İklim müzakereleri neden tıkandı?
Bonn'da gerçekleştirilen iklim konferansında görüşmeler tıkandı ve eylüle ertelendi. Peki iklim değişikliğiyle mücadele finansmanında sorun ne? Sorunun cevabı Yeşil Gündem'de...
DUVAR - Almanya'nın Bonn kentinde gerçekleştirilen İklim Değişikliği Konferansı ertelendi. 30 Nisan'da başlayan ve 10 Mayıs'ta sona eren İklim Konferansı, Eylül ayında Tayland'ın başkenti Bangkok'ta toplanacak.
Bonn'da gerçekleştirilen konferansın ana gündem maddesi, 2020'den itibaren geçerli olacak olan Paris Anlaşması yürürlüğe girmeden önce, bir kurallar kitabı oluşturmak. BBC haberi verirken, BM İklim Şefi Patricia Espinosa'nın hayal kırıklılığını belli etmemeye çalıştığını söylüyor. Patricia Espinosa ise medyaya yaptığı açıklamada “Bu oturumdan tatminkar bir çıktı elde ettik, ama çok çok açık ki önümüzdeki aylarda yapacağımız çok fazla işimiz var. Aralık ayında Polonya Katowice'de gerçekleştirilecek olan taraflar konferansında iyi bir sonuç alabilmek için ilerleme sürecini daha da hızlandırabilmeliyiz ” dedi.
EN BÜYÜK SORUN FİNANSMAN
Peki "2020'ye bu kadar az zaman kalmışken sorun ne?" diye sorulduğunda, en büyük sorunun finansman olduğu ortaya çıkıyor. Bonn Konferansı'nda ortaya konan ilk hedeflerden biri, iklim değişikliğinden en az onlar sorumlu olduğu için, 2020 yılından itibaren gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadele edebilmeleri için her yıl 100 milyar euro fon verilmesiydi. İlk olarak bu kadar iddialı bir fon çok fazla gerçekçi bulunmuyor. Buna ek olarak çok sayıda gelişmiş ülke iklim fonunun beslenmesinde kendilerine ne kadar pay düştüğü ve bu katkıların kendi ülkelerinin Ulusal Katkı Beyanları'nda (NDC) belirtilen beşer senelik hedeflerle nasıl uyumlu hâle getirilebileceği konusunda daha net olunmasını istiyor. Bu arada çok sayıda gelişmiş ülke de gelişmekte olan ülkelerin para ihtiyaçlarına dair taleplerini duymak istemiyor. Bonn müzakerelerine başkanlık eden Fiji Adası Başmüzakerecisi Luke Daunivalu “Üzülerek söylüyorum ki ulusal taahhütler çok yetersiz” diyor. İklim Hasar Fonu kurucusu Julie Anne Richards, geçen ay Fiji'de meydana gelen fırtına felaketinde çok sayıda insanın yerinden ediliğini, okulunu, işini bırakmak zorunda kaldığını hatırlatarak “Bir ülkeyi toplu olarak yerinden edip ondan sonra da sizi fonlayacak paramız yok diyemezsiniz” diyor.
Fonlamalarla ilgili olarak Paris Anlaşması'nın 9'uncu maddesinin 5'inci bendinde (Öngörülebilirlik Maddesi) gelişmiş ülkelere her iki yılda bir gelişmekte olan ülkelere mali yükümlülüklerini değerlendirme ve raporlama şartı getiriliyor. Bonn toplantısındaki çok sayıda gözlemci ise tam da bu maddenin gelişmiş ülkeler tarafından bir tıkama, bloke etme kozu olarak kullanıldığına işaret ediyor. Bu noktada gelişmiş ülkeler özellikle hükümetlerin ikinci ve beşinci yılları arasında mali politikalar değişebileceği için ülkelerin bu konuda taahhütte bulunmasının çok zor olacağını söylüyorlar.
FOSİL YAKIT LOBİLERİNİN İKLİM KONFERANSINDA İŞİ NE?
Bonn Konferansı'nda en çok rahatsızlık yaratan konulardan biri de özellikle fosil yakıt lobilerinin bir iklim konferansında kürsü sahibi ve söz hakkının olması. Çok sayıda ülke fosil yakıt firma temsilcilerinin çıkar çatışması sebebiyle iklim konferansına dahil edilmesini istemiyorlar. Muhalif ülkeler bu konunun bir gündem maddesi olarak ele alınmasını istediyse de BM İklim Sekreteryası bu başlığı resmi gündemin dışında tuttu. Çok sayıda uzman, BM'nin bu tavrının uzlaşmayı zora soktuğuna işaret ediyor.
Bonn Konferansı'nın tıkanmasındaki en büyük gerekçelerden birinin de ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çekilmiş olması olduğu vurgusu yapılıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın hatırlattığı üzere Birleşik Devletler iklim müzakerelerine katılmaya devam ediyor. Bu arada Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (UNFCCC) göre ABD, Kasım 2020 tarihine kadar Paris Anlaşması'na sadık kalmak zorunda. Bu arada en çok karbon emisyonu üreten ülkeler arasında anılan Çin ve ABD, kural kitabının oluşturulmasında kolaylaştırıcı sıfatıyla yer alıyor. Öte yandan ABD merkezli STK Duyarlı Bilim İnsanları Birliği, (Union For Concermed Scientists) ABD delegasyonunun bir elinin arkadan bağlı olduğunu söylüyor. Zira, Trump yönetimi kendi eğilimleriyle, özellikle fosil yakıt kullanımıyla ilgili, uyuşmayan bütün maddeleri görmezden geliyor ve asla müzakere etmeye yanaşmıyor. Şirketlere gözlemcilik yapan STK Kurumsal Sorumluluk (Corporate Accountability) medya direktörü Jesse Bragg, “ABD ve fosil yakıt taraftarı müttefikleri gene tarihin yanlış tarafında yer alarak çıkarlarını halkın ve gezegenin önüne koydular. Ama bugünkü gelişmeler gösteriyor ki ABD'nin koymaya çalıştığı hiç bir engel iklim hareketinin ilerlemesini engelleyemeyecek” diyor.
Paris'in yürürlüğe gireceği 2020'ye az zaman kaldı ama Bonn Konferansı sonrası çok sayıda soru hâlâ masada duruyor. Karbon emisyon rakamlarını kim takip edecek ve doğrulayacak? Emisyon azaltım tedbirlerinin değerlendirme analizleri nasıl bir şeye benzeyecek? Emisyonların tamamen düşme eğiliminde olduğundan nasıl emin olacağız?
EN ZAYIF HALKA POLONYA
Şu anki ölçümlere göre tuhaf bir şekilde fosil yakıtların bayraktarlığını yapan ABD'de karbon emisyonları düşme eğiliminde çünkü geçmiş dönemde Teksas ve Kansas gibi cumhuriyetçi eyaletlerde bile yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıldı. Bu arada Avrupa'da karbon emisyonu yükseliyor, çünkü Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Küresel Karbon Projesi'nin (Global Carbon Project) iklim uzmanı Glen Peters'ın tabiriyle AB ülkeleri en zayıf halka Polonya'nın esiri olmuş durumda. Zira Polonya enerjide çok büyük oranda kömüre bağımlı durumda ve bununla ilgili herhangi bir değişiklik yapma gibi bir niyeti de yok. ABD'nin de temiz enerji programını durdurduğu ve bunun etkisinin birkaç yıl sonra görülebileceği gerçeğini de akılda tutmak gerekiyor.
Şu anda uzmanların 2020'yle ilgili en önemli uyarılarından biri de 1,5 derece sıcaklık artışı hedefinin tutturulması için karbon emisyonlarının bu tarihte zirve yapıp bu yıldan sonra düşme eğilimine girmesi gerekiyor. Aksi takdirde jeo mühendislik adıyla bilinen ve buzulların önüne yapay bariyerler çekmeyi öngören pahalı ve sonu belirsiz yöntemlere başvurmak gerekecek.
Bütün bu bilgiler ışığında hem Bangkok toplantısı hemde tarihin garip bir cilvesi olarak Polonya'da gerçekleşecek Taraflar Konferansı büyük bir önem taşıyor. Dünya ülkelerinin de hem 2020'ye hem de iklim değişikliğini durdurmak için hedeflerin tutturulacağı tarih olarak belirlenen 2050'ye ciddi bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Bu arada küçük bir not: dünya yurttaşları hükümetlere ve karbon salımı yapan kurumlara peş peşe davalar açıyor. Dünya çapında binden fazla, sadece ABD'de 800'den fazla dava bulunuyor. Belçika'da hükümetin hedeflere uyması için dava açan Kimatzaak grubu sadece 11 davacıyla başladı ve kısa sürede davacı sayısı 32 bine çıktı. Bu yüzden muhtemelen büyük ülkelerin elini biraz çabuk tutması gerekecek.
Kaynaklar:
https://psmag.com/environment/bonn-in-60-seconds
http://www.bbc.com/news/science-environment-44074352
http://www.dw.com/en/to-accelerate-climate-action-citizens-are-suing-governments/a-43711323
http://www.eco-business.com/news/briefing-from-bonn-3-reasons-why-climate-talks-are-stalling/