Arap basınında geçen hafta: Osmanlılar bölgeye geri dönüyor

Türkiye'nin Katar'a ilk askeri birlikleri göndermesi Arap basınının gündemindeydi. Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, "Bu 100 yıl önce bölgeden çekilen Osmanlıların, Körfez bölgesine geri döndüğünün ilk kanıtıdır. Hem de Katar kapısı üzerinden" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap basını bu hafta Katar ve Körfez krizini tartışmaya devam etti. Türkiye’nin Katar’a ilk askeri birliğini göndermesi Katar kriziyle ilgili dikkat çeken başlıklardan biri oldu.

Orta Doğu ve Arap dünyasında Katar krizinin dışında bu hafta en çok konuştuğu konu Suudi Arabistan’ın yeni veliahtı oldu. Özellikle Suudi gazetelerinde, yeni veliaht Muhammed Bin Selman’a yönelik övgüler yer aldı.

Ancak bazı basın organlarına göre yeni veliahtın atanması, Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinde yaptığı ve milyarlarca dolarlık silah anlaşmalarının bir ürünü.

ABD’nin Rakka kenti yakınlarında Suriye ordusuna ait bir savaş uçağını düşürmesi, bu hafta Arap dünyasındaki bir diğer önemli gelişme oldu. Rusya’nın, ABD’nin bu hamlesine verdiği sert tepki, basının bu gelişmeye daha fazla yoğunlaşmasına neden oldu.

'ASKER FOTOĞRAFLARI ATEŞLİ BİR MESAJ NİTELİĞİNDE'

Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, Alkhaleej gazetesindeki makalesinde, Türkiye’nin Katar’a askeri birlik göndermesini ele aldı. Nureddin’e göre, Türkiye’nin Katar’a askeri birlik göndermesi, Osmanlıların bölgeye geri dönüşünün kanıtı:

“Türk dış politikasının Mısır’dan Tunus’a, Suriye’den Irak’a ve Libya’ya kadar Orta Doğu’da şahit olduğu kırılganlıklardan sonra Ankara, bölgedeki hesaplarını tekrar gözden geçirmeli ve daha aklıselim bir şekilde davranmalıydı.

Ancak Ankara daha fazla inatlaşmaktan başka bir şey yapmıyor. Katar krizi başladıktan sonra gözlemciler, Türkiye’den taraflara aynı mesafede duran ve dengeli bir tutum bekliyordu. Türkiye’nin krizin barışçıl bir şekilde çözülmesi için yaptığı mahcup çağrılara rağmen, takındığı tutum beklenenden daha yanlıydı.

Türkiye’nin Körfez ülkelerine karşı atığı en sert adım şüphesiz, Katar ile olan askeri üs anlaşmasını parlamentodan geçirmekti. Diğer adım ise Türkiye’nin bu ülkeye tank göndermesiydi. Reuters ajansının yayınladığı bu fotoğraflar, Katar’a karşı yaptırım uygulayan ülkelere ateşli bir mesaj niteliğindeydi. Bu da 100 yıl önce bölgeden çekilen Osmanlıların, Körfez bölgesine geri döndüğünün ilk kanıtıdır. Hem de Katar kapısı üzerinden.”

Arap basınında geçen hafta: Kirli çamaşırlar ortaya dökülüyorArap basınında geçen hafta: Kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor

'SUUDİ YÖNETİMİNDE GENÇ KADROLAR'

Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in, oğlu Muhammed Bin Selman’ı kendisine veliaht olarak ataması bu hafta Arap basını için en dikkat çekici gelişmelerden biriydi.

Suudi El Riyad gazetesi, mevcut kralın tahta geçtiği andan itibaren, yönetimde gençlerin olmasına önem verdiğinin altını çizdi:

“Kararlılık kralı Selman Bin Abdülaziz dönemini takip edenler, bu dönemde genç kadroların yönetimde desteklendiğini görürler.

Muhammed Bin Selman ulusal ekonominin güçlendirilmesi için ortaya konan 2030 hedeflerinin sahibidir. Ayrıca, teröre karşı oluşturulan İslami askeri koalisyonu yöneten ve hem bölgede hem de dünyada istikrarın sağlanmasında etkili olan teröre karşı fikir savaşı merkezinin de başıdır. Bin Selman iktisadi işler meclisinin başkanlığı da yaptı. Bu meclis, Suudi ekonomisinin kalkınmasında ve yeni hedefler ortaya koymasında etkili olmuştur.”

Arap basınında geçen hafta: Katar hiç kimseye boyun eğmeyecekArap basınında geçen hafta: Katar hiç kimseye boyun eğmeyecek

'ETKİLİ VE GÜÇLÜ VELİAHT'

Lübnan Annahar gazetesine göre yeni veliahtın kralın nazarında ayrıcalıklı bir yeri var. Gazete, Muhammed Bin Selman’ın ülke siyasetinde güçlü ve etkili olduğuna da dikkat çekti:

“Muhammed Bin Selman atılgan bir savunma bakanı. Bunun yanı sıra, dünyadaki en büyük petrol şirketi Aramco’nun yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Bin Selman, Suudi Arabistan’ın hem iç hem de dış siyasetinde güçlü ve söz sahibidir. Yeni veliahtın elinde bulundurduğu güç ve etki alanı daha önce hiçbir genç prenste olmamıştır. Ciddi anlamda zeki olan Bin Selman’ın Kral Selman Bin Abdülaziz’in nazarında çok ayrıcalıklı bir yeri var ve kral tarafından sözü dinlenen biridir.”

Mısır El Destur gazetesi ise, bu kararın sürpriz olmadığını ve ülkedeki bazı gelişmelerin sonucu olduğuna yer verdi:

“Genç prens Muhammed bin Selman’ın veliaht olarak atanmasını öngören kararlar sürpriz olmadı. Aslında Muhammed Bin Selman’ın Suudi Arabistan’ın ikinci güçlü adamı konumuna getiren bu kararlar ülkede meydana gelen bir dizi olay ve gelişmenin ardından geldi.”

Arap basınında geçen hafta: Katar'da darbe olabilirArap basınında geçen hafta: Katar'da darbe olabilir

'ABD İLE YAPILAN SİLAH ANLAŞMASININ ETKİSİ'

Lübnan Al Akhbar gazetesinden Amr Muhsin’e göre, Muhammed Bin Selman’ın Suudi tahtına veliaht olarak atanması, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında yaptığı milyarlarca dolarlık silah anlaşmasının bir ürünü. Yazara göre bu silah anlaşması Bin Selman’ın veliaht olarak atanmasına yeşil ışık yaktı.

Ürdün El Ghad gazetesinden Muhammed Ebu Remman’a göre, Suudi Arabistan’daki bu gelişmenin bölgesel çapta bir etkileri olacak:

“Arap dünyası açısından bakıldığında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında yakınlaşma olacağına dair güçlü belirtiler bulunmakta. Ancak en önemlisi bu değişikliğin İslamcı hareketler üzerinde yaratacağı etkidir. Özellikle de gelinen noktada tamamen kuşatılmış olan Müslüman Kardeşler hareketi üzerinde yaratacağı etki. Ve öyle görülüyor ki mevcut statükoyu atlatmaya çalışan ilk hareket de Hamas olacak.”

Arap basınında geçen hafta: ABD Türkiye'ye alternatif müttefik arıyorArap basınında geçen hafta: ABD Türkiye'ye alternatif müttefik arıyor

'ABD ATEŞLE OYNUYOR'

ABD’nin Rakka’nın batısında Suriye ordusuna ait bir uçağı düşürmesi bu hafta önemli başlıklardan biri oldu.

Rai Al Youm gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, ABD’nin Suriye uçağını düşürmesini ele aldığı makalesinde, “ABD’nin ateşle oynadığı” yorumunu yaptı:

"ABD’nin Rakka kentinin batısında bir Suriye uçağını düşürmesiyle, bölgede gerginlik yeniden alevlendi. Rusya da ABD’nin bu hamlesini ‘düşmanca’ olarak nitelendirdi.

ABD’nin Suriye uçağını düşürmesi daha önce görülmemiş bir provokasyondur. Diğer yandan da ABD, Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) desteklediğini bir kez daha kanıtlamış oldu. SDG’yi hedef alacak her tehdide karşılık vereceğinin mesajını iletmiş oldu. Ayrıca Kuzey Suriye’de daha önce Kuzey Irak’ta olduğu gibi bir Kürt oluşumuna gitmek istediğini de kanıtlıyor.

ABD, Suriye’de etkisinin gerilemesi ve kendi koruması altında savaşan silahlı muhalefetin başarısız olması sebebiyle bugün Suriye’de ateşle oynuyor. ABD, Suriye rejimin yıkma hedefinde de başarısız oldu. Bölgede Rusya ve müttefikleriyle girişilecek bir savaş bu sefer çok yıkıcı olacak ve ABD bunun en büyük kaybedeni olacaktır. Çünkü Rusya ABD’nin bölgenin coğrafyası ve demografisiyle oynamasına ve Suriye’de ırk ve mezhep temellerine dayanan emirlikler kurulmasına ve bu şekilde bölmeye çalışmasına izin vermeyecek. Bu yüzden Suriye uçağını düşürerek kırmızı çizgileri aşmış oluyor.”

IRAK BAŞBAKANI’NIN SUUDİ ARABİSTAN ZİYARETİ

Irak Başbakanı Haydar El İbadi’nin Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret, bu hafta Arap dünyası için dikkat çekici bir başka gündem maddesi oldu.

Al Arab gazetesine göre, Irak Başbakanı İbadi’nin bu ziyareti, IŞİD sonrası Irak için bir hazırlık niteliğinde:

“İbadi, bu ziyaretiyle IŞİD sonrası Irak için kendi konumunu sağlamlaştırmak istiyor. İbadi, Irak'ın ABD işgalinden beri şahit olduğu çekişmelerin sebep olduğu yıkımların yerine, yeniden bir ülke inşa etmenin gerçek çabalar gerektirdiğini iyi idrak etmiş durumda. Yolsuzlukların devam etmesi halinde Irak tek başına bunun üstesinden gelemez. Bu da Irak'ı Suudi Arabistan'ın yatırımlarına yöneltmektedir.”

SUUDİ GAZETESİ TÜRKİYE'DEKİ PROGRAMLARI DEĞERLENDİRDİ

Londra merkezli Suudi Arabistan gazetesi El Hayat, Türkiye’de özellikle Ramazan ayında yayınlanan dini programlarla ilgili haberinde dikkat çekici bir yorum yaptı. Gazeteye göre bu tarz programlara ilginin artması halkın mizacının değişmesi anlamına geliyor:

"Türkiye'de halkın dini içerikli programlara gösterdiği ilgi, laik bir yapıya sahip olan bir devlette halkın karakterinin değişmesine yönelik işaretler taşıyor. 14 senedir Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına iktidar olduğu ülkede 'mütedeyyin ve Müslüman bir nesil yetiştirmek' sloganıyla hareket ediliyor.” (DIŞ HABERLER)