Suriye'nin inşası söz konusuysa gerisi teferruat!

Türkiye'deki ekonomik temaslarda yapılan enerji anlaşmalarında, Türkiye'nin ekonomik krizi atlatmasıyla Suriye'nin yeniden yapılandırılması ve Suriye pazarının paylaşımı büyük ölçüde birlikte ele alınıyor. Suriye Savaşı'ndan etkilenen ve burada rolü olan tüm ülkelerin kaderleri, çıkarları, sorunları birbirine kilitlenmiş durumda.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN-Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier Nisan ayında planlanmış olan Ankara temaslarını tamamladı ve Türkiye’den ayrıldı.

Altmaier, Türkiye ziyaretinde ekonomik işbirliğinin önemine vurgu yaparak iki ülke arasında ilişkilerin iyi olmasının Almanya’nın çıkarına olduğunu söyledi. Mevcut sorunlara rağmen, Türkiye ile ilişkilerde sağlanan ilerlemenin Alman vatandaşlarının, Almanya’da istihdam yaratılmasının ve Ortadoğu'daki istikrarın yararına olduğunu vurguladı. Altmaier’e Almanya’nın önemli enerji şirketlerinden biri olan ve Sabancı Grubu'na ait EnerjiSa’nın ortaklarından EON’un CEO’su Teyssen gibi isimlerin yanı sıra büyük bir iş heyeti eşlik etti.

Almanya Ekonomi Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la görüştü. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'la birlikte Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi’nin (JETCO) ilk toplantısına katıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'la da bir görüşme gerçekleştiren Altmaier, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile 2’nci Türk-Alman Enerji Forumu’nun açılışını yaptı. Konuşmasında “Ben Federal Hükümet’in en önemli bakanı değilim. Ancak Türkiye ile ortak iş yapma ve çalışma konusunda en çok çaba sarf edecek, çalışacak olan bakanım” dedi.

ALMANYA'NIN JEOPOLİTİK HESAPLARI

Türkiye'deki mevcut kriz göz önüne alındığında, Türkiye'nin her zamankinden daha fazla yabancı yatırıma ihtiyacı var. Bu doğrultuda da Almanya, Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı. Türkiye’de Almanya pazarı için kıyafet, araba, araç parçaları ve makineleri üretiliyor ayrıca 7 binden fazla Alman şirketi faaliyet gösteriyor.

Türkiye ile ekonomik ilişkilerin normale dönmesi Almanya için çok önemli ancak bu sadece Türkiye’de aktif olan Alman şirketleriyle ilgili değil. Jeopolitik çıkarlar nedeniyle de böyle olmak zorunda. Türkiye, Suriye Savaşı'nda ve mülteci krizinde önemli bir rol oynuyor. Astana görüşmelerinde, öyle veya böyle Batı’nın Suriye’deki çıkarlarını da temsil ediyor. Bu nedenle de Erdoğan, yeni bir mülteci dalgasını tetikleyecek olan İdlib’e askeri bir operasyon yapılmaması için uğraştı. Altmaier de bu ziyaretinde, “Türkiye’nin İdlib’deki ateşkes için yürüttüğü görüşmelere çok minnettarız” diyerek bu konunun altını çizmiş oldu. Almanya için ürkütücü konuların başında bir de Türkiye’de bulunan yaklaşık üç milyon Suriyeli'nin varlığı geliyor. Eğer Türkiye'deki ekonomik kriz daha da derinleşirse bunun Almanya’ya yeni bir mülteci akınını tetiklemesinden endişe ediliyor. Bu da ilişkilerde belirleyici bir rol oynuyor.

Altmaier'in gerçekleştirdiği ekonomik görüşmelerin ardından Angela Merkel de 27 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine İstanbul'a geldi. Erdoğan, Almanya, Rusya ve Fransa devlet başkanlarını İstanbul’a Suriye ile ilgili küçük bir zirve toplantısı yapmak için davet etti. Resmi bilgilere göre, bu yeni dörtlü formatta odaklanılacak konunun İdlib’deki ateşkesin pekiştirilmesi ve anayasal bir komite toplanarak siyasi sürece yeni bir destek sağlama çabası olduğu bildirildi.

Bu anayasa komitesi toplanması fikri ilk olarak BM Suriye Komiseri Staffan de Mistura tarafından 27 Eylül'de New York'ta BM Genel Kurulu'nda talep edilmişti. Kasım ayında görevinden istifa edecek olan De Mistura bu komiteyi görevini bırakmadan, Suriye rejiminin ve Rusya'nın karşı çıkmasına rağmen toplamak istiyor. Mistura'nın siyasi süreçte önemsediği konular arasında seçimler, mültecilerin dönüşü ve geri dönenler için bir af da yer alıyor.

De Mistura'nın planına göre Anayasa Komitesi 150 üyeden oluşacak. 50 üye Şam hükümeti ve muhalefetten isimlerden oluşacak. Geri kalanın ise sivil toplum örgütlerindeki güvenilir ve tarafsız uzmanlardan atanması ön görülüyor. De Mistura'nın listesini Şam ve Rusya'nın engellediği medyada yazılanlar arasında. Bu komisyon oluşturulduktan sonra BM nezaretinde serbest seçimler planlanıyor. 2021'de Beşar Esad'ın üçüncü dönemi sona eriyor. Verilen bilgiler arasında farklı ülkelerde bulunan 6 milyondan fazla Suriyeli mültecinin oy kullanmasının sağlanması da planlanıyor.

İstanbul'da yapılan zirveden Suriye konusunda çözümü güçlendirecek bir görüş çıkar mı bilmemekle beraber bunun zor olacağını tahmin etmek de abartı olmaz. Sonuçta söz konusu 'zirve'de İran'ın ve AB'nin temsilcisi yok.

Biliyoruz ki, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas göreve geldiğinden bu yana Suriye’ye ve Suriye’de savaşın bitmesinden sonra dizayn edilecek düzene yönelik barış görüşmelerinde Almanya’nın daha fazla söz sahibi olabilmesi için çabalıyor. Geçtiğimiz nisan ayında yapılan Suriye’de barışı tesis etmeye yönelik kurulan “Small Group” (Küçük Grup) diye adlandırılan ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’den oluşan müzakerelerde Almanya da yer aldı.

İlk defa Almanya Federal Hükümeti, Suriye’de belirleyici bir rol oynayan aktörlerle doğrudan bir müzakere masasına oturdu. Almanya için en önemli konu ülkesine sığınan Suriyelilerin geri dönebilecekleri koşulların yaratılması. Bu çerçevede Merkel, haziran ayı başlarında, Rusya Devlet Başkanı Putin’den Esad’ı, mültecilerin eski evlerine dönmelerini zor hale getirecek planlı mülk kanunlarını çıkarmasını durdurmaya ikna etmesini istemişti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen hafta Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Suriye’yi konuşmak üzere Berlin ve Paris’e gitti.

Erdoğan’ın bu dörtlü zirvede devletlerin çatışan çıkarlarını Suriye’de ortaklaştırmak için çabalayacağı düşünülüyor. Washington ve Ankara, Beşar Esad’a karşı olmakta hemfikir olsalar da, Suriye’deki Kürt güçlerin desteklenmesi konusunda karşıt fikirdeler.

Öte yandan Esad rejimini siyasi ve askeri olarak destekleyen Rusya, Batı ülkelerinin Suriye’yi yeniden inşa etmedeki maliyete katılmalarıyla da ilgileniyor. Şimdiye kadar, Batı dünyası sadece Suriye Savaşı'ndaki mültecilerin bakımı ve barınması için maddi destek sağladı. Şimdi masada Suriye’nin yeniden inşası da var. Türkiye'deki ekonomik temaslarda yapılan enerji anlaşmalarında sadece Türkiye'nin ekonomik krizi atlatmasıyla Suriye'nin yeniden yapılandırılması ve Suriye pazarının paylaşımı büyük ölçüde hep birlikte ele alınıyor. Suriye Savaşı'ndan etkilenen ve burada rolü olan tüm ülkelerin kaderleri, çıkarları, sorunları birbirine kilitlenmiş durumda. Bu durumda Türkiye'deki insan hakları ihlalleri, otokratik rejim vs. gibi konular şimdilik kapalı kapılar ardında konuşulacak,bu konular direkt bir gündem oluşturmayacak kadar teferruat konular olarak kalacak.