Almanya'da 'Eren Keskin ile Dayanışma Etkinliği' düzenlendi

Almanya'nın Hamburg kentinde insan hakları savunucusu Eren Keskin'le dayanışma etkinliği düzenlendi. Etkinlikte, Türkiye'de yaşanan gelişmeler konuşuldu.

Google Haberlere Abone ol

Süheyla Kaplan

DUVAR - 10 Aralık Dünya İnsan Hakları nedeniyle Altona Kültür Forum ve HDK Hamburg yönetimi tarafından Almanya’nın Hamburg kentinde insan hakları savunucusu ve avukat "Eren Keskin ile Dayanışma" adlı etkinlik düzenlendi.

Etkinliğe katılan Sol Parti Federal Milletvekili Zaklin Nastic, Alman insan hakları savunucusu Barbara Neppert, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Öğretim üyesi iken barış bildirisini imzalamasından dolayı KHK kararı ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Uğur Kara ve görevden alınan Karakoçan Belediye Başkanı Burhan Kocaman Türkiye’deki güncel gelişmeler ile ilgili konuştu.

'BARIŞIN SAVUNULMASI KAÇINILMAZDIR'

Dünyada milyonlarca kişinin, insan hakları için mücadele verdiğini belirten Sol Parti Milletvekili Zaklin Nastic, Türkiye’de muhaliflerin ve demokratların kriminalleştirildiğini söyledi.

Alman hükümetinin savaş yanlısı bir politika izlediğini belirten Nastic, CDU- SPD hükümetinin Suudi Arabistan ile silah ticaretini hızlandırdığına dikkat çekti. Nastic "Militarizm ve askeri çözüm önerilerine karşı barışın savunulması kaçınılmazdır. Zaman zaman Alman hükümeti dünyadaki insan hakları ihlallerini eleştirmektedir. Oysa Almanya önce kendi kapısına bakmalıdır. Artan yoksulluk, işsizlik, dış politikada askeri çözüm önerileri kabul edilir bir durum değildir. İnsan hakları bütün politikaların ana konusunu oluşturmalıdır" dedi.

Eren Keskin’in hukuki ve politik alanda onurlu bir dik duruş sergilediğini söyleyen, Alman insan hakları savunucusu Barbara Neppert de insan hakları konusunda umudun kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

'ÇÖZÜM SÜRECİNDE GÖRECELİ BİR ÖZGÜRLÜK ORTAMI VARDI'

Toplantıda konuşan Yrd. Doç. Dr. Uğur Kara, "2009-2013 yılları arasında çözüm süreci umutları yeşertmişti. 2013-2015 arasında çözüm süreci ivme kazandı. Bu dönemde göreceli bir özgürlük ortamı vardı Türkiye’de" dedi.

Dolmabahçe Sarayı'nda açıklanan mutabakatı hatırlatan Kara, "Daha sonra Dolmabahçe mutabakatı hazırlandı, hatta ondan bir gün sonra eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile Diyarbakır’da özyönetim ve anayasal vatandaşlık konusunda bir toplantı gerçekleştirmiştik birlikte. Erdoğan, daha sonra bu sürecin olmayacağını söyledi ve masayı terk etti. Ağır silahların kullanıldığı bir dizi operasyonlar başladı. Çözüm süreci devam ederken aslında hükümet, çözüm sürecini bitirme ve adına çöktürme planı dedikleri bir programı oluşturma ve uygulama hazırlığı içine girmiş" ifadelerini kullandı.

'TÜM MUHALİFLERİ KAPSAYAN BİR İHRAÇ SÜRECİ BAŞLADI'

Bini aşkın akademisyenin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi hazırladığını hatırlatan Kara, Erdoğan’ın bildiriye imza atan akademisyenleri "vatan hainliği" ile suçladığını söyledi. Akademisyenler hakkında 7.5 yıla kadar hapis cezası istendiğini dile getiren Kara, şöyle devam etti:

"Erdoğan’ın bizi vatan haini ilan etmesinden sonra savcılar ve rektörler harekete geçti. Hem adli hem de idari soruşturmalar başladı. İdari soruşturmalarda yaptığımız savunmalarla bildirinin arkasında olduğumuzu söyledik. 15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra OHAL kapsamında KHK kararı ile önce Gülenciler daha sonra tüm muhalifleri kapsayan bir ihraç süreci başladı. KHK ile ihraç edilmemi takiben Hamburg’a geldim. İstifa etmeyi düşündüğüm tarihten iki gün önce yurt dışına çıkmış oldum. Hakkımızda 7,5 yıl ‘örgüt propagandası’ yapmaktan hapis cezası istemi var. Akademisyenler hakkında tek tek dava açılmak isteniyor ki amaç bizleri yıldırmak ve direncimizi kırmak" şeklinde konuştu.

'KADIN VE GENÇLİK EVLERİ SİYASİ HENDEK OLARAK GÖRÜLDÜ'

Görevden alınan Elazığ'ın Karakoçan İlçe Belediye Başkanı Burhan Kocaman, Türkiye'de "askeri faşizm" olduğunu savundu. Kocaman "Erdoğan herkesi kandırıyor. Şu anda Türkiye’de yaşanan askeri faşizmdir. Erdoğan’ın faşizmini maalesef tüm dünyaya yeteri kadar anlatamıyoruz" dedi.

Kocaman, belediyede eşbaşkanlık protokolünü hayata geçirdiği için "örgüt propagandası yapmak", çeşitli mitinglerde barış mesajı verdiği için de "örgüte üye olmak" suçlamalarıyla dava açıldığını söyledi. Kocaman "Karakoçan’da kadın ve gençlik evleri açmıştık. Burası kadınların, gençlerin sosyal olarak buluştuğu merkezlerdi. Oysa valilik tarafından bu yerler siyasi hendekler olarak görüldü. Kayyum atandıktan sonra da yönetimin ilk icraatı açtığımız kadın ve gençlik evini kapatmak oldu" şeklinde konuştu.

Kocaman, Türkiye’de kadınların cesaretli bir biçimde mücadele ettiğini, bu nedenle gelecek konusunda umutlu olduğunu sözlerine ekledi.