İnsanlığın sonunu getirebilecek varoluşsal riskler

David Edmonds uzmanlarla konuştu: İnsanoğlu dinozorlarla aynı kaderi mi paylaşacak?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İnsan ırkı iklim değişikliği, nükleer savaş, salgın ya da dünyaya dev bir göktaşının çarpması gibi potansiyel ölümcül tehditlerle karşı karşıya. Filozof ve radyocu David Edmonds bu riskleri nasıl azaltabileceğine ve 'İnsanlar bu yüzyılın sonunu getirebilecek mi?' sorusunu yanıtlamaları için uzmanlarla konuştu.

Oxford Üniversitesi'nin İnsanlığın Geleceği Enstitüsü'nden Anders Sandberg, "Varoluşsal risk, insanoğlu ya da gelecek nesillerine nokta koyacak tehditlerdir" diyor.

20'inci yüzyılın ortalarına kadar, gayet güvenli bir yerde yaşadığımızı düşünüyorduk ama insanoğlunun sonunu getirebilecek çok sayıda ve çok çeşitli tehdit söz konusu.

GÖKTAŞLARI

Luis ve Walter Alvarez adlı baba-oğul bilim insanı, dinozorların dünyaya çarpan bir göktaşıyla öldükleri hipotezini yayımladıktan sonra 'Alvarez' hipotezi yakın geçmişte, Meksika'daki Yucatan Körfezi'nde dev bir kraterin keşfedilmesinin ardından bir uluslararası uzmanlar heyeti tarafından da desteklenmişti. Ancak varoluşsal risk uzmanlarına göre dünyanın sonunun bir göktaşı çarpmasıyla gelmesi ihtimali, insanoğlunun kendi yarattığı risklere kıyasla uzak bir ihtimal.

DOĞAL KAYNAKLARIN AZALMASI, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE NÜFUS ARTIŞI

Doğal kaynakların azalması riskiyle birlikte pek haberlerde yer almayan bir tehdit. Londra Üniversitesi'nden araştırmacı Karin Kuhlemann, nüfus artışına odaklanırken, insanoğlunun yok olmasına yol açabilecek birçok şey gibi, iklim değişikliği ve nüfus artışının birbiriyle bağlantılı ve her ikisinin de insanlığın suçu olduğunu söylüyor. Kuhlemann,  "İklim değişikliği ve kaynakların azalması nüfus artışının başka boyutları ve birbirlerini besliyorlar. Kaynaklar azalıyor ve kaynaklarımızın azaldığı gerçeğini örtmek için daha çok petrol kullanıyoruz ve bu da iklim değişikliğini kötüleştiriyor" ifadelerini kullanıyor. Araştırmacı, nüfus artışının durdurulmaması halinde, iklim değişikliğini durdurmanın imkansız olacağını belirtiyor.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN AZALMASI VE YOK EDİLMESİ

Bazı araştırmalar, yüzyılın ortalarında denizlerde ticari balıkçılığı desteklemeye yetecek kadar balık kalmayacağını söylüyor. Bunun yanında böcekler de  ortadan kayboluyor ve artık yiyecek böcek bulamayan çok sayıda kuş türü de azalmaya başlıyor.

SALGINLAR

1918'deki İspanyol gribi salgınına dünya nüfusunun yüzde 50'si yakalanmış ve 50 ila 100 milyon kişi hayatını kaybetmişti. Salgın, dünyada büyük bir hareketlilik varken, insanlar savaştan geri dönerken yaşanmıştı.İspanyol gribi döneminde insanlar tren ve gemiyle seyahat ediyordu ancak hava seyahati çağında hastalıklar her zamankinden daha hızlı yayılabilir.

BİREYSEL TEHDİTLER

Bilim ve teknoloji ilerledikçe, sentetik biyoloji üzerine çalışan bir laboratuarda bir virüs yaratılması gibi senaryolar da gündeme geliyor. Yaşamın Geleceği Enstitüsü'nden araştırmacı Phil Torres, kıyameti getirebilecek bir düğme olsaydı, kaygı verecek sayıda çok insanın bu düğmeye basmayı tercih edebileceğini söylüyor. Ancak Torres, "idiyosinkratik aktörler" diye tanımladığı, insanlığın sonunu kendi kişisel nedenleri yüzünden de getirebileğini belirtiyor. Bazı tahminlere göre bugün dünyada, bir çoğu tehdit oluşturabilecek 300 milyon sosyopat ve psikopat var.

NÜKLEER SAVAŞ

Küresel Felaket Riski Enstitüsü'nden Seth Baum, nükleer patlamayla şehirlerin yanmasıyla oluşacak tozun, bulutları aşıp stratosfere yükselebileceğini söylüyor. Bu toz yıllar boyunca orada kalıp, güneş ışınlarını engelleyebilir. Nükleer savaş sonucu insan ırkının yok olması, ilk oluşacak yıkım, ekonomik tahrip ve en nihayetinde küresel çevresel etkilerin bir birleşimi sonucu gelebilir.

YAPAY ZEKA

Uzmanları kaygılandıran bir başka senaryo da, önemli bir insanı yaratıcısının istediğini yapıyor ya da söylüyor gibi gösterebilecek "derin sahte videolar". Kötü niyetli biri yada birileri bir dünya liderinin, diğerini tehdit ettiği sahte bir video yaratabilir ve iki nükleer güç arasındaki gerilim artabilir. Bu teknoloji mevcut ve tespit edilmesi de giderek zorlaşıyor.

VAROLUŞSAL RİSKLERİ NASIL AZALTIRIZ?

Bu durumda aklımızda tutmamız gereken en önemli şey, geleceğimizin değiştirelemez olmadığı. Yapabileceğimiz şeyler var ama hemen harekete geçmeliyiz. Anders Sandberg, gelecekteki makinelerin nasıl insanların kontolü altında tutulabileceği üzerine çalışıyor. Diğer uzmanlar da salgın gibi bir felaket karşısında neler yapılabileceğini planlıyor. Bazı uzmanlar da, stratosfere tos salarak iklimin nasıl düzenlenebileceği veya mantara dayalı bir beslenmeyle bir nükleer kışı nasıl atlatabileceğimiz üzerine kafa yoruyor.

Karin Kuhlemann'a göre birçok varoluşsal riski azaltmak için yapılabilecek en önemli şey, nüfus artışını geriye çevirmek. Kuhlemann "Aile boyutlarıyla ilgili sosyal normları değiştirmemiz gerek ve hepimizin çok sayıda çocuk yapmaya ve ne istersek onu tüketmeye hakkımız olduğu anlayışından vazgeçmemiz lazım" diyor. Kuhlemann, 21. yüzyılın sonuncusu olmasını istemiyorsak, varoluşsal riskleri ciddiye almamız gerektiğini vurguluyor. (Kaynak)