Erdoğan Almanya seçimlerinde ne kadar etkili?
Erdoğan'ın seçimleri boykot çağrısının Almanya seçimlerinde belirleyici olma ihtimali çok zayıf. Almanya'da yaşayan, çalışan, vergi ödeyen, çocuklarını okula gönderen insanlar, kendilerini gözetecek bir tercihte mutlaka bulunacaklardır. Küçük bir azınlık dışında seçimlerde Türkiyeliler topluca boykota gitmeyeceklerdir.
KÖLN - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da yaşayan Türkiyeli seçmenlere, Almanya genel seçimlerini boykot etme çağrısı seçmenler tarafından ciddiye alınırsa, bundan en çok etkilenecek partinin Sosyal Demokrat Parti (SPD) olacağı görüşünde herkes hemfikir.
Erdoğan sadece SPD'yi değil, Hıristiyan Demokat Birliği'ni (CDU) ve Yeşiller'i de düşman ilan etti: Fakat Die Welt gazetesinin yayınladığı bir araştırmaya göre, Türkiye kökenli seçmenin yaklaşık yüzde 70'i SPD seçmeni. Bu nedenle de Erdoğan'a en sert cevap Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'den ve SPD'nin başbakan adayı Martin Schulz'dan geldi.
1,3 milyon Türkiye kökenli seçmenin ne kadarı bu seçimlere katılacak, ve ne kadarı bu çağrıyı ciddiye alacak, seçimlerden sonra belli olacak. Erdoğan'ın çıkışlarının yanı sıra, bakan Ömer Çelik'de, Sigmar Gabriel'i "ırkçı" ve "aşırı sağcı" olmakla suçlayan 28 tane twit attı.
ERDOĞAN NEDEN ÖZELLİKLE SPD VE SIGMAR GABRIEL'İ HEDEF ALDI?
Gabriel son birkaç aydır Merkel'den farklı olarak AKP hükümetini ve Erdoğan'ı sert eleştiren bir isim. Türkiye'deki insan hakları ihlallerini dile getirdi, demokrasi ve hukuk devletinin gidişatından endişe duyduğunu söyledi; hükümet ortağı ve Dışişleri Bakanı olarak Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının rehin tutulduklarını ifade etti, "Tutuklu Almanlar milliyetçiliği tırmandırmak için politik olarak suistimal ediliyorlar. Bu çok büyük bir haksızlıktır" şeklinde açıklamaları oldu. Alman vatandaşlarının Türkiye'ye gitmelerinden endişe duyduğunu da birkaç defa dile getirdi. Gabriel, Erdoğan'la yaşanılan çekişmelerden çok gerilmiş olmalı ki, diş hekimi eşinin muayenehanesinin telesekreterine bırakılan tehdit mesajlarında aklına ilk olarak, Erdoğan taraftarlarından şüphelenmek geldi. Bir Türkiye cumhurbaşkanının, bir başka ülkenin politikacısı gözünde bu duruma düşmüş olması gerçekten trajik bir durum.
MERKEL'İ PEK İLGİLENDİRMİYOR
Gabriel'in görece sert eleştirilerine karşın, şansölye Angela Merkel, "Türkiye'deki demokratik güçlerle bağımızı koparmadan, Erdoğan'la birlikte bir çözüm bulmalıyız" tarzındaki açıklamalarla ılımlı tutumunu sürdürüyor. Almanya ile ilişkiler yıpransa da ekonomik, tarihsel ve kültürel içe içe geçmişlik nedeniyle var olan durumdan daha kötüye gitmeyecek, ortak çıkarlar doğrultusunda devam edecektir. Merkel'in bu seçimlerden yine şansölye olarak çıkacağı göz önünde bulundurulursa, Erdoğan ve Merkel ara sıra karşı karşıya gelseler de, müttefik kalmaya devam edeceklerdir. Merkel'in partisinin, Türkiyeli seçmenlerden sadece % 6 oranında oy aldığı göz önünde tutulursa, bu boykot çağrılarının onu pek ilgilendirmemesi anlaşılır.
Erdoğan büyük ihtimalle kişisel öfkesinden SPD ve Gabriel'i hedef aldı. Muhtemelen Başkanlık referandumu zamanında AKP'li bakanların Almanya'da konuşmalarının engellenmiş olması da, bu çağrılarının sebepleri arasındadır. Erdoğan'ın Almanya'ya karşı kin gütmesinde başka sebepler de var: Gülen cemaatine karşı Almanya'nın yeterince sert bir tavır belirlemediğini de düşünüyor olabilir. Daha bilmediğimiz başka çıkar çatışmaları da mutlaka söz konusudur. Bu gerilimler Almanya seçimleri geçtikten ve yeni hükümet kurulduktan sonra azalacak mı, göreceğiz. Merkel'in bu dönemi arkasında bırakması, Türkiye ile ilişkilerde belirleyici olacak.
KURU GÜRÜLTÜ ERDOĞAN'A YARIYOR
Ama ne olursa olsun, Erdoğan'ın başarılı olduğu bir konu varsa, o da sözlerinin Türkiye'de de Almanya'da da gündemi belirleyebiliyor olması. Nihayetinde Erdoğan'ın seçimleri boykot çağrısının Almanya seçimlerinde belirleyici olma ihtimali çok zayıf. Almanya'da yaşayan, çalışan, vergi ödeyen, çocuklarını okula gönderen insanlar, kendilerini gözetecek bir tercihte mutlaka bulunacaklardır. Küçük bir azınlık dışında seçimlerde Türkiyeliler topluca boykota gitmeyeceklerdir. Ayrıca 1,3 milyon seçmenin tamamı Erdoğan taraftarı ve AKP'li de değil. Bu kuru gürültüden Erdoğan yine gündem olmayı başararak, gücünü göstermiş olması dışında çok anlamlı bir sonuç çıkmayacaktır.
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın çıkışları bir süre gündemi meşgul de etti. Politikacılar, milletvekilleri adayları kendi programlarını anlatmaktan kurtulup, Erdoğan'ın belirlediği gündem üzerinden açıklamalar yaparak kolayca medyada boy göstermiş oldular. Aslında herkesin işine geliyor Erdoğan'ın bu kavgacı tarzı. İnsanları kendi görev ve sorumluluklarından, gerçek politika üretmekten, gerçek haber üretmekten de kurtarmış oluyor. Erdoğan herkesin gündemini belirlediği sürece de gücünden pek bir şey yitirmeyecektir.
Tüm bu tartışmalardan en çok zarar görenler, yine Almanya'da yaşayan Türkiyeliler olacaklar. Çünkü Erdoğan bir kere daha kendi vatandaşlarının Almanya'daki konumlarını sorgulanmasına sebep oldu. Türkiyelilerin Alman toplumuna entegre olamaması gibi genellemeler yapılıyor. Erdoğan bu şekilde ayrıştırmaya devam ederse, insanlar yaşadıkları ülkedeki hayattan mutsuz olacaklar ve bu mutsuzluk Alman toplumuyla bir arada yaşamalarını güç ve çatışmalı hale getirecektir. Bunu mu amaçlıyor cumhurbaşkanı, bilinmez! Ama Almanya'da politika yapan Türkiyeliler'in Erdoğan'a cevap vermektense, bu tehlikeyi görüp, buna göre politika üretmeleri, önümüzdeki süreçte oldukça önemlidir.