Arap dünyasında geçen hafta: Sudan'da 'beyaz darbe'
Sudan süren gösteriler nedeniyle Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, hükümeti feshetti ve valileri görevden aldı. Ömer El Beşir'in valilerin yerine askerleri getirmesi "beyaz darbe" olarak nitelendirildi.
DUVAR - İki ayı aşkın bir süredir protesto gösterilerine şahit olan Sudan’da dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Gösterilerin hedefindeki isim Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, cuma günü 1 yıllık OHAL ilan etti ve hükümeti feshettiğini açıkladı.
Kararları arasında ülkedeki 18 vilayetin yerel hükümetlerinin feshedilmesi ve valilerin görevden alınması da yer alıyor. Valilerin yerine asker kökenli isimlerin getirilmesi ise oldukça dikkat çekti. 2020’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını söyleyen El Beşir cumhurbaşkanlığı birinci yardımcılığına da savunma bakanını atadı.
Eylemcilerin yine gösteri çağrılarıyla karşılık verdiği ve reddettiğini açıkladığı kararlar, ülkedeki bazı basın organları tarafından El Beşir eliyle yapılmış “beyaz darbe” olarak yorumlandı. İlerleyen dönemlerde askerin ülkedeki rolünün artacağı yorumları dikkat çekiyor.
Bir diğer Afrika ülkesi olan Cezayir’de de geçtiğimiz hafta gerginlik hâkimdi. Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’nın cumhurbaşkanlığına beşinci kez adaylığını açıklamasıyla başlayan tepkiler, cuma günü oldukça kalabalık gösterilere dönüştü.
Mısır’da ise eski başsavcı Hişam Bereket’in 2015 yılında suikastla öldürülmesi davasında verilen 9 idam kararının infaz edilmesi ciddi tepkilere neden oldu. En başından beri tartışmalı olan davada, 9 gencin bütün çağrılara rağmen idam edilmesi, Sisi’in muhalefete karşı sert tutumunu sürdüreceği şeklinde yorumlandı.
4 yıl önce İngiltere’den kaçıp IŞİD’e katılan Şeyma Begüm ve yine aynı şekilde ABD’den Suriye’ye IŞİD’e katılmak için gelen Hüda Mouthana’nın ülkelerine dönme talepleri Arap basınında da geniş bir şekilde yer aldı.
IŞİD’in tam olarak yenilip yenilmediğinin gündemde olduğu bir dönemde Şeyma (Şemime) ve Hüda gibi IŞİD’den geriye kalan kadın ve çocukların ne olacağı ve konunun muhatabı ülkelerin bununla ilgili nasıl bir siyaset izleyecekleri Arap basınında geniş bir şekilde tartışılmaya devam ediyor.
'EL BEŞİR'İN ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEYE NİYETİ YOK'
“Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, gerçekleştirilmek istenen anayasal değişikliklerin ertelenmesi için parlamentoya çağrı yaptı. SUNA haber ajansının geçtiği habere göre El Beşir ayrıca muhalefete de çağrı yaptı ve şu an bulunduğu cumhurbaşkanlığı makamında herkese eşit mesafede durduğunu belirtti.
El Beşir, açıklamasında ülkede istikrarın korunması için silahlı kuvvetlerin rolüne dikkat çekti. Kush News’e bilgi veren kaynaklar, 18 eyaletin görevden alınan valilerinin yerine 18 askerin atanması ve OHAL’in ilan edilmesi ‘beyaz darbe’ olarak yorumlandı.
Sudan Güvenlik ve İstihbarat Başkanı Salah Kuş, El Beşir daha açıklama yapmadan önce, El Beşir’in bir dönem daha iktidarda kalmak için anayasayı değiştirmeye niyeti olmadığını, 2020’de aday olmayacağını ve parti başkanlığından ayrılacağını söylemişti.
Daha önce de bazı kaynaklar, dost ülkelerin El Beşir’e ülke güvenliğinin tehdit altına girmemesi için adım atması gerektiğini nasihat etmişti.” (Sudan Kushnews haber sitesi)
Arap dünyasında geçen hafta: Soçi'de kayda değer sonuç çıkmadı
'ASKER DAHA DA ETKİLİ OLACAK'
“Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, askeri devletin önemli kadrolarına yerleştirmek için yapılan değişiklikler kapsamında 18 vilayetin başına ordundan ve güvenlik teşkilatından isimler getirdi. Bu adım Sudan da ‘beyaz darbe’ olarak nitelendirildi.
Alınan bilgilere göre, ordu yetkilileri ilerleyen günlerde devlet kademelerinde daha fazla görev alacak. 18 vilayetin başına asker kökenlilerin getirilmesiyle bu durum fiilen başladı.” (Sudan Akhbar haber sitesi)
'MISIR’DA İDAMLAR ÜZERİNDEN VERİLEN MESAJ'
“Abdülfettah El Sisi yönetimi, Mısır eski başsavcısı Hişam Bereket suikastı davasında idam edilen 9 genç üzerinde açık mesajlar veriyor. Bu mesajda da, muhalif gruplara karşı korkutma ve terörize etme siyasetinin devam edileceği ve geri adım atılmayacağı söylenmektedir.
Emniyet kaynaklarına göre idam edilen 9 gencin idamı, normal yargılamaya göre zaman açısından oldukça hızlı oldu. İdamların bu kadar erken infaz edilmesi Mısır yargı geleneklerine aykırılık teşkil etti.
İdam edilenlerin sayısı bakımından Abdülfettah El Sisi’nin iktidara gelmesiyle durum oldukça farklı bir hal aldı. Sisi’nin ilk üç senesinde 24 idam cezası infaz edilirken, bu sayı 2018 yılında 32 oldu. Bu konuda 2019 yılına da hızlı bir giriş yapıldı ve sene başından bugüne kadar, 12'si siyasi suçlardan olmak üzere 15 kişi idam edildi. (El Arabi El Cedid gazetesi)
Arap dünyasında geçen hafta: Türkler Rus çemberinde hapis
'ŞEYMA VE HÜDA GERÇEKTEN MAĞDUR MU?'
“Geçtiğimiz günlerde Batı basını, 4 yıl önce İngiltere’deki evinden kaçıp IŞİD’e katılan Şeyma Begüm’ün hikâyesiyle epey meşgul oldu. Şeyma o zaman 15 yaşındaydı ve iğrenç suçlar işleyen IŞİD’e katılmakla övünüyordu. O dönem hikâyesi çok meşhur oldu ve IŞİD’e katılmak isteyen birçok genç kız için örnek teşkil etti.
Ancak IŞİD’le mücadelenin farklı bir evreye girmesiyle durum değişti. Şeyma bugün affedilmeyi ve oğluyla beraber ülkesi İngiltere’ye geri dönmesine izin verilmesini talep ediyor.
Şeyma bu konuda tek değil. IŞİD’in kontrol ettiği toprakları kaybetmesiyle durumu belirsizliğini koruyan yüzlerce kadın ve çocuk var. Buna bir başka örnek, Suriye’de 1500 çocuk ve kadının barındığı kampta kalan tek ABD’li kadın Hüda Muthana. Hüda da 24 yaşında ve IŞİD’e katıldıktan sonra üç defa evlenmiş ve 18 aylık bir çocuğu var.
Şeyma ve Hüda’nın aklında ne olduğuyla ilgili kimse kesin bir yargıya varamaz. Ancak Şeyma ve Hüda’nın pişmanlıklarının IŞİD’in hezimetinin bir sonucu olmadığına da inanmak çok zor.
Söz konusu iki kadına mağdur gözüyle bakmak adil değil. Ancak bir yandan da yaptıkları açıklamalar ve pişmanlıklarını dile getirmeleri, IŞİD gibi terör örgütlerine katılmayı düşünen birçokları için örnek teşkil edecek önemli bir durumdur. Zira IŞİD ile mücadele sadece silahlı savaş değildir. Aynı zamanda fikri mücadelede gerektirir.” (Mina El Oreybi/Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)
'IŞİD’İN HİKÂYESİ HEP GİZEMLİ KALACAK'
“İsmi ister Şeyma ister Şemima olsun bu önemli değil. Pakistan asıllı bir İngiliz veya Kanadalı, Faslı ya da Tunuslu olması da önemli değil. Önemi olan İslam’ı çalan IŞİD senaryosunun en son halkasının kahramanı olması.
Şeyma tek değil. Onlarca belki de yüzlercesinden sadece bir tanesi. Denilene göre Suriye’nin doğusunda tutuklu olan 3 Kanadalı kadın var. Kanada’dan Suriye’ye gitmiş, orada evlendirilmiş ve örgütün kontrol ettiği bölgelere gitmeye zorlanmış. İkisi isminin açıklanmasını istemiyor. Diğeri ise 29 yaşındaki Durra Ahmet. Kanada’da bir üniversitede öğrenciydi. Ve dediğine göre kocaları onları Suriye’ye gitmeye zorlamış.
Her üçü de onlarca kadın ve çocukla beraber ABD destekli SDG’nin kontrolünde tutuklu durumda. Bunların her birinin ayrı bir hikâyesi var. Ancak IŞİD’in hikâyesi hep gizemli kalacak.” (Reşad Ebu Davud/Ürdün El Destur gazetesi)
'IŞİD GERÇEKTEN BİTİYOR MU?'
“IŞİD’e karşı verilen bunca savaştan ve binlerce savaşçısının teslim alınmasından sonra, bu sözde devletin veya örgütün liderlerinden hiçbirinin açık ve şeffaf bir şekilde mahkemeye çıkarıldığını ve insanları tatmin edecek inandırıcı bir sorguya çekildiğine şahit olmadık. Yine bu örgütün sözde halifesi Ebu Bekir el Bağdadi’nin akıbeti hala belli değil.
ABD, bugün veya yarın IŞİD'e karşı parlak bir zafer ilan edebilir. Peki, biz bu örgütün tehlikesinin tamamen yok olduğuna inanabilir miyiz? Yoksa Yeni IŞİD’lerin yeni katliamlarına tanık mı olacağız?
IŞİD Suriye ve Irak’ta işgal ettiği coğrafi haritadan silinmiş olabilir. Ancak IŞİD ve benzeri terör örgütlerin tehlikesi, onların kurulmasını sağlayan ve onları harekete geçiren lider kadrolarının yakalanıp yargılanmaları ve arkasındaki gerçek kadroları, bunları kimim desteklediği ve silahlandırdığının ortaya çıkarılmasıyla ortadan kaldırılır.” (Adid Nassar/Londra merkezli El Arab gazetesi)
Arap dünyasında geçen hafta: Arap ayaklanmaları neden başarısız oldu?
CEZAYİR’DE BUTEFLİKA’YA KARŞI ÖFKE BÜYÜYOR
“Cezayir’de bazı kentlerde düzenlene protesto gösterileri, Cezayir halkını Abdülaziz Buteflika’nın cumhurbaşkanlığına beşinci kez aday olmasına karşı doğrudan bir tepkisi niteliğindedir. Gösterilerin kalabalık olması ve başka gösteriler için çağrıların devam etmesi de krizin ne kadar derin olduğuna işaret etmektedir. Bütün bunlara rağmen Cezayir rejimindeki bazı güçler Buteflika’yı ‘kutsanmış adam’ olarak lanse etmeye devam ediyor.
Bu halk hareketi ve hareket içinde yer alan güçler konusunda bazı soru işaretleri olabilir. Gösteriler nasıl yaygınlaştı, barışçıl bir şekilde nasıl organize olundu ve taleplerini nasıl gerçekleştirebileceği konusunda.
Buteflika’nın adaylığına karşı başlayan bu öfkenin bu gösterilere dönüşüp daha da yaygınlaşmasıyla bu talepler daha da somut bir halk alacak. Bu da Buteflika rejiminin daha önce de yaptığı gibi gösterileri kontrol altına almasını daha da zorlaştıracaktır.” (Ömer Kuvş/El Arabi El Cedid)