İklim zirvesi: Türkiye yine 'Günün Fosili' mi olacak?
Dünya şehirleri, şirketleri bu yılki Taraflar Konferansı öncesi iklim değişikliğine karşı yeni hedeflerini açıkladılar. Türkiye ise Paris Anlaşması'nı kabul etti ama icraata dönük henüz bir ses yok. Peki şirketler ve şehirler neler vaat ediyor? Hepsi Yeşil Gündem'de...
DUVAR - ABD'nin San Fransisco şehrinde dünyanın dört bir yanından eyalet başkanları, belediyeler ve iş dünyasının liderleri Küresel İklim Eylem Zirvesi (GCAS) için bir araya geldi. Bu yıl Polonya'nın Katowice kentinde yapılacak olan 24'üncü Taraflar Konferansı (COP 24) öncesindeki toplantı, "iklim değişikliğine karşı mücadeleyi yeni bir seviyeye taşıyabilmek" amacı ile düzenlendi. Zirveye, Paris Belediye Başkanı Anna Hidalgo, New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, San Francisco Belediye Başkanı London Breed ve daha birçok büyük şehrin belediye başkanı ile Michael Bloomberg, Hint asıllı iş adamı Anand Mahindra ve Unilever Yönetim Kurulu Başkanı (CEO) Paul Polman gibi iş dünyası temsilcileri katıldı. 12 ve 14 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen zirvede dünya siyasetinden ise BM Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Genel Sekreteri Christiana Figueres, ABD eski başkan yardımcısı ve iklim değişikliği aktivisti Al Gore, ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry ve Çin Halk Cumhuriyeti İklim Özel Temsilcisi Xie Zhenhua gibi isimler hazır bulundu.
Bu yılki COP 24 Konferansı'nda Paris Anlaşması’nın kurallar kitabının oluşturulabilmesi için muhtelif adımların atılması gerekiyor. Buna istinaden GCAS'ta iki temel hedef belirlenmişti. Birincisi, geçtiğimiz hafta Bangkok’ta iklim müzakereleri yapan ülkelere, COP 24 öncesi atılması gereken adımlar hakkında mesajlar verilmesi isteniyordu. İkinci olarak da zirveye katılan iş ve siyaset dünyasından liderler, iklim değişikliği konusunda somut adımlar içeren yeni planlarını ve çalışmalarını açıklayarak devlet yöneticilerinden de aynı şekilde iklim değişikliğine karşı tedbir için gereken adımlar konusunda aynı kararlılığı göstermeleri konusundaki beklentilerini ortaya koymuş oluyordu. Bu yüzden GCAS'ın önemli çıktıları oldu. Zirvede alınan önemli kararlar ve yapılan açıklamalar arasında şu maddeler öne çıkıyor:
BANKA VE ŞİRKETLERDEN İDDİALI HEDEFLER
İlk olarak 16 küresel banka, "iklim risklerini daha etkin değerlendirmek" ve "kurumsal politikalarını iklim dostu hale getirmek" iddiaları ile bir araya geldi ve taahhütlerini açıkladı. Taahhütte bulunan bankalar arasında ANZ, Barclays, BBVA, BNP Paribas, Bradesco, Citi, DNB, Itaú Unibanco, National Australia Bank, Rabobank, Royal Bank of Canada, Santander, Societe Generale, Standard Chartered, TD Bank Group bulunuyor. 100 ülkede faaliyet gösteren ve 240 bin kişiye istihdam sağlayan Hindistan merkezli otomotiv şirketi Mahindra Group 2040 yılında 'karbon nötr' olacağını açıkladı. Aralarında 3M, Unilever, Tesla, Sky Havayolları ve EDF gibi firmalar bulunan uluslararası büyük şirketler, ülkelerin en geç 2050'de net sıfır emisyonu hedeflemesi gerektiğini belirtti. İsveç merkezli mobilya şirketi IKEA ise, 2025 yılında tüm teslimat servislerinin sıfır emisyonlu olacağını; New York, Los Angeles, Şanghay, Paris gibi şehirlerde ise 2020’de bu hedefe ulaşacağını açıkladı.
Barcelona, Berlin, Şikago, Kopenhag, Londra, Los Angeles, Melbourne, Milan, New Orleans, New York, Oslo, Paris, Roma, San Francisco, Stockholm, Sydney, Toronto, Varşova gibi büyük şehirler 2050 yılında tamamen karbon nötr olacaklarını açıkladı. Ayrıca, Berlin, Chicago, Londra gibi 27 şehir emisyonlarında kalıcı düşüşe geçti. 54 milyon kentlinin yaşadığı bu şehirler toplamda 6 trilyon dolarlık Gayrısafi Yurtiçi Hasıla'yı (GSYH) ellerinde tutuyor. Buna ek olarak, Kaliforniya, Oregon, Washington, British Columbia, Los Angeles, San Francisco, Oakland, Portland, Seattle ve Vancouver gibi şehirler, gıda atıkları ve çöpe giden gıdadan kaynaklanan kayıplarını 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltacağını açıkladı. Gıda üretimi, en çok emisyon üreten üçüncü sektör olduğu için bu hedef büyük önem kazanıyor. Küresel düzeyde her üretilen gıdanın yüzde 25’i kullanılmadan atılıyor ve 1 trilyon dolarlık ekonomik zarara sebep oluyor.
EYALETLER TRUMP'A KARŞI DİRENİYOR
ABD'de 16 eyalet ve bir bölgeyi kapsayan Birleşik Devletler İklim İttifakı, düşük karbonlu ulaşım ve enerji sektörü kaynaklı emisyonların azaltımı için 1,4 Milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını açıkladı. Bu eyaletler, Meksika ve Kanada gibi ülkelerle de işbirlikleri geliştirecekler. İttifak içinde Washington, New York, Hawaii, New Jersey ve Kaliforniya gibi önemli eyaletler bulunuyor. Birleşik Devletler İklim İttifakı, ABD başkanı Donald Trump Paris Anlaşması'ndan çekildikten sonra 1 Haziran 2017'de hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Partili eyaletler tarafından oluşturuldu. İttifakta Trump'ın partisi olan Cumhuriyetçi Parti'den, Massachusetts, Vermont eyaletleri ve Maryland bölgesi bulunuyor. Birleşik Devletler İklim İttifakı, ülke nüfusunun yüzde 40,6'sını GSYH'nin ise yüze 46,6'sına tekabül ediyor. Bunlara ek olarak 122 milyon insanı temsil eden 26 şehir, eyalet, bölge ve şirket sıfır emisyonlu araç hedefi açıkladı ve 37 farklı şehirde, şirket ve eyalet binalarından kaynaklanan emisyonları 2030 yılına kadar azaltılmasını hedefleyen için Sıfır Karbonlu Binalar Taahhüdü’nü verdi.
Kömür Sonrası Enerji İttifakı’na (Powering Past Coal Alliance) 10 yeni üye daha dahil oldu. 74 üyeye ulaşan ve kömürsüz bir geleceğe hazırlanan ittifak, küresel bazda büyük bir enerji dönüşümünü hedefliyor. İttifakın üyeleri arasında Kanada, İngiltere, Belçika, Fransa, Meksika gibi ülkeler yer alıyor. Ayrıca dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan ABD'nin Kaliforniya ile New York eyaletleri de bu kömür karşıtı ittifak içinde yer alıyor.
Küresel sera gazı emisyonlarının 2030 yılında yüzde 50 oranında azaltılabileceğini ortaya koyan Exponential Climate Action Road Map (Hızlı İklim Eylem Yol Haritası) çalışması, Küresel İklim Eylemi Zirvesi’nde ilk defa kamuoyu ile paylaşıldı. 33 farklı sektörde iklim değişikliğine karşı alınabilecek 76 farklı tedbiri inceleyen rapor, tarım sektöründe yüzde 52, binalarda yüzde 51, elektrik üretiminde yüzde 50 emisyon azaltımının mümkün olduğunu ve yeterli teknolojinin mevcut olduğunu ortaya koyuyor.
TÜRKİYE SÖZLERİNİ TUTACAK MI?
Küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yeni bir kurallar kitabı hazırlanmaya çalışırken ülkeler, şehirler ve şirketler ellerindeki kozlarını, vizyonlarını ve gelecek eylem planlarını ortaya koymaya devam ediyor. Bizim de önümüzde kendi yapacaklarımızı ortaya koymak ve gereken adımları atabilmek için aşağı yukarı yirmi sene bulunuyor. Şu ana kadar Türkiye hâlâ kendi projeksiyonunu ne ulusal bazda ne de yerel yönetimler bazında (yerel seçimler de yaklaştığı halde) ortaya koymuş değil. Paris Anlaşması'nı imzalamış olduğu halde bunu yasal bir düzenlemeye henüz dönüştürmeyen Türkiye, 2020 yılından itibaren dağıtılacak 100 milyar dolar değerindeki yeşil iklim fonundan öncelikli olarak gelişmekte olan ülkelerin faydalanmasını kabul etmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Nisan ve 10 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleşen Bonn Konferansı'ndaki müzakerecilerine de Türkiye'nin hızlı bir şekilde gelişmekte olan ülke kategorisine alınması için 'bastırma' talimatı vermişti. Öte yandan uluslararası toplum ise Türkiye'yi sürekli fonlardan yararlanmak istediği halde bir taahhüt vermeye yanaşmadığı için eleştiriyordu. Bu nedenle Türkiye, İklim Eylem Ağı (CAN) gibi STK'lar tarafından 2012 yılından beri çok defa COP konferanslarında 'Günün Fosili' seçilmişti. Bu yüzden bu yıl Katowice'de nasıl bir performans gösterileceği merakla bekleniyor.