Avrupa'nın Ortadoğu sınavı: Politika oluşturulamadı
Trump hükümeti Hürmüz Boğazı'ndaki kilit nakliye rotalarını Almanya ve diğer Avrupalı müttefikleriyle birlikte koruma amaçlı bir deniz koruma misyonu planı sunarak misyona katılım istedi. İngilizler tanker krizi ile birlikte Trump'ı desteklemenin ötesinde krize Avrupa'nın geri kalanını dahil etmeye çalışıyorlar.
KÖLN - ABD Soğuk Savaş döneminin eseri olan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) resmen çekildi. Anlaşma, menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan ve karadan havaya atılabilen orta menzilli tüm nükleer ve konvansiyonel balistik füzelerin yasaklanmasını öngörüyordu.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, yaptığı yazılı açıklamada INF Anlaşması'nın sona ermesiyle birlikte Avrupa'nın bir parçasının güvenliğinin kaybolduğunu, yeni bir nükleer silahlanma yarışını engellemek için silahsızlanmaya ve silah kontrolü kurallarına karar verilmesi gerektiğine inandığını ifade etti. Maas, ''Şimdi karşılaştığımız zorluklar anlaşmanın sona ermesiyle arttı. Artık bu zorluklar Avrupa ile de sınırlı değil" diyerek kaygısını dile getirdi.
Söz konusu anlaşma, Doğu ve Batı Almanya'daki kamplaşma döneminde Avrupa'da nükleer savaş riskini azaltmaya yönelikti. Bu nedenle Almanya anlaşmadan en çok fayda gören ülkeydi.
Trump yönetimindeki ABD sadece INF'den değil İran ile yapılmış olan nükleer anlaşmadan da çekilmişti. Maas, İran'la iletişimi koparmamak için haziran ayında Tahran'a gitmişti.
Başta Almanya olmak üzere AB, anlaşmayı müzakere etmek için oldukça ciddi bir zaman ve mesai harcadı. ABD anlaşmadan çekildiğinde en azından ortak şirketleri kurtarmaya çalışacaklarına dair İran'a söz verdiler. Fakat sözlerini yerine getiremediler. İşler tam tersi ilerledi. ABD'nin baskısına neredeyse boyun eğdiler. Hatta, İngiltere yasal dayanağı sorunlu bir biçimde Cebelitarık Boğazı'nda bir İran petrolü tankerini alıkoydu. Bu durum uzun zamandır İran hükümetinin Avrupa'nın çabalarına şüpheli yaklaşmasının gayet doğru olduğunu kanıtladı. İran Avrupalıların dış politikada asla ABD'den bağımsız davranamayacağından emin oldu. Alman medyasında İran-ABD ilişkileri uzmanları, İran'ın İngiltere ile yaşanan Hürmüz Boğazı'ndaki tanker krizine bakarak ABD’nin anlaşmadan çekilme kararıyla ortaya çıkan krizi Avrupa'nın ağırlaştırdığını söylediler.
Şimdi Trump hükümeti Hürmüz Boğazı'ndaki kilit nakliye rotalarını Almanya ve diğer Avrupalı müttefikleriyle birlikte koruma amaçlı bir deniz koruma misyonu planı sunarak misyona katılım istedi. İngilizler tanker krizi ile birlikte Trump'ı desteklemenin ötesinde krize Avrupa'nın geri kalanını dahil etmeye çalışıyorlar. Hürmüz Boğazı'ndaki ticaret koridorunu korumak adına Brexit'e rağmen Almanya ve Fransa'nın askeri misyona katılması için çabalıyorlar.
İran ile yapılan nükleer anlaşma (JCPOA) içerisinde Almanya, Fransa ve İngiltere imzacı ülkeler olsalar da İran petrolünü satın alabiliyorlar veya İran’a petrol taşımasında kullanabileceği bir kredi limiti verebiliyorlar. Washington'ın Avrupa ülkelerini İran'la ticarete devam etmeleri konusunda onaylaması neredeyse imkansız. Trump'ın stratejisi, baştan beri özellikle Almanya'yı gümrük vergisi, NATO harcamaları vs. gibi konularda taciz ederek bir şekilde kendisine taviz vermelerini sağlamaya çalışmak.
Almanya Dışişleri Bakanı Maas, İran konusunda sakin kalınması için çabalamaya devam ediyor. Ancak hükümetteki ortağı CDU'nun dış politika sorumlusu Norbert Röttgen, İran'ın tutumunun Avrupa'nın tepkisini hak ettiğini düşünüyor. Yeni Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer da Alman donanmasından İran'ı caydırıcı nitelikte bir fırkateynin gönderilmesi gerektiğini düşünüyor.
Küresel barışı savunan ve son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldıkları oy oranıyla yükselişe geçen Yeşiller Partisi Eş Başkanı Robert Habeck bile Almanya'nın Basra Körfezi'ndeki ticaret yollarını korumak için olası bir Avrupa misyonuna katılımının bütün diplomatik araçlar tükenirse ve yasal net bir dayanağı varsa düşünülebileceğini söyledi. Tabii "diplomasi her zaman birinci önceliktir" de demeyi ihtimal etmedi. Bununla birlikte, Habeck, ABD'nin yönettiği bir misyonu kabul etmeyeceklerini de söyledi. Şimdiden Fransa, İtalya ve Danimarka, koruyucu bir filo için destek verebileceklerinin işaretini verdi bile. Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Wolfgang Ischinger’e göre Almanya'nın Avrupa’dan farklı davranmaması gerekiyor.
Oysa Alman siyasetçilerinin aksine Bild gazetesinin pazar eki olan 'Bild am Sonntag'ın Emnid anket şirketine yaptırdığı araştırmaya göre, Almanların yüzde 59'u Basra Körfezi'ndeki yapılacak askeri bir operasyona Almanya'nın katılmasına karşı çıkıyor. Almanya ve AB, İran ile yaşanan krizde Ortadoğu'da çıkan birçok kriz ve çatışmada olduğu gibi bir kez daha inisiyatif alarak kendi politikasını geliştiremedi.