Arap basınında geçen hafta: Soçi kazanım mı hayal kırıklığı mı?

Suudi Şark’ül Awsat gazetesi yazarı Raceh el Khouri, Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’nı değerlendirdiği yazısında, konferansı, tam bir hayal kırıklığı olarak değerlendirdi. Suriye El Vatan gazetesinden Bessam Ebu Abdulla ise, Soçi Konferansı ile beraber yeni bir döneme girildiği görüşündeydi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap basınının bu haftaki gündeminde en fazla öne çıkan başlık Rusya’nın gözetiminde Soçi kentinde gerçekleştirilen Suriye Ulusal Diyalog Konferansı oldu. Uzun zamandır Arap basının gündeminde olan bu konferansın Suriye’de devam eden krize yönelik nasıl bir çözüm yolu ortaya koyacağı merak konusuydu.

Afrin harekâtından sonra Kürtlerin Soçi Konferansı’na yönelik tutumları ve Suriye muhalefetinin Soçi’ye giderek, konferansta kullanılan amblemde yer alan Suriye bayrağı başta olmak üzere bazı nedenlerle konferanstan çekildiğini açıklaması, konferansla ilgili öne çıkan gelişmelerin başında yer aldı.

Soçi Konferansı’nı genel itibariyle büyük bir kazanım olarak nitelendiren Suriye basınına karşılık, Arap medyası, genel olarak bu konferansı “başarısız” olarak nitelendirdi.

Yaklaşık üç ay önce Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın başını çektiği “yolsuzluk” operasyonu kapsamında gözaltına alınıp başkentte lüks bir otelde tutulan 200 kadar isimden bazılarının serbest bırakılmaya başlanması da bu hafta Arap medyasının önemli gündem başlığı oldu. Suudi yönetimi  dünyaca ünlü milyarder Velid Bin Talal’ın da aralarında bulunduğu isimlerin serbest bırakıldığı anlaşmayla ülke bütçesine 106 milyar dolar kazanç elde edildiğini açıkladı.

“TAM BİR HAYAL KIRIKLIĞI”

Suudi Şark’ül Awsat gazetesi yazarı Raceh el Khouri, Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’nı değerlendirdiği yazısında, konferansı, tam bir hayal kırıklığı olarak değerlendirdi. Yazar ayrıca, Ankara’nın Soçi’de, Rusya’ya durumu kurtarmaya yardımcı olmaya çalıştığını savundu:

“Rusya’nın büyük umutlar bağlayıp bu umutların yıkıldığı Soçi Konferansı’ndan bir gün sonra yani çarşamba günü, Putin ve Erdoğan ne diyebilir ki? Soçi’deki durumun büyük bir hayal kırıklığı olduğundan bahsederler mi? Tabii ki hayır. Bu yüzden konferansın kararlarını olumlu karşıladıklarını açıklamakla yetindiler. Hangi kararlar peki? Konferansın memnuniyetle karşılanabilmesi için karar alındı mı? Esasen bir anayasa komisyonunun hazırlanmasından başka bir karar alınmadı.

Rusya’nın sekiz Astana konferansında ortaya koyduğu ve Soçi’nin Suriye’deki krizin çözümünün temelini oluşturabilecek hassas bir durak olduğuna yönelik beklentiler, Rusya Devlet Başkanı Putin’in özel temsilcisi Alexander Lavrentiev konferansın sonuçlarını okumaya başladığı zaman tamamen yıkıldı. Konferansın sonuç bildirgesinde üç belge üzerinde uzlaşıldı. Bunlardan ilki sonuç bildirgesi, diğeri 150 kişilik anayasa hazırlama komisyonu üyelerinin belirlenmesi, bir diğeri de katılımcıların talepleri. Bu 150 kişilik anayasa hazırlama komisyonu üyeleri arasında da yedi seneden önce en ufak bir konuda uzlaşma sağlanması mümkün değil.

Rusya, Soçi Konferansı’na 1600 kişiyi davet ederek konferansa panoramik bir görüntü vermek istedi. Bu konferansa katılan 1511 kişinin çoğu Suriye rejimi, Baas Partisi, Moskova ve Kahire hattındaki Suriyeli muhaliflerden oluşuyor. Suriyeli muhalif unsurların çoğunun bu konferansa katılmayı reddettiği bir zamanda, Kürt özerk yönetimi de Rusya ve Ankara’yı Afrin’e yönelik ittifak yapmakla suçlayarak bu konferansa katılmayı reddetti.

Ankara ise desteklediği muhalefetten bir heyeti Soçi’ye göndererek Soçi’de durumun kurtarılmasına yardımcı olmaya çalıştı. Ancak heyetin başkanı Ahmet Toma ve beraberindeki heyet, konferansta kullanılan sloganlar, bayrak ve başka şeyleri gerekçe göstererek katılmayı reddetti.”

“SURİYELİLER SOÇİ SONRASININ SONRASINI DÜŞÜNÜYOR”

Suriye El Vatan gazetesinden Bessam Ebu Abdullah, Soçi Konferansı ile beraber yeni bir döneme girildiği görüşünde. Ebu Abdullah’a göre “Suriyeliler’in bu gün ilgilendikleri konu, Soçi Konferansı’ndan sonrası değil, aksine askeri ve siyasi başarılarla zuhur eden büyük zaferdir”:

“Soçi Konferansı ile beraber yeni bir döneme girdik. Bu konferans, konferansı başarısız kılma, içeriğini boşaltma, gerçekliği ve inandırıcılığı hakkında şüpheler uyandırmaya çalışma gibi çabalarla engellenmeye çalışılmasına rağmen siyasi çözüm konusunda yeni dinamikler yaratacak.

Soçi Konferansı’nın başarılı olması Suriyelilere gerçek ve yeni bir bakış açısı sundu. Bu bakış açısı, bazılarının uzun süre boyunca Suriye halkına sunulmak istenen ancak sadece bunu sunmaya çalışan tarafların görüşünü yansıtanları da korkuttu. Bu yüzden Suriyeliler, bugün Soçi sonrasını düşünmüyor. Aksine Soçi sonrasının sonrasını yani askeri ve siyasi başarılarla temsil edilen büyük zaferi düşünüyorlar.”

SOÇİ’YE OSLO BENZETMESİ

Ürdün El Destur gazetesinden Fahd El Haytan, Rusya gözetimindeki Soçi Konferansı’nın, Cenevre görüşmelerine alternatif bir yol sunduğunu belirterek, bunu daha önce Filistin ve İsrail arasında gerçekleştirilen Oslo görüşmelerine benzetti:

“Yüzlerce Suriyeli ile bazı devletlerin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen Soçi Konferansı, sadece önemli bir duraktan ibaret değil. Soçi Konferansı Cenevre görüşmelerine alternatif bir yol oluşturuyor. Bu da çekişmelerin tarihinde istisnai bir durum değildir. Bizim bölgemizde bile benzer bir örneği yaşandı daha önce. Filistin ile İsrailli taraflar arasında gerçekleştirilen Oslo görüşmeleri, BM gözetiminde yürütülen görüşmelere göre tarihi bir uzlaşma sağladı.

Bazı Suriyeli muhaliflerin konferansa katılmama boykotu ve bazı devletlerin katılmayışı konferansın meşruiyetine önemli bir darbe oldu. Ancak Rusya, İran desteği ve Türkiye ile stratejik uzlaşma ile Suriye’de somut ilerleme kaydetmek konusunda ısrarlı.

Suriye muhalefeti, Soçi konusunda bölünmüş durumda. Ancak daha önce Cenevre görüşmeleri konusunda da olduğu gibi, Soçi kararları çerçevesinde hareket etmek durumunda bulacak kendini. Çünkü filli olarak bir alternatife sahip değil. Diğer yandan rejim ise Cenevre görüşmeleri önünde bir engel oluşturmaya çalışacak ki çözüm yolunda adımlar atması için Moskova’nın önünü açabilsin. Çözüm de daha önceleri belirttiğim gibi masada hazır bir şekilde durmuyor. Rusya Akdeniz’de çıkarlarını koruyacak ve rejimin kimliğini kaybetmeden altyapısını yeniden inşa edecek bir yol istiyor.

Buna da ne İran’ın muhalefeti söz konusu, ne de çıkarlarını Kürtlerle ilgili anlaşmaya bağlamış olan Türkiye’nin muhalefeti.”

SUUDİ ARABİSTAN’DA “YOLSUZLUK OPERASYONU” TUTUKLARININ SERBEST BIRAKILMASI

Rai AL Youm gazetesi, Suudi Arabistan’da yaklaşık üç ay önce bazı prens ve işadamlarına yönelik başlatılan yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alınıp Riyad’ta lüks bir otelde tutulan ve aralarında dünyaca ünlü Suudi milyarder Velid Bin Talal’ın olduğu bazı isimlerin bir anlaşma çerçevesinde serbest bırakılmasına yer verdi:

“Suudi Arabistan yönetimi, yaklaşık üç ay önce başlattığı yolsuzluk operasyonu sırasında tutukladığı kişilerden en göze çarpanları serbest bıraktı. Ki bu operasyon gerek ülke içinde gerekse de ülke dışında büyük bir yankı uyandırdı. Bunun yanı sıra Suudi yöneticiler arasında ülkenin ve yargının imajı konusunda büyük bir baş ağrısına sebep oldu.

The Ritz Carlton otelinde tutulanlardan serbest bırakılanlar arasında en göze çarpanı Velid Bin Talal, MBC televizyon şirketinin en önemli sahiplerinden Velid İbrahim, Emir Türki bin Naser ve Krallık divanı başkanı ve aynı zamanda eski kral Abdullah bin Abdülaziz’in adamı olan Halid El Tuveycri oldu.

The Ritz Carlton davası, gerek ülke gündeminden gerekse de uluslararası kamuoyunun gündeminden hemen düşmeyecek. Ancak kesin olan şu ki, otelde gözaltından tutulan 200’den fazl iş adamı ve prensin serbest bırakılması Suudi yönetiminin hem siyasi hem de medya karşısında yaşadığı baş ağrısını biraz dindirecek. Özellikle de Kral Selman bin Abdülaziz ve veliaht prens Muhammed Bin Selma açısından.

Yolsuzluk, Suudi Arabistan krallığı ve diğer başka Arap devletlerine nüfuz eden en tehlikeli unsur olarak kalmaya devam edecek. The Ritz Carlton davasından çıkan en önemli sonuç ise, dikkatlerin bu tehlikeye çekilmesi oldu.”