Arap dünyasında geçen hafta: Bağdadi ses kaydında ne mesaj vermek istedi?

Arap dünyası geçtiğimiz hafta IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi'nin ses kaydını konuştu. Rai Al Youm gazetesi, "Ses kaydının yeni olduğunu kanıtlamak için de Usame Bin Ladin'in taktiğini kullandı. Bunu da ABD'nin Türkiye'ye yaptırımları ve Pastör Brunson krizine değinerek yaptı.” ifadesini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap dünyasının geçtiğimiz hafta gündeminde en fazla olan konular arasında İdlib vardı. Suriye ordusunun İdlib etrafındaki askeri hazırlıklarının devam ettiğine yönelik haberler gelmeye devam ederken, Arap basınında İdlib’e yönelik bir harekatın olası sonuçları ve operasyonla ilgili senaryolar geniş bir şekilde yer aldı.

Türkiye’den Rusya’ya Dışişleri ve Milli Savunma Bakanları ile istihbarat başkanı düzeyinde yapılan ziyaret, Çavuşoğlu ile Lavrov’un açıklamaları Arap basınındaki senaryolara farklı bir boyut kazandırdı. Birçok gazete ve köşe yazarı, Türkiye’nin eski adı Nusra Cephesi olan Heyet Tahrir el Şam örgütünün tasfiye edilmesini önerdiğini ve ancak bunun için zaman istediğini yazdı.

Suriye ordusu ve Rusya’nın İdlib’e yönelik operasyonuna kesin gözüyle bakılırken, Türkiye’nin buradaki rolünün ne olacağı, Türkiye’nin nasıl tepki vereceği, Türkiye ve Rusya’nın nasıl bir yol haritası üzerinde uzlaşacağı merak konusu.

Körfez ülkelerinin basınına geçtiğimiz hafta “hac” tartışmaları damgasını vurdu. Körfez ülkeleri tarafından ambargo uygulanan Katar, Suudi Arabistan’ın kendi ülkesinin hacı adaylarını engellediğini ve hac gibi bir konuyu siyasi malzeme haline getirdiğini iddia etti. Bunun aksini savunan Suudi Arabistan basını ise, Katar’a aynı suçlamaları yöneltti.

Daha önce birçok defa öldüğü yolunda haberler çıkan IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi, geçtiğimiz hafta bir ses kaydıyla ortaya çıktı. Bağdadi’nin ses kaydında Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki krize değinmesi ise dikkat çekti.

'İDLİB KIBRIS OLMA YOLUNDA'

Londra merkezli Suudi gazetesi Şark’ül Evsat yazarlarından Hüda Elhüseyni, İdlib’teki durumu ele aldığı köşe yazısında. İdlib’in ikinci Kıbrıs olma yolunda ilerlediğini iddia ederek, Rusya ve Moskova’nın İdlib’te nihai çözüm istemediği yorumunda bulundu:

“İdlib’te Ankara’nın birçok noktada konumlanmış askeri mevcut. Diğer tarafta ise Rusya var. Ve her iki ülkenin bölgedeki çıkarları birbiriyle yarışıyor. Moskova İdlib’teki terör gruplarını tamamen bitirmek istiyor. Ankara’yı endişelendiren de şiddetli bir askeri operasyon gerçekleşmesi durumunda toplu göç dalgasının olması. Bu yüzden İdlib’in bir bölümü Esad rejimine teslim edilebilir. Ancak eğer Rusya Türkiye’nin lehine güçlü bir şekilde müdahil olmaya karar verip duruma el koyarsa, İdlib’in büyük bir bölümü muzaffer olan Beşar Esad’ın kontrolü dışında kalabilir. Bir tanıdığım bana bu savaşın çok kesin bir sonunun olmayacağını söyledi. Zira Rusya’nın buna ihtiyacı da yok. Moldovya’dan Güney Osetya’ya ve Doğu Ukrayna’ya kadar Kremlin bu bölgelerde kaotik ortamın devam etmesinden yana. Bu onun çıkarına uygun. Ve Kıbrıs’ta da gördüğümüz gibi Türkiye kesin bir sonu olmayan geçici çözümlerden yana.”

'ANKARA İDLİB İÇİN ZAMAN İSTİYOR'

Al Modon adlı internet sitesinde Ayşe Karabat imzalı çıkan yazıda, Türkiye’nin İdlib konusunda Rusya’dan daha fazla zaman istediği kaydedildi:

“İlk bakışta İdlib’in Suriye için en sıkı düğüm olduğu görülüyor. Ancak Suriye’deki iç savaş bize gösterdi ki, ilk bakışta ne göründüğüne çok aldanmamak lazım. 24 Ağustos’ta Türkiye ve Rus dışişleri bakanları bu yıl altıncı kez bir araya geldi. Konu ise İdlib’ti. Türkiye ve Rusya ilişkilerine bakıldığında İdlib çok önemli ama onun üstünde Suriye ve iki ülkenin bölgesel düzeydeki ilişkileri gelmektedir. Suriye konusunda Rusya Türkiye’ye muhalefeti kontrol etmek için, Türkiye de Rusya’ya Esad’ı kontrol etmek için birbirlerine muhtaç. İdlib Türkiye için sadece bir Suriye kenti olmaktan ziyade, masada önemli bir diplomatik kart konumunda. Bunun yanı sıra Suriye rejimi ve Türkiye toprakları arasında da bir kalkan görevi görüyor. Bu yüzdendir ki Türkiye daha fazla zaman istiyor. Türkiye “Heyet’ül Tahrir eş Şam”ı terör örgütü olarak görüyor ve onun diğer muhalif gruplarla bağını koparmak ve İdlib üzerindeki hâkimiyetini sonlandırmak istiyor.  Ankara’nın bu talebi de Moskova açısından kabul edilebilir durumda. Zira Rusya, Suriye’deki iç savaşı uzatacak bir çatışmaya girmek istemiyor.”

'TÜRKİYE SURİYE KONUSUNDA BİR ÇIKIŞ YOLU ARIYOR'

Birleşik Arap Emirlikleri’nin El Arab gazetesi ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İstihbarat Başkanı Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretini değerlendirmesinde, “Bu ziyaretlerin Türkiye’nin İdlib ve Suriye konusunda bir çıkış yolu aradığını gösterdiği” yorumunu yaptı:

“Türkiyeli üst düzey bir heyetin Rusya ziyareti, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası düzeydeki etkisinin gerilemeye başlamasının ardından İdlib ve Suriye konusunda bir çıkış yolu aradığını ortaya koymaktadır. Suriye konusunda görüşmeler yapmak üzere Moskova'ya giden heyette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savuna Bakanı Hulusi Akar ve İstihbarat Başkanı Hakan Fidan’ın olması –ki Erdoğan’a yakınlıklarıyla bilinmektedirler- Türkiye’nin İdlib’te Heyet Tahrir eş Şam örgütünün lağvedilmesi üzerinden etkili olmaya çalıştığını gösteriyor. Bunu bir yandan Rusya’ya bir jest olarak yapıyor diğer yandan da Türkiye’nin bölgede halen etkili olduğunu göstermek için."

BAĞDADİ SES KAYDINDA NE MESAJ VERMEK İSTEDİ?

Rai Al Youm gazetesi, daha önce Rus veya Amerikan bombardımanlarıyla öldüğü iddia edilen IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin ses kaydının yayınlamasıyla ilgili başyazısında, bu ses kaydının verdiği mesajlar ve Bağdadi’nin Rahip Brunson krizine neden değindiğiyle ilgili dikkat çekici yorumlara yer verdi:

“IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'nin ses kaydının yayınlanması ile eski adı Nusra Cephesi olan Heyet Tahrir El Şam lideri Ebu Muhammed Colani'nin Lazkiye kırsalındaki operasyonlar merkezini ziyaret etmesinin zamanlaması belki tesadüftür ancak. Ve belki de aralarında hiçbir ilişki yoktur. Ancak her iki gelişme de Suriye ve Rus kuvvetlerinin İdlib kentini geri almak için hazırlıklarını artırdığı bir döneme denk gelmesi açısından önemlidir.

Ebubekir Bağdadi, bir yıl süren sessizliğinin ardından yayınlanan ve 54 dakikalık bu ses kaydıyla öncelikle hayatta olduğu mesajını vermek istiyor ve Rus veya Amerikan bombardımanıyla öldüğü yolundaki bütün haberleri yalanlamak istiyor. Ayrıca bu ses kaydının yeni olduğunu kanıtlamak için de Usame Bin Ladin'in taktiğini kullandı. Bunu da ABD'nin Türkiye'ye yaptırımları ve Pastör Brunson krizine değinerek yaptı.”

'SUUDİ ARABİSTAN HACCI SİYASALLAŞTIRIYOR'

Katar El Raye gazetesi, Suudi Arabistan yönetimini Katarlı hacılara izin vermemekle suçladığı başyazısında böylece haccı siyasi malzeme haline getirdiği yorumunu yaptı.

Gazete, “Güneş bu mübarek gün için doğarken ve hacılar Arafat’a çıkmaya başlarken resmi olarak şundan emin olabiliriz ki Katar halkına iki yıldır üst üste hac yok.” İfadelerini kullandı. Yine gazete Riyad’ı haccı siyasi konulara ve ihtilaflara karıştırarak, siyasi olarak ihtilaflı olduğu ülkelere yönelik bir baskı unsuru olarak kullanmakla sçladı. Yine Katar destekli Kuds el Arabi gazetesi de “Suudi Arabistan’ın haccı siyasallaştırdığının en iyi örneği, iki senedir üst üste Katarlı hacıların Allah’ın evine ulaşmasını engellemesi” olduğunu yazdı.

'KATAR SUUDİ ARABİSTAN’I VE HACCI HEDEF ALIYOR'

Suudi Arabistan’da yayınlanan El Riyad gazetesi yazarı Beyina El Mulhem, Hac tartışmalarında asıl suçlunun Katar olduğunu ve hac üzerinden Suudi Arabistan’ı kötülemeye çalıştığını iddia etti.

Yazar, “Haccı asıl siyasi malzeme haline getirenin Katar olduğunu ve Katar’dan önce İran’ın 30 yılı aşkın bir süredir bunu yaptığını” belirterek, Katar’ın özellikle sosyal medya kullanıcıları üzerinden bunu yapmaya çalıştığını ileri sürdü. Yazar, Katar yönetiminin Suudi Arabistan’ın Katarlı hacı adaylarına hizmet vermek için tahsis ettiği elektronik bağlantıyı hedef aldığını ancak Suudi Arabistan’ın buna rağmen Katarlı hacı adaylarına hizmet vermeye çalıştığını kaydetti.