Almanya'da seçimler Erdoğan'la hükümet arasında!
Almanya seçimlerinde büyük ihtimalle Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU) Merkel başbakanlığında büyük koalisyon kurulacak. AB ile Türkiye müzakereleri zaten donmuş durumda. Bu nedenle Erdoğan'a karşı bu yaptırım hiçbir işe yaramayacaktır. Ancak herkesin bildiği bir gerçeklik de Erdoğan'ın aşil topuğunu ekonominin oluşturmasıdır.
KÖLN - Almanya - Türkiye ilişkileri Almanya'da seçimler bitene kadar büyük ihtimalle gerilmeye devam edecek. Nitekim 9 Eylül'de Dışişleri Bakanlığı'ndan Almanya'ya seyahat edecek Türk vatandaşlarına seyahat uyarısı geldi. Uyarının içerisinde ayrıca Almanya'da yaşayan Türklere yönelik cümlelerde vardı: "PKK ve FETÖ mensubu olduğu bilinen çok sayıda terörist Almanya'da barınmakta ve bu ülkenin sokaklarında serbestçe gezen teröristlerin yaptığı faaliyetlere göz yumulmaktadır" şeklinde suçlandı. Bu nedenle de açıklamada "Türklerin olabilecek yabancı düşmanı ve ırkçı muamele, davranış ve sözlü saldırılar karşısında itidalli hareket etmelerinde, siyasi içerikli tartışmalara girmemelerinde, seçim öncesi siyasi parti toplantılarından, terörist örgütlerce düzenlenen ya da desteklenen Alman makamlarınca göz yumulan gösteri, yürüyüş gibi faaliyet alanlarından uzak durmalarında fayda görülmektedir" ifadelerine yer verildi.
Erdoğan ve hükümeti Almanya'da yaşayan Türkler üzerinden siyaset yapmaya devam edecektir. Almanya politikası üzerinde Almanya'da yaşayan Türkiyelileri kullanarak baskı kurabileceği yere kadar bu meseleyi kullanacaktır.
SEYAHAT UYARISINA TEPKİLER
Sosyal Demokrat Parti'nin başbakan adayı Schulz, bu gelişme karşısında şok olduğunu ifade etti: "Ankara hükümeti ölçüleri aştı. Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler, Ankara'nın sistematik olarak izlediği politika şeklinde de olmamalıdır. Almanya, Türkiye'den yapılan her aşağılamayı kabul edebilecek bir ülke değildir" dedi. Schulz ayrıca Türkiye'nin kabul edilemez ve tehlikeli bir şekilde hem uluslararası ilişkilerin hem de Avrupa'nın tüm prensiplerinden uzaklaştığını da söyledi.
Almanya Başbakanı Merkel, Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine'ye verdiği röportajda "Şu anda Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşları ile yaşadığımız şey ciddi ve kesinlikle kabul edilemez. Türkiye Avrupa'dan ve değerlerinden sürekli uzaklaşıyor. Öncelikle, gümrük birliğinin genişlemesinin durdurulması ve ikinci olarak, AB üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına veya sona erdirilmesine karar verilmesine kadar birçok seçenek masada" dedi.
ALMANYA KAMUOYU NE DÜŞÜNÜYOR?
Herkes Almanya'dan Türkiye'ye seyahat uyarısı beklerken Türkiye'den Almanya'ya seyahat uyarısı geldi. Almanya seçimlerine Erdoğan'da adaymış gibi her gün gündemde.
Son olarak AKP'nin lobi partisi gibi duran Almanya Demokratlar Birliği (Allianz Deutscher Demokraten) seçim afişlerinde Erdoğan'ın resmini ve "Türkiye dostu olanlarla beraber olun! Onlara oyunuzu verin onları büyütelim!" cümlesini kullanması Almanya seçimlerine direkt müdahale edildiği eleştirilerine neden oldu. Aralarında Türkiye kökenli olan farklı partilerden birçok politikacı bu afişlerin kaldırılması gerektiği görüşünde birleştiler.
Almanya basınında genelde herkes Erdoğan'a ve AKP hükümetine karşı sert bir tutum izlemekten yana, ancak Türkiye'nin AB'ne üyelik görüşmelerinin tamamen durdurulması kararının verilmesinin sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın işine yarayacağını savunanlar da var. Frankfurter Allgemeine gazetesi köşe yazarı Rainer Hermann, 7 Eylül'de yazdığı yazıda "Kendimizi kandırmayalım sırf Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nın davranışları yüzünden Türkiye'nin AB'ye üyeliği askıya alınamaz. Bu Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürmek olur. Bu, her seferinde 'Hristiyanlar kulübü' olarak suçladığı AB'nin gerçekten de öyle bir yer olduğunu Türkiye kamuoyuna kabul ettirecek bir tutum olur. Böylece tüm umudunu yitiren halk tamamen onun eline ve insafına kalır" şeklinde yazdı.
Rainer Hermann gibi düşünmeyenler de var elbette aynı gazetenin başka bir köşe yazarı olan Klaus-Dieter Frankenberger ise "Türkiye'nin AB üyeliği zaten bir hayaldi" ifadesiyle bu durum hakkında,"Evet, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri bir komediydi. Evet Türkiye hızla Avrupa'dan uzaklaşıyor ve otoriterleşiyor. Türk yetkililer takas işlerinde kullanmak üzere seyahat edenleri tutukluyor. Bu korkunç bir durum. İlişkilerin bu aralar kopması Almanların ya da genel olarak Avrupalıların suçu değil. Ana sebep Erdoğan ve partisi AKP'nin tüm gücü elinde toplama iddiası. Türkiye'nin günün birinde AB üyesi olabileceği ve böylece modern, demokratik bir ülke haline gelmesi zaten her zaman bir hayaldi. Ancak bazıları bu görüşü ancak seçim tarihinden önce, geç idrak etti" şeklinde yazdı.
ALMANYA'NIN TAVRI SEÇİMLERDEN SONRA NASIL OLUR?
Şu anda Almanya siyasi partilerine Erdoğan karşıtlığının getirdiği elbette artı bir puan var. Almanya kamuoyu Alman kamu televizyonu 1. kanal ARD'nin yaptırdığı kamuoyu araştırması her dört Almandan üçünün Türkiye'nin AB'ye girmesini istemediği sonucu çıktı ortaya.
Yine yüzde 70'in üzerinde bir kesim ekonomik yaptırımlardan yana. Erdoğan ve AKP hükümeti de her gün biraz daha bu ortamın gerilmesi için elinden geleni yapıyor. Schulz'un "Ben başbakan olursam Türkiye ile AB müzakerelerini durdururum" sözlerine Estonya'da Sigmar Gabriel açıklama getirdi: "Türkiye probleminde bir geri dönüş yok. Sadece Kopenhang Kriterleri'ne uyarak Türkiye, AB'ye üye olabilir ama Türkiye büyük bir hızla bundan uzaklaşıyor. Artık öyle bir noktaya ulaştık ki hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Schulz, Erdoğan'ın yarattığı bu gerçeği dile getirdi."
Ancak gözlerden kaçmaması gereken gerçeklerden biri de, bu eleştiriyi dile getiren Almanya Dışişleri Bakanı; Türkiye'ye karşı net şekilde bir seyahat uyarısın da dahi bulunmayan kişi. Merkel ise zaten her seferinde Türkiye ile diyalog yollarını açık tutmanın gerektiğini vurguluyor.
Her ne kadar Schulz veya Merkel sertleşseler de bu tarzın biraz da seçimlere yönelik olduğunu kendi içerisinde biraz da blöf barındırdığını unutmamak ta gerekiyor.
Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Letonya gibi AB ülkeleri Türkiye ile diyalogdan yanalar. En ilginç yorumu Hollanda Dışileri Bakanı Bert Koenders yaptı. Koenders, Türkiye ile AB ilişkileri konusunu Almanya seçimlerinden sonra konuşmak istediğini Estonya'da yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısında dile getirdi.
ALMANYA VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Türkiye ile Almanya arasında ipler kolay kolay kopamaz, çünkü iki ülkenin'de uluslararası ilişkilerde ortak çıkarları var. Her iki ülkenin ciddi ekonomik işbirlikleri mevcut. Almanya'da kabaca 4 milyon Türk vatandaşı var. Bu durum ister istemez Almanya ile Türkiye ilişkilerini belirleyen temel faktörlerden biri. En büyük azınlığı oluşturan Türkiyeliler, Almanya'nın yeniden kurulma sürecinde yer aldıkları için biraz da Almanya'nın modern tarihinin bir parçasını oluşturuyorlar. Tarihsel bağlılık da bazı durumlarda öncelikli olabiliyor.
SEÇİMLERDEN SONRA ASIL HEDEF EKONOMİ OLACAKTIR
Almanya seçimlerinde büyük ihtimalle Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU) Merkel başbakanlığında büyük koalisyon kurulacak. AB ile Türkiye müzakereleri zaten donmuş durumda. Bu nedenle Erdoğan'a karşı bu yaptırım hiçbir işe yaramayacaktır. Ancak herkesin bildiği bir gerçeklik de Erdoğan'ın aşil topuğunu ekonominin oluşturmasıdır. Almanya'nın uygulayacağı en etkili yöntem ekonomik alandaki yaptırımların çoğaltılması olacaktır. Eğer Türkiye ilişkileri germeye devam eder, geri adım atmazsa Türkiye'ye para akışını yavaşlatmak ve yatırımları durdurmak ilk adım olabilir. Buna bağlı olarak seçimlerden sonra Almanya ciddi bir seyahat uyarısında bulunabilir. Ekim ayındaki AB zirvesinde tam üyelik görüşmelerinin askıya alınması gündeme gelebilir. Bu gerçekleştiğinde 2020 yılına kadar Türkiye'ye verilmesi öngörülen yaklaşık 9 milyar euro tutarındaki üyelik öncesi sürece ilişkin mali yardımlar da dondurulmuş olacaktır. Avrupa Bankası'nın Türkiyede'ki projeleri finanse etmeme kararı alırsa ve Türkiye'nin kredi notunun düşürülürse bu tür yaptırımlar tüm dengeleri değiştirebilir.