Bağımsızlık krizinin faturasını İspanya solu ödüyor

Madrid’in hayli solcu işçi sınıfı mahallelerinde gezdiğinizde duvarlarda Katalan bağımsızlık sloganı ‘İspanya bizden çalıyor’un ‘Katalonya bizden çalıyor’ şeklinde uyarlanıp duvarlara yazıldığını gözlemleyebiliyorsunuz. Elbette büyük ihtimalle tesadüfi olarak bu mahallede karşıma çıkmıştır ancak yine de insanı düşündürüyor.

Google Haberlere Abone ol

MADRİD - Dünyada, özellikle Türkiye’de Katalonya’nın bağımsızlık gündemi solun ilgisini çekiyor ve çoğu zaman da Katalanların bağımsızlık talebine sempatiyle bakılıyor. Talebin doğru ya da yanlış olması bir tarafa, bağımsızlığın İspanya soluna maliyeti çoğu zaman gözden kaçıyor. Katalanların bağımsızlık talebinin medyatikliği, İspanyol ve kimi Katalan sosyalistlerin yüzleştiği sürecin üstünü kapatıyor.

Madrid, sanılanın aksine İspanya siyasi hayatında her daim sosyalist hareketin oldukça güçlü olduğu bir bölge. Bu yanlış bilgilenmede şehrin monarşiye ev sahipliği yapması etkili. İspanya siyasetinin ancak Katalan ya da Bask gündemiyle bizim satır başlarımıza yerleştiğini göz önüne aldığımızda ister istemez Madrid, başkent oluşu dolayısıyla statükonun temsili olarak karşımıza çıkıyor. İspanya İç Savaşı’ndan tutun üniversitelerindeki tarihsel sosyalist akademik tutuma bu kent, İspanya solunun sesini rahatça duyabilmenizi sağlıyor. Peki bugünlerde ne diyor Madrid ve İspanya sosyalist solu?

KATALAN SEÇİMLERİNDE SOLUN DÜŞÜŞÜ

Öncelikle seçim anketlerinden başlayalım ve geçtiğimiz haftalarda düzenlenen Katalonya bölgesel seçim sonuçlarını hatırlayalım. AB yanlısı neoliberal politikalarıyla ve bağımsızlık referandumunun yapılmasına şiddetle karşı çıkışıyla bilinen Ciudadanos bu erken seçime damgasını vurmuştu. Bağımsızlıkçılar küçük bir düşüşle çoğunluğu sağladı sağlamasına ama gözden kaçan bir detay vardı bu seçimlerde. İspanya Komünist Partisi’nin ana bileşen olduğu Izquierda Unida ve Podemos’un oluşturduğu sol blok bu seçimde oldukça düşük bir oy aldı. Geçtiğimiz seçimlerde IU’ya oy vermiş Bask bir arkadaşıma bu düşüşün nedenini sorduğumda şu yanıtı verdi: “IU ve Podemos, Katalan referandum sürecinde seçimin meşru olduğunu ancak bağımsızlığın doğru olmadığını söylediler. Bu hem bağımsızlık yanlısı Katalanları hem de bağımsızlığa şiddetle karşı olanları uzaklaştırdı.” Bu yorumu daha anlaşılır hale getirmek için İspanya siyasetine göz ucuyla da olsa sınıfsal bakmak gerekiyor.

Elinize iki tane harita alın. Birinde İspanya’da işsizliğin ve yoksulluğun en yoğun olduğu bölgeler işaretli olsun. Diğerinde de sol sosyalist partilerin son genel seçimlerde aldığı oy oranları. Bu iki haritayı üst üste koyduğunuzda, birkaç istisnai bölge (bunlardan birazdan bahsedeceğiz) haricinde birbirine denk olacaktır. Hoş, bunda bilimsel olarak şaşılacak bir şey yok ama Türkiye’de durum daha farklı olunca, insanın ister istemez dikkatini çekiyor.

REFERANDUMUN PAYI

Şimdi gelelim anketlere. Bugün parlamentoda 70 küsur milletvekili bulunan Unidos Podemos’un (IU ve Podemos ittifakı) büyük bir düşüş yaşayacağına kesin gözüyle bakılıyor. İşsizliğin ve ekonomideki küçük dalgalanmaların bunda etkili olduğu söylenebilse sadece bu yorumu yapıp noktayı koymamız imkânsız. Katalan referandumu, bölge dışındaki kutuplaşmayı da hayli derinleştirmekte. Belki tesadüftür ancak Madrid’in hayli solcu işçi sınıfı mahallelerinde gezdiğinizde duvarlarda Katalan bağımsızlık sloganı ‘İspanya bizden çalıyor’un ‘Katalonya bizden çalıyor’ şeklinde uyarlanıp duvarlara yazıldığını gözlemleyebiliyorsunuz. Elbette büyük ihtimalle tesadüfi olarak bu mahallede karşıma çıkmıştır ancak yine de insanı düşündürüyor.

Az önce işsizlik ve sol denkleştirmesini yaparken Unidos Podemos’un seçmenleri arasında milli duyguları güçlü bir işçi sınıfı kesimi olduğunu bu yüzden belirttim. Bir de şu istisnai bölgelere değinelim. Katalonya ve Bask Bölgesi, İspanya’nın en zengin iki bölgesi olmasına karşın bu bölgelerde Unidos Podemos genel seçimlerde birinci parti olarak çıkmıştı. Barcelona’nın belediye başkanı da yine bu birliğin adayı olarak seçildi. Bunda en büyük neden elbette yerel ve genel seçimlerde bu iki bölgede farklı sonuçlar alınması. Ancak yine de pek çok şey anlatıyor.

BAĞIMSIZLIĞIN ÇELİŞKİSİ

İspanya sosyalistleriyse bunu seçme hakkının olduğunu savunsa da Katalan bağımsızlığının İspanya genelinde federal bir cumhuriyeti inşa etmeyi zorlaştıracağı açısından yanlış buluyor. Son anketlerdeki düşüşle birlikte bu ‘doğru bulmama’ açık bir siteme de dönüşmüş durumda. Madrid’de karşılaştığım IU’ya oy vermiş arkadaşlarım partilerine işçi sınıfı mahallelerinde sempatinin azaldığını söylüyor. İlkesel olarak referanduma yönelik aldıkları kararın hala arkasında olsalar da yaptıkları çıkarımlarda alttan alta ‘keşke Katalanlar bu işe hiç girmeseydi’ mesajı hissediliyor.

Katalan bağımsızlıkçı soluna diğer bir eleştirideyse referandumun sonucuyla bağımsızlık gerekçelerindeki çelişki. Barcelona yazısında bahsetmiştik, Katalanların bağımsızlık talebindeki en büyük motivasyon İspanya genelindeki muhafazakârlığın yükünü kendilerinin çekmek istememesi. Ancak referandum sürecinin İspanya’daki şovenizmi tırmandırması ve Ciudadanos gibi neoliberal bir tehdidi adeta yaratması, IU ve Podemos gibi partiler için bir çelişki durumunda.

Bu her iki partinin de Katalonya ve Bask Bölgesi’nde özerk oluşumları var. Madrid’deki oluşumdan tanıdıklarım Katalonya’daki IU ve Podemos’un merkezden fazla bağımsız hareket ettiği, neredeyse bağımsızlığa yakın tavır almalarının da genel düşüşe neden olabileceğini söyledi.

Özetle, Katalan referandumu İspanya solu için büyük bir düşüşü beraberinde getirecek. IU ve Podemos ise ilkesel tutum alsalar da krizin derinliği gereği, ne bir tarafı ne öteki tarafı memnun edememişe benziyor. Son dönemde Madrid’de balkonlara asılan bayraklar azalmışa benzese de şovenizm ülkenin yeninden şiddetli bir biçimde yüzleştiği bir gerçek. Ancak Madrid sokakları arasında İspanya bayrakları arasında bazı pencerelerden cumhuriyetçi İspanya bayraklarının göz kırpışı, ülkedeki solun geleneksel gücünü gösteriyor.