Samoslular: Toplama kampı olmak istemiyoruz
Samos halkı yaşananlara tepkili. Rehine adası olmak istemediklerini belirten Halk Koalisyonu, bölge yöneticilerine taleplerini yazarak “Mültecilere izin verin gitsinler. Toplama kampı olmak istemiyoruz” dedi. Halk Koalisyonu ‘sağ sarhoşluğu’ olarak nitelendirdiği hükümet politikalarını da kınayarak, adaları toplama kampına çeviren AB-Yunanistan-Türkiye anlaşmasının feshedilmesini talep etti.
Jînda Zekioğlu
SAMOS - Türkiye’nin Avrupa sınır kapılarını Suriyeli mültecilere açmasının üzerinden tam bir hafta geçti. Sınır adaları Midilli, Sakız, Samos ve Kos ile ana kara Evros’ta yaşanan göçmen trafiği Yunanistan ve Türkiye arasında sıkışan binlerce insan için henüz çözüme kavuşmuş değil. Politikacılar, aralarında siyasi pazarlıklar yapadursun, göçmenler için hala sağduyulu bir çözüm bulunamadı.
Türkiye’ye en yakın Yunan adası olması sebebiyle Samos (Sisam), göç trafiğinden en çok etkilenen adalardan biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kapıları açtık” açıklamasının ardından Samos’un Vathy, Karlovasi, Pythagorio limanları başta olmak üzere Kuşadası'ndaki Milli Park Dilek Yarımadası hattında, 1,5 kilometrelik deniz sınırında FRONTEX (Avrupa Sınır Sahil Güvenlik Ajansı) alarmdaydı. Aynı günün sabahında çoğunluğu Afgan 85 kişi ulaştı Samos’a.
Midilli ve Evros sınırında yaşanan insanlık dramı Türkiye ve dünyanın gündemine otururken Samos’ta Yunan Donanması deniz sınırlarını tutmaya başladı. Maximos Sarayı’nda süren görüşmeleri değerlendiren Doğu Samos Belediye Başkanı George Stantzos, göç sorununa karşı güçlü olunması gerektiğini dile getirerek, sosyal uyum ve entegrasyon için sistemli olunmasına ihtiyaç olduğunun altını çizdi. “Ege’deki yoğun göç seferberliği diyalog ile çözülmelidir” diyerek adalardaki göç politikaları nedeniyle hükümeti acil çözüm sunmak üzere göreve çağıran Stantzos, açıklamasını kınama mesajı ile bitirdi.
Kuzey Ege Bölge Valisi Kostas Moutzouris ise Stantzos’a yanıt vererek, hükümet politikalarına sadık kalmaları gerektiğini, bu kararların tartışmaya açık olmadığını belirtti.
Ulusal Güvenlik Konseyi’nin yaşanan göç krizi nedeniyle aldığı kararlar şöyle;
- Ülkenin doğu, kara ve deniz sınırlarında güvenlik önlemleri ve silahlı kuvvetler tarafından ülkeye yasadışı girişi önlemek için güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi,
- Bu kararın alındığı tarihten itibaren bir (1) ay süreyle ülkeye yasadışı yollardan giren sığınmacıların konaklamasının geçici olarak durdurulması,
- Mümkün olduğunda, kayıt olmadan yasadışı yollarla Yunan topraklarına girenlerin menşei ülkesine anında dönüşünün sağlanması,
- Avrupa Birliği sınırlarını da oluşturan ülkenin dış sınırlarını korumak amacıyla RABIT ekibinin gelişimi için sorumluluğun FRONTEX'e bırakılması,
- Bu kararın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi’ne derhal bildirilmesi ve Avrupa Birliği Antlaşması Madde 78 (3) 'te anılan vatandaşların ani akınından kaynaklanan acil durumlara karşı geçici tedbirler alınması için atıfta bulunulan prosedürün başlatılmasına karar verilmiştir.
YUNANİSTAN İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİNİ ÇİĞNEDİ
Yunanistan tarafından alınan kararların en illegali iltica başvurularının durdurulmuş olmasıydı. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi 14. Maddesi "Her insanın zulüm karşısında, başka ülkelere sığınmaya ve bu ülkelerde sığınmacı işlemi görmeye hakkı vardır" düzenlemesi ile sığınma hakkını ‘temel bir hak’ olarak nitelendirmiştir. Bu beyannameyi imzalayan Yunanistan, göçmen başvurularını askıya alarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni çiğnemiş oldu.
Öte yandan, Samos kırsalında inşa edilen Zervou Mülteci Kabul Merkezi’nin kapatılmasına yönelik eylemler ise 10. Gününde. Kampın hem göçmenler hem de Samos için yaşamı baltalayacağını öne süren yerel sakinler, adanın mülteciler için sadece bir geçiş merkezi olması için hükümeti göreve çağırdı. 1500 kişilik kampın, kapalı ve kırsalda olması sebebiyle mülteciler için izole ve entegrasyonu zorlayan yanları olduğunu biliniyor.
Samos Kara Kuvvetleri de gerilen ikili ülke ilişkilerine karşı önlemlerini alıyor. Agia Paraskevi, Vathy ve Mourtia’daki Kara Kuvvetlerine ait askeri alanlara asker ve mühimmat desteği verildi. Uçaksavarlar deniz hedeflerine yönelik teyakkuz durumuna geçti. 1 Mart'ta ülke genelinde her yıl köyler dahil olmak üzere kutlanılan geleneksel karnaval ise hem göçmen krizi hem Corona virüsü tehdidine karşı iptal edildi.
SAMOS’TA BOTU ‘GERİ İTME’ GÖRÜNTÜLERİ BASINA VERİLDİ
Midilli Adası’nda Yunan Sahil Güvenliği’nin bir mülteci botunu devirmeye çalışması büyük tepki uyandırınca, ertesi gün Samos Sahil Güvenliği sınırı geçmek isteyen bir mülteci botunu ‘insan haklarına uygun’ şekilde ‘geri itti’ ve bu anın görüntülerini medya ile paylaştı.
Aynı gün adaya gelmek isteyen mülteci sayısında ciddi artış da yaşandı. Ölüm rotasına dönen Ege Denizi bir haftadır süren fırtına ve yağmur ile göçmenlerin şartlarını oldukça zorlarken, Samos Adası’nın güney doğusundan, adanın şehir merkezinin de yer aldığı kuzey doğusuna dek sınırın radar ve FRONTEX desteğiyle tutulduğu bölgeden geçemeyen göçmenler, Seferihisar üzerinden adanın Kuzey batı kıyılarına sürüklendi. 38 Afrikalı göçmeni taşıyan bir bot 40 kilometreye yakın deniz yolunda, tam 10 saat sürüklendikten sonra Potami sahilinde kıyıya varabildi. Bu noktayı da kaçırması halinde Ege açıklarına savrulacak olan bottan kurtulan olmayabilirdi.
İhtimal dahilinde bile olmadığı için gözlemlenmeyen bölgedeki bot radara girmeden kıyıya ulaşınca yetkililer, Midilli-Samos arasındaki tüm sivil ulaştırma seferleri ve sivil deniz yolu kullanımını durdurdu. Bölgede NAVTEX ağı güçlendirilerek, ek radar sistemleriyle göçmen akışının engellenmesi bekleniyor.
'MÜLTECİLERE İZİN VERİN GİTSİNLER'
Medyaya yansıyan ölümler ve sınırdaki insan hakları ihlalleri Samos halkını rahatsız etmiş olacak ki, Samos Halk Koalisyonu acil toplantı talep ederek Belediye Başkanı ve Vali’ye, taleplerini sundu. Koalisyon, hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesi ve göçmenlere yönelik orantılı müdahalede bulunması için bir uyarı yaptı ve bunun için Avrupa Birliği'ne baskı yapmasının zamanı geldiğini ifade etti.
Türkiye ve AB arasında 'kriz' haline dönüşen göçmenlerin hedeflenmemesi gerektiğinin altını çizen Samos Halk Koalisyonu, çözümün mültecilerin geçişleri için izin verilmesinde olduğunu söyledi.
Koalisyon ‘sağ sarhoşluğu’ olarak nitelendirdiği hükümet politikalarını kınayarak, adaları toplama kampına çeviren AB-Yunanistan-Türkiye anlaşmasının feshedilmesini talep etti. Sayısı 7500’e ulaşan Vathy Mülteci Kampı’nda ise göçmen protestoları devam ediyor. Adada rehin tutulmalarına yönelik uygulamaların değişmesini isteyen göçmenler, ateş yakarak, kampın girişinde eylem yaptı. Hali hazırda zor şartlarda yaşam mücadelesi verilen Vathy Mülteci Kampı’nın, bu son göç dalgası ile daha kötü hale geleceği düşünülüyor.
Zervou Kampı’ndaki inşaat henüz bitmedi ancak tamamı bitirilse dahi ancak 1500 kişiyi ağırlayabilecek. Samos’taki son göç istatistiği ve kampın demografik yapısı ise şöyle;
- Son 1 hafta içinde 234 göçmen yasadışı biçimde adaya ayak bastı.
- Vathy Mülteci Kampı’nın nüfusu 7.600’e ulaştı.
- Yüzde 36’sı Suriyeli, yüzde 22 Afgan, yüzde 13 Kongo yüzde 29 ise diğer.
- Kadın yüzde 21, Erkek yüzde 50, Çocuk yüzde 29
- Mülteci kampında her 10 kişiden 7’si çocuk
- Çocukların yüzde 18’i ise refakatçisiz (yani ailesiz) ya da ailelerinden ayrı. Bu çocukların da büyük çoğunluğu Afgan ve Suriyeli.
- Son mülteci yasasının yürürlüğe girmesinin ardından haftada 90 kişi, kayıtları yapılarak anakaraya sevk ediliyor.
- Yunanistan BM tarafından kınanmasına rağmen hala İltica Başvuruları’nı askıya alma kararını değiştirmedi. Bu karara göre adaya yasadışı yoldan ulaşan herkes mahkum limanlarda tutulmak üzere gözaltında.