Üçüncü Dünya: Bolivya Amazon yangınına 'Supertanker' ile müdahale ediyor

Bolivya Amazon yangınına müdahale için 'Supertanker' kiraladı... Ürdün'de sigara sınırlaması protestolarında polise molotof yağdırıldı... Katar'da Dünya Kupası grevinde göçmen işçiler kazanım elde etti... Hepsi Üçüncü Dünya'da...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Brezilya'da yanan Amazon ormanları ve ülkenin Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'nun kayıtsızlığı geçtiğimiz hafta tüm dünyanın tepkisini çekmişti. Öyle ki uluslararası çevre kuruluşları, daha önce ırkçılık ve neoliberal politikalarla sık sık gündeme gelen Bolsonaro karşıtı eylemler yaptı. Ancak kıtada ormanları yok eden yangınlar sadece Brezilya'da doğal hayatı tehdit etmiyor. Komşu Bolivya'da kısa süre içinde 800 bin hektar kadar ormanlık alan kül oldu. Üstelik aşırı sıcaklar yangınların söndürülmesini güçleştiriyor. Hal böyle olunca ülkedeki seçim gündemi de kısa zamanda yerini felakete karşı mücadeleye bıraktı.

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales seferberlik ilan etti. Binlerce itfaiyeci ve asker yangın söndürme çabalarına birlikte katılıyor. Bununla birlikte Morales, başkent La Paz'da dahil olmak üzere yüzlerce polisin de yangın bölgelerine gönderildiği aktardı. Ancak alevler kontrol altına alınamayınca Morales yönetime çözümü 'Supertanker' olarak bilinen dünyanın en büyük yangın söndürme uçağını kiralamakta buldu. El Deber'de yer alan habere göre, California merkezli şirkete ait uçağın kiralanma ücreti 800 bin doları buluyor. 150 bin litre su taşıyabilen uçağın yaptığı her sortinin 16 bin dolara mal olduğu belirtiliyor.

La Razon'da yer alan habere göre çevre uzmanları, Bolivya'nın Chiquitano Ormanları'ndaki yangının 550'nin üzerinde canlı türünün yaşamını etkilediğine dikkat çekiyor. Kimi türlerin sadece bu bölgede yaşadığının altı çiziliyor. Yangından kurtarılan kimi canlılara itfaiye erlerinin su verdikleri görüntülerse ülkede yangınla ilgili en çok paylaşılan görsellerden biri oldu.

ÜRDÜN: BİR KARTON SİGARA SINIRLAMASI, POLİSE MOLOTOF YAĞDIRDI

Ürdün şiddetli 'sigara protestolarını' konuşuyor. Hükümetin başta sigara olmak üzere ülkeye girişlerde getirilen eşyalara kısıtlama getirmesiyle birlikte sınır kenti Ramtha şiddetli protestolara sahne oldu. Hükümet söz konusu değişikliğin kaçakçılığa karşı olduğu görüşünde, bu nedenle de uygulamanın arkasında durmaya devam ediyor.

Jordan Times'da yer alan habere göre, geçtiğimiz hafta ülkeye gelen yolculara yanlarında iki yerine bir karton sigara getirme sınırlaması getirildi. Bu uygulamayı Suriye sınırında yer alan Ramtha kentinde başlayan gösteriler takip etti. Göstericilerin aktarımlarına göre protestolar yalnız 'sigara' uygulamasından kaynaklanmıyor. Suriye'den getirilen kıyafet, meyve-sebze, ayakkabı gibi ürünlere de daha önceden kimi kısıtlamalar getirilmesi protestolardaki bir başka motivasyonlardan. Ramtha'nın yer aldığı bölge, ülkede en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan bölgelerden biri.

Polisin gaz bombası kullandığı gösterilerde bir polis aracının molotof kokteyl atılarak yakıldığı görüntüler kameralara yansıdı.

Protestolar sırasında şortuyla seyir halindeki zırhlı polis aracının üzerine çıkan bir kişinin attığı yumruklar aynı zamanda eylemcilerin mizah konusu oldu.

KATAR: 'DÜNYA KUPASI' GREVİNDE GÖÇMEN İŞÇİLER KAZANIM ELDE ETTİ

Katar'da 2022 yılında düzenlenecek FIFA Dünya Kupası tesislerinin inşasında çalışan inşaat işçilerinin direnişleri kazanımla sonuçlandı. Çoğunluğu Bangladeş, Nepal ve Hindistan gibi ülkelerden gelen göçmen işçiler, Ağustos ayı başında çıktıkları grevle birlikte kölelik koşullarına ve iki aydır maaşlarının ödenmemesine isyan etmişti.

Middle East Eye'da yer alan habere göre, Katar Hükümeti sözcüleri tarafından yapılan açıklamada, 'konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı ve söz konusu şirkette ücretlerinin ödenmemesine sebep olan iki kişinin gözaltına alındığı' belirtildi. İşçilerin maaşlarının da şirket tarafından ödendiği aktarıldı.

Diğer petrol zengini Körfez ülkeleri gibi Katar da yoğun bir göçmen işçi sınıfına ev sahipliği yapıyor. Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlara hazırlıklar, ülkedeki göçmen işçilerin emek sömürüsünü de dünyaya yansıtıyor. Stad ve tesislerin inşaatlarında sadece bir yılda onlarca işçi hayatını kaybetti. Bu yılki Ağustos eylemlerinde göçmen işçiler, kendilerini ülkelerine geri gönderme tehdidiyle şirketin sunduğu koşullara boyun eğmenin dayatıldığı aktarıyor. Ancak buradaki işçi sınıfının sorunlarını yalnız bu örnek üzerinden anlamak pek mümkün değil. Zorlu çalışma koşulları, ödenmeyen maaşlar ve tehditler gibi bir de 'kafala' sistemi adı verilen, kelimenin tam anlamıyla kölelik sistemi işçilerin kabusuna dönüşüyor. Bu uygulamaya göre bir işçinin, onu ülkeye getiren şirket haricinde farklı bir yerde çalışma özgürlüğü bulunmuyor. Kölelerin sahiplerini seçme şansı olmadığı gibi...

Ülkeden gönderme tehditlerini biraz daha somutlaştırmak gerekirse 'kafala' sistemine göre işçilerin pasaportlarına bile el koyulduğunu ekleyebiliriz. Böylece işçiler pek çok haktan mahrum bırakılabiliyor. Katar'daki göçmen işçilerin yoğunluğuysa oldukça dikkat çekici: Ülkede nüfusunun sadece %12'sini Katarlılar, bunun haricindeki nüfusuysa, çoğunluğu işçi olan yabancılar oluşturuyor -yaklaşık 2.3 milyon. Katar'da göçmen işçiler ülkedeki emek gücünün yaklaşık %94'ü anlamına geliyor.