Christchurch kayıplarına ağlıyor...
Mucad... Hüsne... Sayyad... Adullahi... Yeni Zelanda'nın Christchurch kenti katliamda kaybettiklerine ağlıyor. Okul gezisine gittiği için kurtulan ancak kardeşini kaybeden de var, tekerlekli sandalyedeki eşini kurtarmaya giderken vurulup hayatını kaybeden de...
DUVAR - Onlar birilerinin babaları, anneleri, kızları ve oğulları… Onlar mülteciler, göçmenler ve Yeni Zelanda doğumlular, onlar Kiviler…
Yeni Zelanda, Christchurch kentinde iki camiye Cuma namazı sırasında düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybedenlerin yasını tutuyor. En karanlık günlerinden birini yaşayan Yeni Zelanda, Christchurch’teki iki farklı saldırıda hayatını kaybeden 49 kişiye ağlıyor. Ülkenin dört bir yanında düzenlenen anmalarda, Müslüman toplulukla dayanışma mesajları veriliyor.
Mucad İbrahim'ın kardeşi Abdi İbrahim, saldırıdan beri kimsenin Mucad’ı görmediğini söyledi. Mucad ailesiyle birlikte Al Noor camisindeydi fakat saldırı sırasında yaşanan arbedede kayboldu ve bir daha haber alınamadı.
Aile Mucad’ı bulmak umuduyla Christchurch Hastanesi’ne gitti ve yaralı listesine baktı. Fakat bu boş bir umuttu. Saldırının ardından Stuff’a konuşan Abdi, "Mucad’ın büyük olasılıkla camide ölenler arasında olduğunu düşünüyoruz. Bu aşamada herkes onun öldüğünü söylüyor” dedi.
“Oldukça zor… Yardıma ihtiyacımız olup olmadığını sormak için bir sürü insan beni arıyor. Yaşadıklarımız çok zor, daha önce başımıza hiç böyle bir şey gelmedi.”
“Mucad, oyun oynamayı çok seven enerjik bir çocuktu. Gülümsemeyi ve kahkaha atmayı da çok severdi.”
'NASIL HİSSETTİĞİMİ HAYAL EDEMEZSİNİZ'
ABD’nin Minneapolis şehrindeki Dar Al Hiraj Camisi imamı Abdulrahman Hashi (60), 4 yaşındaki yeğeni Adullahi Dirie'nin öldürülenler arasında olduğunu söyledi.
Hashi, cuma sabahı kayınbiraderi Adan Ibrahim Dirie tarafından telefonla arandı. Saldırıda aldığı yaralar sebebiyle hastanede bulunan Dirie’nin dört çocuğu zarar görmeden camiden dışarı çıkmayı başardı, fakat en küçük çocuğu Adullahi öldürüldü.
1990’ların ortasında Somali’den iltica eden aile, Yeni Zelanda’ya yerleşmişti.
Washington Post’a konuşan Hashi, “Nasıl hissettiğimi hayal edemezsiniz” dedi.
“Ailenin en küçüğüydü... Bu bir aşırılık sorunudur. Bazı insanlar ülkelerindeki Müslümanların bu aşırılığın bir parçası olduğunu düşünüyorlar, ancak bunlar masum insanlar.”
EŞİNİ KURTARMAYA GİDİYORDU
42 yaşındaki Husne Ara Parvin, tekerlekli sandalyeye bağlı kocası Farid Uddin'i kurtarmaya çalışırken vuruldu.
Bangladeş gazetesi BDnews24’e göre, Husne’nin Bangladeş’te yaşayan yeğeni Mahfuz Chowdhury, Yeni Zelanda’daki akrabalarının ölümünden haberdar olduklarını söyledi.
Eşiyle birlikte Al Noor Camii’nde bulunan Husne, kadınlar bölümündeydi. Tekerlekli sandalyedeki eşini erkekler bölümüne bırakmıştı. Silah seslerini duyunca eşine ulaşmak için bulunduğu yerden çıktı. Erkekler bölümüne doğru ilerlemeye çalışırken vuruldu.
Husne’nin eşi ise saldırı başlayınca camidekilerin onu güvenli bir yere götürmeleri sayesinde hayatta kaldı. Çiftin bir kızı var.
'DAHA YENİ 14 YAŞINA GİRMİŞTİ'
Sayyad'ın babası Al Noor Camii'nde ölenler için gözyaşları içinde konuştu. Cashmere Lisesi’nde 10. sınıf öğrencisi olan Sayyad, saldırı sırasında annesi ve arkadaşlarıyla birlikte camideydi.
Sayyad’ın babası John Milne, NZME'ye gözyaşları içinde şunları söyledi: “Küçük oğlumu kaybettim, daha yeni 14 yaşına girmişti.”
“Resmi ağızlardan henüz öldüğünü duymadım, ama onu görenler olduğu için öldüğünü biliyorum.”
“Onunla bir aradayım ve gözyaşları yardım ediyor, insanlar yardım ediyor. Sadece burada olmak bile yardım ediyor.”
Baba Milne, Sayyad’ın çok iyi bir futbolcu olduğunu söyledi.
“Onu doğduğu zaman neredeyse kaybettiğim bebeğim olarak hatırlıyorum. Yaşamı boyunca böyle bir mücadele verdi. Adaletsizce muamele gördü fakat bunun üstesinden geldi ve çok cesurdu. Cesur, küçük bir asker... Onun, hiç kimseyi veya hiçbir şeyi umursamayan biri tarafından vurulduğunu görmek çok zor.”
“Nerede olduğunu biliyorum, huzur içinde olduğunu biliyorum.”
Milne, diğer oğlunun da genellikle Cuma namazına gittiğini fakat saldırı sırasında okul gezisinde olduğunu söyledi. (NZ Herald ve Stuff'tan derleyen Aynur Tekin)