'Erdoğan ekonomisi çökme tehlikesiyle karşı karşıya'
Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesi, esas olarak ek hükümet teşvikleri yoluyla, ekonominin 'aşırı uyarılması'nın bir sonucudur. Derecelendirme analistleri "Türk hükümeti, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ekonomiyi hızlandırmaya devam ediyor ve bunun doğuracağı ekonomik dengesizlikleri kabul ediyor" şeklinde yazıyor. Bu genişleme politikası muhtemelen 24 Haziran'ın ötesine geçecek, çünkü Mart 2019'da yapılması gereken yerel seçimler var.
KÖLN - Başta Almanya olmak üzere, Türkiye ile sıcak ekonomik ilişkisi olan tüm ülkeler, Türkiye'nin her geçen gün zorlanan ekonomisinden dolayı endişeli analizler yapıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin apar topar 24 Haziran'a alınması, Cumhurbaşkanı'nın yeni seçim vaatlerinin ekonomiye etkisi ve elbette ki, Türkiye'nin kredi notunun Standard & Poor's (S&P) tarafından düşürülmesi, yabancı ekonomistlerin yaptığı analizlerde, seçim öncesi ülke ekonomisinin darboğaza girdiğini ortaya koyuyor.
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sadece iki ay önce, Recep Tayyip Erdoğan güvenli tarafta bulunmak istiyor ve vatandaşlarına pahalı 'iyilikler' dağıtıyor. Ama bunu karşılayamaz. Bu nedenle, onun 'hediye fikri' hemen cezalandırılır." Bu cümleler Almanya'nın önemli gazetelerinden Die Welt'in ekonomi departmanı yöneticisi Holger Zschäptz'e ait.
Aylardır Erdoğan, yaptığı hemen her konuşmada ülke ekonomisinin ne kadar güçlü olduğunu tekrarlıyor. Özellikle ekonomik bir patlamayı engellemek için, her fırsatta ülkenin para politikasına müdahale etti. Erdoğan'ın seçim öncesi vadettiği 'ekonomik hediyeler', Zschäptz'e göre artan enflasyon ve yüksek işsizlik oranı göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'de herkesin bu refah artışına ikna olmamasından dolayı dağıtma sözü veriyor. Bunun yanı sıra seçimlere sadece iki ay kala, yeni bir teşvik paketi de devreye sokuldu.
Emekliler Ramazan ve Kurban bayramlarından önce 1000 lira (takribi 200 Euro) alacaklar. Yaklaşık 12 milyon kişinin yakında posta yoluyla iki adet çek alması bekleniyor: Bunlardan birincisi, seçimlerden bir hafta önce gönderilecek. Sadece emekliler için bir adım atılmadı, ayrıca ekonomik teşvik programıyla, vergi borçları da silinecek, vergi cezaları da iptal edilecek. Zschäptz, kararlaştırılmış olan seçim hediyelerinin ülkeye, aslında hazinede bulunmayan, aşağı yukarı 5 milyar Euro'ya mal olacağını söylüyor.
Teşvik paketinin ve emeklilere dağıtılacak hediyenin açıklanmasından birkaç saat sonra, merkezi New York'ta bulunan mevzubahis uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu, Türkiye'nin kredi notunu düşürdü! Türkiye'nin kredi notu böylece 'yatırım yapılabilir' düzeyin üç kademe altında bulunan BB-'ye inmiş oldu. Türkiye'nin ekonomik görünümünüyse 'negatif'ten, 'durağan'a çevrildi. Türkiye'nin kredi notunun düşürülmesi hem bir sürpriz, hem de uluslararası piyasalarda Türkiye ile ilgili artan endişelerin bir ifadesi. Ayrıca kredi notunun bu kadar düşürülmesi, esas olarak ek hükümet teşvik tedbirleri yoluyla ekonominin 'aşırı uyarılması'nın bir sonucudur. Derecelendirme analistleri "Türk hükümeti, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ekonomiyi hızlandırmaya devam ediyor ve bunun doğuracağı ekonomik dengesizlikleri kabul ediyor" şeklinde yazıyor. Bu genişleme politikası muhtemelen 24 Haziran'ın ötesine geçecek, çünkü Mart 2019'da yapılması gereken yerel seçimler var. S&P "Devalüasyonumuz, Türkiye'nin aşırı ısınan ve finanse edilen ekonomisinin zorlu bir inişe yol açacağı yönündeki değerlendirmemizi yansıtıyor" diyor.
YÜKSELEN CARİ AÇIK VE YÜKSEK ENFLASYON
Alman ekonomistler, Türkiye ekonomisi ile ilgili analizlerinde, bu derecelendirme düşüşünü dikkat çekici olarak yorumladılar. Analizciler, S&P'nin değerlendirmesinin, seçim hediyelerinin duyurulmasının hemen ardından yapılmış olmasının oldukça tahrip edici olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Piyasalara gelince: Hemen cevap verildi, ancak yatırımcılar, Türk kuruluşlarından ayrıldı; Lira neredeyse yüzde 2 değer kaybetti; geçici olarak Euro 5 lirayı, dolar da 4 lirayı geçti; tahvil piyasası, yatırımcıların güvenini kaybetti; borsa tek başına ilk kayıplarını gidermeye çalışıyor.
PEKİ BU OYUN NEREYE KADAR?
Artan cari açıklar ve yüksek enflasyon, ekonomiye yönelik riskleri artıracak: Ekonomistler ayrıca, Türk Lirası'nın çöküşünün, finansal istikrara yönelik bir tehdit oluşturduğunu ve paranın çökmesi durumunda, şirketlerin yabancı para cinsinden borçlarını geri ödemelerinin zorlaştıracağını, bunun da aynı zamanda 40'ı diğer para birimleriyle alınmış hükümet borcunu da olumsuz etkileyeceği görüşündeler.
Devletin, vatandaşların ve şirketlerin dış borcu son 20 yılda neredeyse 10 kat arttı: Ülke şu anda kendi imkanlarının ötesinde yaşıyor! Bu, ekonomik çıktının neredeyse yüzde 6'sına ulaşan cari açıkta alenen görülmektedir. İthal, kayda değer ölçüde daha fazla mal ve hizmet edilmek üzere yapılmaktadır.
ÜLKE ŞOKLARA KARŞI SAVUNMASIZ
Artan petrol fiyatı da muazzam uçurumdan sorumlu. Bu açık, yabancı sermayeyle kapatılmalı. Ancak yatırımcılar uzak durursa, ödemeler dengesi krizi tehdit eder. Bu hafta Uluslararası Para Fonu (IMF), yabancı sermayeye bağımlılık konusunda uyardı! IMF uzmanları, "Türkiye'nin dış borcu ülkeyi şoklara karşı savunmasız hale getiriyor" dedi. Düşen lira borç yükünü dayanılmaz kılabilir.
Yurt dışından yapılan tüm değerlendirmeler, Türkiye ekonomisin artık herhangi bir macerayı kaldıramayacak kadar zayıflamış durumda olduğunu gösteriyor. Belki de bu seçimler, sadece demokratik alandaki dibe vurmuşluğun değil, ekonominin de dibe vurmuşluğun miladı olacak.