Güney Amerika'da protestolar: İnsanlar neden sokakta?
Güney Amerika'nın dört bir yanında insanlar hükümetleri protesto etmek için sokağa çıkıyor. Ulaşım ücreti zamları, seçim sonuçları, kemer sıkma politikaları, yolsuzluk ve yeni yasa tasarıları protestolara sebep oluyor.
DUVAR - Şili, Ekvador, Bolivya, Uruguay, Haiti... Güney Amerika'daki bu ülkeler son günlerde sokaklarında düzenlenen protestolarla gündemde. Bolivya'da Pazar günü düzenlenen başkanlık seçimlerinde hile yapıldığı iddialarının ardından seçmenler sokaklara çıktı. Ancak diğer çoğu ülkede düzenlenen protestoların ortak noktasında kemer sıkma politikalarına ve neoliberalizmin getirdiği sosyo-ekonomik eşitsizliğe başkaldırı var.
ŞİLİ'DE PİNOCHET'TEN SONRA İLK OHAL
Şili'de geçen hafta metro ücretine zam yapılmasının ardından öğrenciler sokaklara çıkarak eylemler düzenledi. Öncelikli olarak ulaşım ücretlerine yapılan zammı protesto ile başlayan bu gösteriler bir haftadır sürüyor.
Devlet Başkanı Sebastián Piñera, protestoların başlangıcında takındığı tutumdan ötürü özür dilese ve yeni bir ekonomik paket açıklasa da on binlerce kişi sokaklardaki eylemlerine bu hafta da devam ediyor.
Binlerce işçi Çarşamba ve Perşembe günleri genel greve katıldı. Geçen hafta yaşanan kimi yağma olaylarının ardından hükümet Cumartesi günü ülke genelinde olağanüstü hal ilan etti. Bu, diktatör General Augusto Pinochet yönetiminden beri ülkede ilan edilen ilk olağanüstü hal oldu.
Şimdiye kadar eylemciler ve polisler arasın yaşanan çatışmalarda 18 kişi hayatını kaybetti. Protestocular, eylemlerine son vermek için olağanüstü halin sona erdirilmesini ve askerlerin kışlalarına geri dönmesini istiyor. Şili, Latin Amerika'nın en zengin ülkelerinden biri olsa da aynı zamanda gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülkeler arasında.
36 üyeli Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) içinde gelir dağılımının en adaletsiz olduğu ülke de Şili. Salı günü Şili Devlet Başkanı Piñera'nın açıkladığı reformlar arasında emeklilik maaşına yüzde 10 zam yapmak ve asgari ücreti 413 dolardan 482 dolara yükseltmek de bulunuyor. Aynı zamanda yüksek maaş kazananlardan daha fazla vergi alınması, devletin sağlık masraflarını karşılaması ve elektriğe yapılması planlanan zammın geri alınması da açıklanan reformlar arasında.
Çoğu emtia üreticisi Latin Amerika ülkesi, 2000'lerin başında emtia fiyatlarında yükseliş yaşanması ile ekonomik anlamda büyük bir ilerleme kaydetti. Ancak sonraki yıllarda emtia fiyatlarında yaşanan düşüş, ekonomilerinin zora girmesine yol açtı. Aynı zamanda ekonomik büyümeden toplumun dezavantajlı konumları yeteri kadar yararlanamadığı için sosyal ve ekonomik eşitsizlik açısından uçurum derinleşti.
Dünyanın en büyük bakır üreticisi Şili de büyümesi yavaşlayana kadar 2000-2014 yılları arasında ekonomisi büyük ilerleme kaydeden ülkelerden biri. New York Üniversitesi Latin Amerika ve Karayipler Çalışmaları Merkezi'nden Profesör Patricio Navia, Şili'deki protestoların neden kaynaklandığını Voice of America haber sitesine verdiği demecinde şöyle açıklıyor: "İnsanlar sokaklara çıktı çünkü hükümetin zenginlere daha çok değer verdiği hissediliyor. Yoksullara yardım etmesi gereken sosyal programlar hiç gelişmiş değil ve toplumun geri kalanı kendi kendine geçinmek zorunda. Sokağa çıkanların bir kısmı kamu yardımı almak için yeteri kadar yoksul değil, geri kalanı da hükümetin vergi indirimlerinden faydalanmak için yeteri kadar zengin değil. Seslerinin duyulması için isyan etmeleri gerekiyordu."
BOLİVYA'DA SEÇİM BİTTİ HALK SOKAĞA ÇIKTI
Bolivya'da Pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turunda Devlet Başkanı Evo Morales, rakibi Carlos Mesa'yı yüzde 10 oy farkıyla geçtiğini ve ikinci tura gerek olmadığını açıklayınca seçmenler sokaklara çıktı.
Oyların yüzde 84'ü sayıldıktan sonra oy sayımının durması, muhaliflerin ve uluslararası gözlemcilerin hile iddialarını ortaya atmasına yol açtı. Bunun üzerine Bolivyalılar sokaklara çıkarak sandıklarda ve seçimde hile yapıldığını, oylarının çaldığını söylemeye ve isyan etmeye başladı. Morales ise rakibinin darbe yapmaya çalıştığını iddia etti.
En son olarak Morales Perşembe günü yaptığı açıklamada oyların yüzde 46,83'ünü, Mesa'nın ise oyların yüzde 36,7'sini aldığını iddia ederek zaferini açıkladı. Ancak farkın yüzde 10'a çıkması takdirinde, "ikinci tura gidilmesi gerekiyorsa gideceklerini" de söyledi.
Seçim usulsüzlüklerine dair yaşanan tartışmaların yanı sıra Bolivya ekonomisi de Güney Amerika'nın kırılgan ekonomileri arasında yer alıyor. Emtia gelirlerinin fırladığı yıllarda Bolivya ekonomisi yıllık olarak ortalama yüzde 4 büyüme kaydederken enflasyon düşük bir seyir izledi. Ancak son yıllarda ülkenin doğalgazdan elde ettiği gelirlerin düşmesiyle ekonomi daha kırılgan bir hale geldi.
Özellikle Brezilya ve Arjantin'in doğalgaz talebinin düşmesiyle sıkıntılar baş gösterdi. Ülkedeki yolsuzluk skandalları ve altyapı yatırımlarının zayıflaması da sosyoekonomik zorluklar arasında yer alıyor.
EKVADOR'DA YERLİLER ÖNDERLİK EDİYOR
Ekvador'da bu ay protestolar, IMF'nin (Uluslararası Para Fonu) kemer sıkma politikaları sonucu hükümetin on yıllardır verdiği petrol sübvansiyonlarını sonlandırma kararıyla başladı. Yerliler bu karardan olumsuz etkileneceklerini belirterek protestoların önünü açtı.
3 Ekim'de başlayan eylemlerin sonucunda geçen hafta Ekvador Devlet Başkanı Lenín Moreno, bu kararı geri aldıklarını açıkladı. Yerli gruplar ve hükümet arasında sürdürülen müzakereler ise bu hafta için yerli grupların lideri hakkında soruşturma açıldığı için sona erdirildi.
Protestolarda 7 kişi hayatını kaybetti. Ekvador da aynı şekilde petrol fiyatları varil başına 100 doları bulduğu zaman ekonomisi büyüyen ve altyapı yatırımları yükselen bir ülke. Ancak petrol fiyatlarının düşmesiyle beraber ülke büyük bir dış borca ve bütçe açığına düştü.
Devlet Başkanı Lenin Moreno, dış borçla başa çıkmak için IMF'den 4,2 milyar dolarlık yardım paketi aldı ve 1,3 milyar dolarlık bir kemer sıkma paketi açıkladı. Bu da ülkedeki protesto dalgasının başlamasına yol açtı.
HAİTİ'DE VENEZUELA SIKINTISI
Güney Amerika ülkelerinden Haiti'de ise yolsuzluk karşıtı gösteriler altıncı haftasına girdi. Bu hafta Salı günü ülke tarihinde nadir rastlanacak bir gelişme olarak binlerce Katolik Kilisesi liderinin bir yürüyüş düzenlediği görüldü. Kilise liderleri, Devlet Başkanı Jovenel Moise'un istifasını talep etti.
Moise, Şubat 2017'de göreve geldiğinden beri yolsuzlukla suçlanıyor. Başkan olmasını sağlayan seçimlerde de hile yapmakla suçlanmıştı. Ağustos ayında yakıt sıkıntısının baş göstermesiyle beraber protestolar şiddetli bir hal aldı.
Son haftalarda ise öğrenciler ve sanatçılar gibi farklı sosyal gruplar sokaklara çıkarak hükümetü protesto ediyor. Moise ise yapacakları reformlar sayesinde ülkeyi dönüştüreceğini öne sürüyor. Haiti, 2009 yılında Venezuela'nın petrol yardımı ve 2010'daki depremden sonra uluslararası yardımla ayakta duruyordu. Bölgenin en yoksul ülkelerinden biri olan Haiti'de Venezuela'nın ekonomik sıkıntıya girmesi olumsuz sonuçlar doğurdu.
URUGUAY GÜVENLİK TASARISINA KARŞI AYAKTA
Güney Amerika ülkelerinden protesto dalgasını en son yaşayan ülkelerden biri de Uruguay. Ülkede 22 Ekim Salı günü 55 bin kişi sokağa çıkarak ülkenin yeni güvenlik yasa tasarısını protesto etti. 27 Ekim'de düzenlenecek başkanlık seçimiyle beraber oylanacak olan taslakta, polis ve kamu güvenliğine ek olarak bir ulusal koruma gücünün oluşturulması, bazı hapis cezalarının güçlendirilmesi ve şu an ülkede yasa dışı olan gece baskınlarının yapılması önerileri yer alıyor.
Bu taslağın hazırlanmasında, ülkedeki cinayet ve hırsızlık gibi suç oranlarının komşu ülkelere kıyasla çok yüksek olması rol oynuyor. Bu yasa tasarısına karşı çıkan protestoları Americas Quarterly haber sitesine değerlendiren Uruguaylı araştırmacı Nicolás Saldías'a göre bu protesto, 'Uruguay demokrasisinin ne kadar gelişmiş olduğunu' gösteriyor. Merkez solun devlet başkanı adayı olan ve eylemlerin düzenlenmesine ön ayak olan isimlerden Daniel Martínez ise bu protestonun "gençlerin sivil topluma ne kadar bağlı olduğunun bir kanıtı olduğunu" belirtti. Kimi anketlere göre seçmenlerin onda biri, kimilerine göre yarısı bu tasarıyı destekliyor. (BBC Türkçe)