Üçüncü Dünya: Direnemeden darbecilere verilen iktidar

Latin Amerika bu hafta da oldukça hareketli günler geçirdi. Kıta son dönemde neoliberalizm karşıtı, genelde sol hareketler tarafından örgütlenen kitle hareketleriyle gündeme geliyordu. Fakat son olarak Bolivya'da yaşananlar, farklı açıdan bir 'darbeci muhalefet'in varlığını bize hatırlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bolivya'nın kendini 'sosyalist' -daha doğrusu '21. Yüzyıl Sosyalisti'- olarak tanımlayan Devlet Başkanı Evo Morales, geçtiğimiz haftalarda düzenlenen seçimlerin ardından sağcı muhalefetin gösterileriyle karşı karşıyaydı. 'Seçim sonuçlarında hile olduğunu' öne süren muhaliflerin gösterileri polisin desteğiyle farklı bir boyut aldı. Çok geçmeden ordu da Morales'in istifa etmesini talep etti. Son dönemde Latin Amerika'da tekrar görmeye alıştığımız askerler, ellerindeki metni kamera karşısına okuduktan neredeyse dakikalar sonra Morales istifasını açıkladı. Peki dünyanın gözü kulağı Şili eylemlerindeyken Bolivya'da yaşananlar ne anlama geliyor? Daha da önemlisi Morales neden direnemedi?

Her şeyden önce yaşananın basit bir 'istifa' olmadığı tespitini yaparak başlamak gerekiyor. Kimi Batı merkezli burjuva liberal medya kuruluşlarının aksine Morales'e karşı yapılanın bir darbe olduğuna kuşku yok. Siyasi olarak nerede konumlanıldığı fark etmeksizin polis ve ordunun yaptığı çağrıları başka türlü yorumlamak güç. Buna karşın ülkede ABD destekli sağın son günlerde ciddi bir hareketlenme içinde olduğu da açık. Öyle ki bu saldırılardan Morales'in kaldığı ev de nasibini aldı, evin içine giren göstericiler -ya da paramiliterler- duvarlara küfürler yazıp her şeyi yerle bir etti.

Bolivya'da darbecilerin ilk yaptığı işlerden biri resmi makamlardaki 'Wiphala' bayraklarını indirmek/yakmak oldu. Bu bayrak ülke için ciddi bir anlama sahip çünkü nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan yerliler tarafından benimseniyor ve Morales döneminde resmi makamlarda yerini alması kimi ırkçı grupların tepkisini çekmişti.

Yaşananları daha da detaylandırmak mümkün. Ancak ortada ciddi bir soru işareti var, Morales neden çabuk pes etti? Ayrıca bunu yaparak olası bir darbe karşıtı direnişi de dolaylı yoldan kriminalize etmiş olmadı mı? İstifa konuşmasında "ailesinin, yoldaşlarının ve Bolivyalıların barışa kavuşması için bunu yaptığını" söyledi. Ordu ve polis güçlerinin kurmayları kendisine karşı dönmüşken aksi bir karar alabilir miydi? Bir açıdan evet, Morales'in ülkede ciddi miktarda destekçisi olduğunu unutmamak gerekiyor. Nitekim bu istifaya rağmen kimi bölgelerde darbecilere karşı 'öz savunma' mekanizmalarının örgütlendiği açıklandı.

Şüphesiz ülke bundan sonraki haftalarda yeni gelişmelere sahne olacak ve kim bilir belki de ABD destekli darbecilerin bu saldırısı, kitleleri farklı bir ayaklanmaya sürükleyecek. Darbecilerin kolayca, ya da en azından kalıcı bir şekilde Bolivya yönetimini nasıl şekillendireceği merak konusu. Fakat bunun ötesinde Morales'in direnç gösteremeyişi üzerine konuşmak gerekiyor. Evet, o da kıtadaki diğer sol, sosyalist ve sol isimli yönetimler gibi -hatta belki de diğerlerinden daha fazla- devraldığı yönetimi kullanarak yoksullardan, yerlilerden yana bir toplumsal değişimi hayata geçirmeye çalıştı. Ancak gelinen nokta, eski devlet mekanizmasına müdahaleden çekinilerek, onun 'ehlileştirilemediğini' gösteriyor. Muhtemelen bu soru, kendini '21. Yüzyıl Sosyalisti' olarak tanımlayan Latin Amerika hareketlerinin yüzleşmesi gereken bir durum. Bu yüzleşmeyi de ancak böylesi deneyimler sağlayabilir.

Hapisten çıkan Lula'dan gövde gösterisi

Brezilya'nın eski devlet başkanı Lula Da Silva 19 aylık hapishane süresinin ardından tahliye edildi. İşçi Partisi'nin (PT) liderlerinden Lula, yolsuzluk ve kara para aklama gibi suçlamalarla tutuklanmıştı. Tüm bunlar PT tarafından 'sivil darbe' sürecinin bir parçası olarak nitelendirilmişti.

.

Lula'nın seçimlerin arefesinde tutuklanmasından bu yana ülkede oldukça önemli gelişmeler yaşandı. Her şeyden önce Jair Bolsonaro gibi bir ırkçının ülkenin başına geçmesi, sadece Brezilya için değil; tüm kıta için önemli bir değişimdi. Buna rağmen 74 yaşındaki Lula'nın ülke için hâlâ ciddi bir figür olduğunu söyleyebiliriz. Kendisinin yaşı, sağ kanattan gelen kimi eleştirilerce bir zaaf olarak sunuluyordu, Lula da Twitter hesabından bu sözlere videolu bir yanıt verdi. Rocky filminin 'Eye of The Tiger' müziği eşliğinde spor yaparken bir videosunu paylaştı ve 'dinç olduğu' mesajını 'Lula özgür' diyerek verdi.

Lula, Latin Amerika'nın bir diğer 'işçi iktidarı' perspektifinden uzak 'solcu' hareketine liderlik yapıyor. Elbette kıtadaki diğer, '21. Yüzyıl Sosyalistleri' gibi son süreç PT için de sarsıcı oldu. Bolsonaro yönetiminin Brezilya'da toplumsal haklar, kimliksel ve doğa hakları konusunda saldırgan neoliberal bir tutum takınması, ülkedeki sol için de bir sınav anlamına geliyor. Lula kendi sınavına gövde gösterisi yaparak başladı. Sao Paulo'da omuzlarda taşınarak yaptığı konuşma Lula'nın geçmişteki bir fotoğrafını hatırlatıyor. Daha önce de, 1980'lerin başında büyük çaplı bir grevin örgütlenişi nedeniyle askeri yönetim tarafından tutuklanmıştı. Ardından serbest kaldığında omuzlarda, gömlek düğmeleri açık bir şekilde verdiği spontane poz, kendisi için de bir sembol haline geldi. Lula bu son gösteride yaptığı konuşmada, 'Milis grupların yarattıkları ülkeyi yıkmasına müsaade edemeyiz' dedi ve mücadele sözü verdi.

.

Bolivya'da darbe: Morales istifa ettiBolivya'da darbe: Morales istifa etti

Lula'nın siyahı... Lula'nın beyazı...Lula'nın siyahı... Lula'nın beyazı...