şekilde çağrılar yapılıyor.