Milyarlarca Euro'luk silah piyasasında etik imkanlı mıdır?
Alman uzmanlar Suudilerin silah şirketi SAMI'yi güçlendirmek için çalışıyorlar. Görülüyor ki, Almanya veliaht prens Muhammed Bin Salman'ın Yemen'deki savaşına sadece sattığı silahlarla destek olmuyor. Dondurulmuş olan silah ticaretinin resmi süresi 9 Mart'ta doluyor ve uzatılacak mı bilinmiyor. Almanya hükümeti anlaşılan o ki, Rheinmetall gibi Alman silah sanayii şirketlerinin ticaretini bozmak istemiyor ve bilerek yasal bir boşluk bırakıyor.
KÖLN - Almanya Federal Hükümeti, Alman silah şirketlerinin yabancı yan kuruluşlarının tartışmalı ihracatlarını fazla kısıtlamayacakları kararını bu yılın Ocak ayında kamuoyuyla paylaşmıştı. Yıllık 5 milyar Euro'luk bir getirisi var Alman silah sanayiisinin.
Medya kuruluşlarının ülkenin silah ticareti ile ilgili sordukları sorulara Almanya Ekonomi Bakanlığı'nın verdiği cevaba göre geçtiğimiz yıl, askeri çatışmalara katılan Suudi Arabistan ve Türkiye'ye 2017'den çok daha fazla savaş silahı ihraç edildi.
Deutsche Welle, Stern dergisi, birinci Alman televizyon kanalı ARD’de yayınlanan "Report München” programı, Lighthouse Reports adlı Hollandalı araştırma merkezi ve araştırmacı gazetecilik kuruluşu Bellingcat ortak çalışmasıyla Yemen’de devam eden savaşta Alman silahlarının sanıldığından daha önemli rol oynadığı ve savaşta Alman kara, hava ve deniz silah sistemlerinin kullanıldığı ortaya çıktı.
Alman şirketleri, 2018'in Ocak ayından Ekim ayına kadar Suudi Arabistan'a 160 milyon Euro değerinde silah ihraç ettiler. Yapılan ihracatın değeri ilk on ayda 2017 yılına göre 50 milyon Euro daha yüksek oldu. Ancak şimdiye kadar Merkel hükümeti yetkilileri Yemen'deki savaşta Alman silahlarının kullanılıp kullanılmadığına dair bir bilgileri olmadığını söylüyorlardı. Medya organlarının yaptığı bu özel araştırma bu konuda net veriler ortaya koymuş oldu.
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından Almanya, Suudi Arabistan'a silah ve savaş teçhizatı teslimatını tamamen durdurmuştu. Fakat yakın tarihli haberlerden anlıyoruz ki, Alman silah şirketi Rheinmetall, Suudi Arabistan'a, İtalya ve Güney Afrika'daki yan kuruluşları aracılığıyla silah ve cephane sağlamaya devam etti. Ayrıca Rheinmetall çalışanlarının bir kısmı Suudi Arabistan'a taşındılar. Alman uzmanlar Suudilerin silah şirketi SAMI'yi güçlendirmek için çalışıyorlar. Görülüyor ki, Almanya veliaht prens Muhammed Bin Salman'ın Yemen'deki savaşına sadece sattığı silahlarla destek olmuyor. Dondurulmuş olan silah ticaretinin resmi süresi 9 Mart'ta doluyor ve uzatılacak mı bilinmiyor.
Almanya hükümeti anlaşılan o ki, Rheinmetall gibi Alman silah sanayii şirketlerinin ticaretini bozmak istemiyor ve bilerek yasal bir boşluk bırakıyor. Alman silah üreticilerinin savaş silahlarını geliştirilmesi için yurt dışına göndermesiyle ilgili hiçbir izin gerekmiyor. Bu da, yurt dışındaki silah üretiminde dış kaynak kullanımını kolaylaştırıyor.
Katolik Haber Ajansı'nın sorusuna federal hükümetin verdiği yanıta göre, geçtiğimiz yılın son çeyreğine yani 26 Aralık'a kadar Almanya, AB ve NATO dışındaki üçüncü ülkelere yaklaşık 440.6 milyon Euro tutarında bireysel ihracat lisansı verdi. Bu dönemde ihraç edilen bireysel ihracat lisanslarının toplam değeri 1.2 milyar Euro'nun biraz altındaydı.
İhracat lisansları, fiili silah ihracatını göstermiyor, ancak gelecekte silah anlaşmalarına atıfta bulunuyor ve silahlanma politikası için bir kıstas olarak kabul ediliyor. Ekim ve Aralık ayları arasında verilen bireysel ihracat lisanslarından yararlanan en önemli ülkeler arasında Cezayir, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri var.
Türkiye’ye yapılan silah ihracatı, Sol Parti'nin verdiği soru önergesine verilen yanıtta belirtildiği üzere, dönem boyunca üç kattan fazla artmıştır. Buna göre, Türkiye geçen yılın Ekim ayına kadar 200 milyon Euro değerinde Alman silah endüstrisinden silah satın aldı. Alman Ekonomi Bakanlığı ihracatın tamamının detaylarını paylaşmamakla birlikte Türkiye "neredeyse yalnızca denizcilikle ilgili ürünler" satın almış.
Alman hükümetinin silah ihracat politikası eleştirilerin hedefinde. Eğer hükümet net adımlar atmazsa silah sanayii çatışma içinde olan ülkelere daha fazla kar elde etmek için silah satışına devam edecektir. Daha fazla ihracatı önlemek için ancak yasal adımlar atılması gerekiyor.
Fakat işin bir başka boyutu Almanya dışındaki diğer ortak ülkeler. Almanya'nın ihracatı durdurmasından ortak Fransız ve İngiliz şirketlerde etkileniyor. Bu nedenle de Berlin'e baskıyı arttırıyorlar. Bu süreci Merkel'in Macron hükümeti ile çözmesi gerekiyor. Merkel hükümetinin silah ticaretinde gevşek adımlar atmaya çalışmasına koalisyon ortağı kabul etmiyor.
Avrupa Birliği içerisinde ekonomik olduğu kadar politik sebeplerden dolayı Suudi Arabistan'a silah temin etmeye devam eden ülkeler de mevcut. Bu konuda AB içerisinde ortak bir görüş ve buna bağlı olarak da ortak bir yasal düzenleme de yok. Milyarlarca Euro'luk karmaşık bir üretim zinciri var ortada. Bir ülkenin verdiği yaptırım kararı öteki ülkeyi yüz binlerce Euro'luk zarara uğratabiliyor.
NATO'da daha fazla inisiyatif alması için ABD tarafından zorlanan AB ülkeleri, özellikle Almanya silah ticareti konusunda daha net bir tutum almak zorunda. Bir tarafta reel politika ve ekonomi var diğer tarafta AB'nin etik değerleri, küresel iklim değişikliği anlaşmaları vs.
Mayıs ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sosyal demokratların ve sol partinin öne çıkaracağı konulardan biri de silah ihracatı ile barış temelli politika ruhunun yeniden canlandırılması olacaktır. Her ne kadar koalisyon ortağı olsa da Sosyal Demokratların silah ticareti konusunu Avrupa seçimlerinde seçim gündemi yapması Hristiyan Demokratları endişelendiren önemli bir konu.
Almanya silah üretiminde Fransa ve İngiltere ile ortak şirketler kurmak zorunda değil diyerek ilk eleştiriyi SPD'li eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel yaptı bile. Almanya halkının yüzde 80'i kriz ve savaş bölgelerine Alman silahlarının gönderilmesini istemiyor. Merkel'in başbakanlık yarışındaki rakibi SPD'li Martin Schulz, "Suudi Arabistan’ın Alman silahlarına ihtiyacı yok. Ülke insan haklarını çiğniyor ve Yemen'de savaşta olduğu sürece, ihracatı durdurmamızı değiştirecek hiçbir şey olmayacak" diyor.
Elbette bu konu sadece Almanya için değil, genel olarak AB için ciddi bir sorun. AB ve NATO dışındaki ülkelere silah satışı AB için etik bir sorunmuş gibi ifade edilse de meselenin etikten çok daha öte bir boyutu var. Arka planda AB açısından ciddi bir sorun devreye giriyor, o da kontrolsüz göçler ve Avrupa'ya uyum. Eğer başka ülkelerde yaşanan savaşlar AB'nin sınırına göçleri getiriyorsa bu göçler nedeniyle kıtada aşırı sağ radikal partiler ve görüşler tehlikeli biçimde güçleniyorsa burada etikten ziyade strateji önem kazanıyor: Silah sattığınız ülkeye neden silah satıyorsunuz ve bu ülkelerin yönetimleriyle uzun vadede gerçekten çalışabilecek misiniz? Avrupa Birliği ortak ordu ve ortak savunma konusunda yola çıkarken Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrası yeni dönemde silah üretimi ve ihracatı konusunda da ortak değerler ve buna uygun düzenlemelere de karar vermek zorunda kalacaktır.