AB'nin Ankara'ya cevabı artık net: AB'ye uygun değilsin
Her ne kadar AB'nin müzakere görüşmelerini askıya alması iç politikada kimilerinin eline yerel seçimler için bir süreliğine olsa dahi güçlü kozlar verse de uzun vadede sert bir kayıpla karşı karşıya, AB tüm kurumları felce uğramış, hiçbir öneriye ve eleştiriye açık olmayan bir yönetimle hangi ölçü ve koşullarda müzakereye devam edebilir? Çavuşoğlu vize muafiyetinin gerçekleşmesi için "sadece 6 kriter kaldı" gibi bir cümleyle her şey mükemmel işliyor muafiyet çok yakında hissi vermeye çalışsa da, o 6 kriter halledilemeyeceği için bugün müzakereler askıya alınsın tavsiye kararı veriliyor.
KÖLN - Alman gazetesi Tagesspiegel'den Thomas Seibert'in, Kuzey Almanya televizyonu NDR için çalışan Halil Gülbeyaz'ın ve Almanya ikinci kanalı ZDF'den Jörg Brase'nin akreditasyonlarının Ankara tarafından uzatılmaması iki ülke arasında kamuoyuna yumuşak açıklamalarla yansımış olsa da yeni bir krize neden oldu. Daha sonra ne olduysa Ankara geri adım atmak zorunda kalarak en azından ZDF'in İstanbul bürosu sorumlusu Jörg Brase'nin akreditasyonunu uzattı. Bildiğimiz kadarıyla Seibert içinde hâlâ görüşülüyor.
Geçtiğimiz haftanın en önemli konularından bir diğeri ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Avrupalı ve Almanyalı turistleri hedef alan ve tehdit edici sözleriydi.
Geçen hafta yazıda belirttiğim gibi Soylu'nun sözlerinin hemen ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Berlin'deki turizm tanıtım fuarına katılarak orada yaptığı basın toplantısında Alman turistlerin Türkiye'ye girerken tutuklama korkusu duymaları gerekmediğini temin ederek, Soylu'nun ifadelerinin yanlış yorumlandığını ve bu yorumların Federal Hükümet'in ciddiye almaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de neden böyle şeyler yaşanıyor diye sorulsa kısa yoldan cevabı hem basın hem de düşünce ve fikir özgürlüğünü reddeden otoriter bir anlayışın gittikçe güçleniyor olmasıdır denilebilir. Ancak tek cevabın bu olduğunu kabul etmek yeterli olur mu? Aynı hükümetin bakanlarının aynı konuda yaptıkları açıklama arasındaki tutarsızlığına bakacak olursak veya Jörg Brase'ye önce çalışma izni verilmeyip sınır dışı edilmesinin üzerinden iki gün geçmeden tekrar iznin uzatılmasına, Türkiye'nin devlet yönetiminde bir kafa karışıklığının veya bir felç halinin yaşandığını düşünmek de herhalde yanlış bir yorum olmaz.
Aynı çelişkiyi AB üyelik meselesinde de 2016'dan beri yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca AB üyeliğinin önemsizliğinden dem vurup AB'ye meydanlarda rest çekti. Şimdi Avrupa Parlamentosu Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya alma tavsiyesini kabul edince Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin hedeflenen AB üyeliğine bağlılığını vurguladı. AB'yi "yükümlülüklerini yerine getirme" ve tartışmaları genişletme çağrısında bulundu.
Oysa Avrupa Parlamentosu sadece müzakereleri askıya almayı tavsiye etmedi yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerinin "etkin bir ortaklık temelinde yeniden tanımlanması" gerektiğini de vurguladı ki ilk defa AB-Türkiye müzakerelerinde yeni bir tanıma ihtiyaç duyuyor.
AP, Türkiye ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gerektiğini de savundu. Fakat güncellemeyi reform sürecine insan hakları ve temel özgürlüklere saygı koşuluna bağladı. Bu koşul da yine ilk defa bu kadar somut ifade edildi. Bu konunun güncellenmiş Gümrük Birliği'nin parçası olması için Avrupa Komisyonu’ndan çalışma başlatması da istendi.
AP'nin kararından sonra AB Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun birlikte düzenledikleri basın toplantısında Mogherini, Türkiye'de hukukun üstünlüğünden, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasından ve gazetecilerin mahkum edilmesinden "derin kaygı" duyduklarını yineledi.
Çavuşoğlu ise, Türkiye'nin hedeflenen AB üyeliğine bağlılığını vurguladı. AB'yi "yükümlülüklerini yerine getirme" ve tartışmaları genişletme çağrısında bulundu. Ancak Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye'nin AB'nin yaptığı hukuk devleti eleştirisini kabul etmediğini belirtti. Türkiye'de temyiz yolunun açık olduğunu, ülke içinde olmuyorsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunun açık olduğunu ifade etti. Dışişleri Bakanı AB ülkelerini, AB tarafından terör örgütü olarak da kabul edilen yasaklı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) üyelerine karşı daha kararlı olmaya çağırdı.
Türkiye sadece iç politikada değil, dış politikada da gittikçe dengesini tamamen yitirdi. Bunun herhalde en önemli sebebi bir kişinin tüm pozisyonlar için yetkiyi elinde tutuyor olası. Bugün birçok kurum, kısmen işlevsel değil. Devletin içinde göreve uygun oldukları için değil de sadece cumhurbaşkanına liyakatleri sebebiyle önemli pozisyonlara getirilen yeni kişilerin çoğu karar almaktan korkuyor. Erdoğan bir karar vermeden önce bürokratlar net bir karar, program ortaya koymuyorlar. Bu nedenle davalar, tutukluluklar uzuyor. İnsanlara çalışma izinleri verilemiyor, lisanslar, akreditasyonlar uzatılamıyor.
Alman gazeteciler sıklıkla yazılarında şunu ifade ediyorlar: Eskiden gazeteci, yazar ve araştırmacılar Türkiye ve tüm Orta Doğu hakkında özgürce yazı yazabiliyorlardı ancak bu Türkiye gittikçe değişiyor. Gelecekte, Türkiye komşuları gibi bir yer olabilir. Gazeteciler Suudi Arabistan, İran veya Azerbaycan hakkında ancak başka ülkelerde yaşayarak yazabiliyorlar. Kim gerçekten kötü bir basın istiyorsa, bu biçimi seçer.
Kurumlar, yetkili makamlar artık tek başlarına karar alma gücüne sahip olmadıkları için ülke içindeki politika gibi dış politikada karma karışık bir hal alıyor. İçişleri Bakanı'nın tehdidini Turizm Bakanı vatandaşı tehdit edilen ülkenin başkentinde basın toplantısında "hepsi yanlış anlama" veya "Türkiye misafirperver bir ülkedir" gibi Avrupalı, Alman gazeteciler için absürt sayılabilecek açıklamalar yapmak zorunda kalıyor.
Her ne kadar AB'nin müzakere görüşmelerini askıya alması iç politikada kimilerinin eline yerel seçimler için bir süreliğine olsa dahi güçlü kozlar verse de uzun vadede sert bir kayıpla karşı karşıya, AB tüm kurumları felce uğramış, hiçbir öneriye ve eleştiriye açık olmayan bir yönetimle hangi ölçü ve koşullarda müzakereye devam edebilir? Çavuşoğlu vize muafiyetinin gerçekleşmesi için "sadece 6 kriter kaldı" gibi bir cümleyle her şey mükemmel işliyor muafiyet çok yakında hissi vermeye çalışsa da, o 6 kriter halledilemeyeceği için bugün müzakereler askıya alınsın tavsiye kararı veriliyor. Türkiye politikası AB ilişkileri konusunda reel işleyişi görmezden gelmeye çalışsa da artık AB için gerçekten çok yalnız!