'Barzani Türkiye ve İran'ı ciddiye almıyor'

Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) kurucularından Ömer Şeyhmus, The Independent gazetesine bağımsızlık referandumunu kullandı. Şeyhmus, "Barzani ve danışmanları, İran ve Türkiye'den gelen tehditleri ciddiye almıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de düzenlemeyi planladığı bağımsızlık referandumu dünya basınının da bir numaralı gündem maddesi. The Independent gazetesi, deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn'ün kaleminden bir analiz yayımladı.

Cockburn makalede, referandumun IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin siyasi pozisyonunu meşrulaştıracağı tezini savunurken, "Referandum Irak Kürdistanı içindeki siyasi manevralardan doğmuş olsa da, artık Kürtler kırmızı, beyaz ve yeşil bayraklarıyla mitingler düzenlerken, kendi ivmesini kazanmış durumda" yorumunu yaptı.

Gazeteye konuşan Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) kurucularından Ömer Şeyhmus ise temkinli bir dil kullandı. Şeyhmus, "Barzani ve danışmanları, İran ve Türkiye'den gelen tehditleri ciddiye almıyor. Bunları geçmişte de duyduklarını ve hiçbir şey olmadığını söylüyorlar. Umarım haklı çıkarlar" dedi.


'BARZANİ ARTIK GERİ ADIM ATAMAZ'

Cockburn'un makalesi şöyle:

"Kürt liderliği, Irak'ın kuzeyinde Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde 25 Eylül'de düzenlenmesi planlanan bağımsızlık referandumunu ertelemesi için yoğun bir uluslararası baskı altına alınıyor.

Dış güçler, tam da IŞİD'in ve kendinden menkul halifeliğinin yenilgiye uğratıldığı sırada düzenlenecek oylamanın Irak'ı ve komşu ülkeleri istikrarsızlaştıracağını düşünüyor. Fakat referandumun çağrısını yapan Kürdistan Başkanı Mesud Barzani oylamayı düzenleme niyetinde olduğunu söylüyor ve Kürt milliyetçiliğinin ateşini yeniden böylesine başarılı bir biçimde alevlendirmişken, bu geç safhada geri adım atmak onun adına aşağılayıcı bir başarısızlık olur.

'TÜRKİYE VE İRAN TEHDİTLERİNİ CİDDİYE ALMIYORLAR'

Emektar Kürt lider [Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) kurucularından] Ömer Şeyhmus, "Barzani ve danışmanları, İran ve Türkiye'den gelen tehditleri ciddiye almıyor. Bunları geçmişte de duyduklarını ve hiçbir şey olmadığını söylüyorlar" diyor ve ekliyor: "Umarım haklı çıkarlar."

Şeyhmus, Kürtlerin bölgede ve uluslararası alanda son derece izole edildiği konusunda uyarıda bulunuyor; Bağdat'taki Irak hükümetinin yanı sıra komşu İran ve Türkiye'nin ve BM, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın referanduma karşı çıktığına dikkat çekiyor. Iraklı Kürtlerin 1975'te Saddam Hüseyin'e karşı tarihi bir ihanete uğraması, kendilerini benzer biçimde müttefiksiz bulmaları arasında bir benzerlik kuruyor.

'BARZANİ KENDİ GÜCÜNÜ PEKİŞTİRECEK'

Barzani muhalifleri tarafından, Kürt vatanseverliğinden faydalanarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi hükümetinin lideri ve Kürdistan Demokratik Partisi başkanı olarak kendi gücünü pekiştirmek için referandum çağrısı yapmakla suçlanıyor. Geleneksel Kürt siyasi rakibi olan (ve Kürtlerin 100 yıldır uğruna savaştığı kendi kaderini tayin hakkına ihanet etme suçlamasıyla karşılaşmadan referanduma karşı çıkamayacak olan) KYB'nin zayıflığından ve yaşadığı bölünmelerden faydalanabiliyor .

Barzani milliyetçilik kartını oynayarak, aynı zamanda seçmenlerin dikkatini, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin merkezi hükümetten aldığı petrol geliri payını kaybettiği ve kendi petrolünün fiyatının yere çakıldığı 2104'ten bu yana içinde bulunduğu felaket ekonomik durumdan başka yere çekiyor.

'REFERANDUM KENDİ İVMESİNİ KAZANDI'

Referandum Irak Kürdistanı içindeki siyasi manevralardan doğmuş olsa da, artık Kürtler kırmızı, beyaz ve yeşil bayraklarıyla mitingler düzenlerken, kendi ivmesini kazanmış durumda. Bölge çapında heyecan dolu kitlesel gösteriler yapılıyor. Irak'ın eski Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin eski sözcüsü ve yorumcu Kamran Karadağ, "Barzani gerçek bir lider olduğunu gösterdi ve oylamayı ertelemesi için yapılan baskıya karşı koydu" diyor. Bağdat'taki siyasetçiler ve yetkililerin geçmişte Kürtlerin ayrılma tehditleri hakkında espri yaptıklarını hatırlıyor ama bunu artık yapamayacaklarını düşünüyor.

Karadağ, Bağdat hükümetinin referandumu kaçınılmaz olarak şiddete ve savaşa yol açacak 'bir tür Frankenştayn gibi inkâr ederek' hata yaptığını söylüyor. Bağdat'ın ve yabancı güçlerin bu aşırı tepkisinin Kürtleri öfkelendirmek ve provoke etmekten başka bir işe yaramadığını söylüyor. Örnek olarak da, Irak'ın eski başbakanı Nuri el Maliki'nin bu hafta referandumun ertelenmesini istemesini ve 'Kuzey Irak'ta ikinci bir İsrail'in kurulmasına izin vermeyeceğiz" demesini gösteriyor.

'35 GÜN SONRA BAŞKANLIK SEÇİMİ VAR'

Yarattığı siyasi curcunaya rağmen referandum, böyle bir adımın devasa bir halk desteği olduğunu ortaya koyacak olmasına rağmen, Barzani'nin Irak'tan ayrılıp bağımsız bir Kürt devleti kurmasını şart koşmuyor. Britanya'da 2016'da yapılan Brexit oylamasından çok farklı çünkü Kürt liderleri Irak'tan ayrılmak durumunda bırakmayacak. Referandumun daha kesin bir sonucu, Barzani ve KDP'yi 35 gün sonra, 1 Kasım'da düzenlenecek başkanlık ve parlamento seçimlerinde güçlendirecek olması. Başkan olarak görev süresi 2015'te dolsa da görev süresinin dışına çıkan ve meclis başkanının Erbil'e girmesini engelleyerek Kürt parlamentosunu fiilen kapatan Barzani, pozisyonunu şu an anayasaya aykırı bir biçimde elde tutuyor.

Erbil'deki KBY yetkilileri, fiilen bağımsızlık ilanının önünü açacak somut önlemler almış görünmüyor. Bu kısmen, bölgenin zaten uluslararası tanıma hariç birçok açıdan bağımsız bir devlet gibi davranmasından kaynaklanıyor. Bölge, Saddam Hüseyin'in Körfez Savaşı ve 1991'deki Kürt ayaklanmasının ardından Irak ordusunu çekmesi sonrası bir Amerikan hava şemsiyesi altında siyasi ve askeri otonomi sağladı. Bu durum 2003'teki Amerikan işgalinde, Kürt peşmergenin Saddam karşıtı koalisyona katılıp güneye ilerleyerek Kerkük ve Musul'u ele geçirmesiyle pekişti. Sonrasında Musul kent merkezinden çekildiler ama çevresinden bölgeden çekilmediler. Kerkük ve petrol sahalarından da hiç çekilmediler.

'KERKÜK ALEVLENİYOR'

Referandumun gündeme getirdiği mesele sadece Irak Kürdistanı'nın bağımsızlık hakkı değil, aynı zamanda birçoğunda hem Kürtlerin hem Arapların, yanı sıra Ezidiler ve Hristiyanlar gibi azınlıkların da yaşadığı birçok tartışmalı bölgeyi kapsayan bu yapının topraklarının nereye kadar uzandığı. Bu her zaman ateşli bir mesele olmuştur; özellikle de, petrol sahaları ve etnik çeşitliliği nedeniyle Kerkük'te. Kerkük'te geniş ve potansiyel olarak huzursuz olan Arap ve Türkmen toplulukları yaşıyor. Referandum tartışmasının siyasi atmosferi gerdiğine dair işaretler de mevcut.

Tartışmalı olan tek yer Kerkük de değil. IKBY Irak ordusunun ülkenin kuzeyinde yenilgiye uğramasından ve IŞİD'in Musul'u ele geçirmesinden faydalanarak tartışmalı bölgeleri ele geçirip topraklarını yüzde 40 oranında genişletti. IŞİD'in canlanan ve ABD tarafından desteklenen bir Irak ordusu tarafından yenilgiye uğratılması sonrası Kürtlerin bu topraklara tutunmakta zorlanacağı belliydi. Söz konusu tartışmalı bölgeler, Irak silahlı güçlerinin temmuzda Musul'u yeniden ele geçirmesi ve IŞİD'i yenilgiye uğratmanın Irak'taki siyasi öncelikler arasında gerilemesinin ardından daha da tartışmalı hale geldi. Bağdat şimdi referandumu yasadışı ilan etmiş ve askeri müdahaleye dair sığ tehditler savurmuş durumda. Kürtler bu durumu gözardı ediyor veya ciddiye almıyor. Buradaki bir tehlike şu: Irak Başbakanı Haydar Abai Kürtlerin tavrına karşı koymak için bir şey yapmak zorunda hissedebilir ya da IŞİD'e karşı zaferin siyasi kazanımlarını kaybedebilir.

'DOSTANE BOŞANMA ZOR'

Barzani, önümüzdeki haftaki referandumda ezici bir 'evet' oyu çıktıktan sonra dramatik bir gelişme yaşanmayacağını, Kürtlerle Irak'ın merkezi hükümeti arasında yavaş ve dostane bir boşanma gerçekleşeceğini söylüyor. Bu olabilir fakat Irak'ın kuzeyi o kadar çok etnik, mezhepsel, toprakla ilgili ve uluslararası boyutu bulanan tartışmaya sahip ki, tüm bunların şiddete yol açmadan çözülmesi veya baypas edilmesi zor."

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ