'Arakan'daki katliamı sadece Türkiye durdurabilir'
Rohingya Konseyi'nden Dr. Kla Kyaw ve Dr. Anita Schug BM ve ABD'nin Arakan için hiç bir şey yapmadığını söylüyor. Kyaw ve Schuıg, katliamı sadece Türkiye'nim durdurabileceğini ifade ediyor.
DUVAR - Myanmar egemenliği altındaki Arakan topraklarında meydana gelen "şiddet" ve "katliam" olayları dünya medyasında yeniden gündem konusu oldu. Geçen hafta Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yapılan açıklamada 18 binden fazla Arakanlı Müslümanın Bangladeş'e geçtiğini açıklanmıştı. Rohingya Konseyi'nden Dr. Kla Kyaw ve Dr. Anita Schug Habertürk gazetesinden Nalan Koçak'a verdiği röportajda , yaklaşık 3 bin Müslümanın öldürüldüğü olaylarla ilgili, "Birleşmiş Milletler, ABD... Hiç kimse bizim için hiçbir şey yapmıyor. Ancak Türkiye’nin yeterli gücü var, bu soykırımı durdurabileceğinizi biliyoruz" dedi.
Kyaw ve Schug Arakan'daki durumu şu şekilde anlatıyor:
Bölgedeki son durumu anlatabilir misiniz?
Dr. Kyaw: Çok korkunç. Bütün Arakan’da güvenlik güçleri ve aşırıcı Budistler Rohingya köylerini yakıyor. Büyük göç dalgaları yaşanıyor. Yangınları söndürmeye giden Müslümanlara da ateş açıyorlar.
Dr. Schug: Ordu şiddetin boyutunu artırıyor. Neredeyse her gün 20 köyü yakıyorlar. Annemin köyünü de yerle bir etmişler. Teyzelerim oradaydı, ne haldeler bilmiyorum. Her geçen gün bölgeden haber almak da zorlaşıyor çünkü Myanmar yönetimi telefon hatlarını kesiyor.
‘PALALARLA SALDIRIP ROKET VE MAYINLA PUSU KURUYORLAR’
Hayatını kaybedenler ve yaralılarla ilgili size gelen son bilgi ne?
Dr. Kyaw: Kesin rakamı bilmek mümkün değil. Daha önce açıklamıştık, çatışmalar başladığından beri 2 bin ila 3 bin kişinin hayatını kaybettiğini düşünüyoruz. Ama bu rakam da gerçeği yansıtmıyor. Çünkü önceki gün sadece Buthidaung bölgesindeki birkaç köyde yaklaşık 1500 kişinin katledildiği haberini aldık. Sadece 400 kişi hayatta kalmış. Kalanları canlı canlı yakmışlar.
Görgü tanıklarına göre ordu günde 20 köy yakıyor
Dr. Schug: Ordunun katliam sistematiği şöyle: Önce köylere silah ve palalarla giriyorlar. Öldürebildikleri kadar çok kişiyi öldürüyorlar. Askerlere aşırıcı Budistler de yardım ediyor. Kalanlar köyden kaçmaya çalışıyor fakat bu kez de ordunun köyün etrafına yerleştirdiği mayınların hedefi oluyorlar. Askerler de pusu kuruyor. Kaçanların üzerine roketle ateş açıyorlar. Daha sonra da köyleri yakıyorlar. Yaralıların çoğunda 3’üncü derece yanık var.
ANNELERİN KORKUNÇ TERCİHİ: HANGİ ÇOCUĞUMU KURTARMALIYIM?
Katledilenlerin ne kadarı kadın ve çocuklar?
Dr. Kyaw: Yüzde 70-80’i kadın ve çocuk. Maungdaw ve Buthidaung bölgelerinde gençlerin ve erkeklerin çoğu 2012’den bu yana Bangladeş ve Malezya’ya kaçmıştı. Köylerde geriye kadın ve çocuklar kaldı. Bu nedenle en çok onlar şiddet mağduru oluyor. Mesela bir kadının 5 çocuğu var, ölümden kaçarken çocuklarının tamamını alamıyor. Bazılarını geride bırakmak zorunda kalıyor. Korkunç bir tercihle karşı karşıyalar.
Dr. Schug: Çocuklar bu katliamın içinde yapayalnız kaldı. Çoğu artık yetim, öksüz. Pek çok anne de çocuklarının nerede olduğunu bilmiyor. Bazı kadınlar ormanın ortasında doğum yapmak zorunda kaldı. Bu insanların yardım alabilecekleri kimse yok.
Katliamdan kaçanlar ormanlık alana sığınıyor
‘KAÇANLAR HAYVANLARIN SALDIRISINA UĞRUYOR’
Ordudan kaçanlar nerede saklanıyor?
Dr. Kyaw: Maungdaw bölgesi Bangladeş’e çok yakın. Burada yaşayanlar sınıra doğru kaçıyor. Fakat burada da sorun şu: Bangladeş sınırı açmıyor! Kadınlar askerlere yalvarıyor. Tarafsız bir bölge var, oraya sığınanlar hayli fazla. Sınıra yakın olmayan bölgelerden kaçanlarsa ormanlık alanlarda saklanıyor. Gidecek yerleri yok. Köylerine dönemiyorlar, başka yere de gidemiyorlar. Ancak ormanlık alanda saklanmaları da zor. Vahşi hayvanların saldırısına uğruyorlar.
Dr. Schug: Denize kaçamıyorlar, köylerine gidemiyorlar, Bangladeş’e geçemiyorlar. Kucaklarında bebekleriyle dağlara kaçıyorlar. Çoğu çocuğun üzerinde kıyafeti, ayağında ayakkabısı bile yok. Bunları bir kenara bırakın yiyecekleri, suları yok. Sınıra gidenleri Bangladeş ordusu içeri doğru itiyor. Myanmar ordusu da itilenlerin üzerine rastgele ateş açıyor. Halkımız iki ateş arasında kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'deki, Irak'taki, Balkanlar'daki, Kafkaslar'daki, Kuzey Afrika'daki kardeşlerimize yüreğimizi açtığımız gibi Arakan'da zulüm gören mazlumları da yalnız bırakamayız. 30 Ağustos resepsiyonundaki konuşmadan
‘TÜRKİYE BİZİM TEK DOSTUMUZ’
Dünyaya, özellikle Türkiye’ye mesajınız var mı?
Dr. Kyaw: Türk hükümetinden beklentimiz, Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nı harekete geçirmesi. Myanmar hükümeti büyük bir propaganda savaşı yürüyütor. Mesela Rohingyaların Buda heykellerini parçaladığı haberlerini yayıyorlar. Hiçbir Rohingya bunu yapmaz. Birleşmiş Milletler, ABD... Hiç kimse bizim için hiçbir şey yapmıyor. Ancak Türkiye’nin yeterli gücü var, bu soykırımı durdurabileceğinizi biliyoruz.
‘ONURUMUZLA ÖLEMİYORUZ, BÖCEK GİBİ KATLEDİLİYORUZ’
Dr. Schug: Türkiye uzun bir süredir Myanmar Müslümanlarının tek dostu oldu. Çocuklarımıza burs verdiniz, insani yardım yaptınız. Size çok minnettarız. Şu anda cehennemi yaşıyoruz (Ağlıyor). Ya açlığa mahkûm ediliyoruz ya da katlediliyoruz. Uluslararası toplum duyarsız, kimse bizi korumuyor. Onurumuzla bile ölemiyoruz, böcek gibi katlediliyoruz. Hiç değilse onurlu bir şekilde ölelim. 60 yıldır çığlığımızı kimse duymuyor. Türkiye çok güçlü ve cesur bir ülke, hükümeteyardım etmesi için yalvarıyoruz.
Yakılan köyden kurtulan çocuk
KÜL OLAN KÖYDE YAŞAMA TUTUNAN BİR ÇOCUK...
Yaşam mücadelesi veren Rohingya Müslümanlarıyla bütün gün temas içindesiniz. Size ne gibi mesajlar gönderiyorlar?
Dr. Kyaw: “Bize sadece hayat verin” diye ağlıyorlar. Ama tüm bu dramın içinde önceki gün bir nebze de olsa teselli veren bir olay yaşandı. Ordu bir köyü tamamen yakıp yıkmış. Sadece birkaç kişi hayatta kalmayı başarmış. Onlardan biri de 2-3 yaşlarında bir erkek çocuk. Nasıl olmuşsa, ordu çocuğu bulmuş ve öldürmek yerine Müslümanlara teslim etmiş.
Nobel'li yönetim 'terörle mücadele' diyor
Myanmar 2010’da cuntanın güdümünden çıktığında gözler bir kadına çevrilmişti. Cuntayla mücadelenin simgesi, yıllarını ev hapsinde geçiren Aung San Suu Kyi’ye... Aung San Suu Kyi, demokrasinin sembolü oldu. 1991’de Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Cuntadan sonra siyasete döndü, 2015’ten beri de dışişleri bakanı. Ancak Suu Kyi, beklenenin aksine Rohingya Müslümanları konusunda hayli 'şahin'. Ona göre katliamdan ziyade 'terörle mücadele' söz konusu.