Arap dünyasında geçen hafta: PYD Şam'dan Afrin'in tekrarlanmamasını istiyor
ABD’nin çekilmesi durumunda Arap basını tarafından “en zararlı çıkacak kesim” olarak görülen Suriyeli Kürtlerin nasıl bir adım atacağı da halen netlik kazanmış değil. Suudi Şark’ül Evsat gazetesine göre, PYD, Şam’dan Afrin tecrübesinin tekrarlanmamasını istiyor.
DUVAR - ABD’nin Suriye’den çıkacağının açıklanmasının ardından, “ne olacak?” sorusuyla başlayan tartışmalar, ABD’den gelen çelişkili açıklamalar ve çekilme takviminin nasıl olacağı konusunun netlik kazanmaması üzerinden devam ediyor.
ABD’nin çekilmesi durumunda Arap basını tarafından “en zararlı çıkacak kesim” olarak görülen Suriyeli Kürtlerin nasıl bir adım atacağı da halen netlik kazanmış değil. Ancak konuyla ilgili çıkan haberlere göre Şam yönetimi ve Suriyeli Kürtler arasındaki pazarlıklar çoktan başlamış durumda. Suudi Şark’ül Evsat gazetesine göre, PYD, Şam’dan Afrin tecrübesinin tekrarlanmamasını istiyor.
Sudan’da giderek artan gösteriler ve Sudan yönetiminin bu gösteriler karşısındaki tutumu, bu hafta Arap basınını en fazla meşgul eden konulardan biri oldu. Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in son olarak bu gösterilerle ilgili “dış destekli komplo” açıklaması yapması birçok eleştiriye neden oldu. Birçok yazar, Ömer El Beşir’in uzun süren iktidarını sorgulama çağrısı yaptı.
Ancak Ömer El Beşir’e destek veren ve Sudan’daki gösterilerin bir iç savaşa dönüşmemesi çağrısı yapan gazete ve yazarların sayısı da az değil. Sudanlı bazı yazarlar, gösterilerin siyasi hesaplara dönüştürülmemesi ve ülkedeki güvenlik ortamına zarar verilmemesi çağrısı yaparak özellikle de Suriye örneğini hatırlattı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili daha önce gözaltına alınan sanıkların yargılanmasına Riyad’ta başlandı. Arap basınında, Kaşıkçı’nın cesedine ne olduğu sorusuna cevap vermeyen Suudi yönetiminin bu mahkemeyle uluslararası toplumla dalga geçtiğine dair yorumlar yer aldı.
ŞAM VE PYD ARASINDAKİ PAZARLIKLAR
“ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekileceklerini açıklamasının ardından Suriyeli Kürt yöneticiler, girişimlerini birçok yönde yoğunlaştırmış durumda. Bu girişimlerden biri, YPG komutanı Sipan Hamo’nun başında olduğu bir heyetin, Suriye’deki Hımeymim üssü, Şam ve Moskova’ya yaptığı gizli ziyaretler oldu. Bu ziyaretler de, Türkiye’nin önünü kesmek için sınır bölgesinin Şam’a devredilmesi karşılığında Moskova’dan bazı garantiler almak ve bunun için hazırlıkların planlanmasıdır.
Şark’ül Evsat’a bilgi veren kaynaklara göre, Trump’ın ‘Erdoğan’a Suriye’den çekilme niyetini söylediğini’ ifade ettiği Twitter mesajından sonra, Hamo’nun başkanlığında bir heyet Hımeymim üssüne gitti ve orada Suriyeli ve Rus görevlilerle bir araya geldi. Heyet daha sonra ise Şam’a giderek Suriye Ulusal Güvenlik Şefi Ali Memlük, Genelkurmay Başkanı Ali Eyyüb ve istihbarat başkanıyla görüştü.
Kaynakların aktardığına göre PYD, Şam’a Afrin’deki hatanın tekrar edilmemesinin zaruri olduğunu iletti. Ayrıca hem Şam hem de Kamışlı’nın taviz vermemesinin Afrin’in Ankara’nın müttefiklerinin eline geçtiğini ilettiği de belirtildi.
PYD’nin Şam’a “Biz Suriye’nin geleceğiyle ilgili farklı düşünüyoruz ancak bu farklılık Suriye’nin bütünlüğü ve sınırlarının korunması konusunda değil” mesajını verdiği kaydedilirken, işbirliği için önceliklerin belirlenmesinin önemine işaret ettiği ifade edildi.” (Suudi Şark’ül Evsat Gazetesi)
'SUDAN’DA HAREKETLİLİK BASKIYA RAĞMEN ARTIYOR'
“Sudan’da Ömer El Beşir’in devrilmesini talep eden kitlesel hareketlilik, son günlerde daha da arttı. Bu hareketlilik sadece kentlerle sınırlı kalmadı aksine kırsal bölgelere ve banliyölere de sıçradı. Buna ilaveten Sudan dışında hareketlilik ve gösterilerle dayanışma mesajları geliyor.
Kitle hareketliliğindeki bu artışlar, gösterilere yönelik şiddetli bastırma girişimleri, anayasa ve kanunlar ihlal edilerek göstericilere ateş açılması ve bunun sonucu olarak da onlarca kişinin hayatını kaybetmesinin neticesinde oldu.
Rejim şu an onu bekleyen kaçınılmaz sonun karşısında bir panik hali içinde. Bu yüzden sosyal medya kullanımını yasaklayarak bazı okulları ve üniversitelerde eğitimi durdurdu ve sokağa çıkma yasakları ilan etmeye başladı. Bu kitlesel hareketlilik rejimi ciddi bir şekilde sarstı. Bu bağlamda 20 siyasi parti rejime olan desteğini çekti, bu da onu oldukça zayıflattı.” (Tac Alser Osman/Sudanile)
'SUDAN DIŞARIDAN BİR KOMPLOYLA MI KARŞI KARŞIYA?'
“Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, Sudan’ın bağımsızlığının yıl dönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada, ülkesinin dışarıdan bir komploya maruz kaldığını söyleyerek, ülkesinin yıkılmak istenen yedi Arap ülkesinden biri olduğundan bahsetti. Bu ülkeler de, Mısır, Suriye, Tunus, Irak, Libya, Yemen ve Sudan. El Beşir, sokağın hareketliliğini ise ekonomik ambargolara ve ülkesinin teröre destek veren ülkeler listesinde olmasına bağladı. Ancak El Beşir, uzun süredir iktidardaki biri olarak ülkeyi yönetim biçiminin başarısızlığından hiç bahsetmedi.
Ömer El Beşir söz konusu açıklamalarında özellikle de üç konuda haksızdı. Bunlardan ilki kendi ülkesini Mısır, Suriye, Irak ve Yemen gibi komplolara maruz kalan ülkelerle aynı sınıfa koymasıdır. İkinci haksız olduğu nokta ise göstericilerin silahlı olduğu ve bazı yabancı büyükelçiliklerden talimat aldıkları yönündeki sözleri. Zira Sudan’daki gösteriler barışçıldır. Üçüncü nokta ise, Suriye ve Libya’da olduğu gibi Sudan’da karşı 65 ülkeden oluşan bir koalisyonun kurulduğu iddiasıdır. Veya Irak ve Yemen’de olduğu gibi Sudan’a karşı bir askeri operasyona girişileceği doğru değildir. Nitekim Trump –itiraf ettiği üzere- Suriye’deki ayaklanma için 70 milyar dolar harcandığı gibi Sudan için böyle bir miktar harcamaya niyetli değil.” (Abdulbari Atwan/ Rai Al Youm)
'REJİM DEVRİLSİN' ÇAĞRILARI NE ANLAMA GELİYOR?
“Hükümet, bugünkü ekonomik sıkıntılara yol açan birçok hata yaptı. Dolayısıyla vatandaşlar öfkelerini barışçıl gösteriler aracılığıyla, güvenlik ve polis birimlerinin baskısıyla karşılaşmadan ifade etme hakkına da sahipler.
Ancak bazı siyasi taraflar, ülkede mevcut durumu ve hareketliliği rejimi devirmek için bir fırsat bildiler. Bu kesimler sonucu ne olursa olsun ‘değişim’ şiarlarını yükseltiyorlar. Hatta bunun neticesinde kabile çekişmeleri ve iç savaş çıkabileceğini, bunun da ülkedeki güvenlik ortamının tamamen ortadan kalkmasına yol açacağını bilmelerine rağmen.
Maalesef ki rejimin devrilmesi çağrısı yapanlar, bunun bizden daha fazla birlik halinde yaşayan ülkelerde nasıl şeytani bir duruma yol açtığını görmelerine rağmen yapmaktadırlar. Nitekim bu kesimler, Suriyeli vatandaşların çoğunun dünyanın birçok ülkesine nasıl sığınmaya çalışarak güvenli bir ortam aradıklarını gözleriyle gördüler.
Suriye, Irak ve Somali halkı yemeğini kaybetmedi belki ama güven ortamını kaybetti ve bununla da vatanını kaybetmeye başladı. Vatanını kaybedince de su ve ekmek dâhil her şeyini kaybetmiş oldu.” (Sudan El Youm/ El Tayyip Mustafa)
'KAŞIKÇI CİNAYETİ SANIKLARININ MAHKEMESİ: SAÇMA BİR TİYATRO'
“Cemal Kaşıkçı cinayeti, Suud Arabistan’daki iktidarda bulunan grubun, şiddet eylemleriyle olan doğal bağlantısını ortaya koydu. Ki şiddetle olan bu bağ Yemen, Katar ve Suudi Arabistan’ın kendi vatandaşlarını derinden sarstı. Suudilerin şiddetle olan bu bağı, Almanya, Kanada ve İsveç gibi ülkelerle ilişkilerinin gerilmesine de neden oldu. Ayrıca bütün bunlar Suudi Arabistan veliahtının siyasi açıdan ne kadar deneyimsiz olduğunu da gözler önüne serdi.
Soytarılıkla korkunun bir arada olduğu bu ortamda, Cemal Kaşıkçı cinayetindeki zanlıların mahkemesine başlandı. Bu sanıklardan beşi hakkında da idam cezası istendi. Bu sanki asıl suçluların beraat edilmesini sağlayacak saçma bir tiyatro oyunu gibi. Aynı zamanda uluslararası toplumla dalga geçilmesi anlamına da gelmektedir. En önemlisi bu suikastta en önemli soru da göz ardı edilmektedir. Bu soru da, cesedin nerede olduğu ve neden ortaya çıkmasını istemedikleridir.” (Kuds El Arabi/Başyazı)